Bu da bize gösterdi ki, iktidarın elinde çok fazla enstrüman var. Yeter ki bu gücü kullanmayı bilsin. Bu da gösterdi ki, Erdoğan bitti demeden bitmez. Erdoğan’ın açıklamaları piyasalar açısından tam da ilaç gibi geldi. Erdoğan’ın, “İnsanlarımızın bankadaki Türk Lirası varlığının mevduat kazancı kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek. Ama kur getirisi mevduat kazancının üstünde kalırsa aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek” açıklaması kurlardaki yükselişin tersine dönmesini sağladı.
Bundan sonrası, yapılan açıklamalara uygun düzenlemeleri hayata geçirmek. Oluşan güven iklimini pekiştirmek. Moralleri yükseltmek.
YENİ DÜZENLEMELER YOLDA
O açıdan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın “Kur korumalı vadeli mevduat”a ilişkin uygulama esaslarını açıklaması yerinde oldu. Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarının uygulama esaslarının üzerinde çalışıldığını gösteriyor. Bu tür adımlar güven ortamının pekişmesi açısından önemli.
Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilileriyle bir temas kurdum. Diğer uygulama esaslarına ilişkin hazırlıkların da sürdüğünü belirttiler. Diğer enstrümanlar da gecikme olmadan devreye sokulacak.
BELİRSİZLİK GİDERİLDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı karar setiyle birlikte piyasalarda yeni bir iklim oluştu. Yeni kararlar hem piyasaların hem de kamuoyunun desteğini sağladı.
1-
Çünkü TÜSİAD’ı arayıp “Konuşun” diyen Kılıçdaroğlu’ydu. O nedenle TÜSİAD’dan önce Kılıçdaroğlu’nun ne diyeceği önemliydi. Bu arada TÜSİAD’dan açıklama gelmeyince bu kez, “Kılıçdaroğlu açıklama yapın dememiştir” yorumları yapılmaya başlandı.
TÜSİAD, iş dünyasının tepe örgütlerinden biri. Ekonomiyle ilgili olarak onlar konuşmayacak da kim konuşacak, diyebilirsiniz. Ama tek sorun açıklama yapmalarında değil. TÜSİAD, Kılıçdaroğlu arayıp konuşun dedikten sonra açıklama yaptı. O nedenle, “TÜSİAD, CHP’nin arka bahçesi mi?” yorumlarının yapılmasına yol açıldı. TÜSİAD’ın cevap vermesi beklenirken de haklı olarak gözler Kılıçdaroğlu’na çevrilmişti. Hatta TÜSİAD’dan açıklama gelmeyince, “Kılıçdaroğlu konuşun deyince konuştular. Herhalde susun dedi ki susuyorlar” yorumları yapıldı.
BİRİLERİ BULANIK SUDA BALIK AVLAMAYA ÇIKTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında TÜSİAD boyutu ön plana çıktı ama çok önemli mesajları vardı. Piyasalar açılmadan bu konuşmanın yapılması ise zamanlama açısından yerindeydi. ‘Ekonominin yarısı güvendir’ sözü dilimize pelesenk oldu. Ama birilerinin bu güveni sarsmak için yürüttükleri dezenformasyonu görmezden gelemeyiz. Hadi 17 Aralık tarihine kadar ekonomik dalgalanma vardı. Fiyat artışları ve dövizdeki yükseliş nedeniyle canımızı sıkan bir süreçti. Ama cuma gününden itibaren birileri bulanık suda balık avlamaya çıktı. Ekonomik sıkıntılar üzerinden, psikolojik savaş yöntemlerini devreye soktu. Cuma günü Borsa’nın iki kez işlemleri durdurmak zorunda kalmasının iyi incelenmesi gerektiğine inanıyorum. 2001 krizinin yaşandığı gece, kurt kapanı gibi olmuştu. Yabancı bankalar ile işbirliği yapan birkaç büyük banka operasyon çekmişti. Cuma günü Borsa’da yaşananlarla ilgili bazı banka isimleri konuşulmaya başlandı. BDDK’nın bu iddiaları dikkate almasında yarar var. Çünkü kurt puslu havayı sever.
