Abdulkadir Selvi

İYİ Parti’de, CHP’den ‘Aile büyüğü gibi hareket ediliyor’ rahatsızlığı

30 Kasım 2021
CHP’den İYİ Parti’ye, 4 Aralık’ta Mersin’de “ortak miting” yapma teklifi götürülüyor. Kürsüye Kılıçdaroğlu ile Akşener’in birlikte çıkması öneriliyor.

Ama önce CHP, Mersin’de miting kararı alıyor, sonra İYİ Parti’ye birlikte yapma teklifi iletiliyor.

Yani iki parti birlikte miting kararı almıyorlar.

İlginç bir rastlantı. 4 Aralık’ta Meral Akşener’in daha önceden belirlenmiş Mersin programı var. Akşener, Mersin’de esnaf ziyareti yapacak. Ancak CHP’nin aynı gün Mersin’de miting kararı alması üzerine Akşener programını değiştiriyor. Akşener, 4 Aralık’ta Amasya’da olacak.

Akşener’le Kılıçdaroğlu yerel seçimlerde Denizli, Balıkesir ve Aydın’da ortak miting yapmışlardı. Peki bu kez CHP’den gelen ortak miting önerisini İYİ Parti niye geri çevirdi?

İYİ PARTİ’NİN KARARI DOĞRU

Bence İYİ Parti kendi duruşu, siyasi kimliği ve politikaları açısından doğru bir karar verdi. CHP’nin gölgesi altına girmedi. Kendisine CHP’nin stepnesi muamelesi yapılmasına engel oldu. Yerel seçimlerde iki parti seçim ittifakı yapmıştı. Ortak miting o nedenle yadırganmazdı ama bu kez resmi olarak ittifak kararı alınmış değil.

Bu tespitlerden sonra İYİ Parti’nin, CHP’den gelen ortak miting teklifini reddettiği toplantıda üzerinde durulan gerekçeleri sıralamak istiyorum.

1-

Yazının Devamını Oku

Akşener’in İmamoğlu ısrarı ve Mansur Yavaş faktörü

29 Kasım 2021
Meral Akşener daha ne desin, nasıl anlatsın.

Ekrem İmamoğlu’nu “İkinci Fatih” ilan etti, anlamadılar. İmamoğlu’nun yüzünde “Rabbi Yessir” mührünü gördü, inanmadılar. En sonunda İmamoğlu’na, “Bu çalışma performansınızın devamını dilerim ki cumhurbaşkanlığı seçiminde lazım” dedi. Hem de nerede dedi? Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı bir programda dedi.

Daha ne desin? Bir tek benim cumhurbaşkanı adayım Ekrem İmamoğlu demediği kaldı. Kemal Kılıçdaroğlu ile seçime gidersek kazanamayız demediği kaldı. Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu değil, Ekrem İmamoğlu’nu destekliyorum diye ilan etmediği kaldı.

AKŞENER’İN TAKTİĞİ

Peki karar anı geldiğinde bunu söyler mi?

Akşener, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı konusunda istekli olduğunu görüyor. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı gerilettiğinin de farkında. Kılıçdaroğlu masaya oturmadan Millet İttifakı liderlerine adaylığını kabul ettirme stratejisi izliyor. Ama Akşener de, Kılıçdaroğlu ile seçimlerin kazanılamayacağının farkında. O nedenle her defasında elini daha da yükseltiyor. Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla misali Ekrem sana söylüyorum, Kılıçdaroğlu sen anla taktiğini izliyor. Ekrem İmamoğlu’nu ön plana çıkarıyor.

A VE B PLANI

Ama bu taktikler Kılıçdaroğlu’nu durdurmaya yetmezse Akşener’in, Abdullah Gül konusunda olduğu gibi Kılıçdaroğlu’nun adaylığını da engellemesi sürpriz olmamalı.

