Paylaş
Oradan da birkaç saatliğine Edremit’e geçtim.
Güre’de, sevgili dost, duayen turizmci Mehmet Öngen’e uğradım.
Tanımayanlar için...
O, tam çeyrek asırdır, bir dünya kültür mirası olan Kazdağları’nı koruma ve planlı geliştirme mücadelesinin aktif olarak içinde yer alan bir isim.
Bu anlamda ‘yılmaz bekçisi’ olduğu Kazdağları onun hem hobisi, hem heyecanı, hem mücadelesi, hem de işinin ve hayatının vazgeçilmez bir dünyası.
Aslında bir avukat.
Ancak aynı zamanda, yerlisi olduğu Ayvacık’a bağlı Yeşilyurt’un (Büyük Çetmi) geleneksel dokusunun korunmasında hukukçu ve çevreci kimliğiyle uzun yıllar mücadele ettikten sonra Öngen Country Hotel’i açarak köyü turizmle tanıştıran isim olarak da tanınıyor.
Uzaktan bakınca sırta yaslanmış bir Ortaçağ şatosunu andıran, oysa tepesinden girip basamak basamak topuğuna kadar ineceğiniz, bir tek zeytin ağacına kıyılmadan, doğaya ve doğala saygılı bir anlayışla, taş ve kereste gibi yerel malzemeler kullanılarak inşa edilen, çölde vahayı andıran dağ otelinin sahibi ve işletmecisi.
Mehmet Öngen şimdi de dünyanın en büyük ve saygın gruplarından Wyndham işbirliğiyle Ramada Resort Kazdağları Thermal Spa’yı hayata geçirdi.
Bu tesisin çok ama çok önemli bir özelliği var:
Ramada’nın, odalarında termal su bulunan dünyadaki ilk ve tek oteli.
Ve... ‘Dağ, deniz, termal’in bir arada bulunduğu dünyadaki tek nokta olan Güre’de, Kazdağları’nın eteğinde hizmet veriyor.
Türk turizminin son yılların en sancılı dönemini yaşadığı günümüzde böylesi bir yatırım cesaretini gösterdiği için Öngen ailesini bir kez daha kutluyorum.
***
BUNU YAZMAK GEREK
Ayvalık zeytinyağı
Brüksel’de taçlandı
AYVALIK’ta ‘zeytin aşığı’ bir baba-oğulla tanıştım.
1922’ye kadar Midilli’de yaşayan, ‘Mübadele’ sonrası Ayvalık’a göç eden, burada da ata mesleği zeytinciliği sürdüren bir ailenin üçüncü ve dördüncü kuşağını temsil ediyorlar.
Firmalarının adı gibi geçmişleri de ‘Köklü’...
Dile kolay, seneye 80’inci yaşlarını kutlamaya hazırlanıyorlar.
Zeytin ve zeytinyağından söz ederken baba Çetin Kaya Kürlek ve oğul Mustafa Kürlek’in adeta gözlerinin içi parlıyor, bunu hissediyorsunuz.
Bir zeytinyağı koleksiyoneri olarak onlardan çok şey öğrendim.
İlerleyen zamanlarda bunları da paylaşacağım.
Ama bugünkü yazının konusu, Brüksel’de aldıkları bir ödül.
Kalite ve Test Enstitüsü’nce düzenlenen, 83 ülkeden toplam 480 seçkin firmanın katıldığı yarışmada...
Aralarında Michelin şeflerinin de bulunduğu 120 kişilik seçkin gurme, şef ve sömeliye tarafından yapılan değerlendirmede...
Erken hasat soğuk sıkım zeytinyağlarıyla (sektörlerindeki 88 marka arasında) 2 altın yıldızlı madalya ile üstün lezzet ödülüne layık görülmüşler.
Bu ödülü, Türk zeytinyağının ve Ayvalık’ın adının uluslararası arenada duyulması adına önemsiyorum.
Ülkemize, bölgemize ve Ayvalık’a yaşattıkları gurur için kutluyorum.
Dilerim; gerek onlar, gerek diğer üreticilerimiz yeni ödüller alırlar.
Bana da yazmak kısmet olur.
***
BİR TESPİT
Zeytin üst kimliğimiz
asıl gelirimiz turizm
AYVALIK Ticaret Odası Başkanı Benhan İbrahim Kantarcı’yla sohbet ediyoruz.
Söz dönüyor dolaşıyor, 15 Temmuz’daki hain darbe girişimine ve sonrasında ekonomide yaşanan gelişmelere geliyor.
“Bu olay Ayvalık Zeytin Hasat Şenlikleri’ni nasıl etkiler?” diye soruyorum.
“Bizim üst kimliğimiz zeytin ve zeytinyağı ama ilçemizin en önemli gelir kaynağı aslında turizm.
Bu nedenle izleyeceğimiz politikalarımızda zeytin sektörüyle turizmi birlikte yürütmek istiyoruz.
Aldığımız bayrağı daha yukarılara çıkarma, artık gelenekselleşmiş şenliğimizi uluslararası boyuta taşıma gayreti içindeyiz.
Durmak yok, hazırlıklarımız sürüyor” diyor.
Turizmin geldiği nokta ortada.
Bu noktada Ayvalık’ın şansı yerli turist ağırlıklı oluşu.
Benim olduğum gün de oldukça kalabalıktı, otoparklarda yer yoktu.
Ama yüzler yine de pek gülmüyordu.
Görünen o ki, ‘kuru kalabalık’ diye nitelendirdiğimiz türden bir yoğunluktu.
Bazı şeyler ters gitse de zeytin hasat şenlikleri gibi organizasyonlar kesintisiz sürmeli.
İlçeye turizm sezonu dışında da turist gelmeli.
***
KOLAY GELSİN
60 binlik nüfus
10’a katlanırsa
AYVALIK Belediye Başkanı Rahmi Gençer diyor ki:
“Kış nüfusumuz 60-65 bin.
Yazın ortalama 300-350 bin.
Bayramlarda ise 600-650 bin.
Önümüzde yine 9 günlük Kurban Bayramı tatili var.
Bir öncekinde otel ve lokantalarda yer kalmamıştı.
Birçok insan sokaklarda, sahillerde çadırlarda yatmak zorunda kalmıştı.
Gelenleri geri çevirmek zorunda kalmıştık.”
Görünen, bu tatilde de manzara değişmeyecek.
Ayvalık’ın nüfusu yine 10’a katlayacak.
Başkan Gençer, yaptıkları çalışmaların meyvesini almaktan dolayı mutlu.
Ama madalyonun bir diğer yüzü var.
Ödeneğini kış nüfusuna göre alan Ayvalık ve benzeri turizm beldeleri yaz sezonunda ve bayramlarda alt yapıları kaldırmadığı için büyük sorunlar yaşıyor.
Aslında çözüm basit.
3 aylığına da olsa yaz nüfusuna göre kaynak aktarımı yapılması, sıkıntılara bir nebze de olsa ilaç olabilir.
Biliyorum, başkanlar her fırsatta bunu dile getiriyor ama şu ana kadar atılan somut bir adım yok.
Bakarsınız, 15 Temmuz sonrası esen çözüm odaklı hava buna da beklenen noktayı koyar.
Paylaş