OHAL TARTIŞMASI
ERDOĞAN’ın mesajlarına gelince, bir süredir ısrarla OHAL ilanı konuşuluyor. Uzun bir süredir Erdoğan’a muhalif olan İzzet Özgenç bunu gündeme getirmiş sonra özür dilemişti. Ama sanki bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan söylemiş ya da kabineden bir bakan gündeme getirmiş gibi CHP’ye yakın medyada OHAL tartışılıyor. Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in dediği gibi, “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır” ilkesinden hareket ediyorlar. O nedenle Erdoğan’ın, ”Türkiye’nin OHAL değerlendirmesi, akıl karışıklığının ötesinde büyük bir yanlıştır” diye çıkış yapması önemliydi.
KONTROLLÜ
Düşük enflasyonu, üretimi ve yüksek büyümeyi esas alan yeni tip ekonomik modele ilişkin en önemli kaygım, insan unsuruydu. Çünkü AK Parti her zaman ekonomik modelinin merkezine insanı koydu. Refah artışını esas aldı. Ekmeği büyüttü. İnsanların ev ve araba sahibi olması için düşük faizli kredileri devreye soktu.
ACI REÇETE YOK
Yeni tip ekonomi modelinde beni en çok tedirgin eden, vatandaşa acı ilaç içirilmesi tehlikesiydi. Umudum Erdoğan’dı. O nedenle “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturunu esas alan Erdoğan’ın vatandaşa acı reçete çıkarılmasına izin vermeyeceğini düşünüyordum.
Asgari ücret artışında inancımın yanlış olmadığını gördüm. Asgari ücret yüzde 50 oranında arttı. Çalışanlar bu oranı fazlasıyla hak ediyorlar. Eğer ekonomik dalgalanma devam ederse çalışanları hayat pahalılığı altında ezdirmemek için başka destekler de düşünülmeli. Madem büyüyeceğiz, bu artıştan pay almak en çok dar gelirlilerin hakkı.
BAKAN VEDAT BİLGİN NE DEDİ
Şimdi önümüzde memur ve emekli maaşlarına yapılacak olan artışlar duruyor. Özellikle emeklilerin durumu çok sıkıntılı. Bu memurların iyi olduğu anlamına gelmiyor. Fiyat artışları karşısında memurlarımızı ve emeklileri rahatlatacak bir düzenlemeye ihtiyaç var. Hafta sonu Çalışma Bakanı Vedat Bilgin’le bir temasım oldu. Enflasyon oranı açıklandıktan sonra memur maaşları ve emeklilerle ilgili çalışmalara başlayacaklarını söyledi. O nedenle bu aşamada bir oran ya da rakam söylemesinin mümkün olmadığını ifade etti.
REFAH PAYI
TÜİK enflasyon rakamlarını 3 Ocak’ta açıklayacak. Kamu çalışanları için ağustos ayında yapılan bir anlaşma var. Buna göre 2022 yılının ilk yarısı için yüzde 5 zam artı son 6 ayın enflasyon farkı esas alınmıştı. İkinci yarı için yüzde 7 zam artı enflasyon farkı olarak anlaşmaya varılmıştı. Ama ekonomik sıkıntılar nedeniyle çalışanların ve emeklilerin hak kaybının telafi edilmesi için refah payı verilmesi üzerinde anlaşmaya varıldı. Memur Sen Genel Başkanı
Eğer Kılıçdaroğlu bu açıklamayı yaptıktan sonra Meral Akşener’den sıcağı sıcağına güçlü bir destek gelseydi... Dün ziyaret ettiği Temel Karamollaoğlu, kapının önüne çıkıp Kılıçdaroğlu’nun kolunu kaldırıp “İşte cumhurbaşkanı adayımız” deseydi, bu iş bitmişti.
Ama Kılıçdaroğlu ne dün görüştüğü Temel Karamollaoğlu’nun desteğini alabildi ne de Meral Akşener yeşil ışık yaktı.
KILIÇDAROĞLU’NUN HAMLELERİ
Akşener ve Karamollaoğlu, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını erken gündeme getirdiği kanaatindeler. Seçim kararı alındığı zaman cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi gerektiği görüşündeler. Ama Kılıçdaroğlu kendisi açısından yanlış yapmıyor. Tam aksine kendi ismini ön plana çıkararak Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı denklem dışına itiyor. Liderler masası kurulduğunda tek seçenek olarak kendisinin isminin kalması için hamle yapıyor.