Akşener

Yazının Devamını Oku

Yeni ekonomi politikasının temel parametreleri

26 Kasım 2021
Dövizdeki yükseliş durur mu?

İktidarın dövizde bir kur hedefi var mı?

Dövizdeki yükseliş ne zaman durur?

İktidar, dövizi indirmeyi istiyor mu?

Dövizdeki artış sürer mi?

İş dünyası, piyasalar bu sorulara yanıt arıyor. Kafalarda tek soru bu işin nereye doğru gideceği yönünde. En çok şikâyet edilen belirsizlik, en çok ihtiyaç duyulan ise güven ortamının sağlanması.

SORULAR, SORULAR

Geriye doğru gidip soruları biraz daha açmak istiyorum.

Faiz indirimiyle başlayan, döviz artışıyla devam eden süreç bir kriz işareti mi, ekonomide yönetilemeyen, kontrolden çıkan bir durum mu var yoksa yeni bir ekonomi politikası tercihi mi söz konusu?

Yazının Devamını Oku

Ekonomide yaşananlar ve siyasi sonuçları

25 Kasım 2021
2001 krizi yaşandığında Demirel’in, “Büyük ekonomik buhranların büyük siyasi sonuçları olur” sözleri kafama mıh gibi saplanmıştı. Tabii yıllarca başbakanlık ve nihayet cumhurbaşkanlığı yapmanın deneyimi ile bu sonuca varmıştı Demirel.

Süreç, onun tespitini doğruladı. 3 Kasım 2002 seçimlerinde millet, sadece 2001 krizine sebep olan koalisyon ortaklarını değil, o dönem muhalefette olan partileri dahi Meclis dışında bırakmıştı. AK Parti tek başına iktidar olurken, CHP ana muhalefet görevini üstlenmişti.

Millet ekonomik krize neden olan liderleri ve partileri hiçbir zaman affetmedi. “Geldi İsmet, kesildi kısmet” sözü boşuna söylenmedi. Menderes, Demirel, Özal, Erdoğan ekonomik kriz yaşatmadıkları, tam aksine ekonomiyi büyüttükleri için milletin desteğini her zaman yanlarında buldular.

AK Parti siyasi iktidarı sürecinde milletin ekmeğini büyüttüğü, refah seviyesini yükselttiği için girdiği her seçimi kazandı. 2 bin dolardan aldığı milli geliri 11 bin dolara kadar yükseltmeyi başardı. Erdoğan, 2008 küresel krizinde dahil iktidarı boyunca ağır bir ekonomik krizin yaşanmasına izin vermedi. Ama dövizdeki hızlı yükseliş nedeniyle yeni bir sınama ile karşı karşıya.

2001’E BENZEMİYOR

Bu yaşananları 2001 kriziyle kıyaslamak yanlış olur. Çünkü o zaman Cumhurbaşkanı Sezer ile Başbakan Ecevit arasında MGK’da yaşanan siyasi kriz kısa süre içinde ekonomik krize dönüştü. Bugün siyasi istikrar diye bir sorun yok. Yaşanan bir siyasi krizden söz etmek mümkün değil. Ama bu dönemin de üzerinde durulmaya değer işaretleri var.

Ekonominin yüzde 50’si güven demektir. Kalan yüzde 50’si ise doğru ekonomik önlemlerden oluşuyor.

BELİRSİZLİK ENDİŞESİ

Bugün yaşananlarda belirsizliğin etkisi büyük olduğu için, piyasa yönünü bulmakta zorlanıyor. Belirsizlik, manipülasyona uygun bir zemin hazırlıyor. O nedenle yapılacak ilk iş, piyasalara güven vermekten geçiyor. İlginin odağında ekonomi yönetiminin olması gereken bir dönemden geçiyoruz.

Yazının Devamını Oku

Anketten ekonomi çıktı

24 Kasım 2021
Bu yazıyı yazarken bir gözüm ekranda dövizin yükselişini takip ediyordum, bir gözüm ise Optimar’ın kasım ayı Türkiye’nin Nabzı Araştırmasını inceliyordum.