ANKETLERİN ETKİSİ
Hep, Kılıçdaroğlu’nun kaderinin Akşener’in elinde olduğunu savunuyorum. Ama İYİ Parti ve CHP kurmaylarıyla yaptığım görüşmelerde bu tezimin eksik olduğu sonucuna vardım. Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olup olmamasında anketler önemli olacak. Eğer Kılıçdaroğlu anketlerde seçilebilecek bir oranı yakalarsa ortak cumhurbaşkanı adayı olacak. Akşener de destekleyecek. Ama anketler Kılıçdaroğlu’nu göstermiyorsa bu kez Akşener ve Karamollaoğlu, masaya “Seçilecek aday” modelini getirecekler. Yani “Sen aday olma, seçilecek kişi aday olsun” diyecekler.
Bu aşamada Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu’ndan vazgeçmiş değil.
ABD BÜYÜKELÇİSİ’NİN İMAMOĞLU İLGİSİ
İzzet Özgenç bunun üzerine akşam saatlerinde, “Ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hâl ilanına ilişkin açıklamalarım, herhangi bir kişi veya kurumla irtibatlı olarak ya da yönlendirme üzerine yapılmamıştır. Bu açıklamalar, sadece ülkemizdeki ekonomik gidişatla ilgili olarak duyduğum endişelerin ifadesinden ibarettir” diye açıklama yaptı.
Ekonomide kritik bir süreçten geçiyoruz. O nedenle piyasalar en kötü senaryoyu almaya hazır. Ayrıca birileri de en kötü senaryo üzerinden algı operasyonu yürütmeye hevesli. Böyle olunca sanki yarın OHAL ilan ediliyormuş gibi bir hava oluştu. Zaten kırılgan olan sürece zarar verdi. İzzet Özgenç’in yaptığı açıklama dahi yeterli olmadı.
OHAL Mİ DEDİNİZ?
OHAL’le ilgili düzenleme Anayasa’nın 119. maddesinde yer alıyor. Orada sadece ağır ekonomik bunalım sayılmıyor. Savaş, savaşı gerektirecek bir durum, ayaklanma ve kalkışma gibi şartlar da sıralanıyor.
AK Parti iktidara geldiğinde 90’lı yıllardan beri uygulanan OHAL’i kaldırdı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra getirilen OHAL ise bir süre uygulandıktan sonra uzatılmadı.
Fiyat artışı ve dövizdeki dalgalanma dışında ekonomideki temel parametreler iyi. Ayrıca savaşı gerektirecek bir durum mu var?
İZZET HOCA ERDOĞAN’A YAKIN MI?
İzzet
Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili tartışmalar hakkında da “Bu işin bitmesi gerekiyor” demişti. Kılıçdaroğlu, “Öz olarak İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı yap, İstanbullulara hizmet et. Halk bizden hizmet bekliyor. Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarını sonlandır” demişti.
Ne oldu?
Ekrem İmamoğlu bir süre sessiz kaldı. Sonra Reuters haber ajansına açıklama yaptı. “Benim tek istediğim şey, İstanbul’a hizmet etmek” dedi. Bu sözden Kılıçdaroğlu’nun verdiği mesajın anlaşıldığı anlamı çıkıyor. Ama İmamoğlu bir şey daha söyledi.
Cumhurbaşkanı adaylığı sorulduğunda, “Günü geldiğinde, en doğru kararın ittifak sürecini yöneten genel başkanlar tarafından verileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
KILIÇDAROĞLU’NU RAHATSIZ ETTİ
İmamoğlu’nun, cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili tartışmalara noktayı koymak yerine, adres olarak Millet İttifakı liderlerini göstermesi Kılıçdaroğlu cephesinde suratların asılmasına yol açtı. Çünkü İmamoğlu hem ben cumhurbaşkanı adayı değilim dememişti hem de benim cumhurbaşkanı adayım Genel Başkan Kılıçdaroğlu da dememişti. Tam aksine cumhurbaşkanı adayını Kılıçdaroğlu tek başına belirlemeyecek, Millet İttifakı liderleri belirleyecek mesajını verdi. Millet İttifakı liderleri kimler? Başta Meral Akşener, Temel Karamolloğlu ve Gültekin Uysal. Tabii bir de Millet İttifakı’na katılırlarsa Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu. Böylece Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayını belirleyecek olan 6 liderden biri konumuna düşürülmüş oldu.
İMAMOĞLU’NUN YENİ STRATEJİSİ
Kılıçdaroğlu
Nureddin Nebati, bütçe görüşmeleri sırasında iktidarı ve muhalefeti kucaklayan bir konuşma yaptı. Hazine ve Maliye Bakanı’nın bu tarzı, siyasette karşılık buldu.