Yazıya başladığımla bitirdiğim anda dolar kurunu kontrol etme gereği duydum. Gün boyu iş dünyası ile konuştum. Elbette ki gündemlerinde dövizdeki olağanüstü yükseliş vardı. Ama en çok belirsizlikten endişe ediyorlardı. Yönlerini tayin etmekte zorlandıklarını ifade ediyorlardı. AK Parti iktidarında, ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kaldık. Bu tür dönemlerde ekonomi yönetiminin piyasalara güven vermesi ve yön tayin etmesi gerekiyor.

En büyük anketin seçim sandığı, en iyi göstergelerin ise piyasalar olduğuna inanıyorum. Ama güvenilir anketleri de kamuoyunun nabzını yansıttığı için düzenli olarak takip etmeye çalışıyorum.

Hilmi Daşdemir’in başkanı olduğu Optimar’ın 13-20 Kasım tarihleri arasında 2507 kişi üzerinde yapılan ve ilk kez bu köşede yayınlanan araştırma Türkiye’nin en önemli sorununun ekonomi olduğunu ortaya koyuyor. Dikkate alınması gereken bir başka veri de ekonomiyle ilgili umutsuzluğun artması. Ankete katılanların yüzde 47.3’ü önümüzdeki günlerde ekonominin daha kötü olacağını işaretlerken, daha iyi olacak diyenlerin oranı yüzde 20.2’de kalıyor.

EKONOMİ VE İŞSİZLİKAnkete katılanların yüzde 47.3’ü ekonomi derken, ikinci sırada yüzde 16.5’le işsizlik geliyor. Ekonomi ve işsizliği birlikte değerlendirdiğimizde ise bu oran yüzde 63.8’e çıkıyor. Onları ise sırasıyla eğitim ve COVID-19 salgını takip ediyor.

HANGİ PARTİ ÇÖZER?Optimar’ın anketine katılanların yüzde 27.88’i bu sorunu AK Parti’nin çözeceğini belirtirken, CHP çözer diyenlerin oranı yüzde 25.17 oldu. Hiçbiri diyenler yüzde 12.21’le üçüncü sırada gelirken, onu yüzde 9.13’le kararsızım diyenler takip etti.

HDP çözer diyenler yüzde 8.74 olurken, onu yüzde 6.78’le İYİ Parti diyenler takip etti. MHP çözer diyenlerin oranı ise 5.42 oldu.

EN BEĞENİLEN SİYASETÇİAnkete

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu mu Abdullah Gül mü?

23 Kasım 2021
Bir süredir Kılıçdaroğlu mu İmamoğlu mu, sorusunu soruyordum.

Ama artık Kılıçdaroğlu mu Gül mü, diye sormanın zamanı geldi. Çünkü bir süredir gündemden düşen Abdullah Gül ismi yeniden denkleme girdi.

Bu sonuca 24 Haziran 2018 seçimlerinde Abdullah Gül’ün ortak aday olması için çaba gösteren Temel Karamollaoğlu’nun önümüzdeki günlerde Abdullah Gül’le bir araya gelecek olmasından dolayı varmadım.

Abdullah Gül’ün 29 Ekim ve 10 Kasım’da yaptığı Atatürklü paylaşımlardan da çıkarmıyorum.

Siyasetin bir matematiği var. Ona bakıyorum. Bir de kulislerde konuşulanlara kulak kabartıyorum.

KILIÇDAROĞLU’NUN HAMLELERİ

Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adaylığını ön plana çıkararak yanlış bir iş yapmadı.

1- İsminin tartışılmasını sağladı. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ismi ilk üçte yer alıyor, Kılıçdaroğlu’nun ismi cumhurbaşkanı adaylığında geçmediği için çok geride kalıyor. Kılıçdaroğlu ismi aylardır ekranlarda tartışılarak öne çıkmaya başladı.