Ekonomi yönetiminin yarısı doğru kararlar almaksa yarısı da diyalog ve güven iklimini tesis etmek. Nureddin Nebati bunu çok doğal olarak yapıyor. Zaten yapmacık olsa samimi bulunmaz. Hafta sonu iş dünyasının temsilcileriyle bir araya gelmişti. Toplantının çok verimli geçtiğini söyledi. Nureddin Nebati, diyalog ve müzakereyi bir yönetim şekli olarak düşünüyor. Ekonominin iletişimine önem veriyor. Yönetimden ziyade, yönetişim tanımını tercih ediyor. Liyakat ve ehliyete göre tüm kesimlere açık. Önümüzdeki hafta bankacılarla bir araya gelecek. Ondan sonra ekonomiyle ilgili temayüz etmiş akademisyenlerle görüşecek. Ardından ekonomi yönetimi ve gazetecilerle bir araya gelmeyi planlıyor.
PİYASALARA GÜVEN
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, düşük faiz ve yüksek büyümeye dayalı üretim ekonomisinin doğru olduğuna inanıyor. Piyasadaki dalgalanmaları dikkatle takip ediyor ama yeni ekonomi politikalarının başarılı olacağından kuşkusu yok. Tabii bakan önce kendisi inanmalı ki toplumu inandırabilsin. Demirel, 1991 yılında DYP-SHP koalisyon hükümetini kurduğunda bakanlara, ”Önce siz kendinize inanın ki millet size inansın. Önce siz kendinize güvenin ki millet size güvensin” demişti. Ancak yeni ekonomi politikalarının başarılı olmasının bir şartının da piyasalara güven vermekten ve iktidarı ve muhalefeti ile her kesimi kucaklayan bir yaklaşımdan geçtiğinin farkında.
O nedenle Nureddin Nebati hakkında karar vermeden önce, Nureddin Nebati’yi izleyin derim. Nureddin Nebati’yi değerlendirmeden önce bir süre kredi verin diye de eklerim.
SOSYAL MEDYA VE 2023 SEÇİMLERİ
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, İletişim Zirvesi’nde yayınlanan video mesajında, sosyal medyanın bir ulusal güvenlik sorunu haline geldiğini söyleyip, “Sosyal medya, günümüz demokrasisi için ana tehdit kaynaklarından birine dönüşmüştür” deyince Meclis’in yolunu tuttum.
Meclis’teki bütçe görüşmelerinde iktidar ve muhalefeti kucaklayan bir konuşma yaptı. “Çok değerli muhalefet partisi milletvekillerine ve AK Parti grubuna, değerli ortağımıza teşekkür ediyorum. Eski milletvekilinize sahip çıktınız. Beni saygıyla, hoşgörüyle dinlediniz. Bu güzelliği Rabbim daim eylesin” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı olduğunda Nureddin Nebati’nin, “ateşten gömlek” giydiğini söylemiştim. Nebati kucaklayıcı üslubuyla giydiği ateşten gömleğe muhalefetin de kredi tanımasını sağladı.
Nureddin Nebati cumartesi günü iş dünyasının temsilcileri ile bir araya gelmişti. Önümüzdeki hafta da bankacılarla toplantı yapacağını öğrendim. İstişare sürecini ekonominin diğer paydaşlarıyla da sürdürecek.
EKONOMİ YÖNETİŞİMİ
Ekonomide dev dalgalanmaların yaşandığı bir dönemde en çok buna ihtiyacımız var. Çünkü ekonominin önündeki en önemli sorun belirsizlik. Ekonominin yarısı güven demektir. Şu süreçte ekonominin en çok ihtiyaç duyduğu şey güven iklimi. Hem belirsizliğin giderilmesi hem de güven ikliminin sağlanması açısından diyaloğa her zamankinden daha çok ihtiyaç var. O nedenle Bakan Nebati’nin kucaklayıcı tarzı ve üslubu doğru. Ekonomiyi, ekonominin aktörleriyle birlikte yönetme anlamında buna ekonomi yönetişimi demek daha doğru bir tanım olacak.
İŞ DÜNYASI NELERİ GÜNDEME GETİRDİ
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin iş dünyasıyla yaptığı toplantının yelpazesine baktım. Şu mahalleden, bu mahalleden gibi bir ayrım yapılmamış. İş dünyasının önde gelen isimleri, sektör temsilcileri, STK başkanları ve banka genel müdürlerinden oluşan 67 kişi katılmış.
Ekonomik sorunlar tüm çıplaklığı ile anlatılmış. Yeni ekonomik modelin başarısının en az 2 yıl sonra görüleceği ifade edilmiş.