2- 

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu stratejisi

22 Kasım 2021
Bahçeli ile Akşener arasında köprülerin atılmasına neden olan sürecin başlangıç noktası MHP liderinin, “Hanımefendi biraz dinlenecek” çıkışı olmuştu.

O günden itibaren Akşener ile MHP’nin arası daha çok açıldı. Bugün ise siyasette MHP ile İYİ Parti diye iki ayrı parti var.

Muharrem İnce ile Kılıçdaroğlu’nun arasını açan ise, seçimlerden sonra eşleriyle birlikte baş başa yedikleri yemek olmuştu.

Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’ndan partinin başından çekilmesini ve doğal lider olmasını istemişti. Kılıçdaroğlu ise eşinin yanında yapılan bu teklifi hakaret olarak kabul etmiş, Muharrem İnce’ye karşı kılıcını çekmişti. Muharrem İnce’nin Memleket Partisi ile sonuçlanacak olan yürüyüşü, o yemekte başlamıştı.

1977 seçimlerinde CHP yüzde 42 oranında oy alınca Ecevit, çevre sokaktaki CHP Genel Merkezi’nin balkonuna çıkıp heyecanla bekleyen kitlelere seçim zaferini ilan etmişti. CHP’liler konvoylar oluşturup zafer turu atarken Güniz Sokak’tan geçip tam Demirel’in evinin önüne geldiklerinde, koro halinde “Fincanı taştan oyarlar” türküsünü söylemişlerdi.

Demirel ise yüzde 42 ile CHP tarihinin en yüksek oy oranına ulaşıp 213 milletvekili çıkaran Ecevit’in kurduğu hükümetin güvenoyu almasını engellemişti. Böylece asıl türküyü Demirel söylemişti.

SEÇTİRMEME OYUNU

Bu tür kılcal çatlamaların siyasette büyük sonuçlar doğurduğunu anlatmak için bunları yazdım. 2023 seçimlerine giderken Millet İttifakı liderleri müthiş bir strateji savaşı veriyorlar. Mutlaka bir isim vermek gerekirse, “seçtirmeme oyunu” oynuyorlar.

KILIÇDAROĞLU’NUN 

Yazının Devamını Oku

AK Parti ‘50 artı 1’i değiştirecek mi?

19 Kasım 2021
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşürken sistem konusunu gündeme getiriyor. Parlamenter sistem yanlısı olmalarına rağmen Başkanlık sistemine mutlak olarak karşı olmadıklarını ifade ediyor. Ama mevcut sistemin denge ve denetleme boyutunun eksik olduğunu söylüyor. Hatta “Bu sistem en çok sizi yoruyor. Günde yüzlerce imza atmak zorunda kalıyorsunuz” diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Başkanlık sisteminin istikrarı getirdiğini savunuyor. “50 artı 1’de fazla bağlayıcı olmuşuz ama onun ötesinde bu sistem hızla karar alma ve siyasi istikrar açısından çok yararlı” diyor.

ÇALIŞMA VAR MI?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Maalesef 50 artı 1 hariç Temel Bey’in açıklamaları gerçeği yansıtmıyor” dediği diyalog bu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Anayasayla ilgili karar mercii Parlamentodur” sözlerinden sonra AK Parti yüzde 50 artı 1’i değiştirmek için harekete geçecek mi, sorusu gündeme geldi.

Ancak Anayasa değişikliği için AK Parti’nin milletvekili sayısı yetmiyor.

MHP ile birlikte de yetmiyor. Ama zaten Bahçeli ‘yüzde 50 artı 1’i sistemin “mihveri” yani merkezi olarak tanımladı.

Peki böyle bir öneriye muhalefet destek verir mi? Mümkün mü?

Ayrıca seçime giderken AK Parti’nin yüzde 50 artı 1’i değiştirmek istemesi,

Yazının Devamını Oku