CHP lideri çok net bir şekilde Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a, sizin cumhurbaşkanı adaylığınıza karşıyım mesajını verdi.
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş’ın önünü kesmek için, cumhurbaşkanı oldukları takdirde belediye başkanlığının AK Parti’ye geçeceği gerekçesini öne sürdü.
TEVFİK GÖKSU FAKTÖRÜ
Zaten CHP kulislerinde, “İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olursa Belediye Meclisi’nde çoğunluk olan Cumhur İttifakı, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’yu seçer. Tevfik Göksü belediye başkanı olunca İmamoğlu aleyhinde kullanılabilecek dosyaları ortaya çıkarır. İmamoğlu’na kök söktürür” diye konuşuluyordu.
İMAMOĞLU’NUN KULAĞINA GİTMİŞTİ
Kılıçdaroğlu’nun gerekçesi Ekrem İmamoğlu’na iletildiğinde çok sert tepki göstermişti. Yakın çevresine, cumhurbaşkanı adaylığının engellenmesi için üretilmiş bir senaryo olarak değerlendirmişti.
KAYYUM ATARIZ
Hatta kulislerde,
Çünkü Ekrem İmamoğlu, yarın cumhurbaşkanı adayı olacakmış gibi çalışıyor.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’yla Volkswagen Arena’daki etkinlikle tam bir cumhurbaşkanı adaylığı provası yaptı.
Volkswagen, Arena’daki ses ve ışık gösterisi için ciddi bir bütçe ayrılmış. İmamoğlu da o güne özel olarak hazırlanmış. İmamoğlu seçim kampanyasını başlatıyor. Sultanbeyli’yi ziyareti sırasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla değil, cumhurbaşkanı adayı havasında konuştu.
İktidarı hedef aldı. “Artık yönetemiyorlar” dedi. “Ülkemizin bu idareden bir an önce kurtulması lazım” diye konuştu.
Bunları niçin aktarıyorum? İmamoğlu, cumhurbaşkanını halkın seçeceğini biliyor. O nedenle cumhurbaşkanı adayının belirleneceği masaya isminin halkın en çok desteklediği aday olarak girmesini istiyor. O nedenle halk tabanını genişletmeye çalışıyor. Karadeniz ziyaretiyle milliyetçi ve muhafazakârların, Diyarbakır gezisi ile Kürtlerin desteğini kazanmayı amaçlıyor.
İKİSİ ARASINDAKİ FARK
Kılıçdaroğlu sürekli olarak zikzak çiziyor. Bir yanda HDP’nin desteğini sağlamak için Irak ve Suriye tezkeresine hayır diyor, diğer yandan Yozgat’ta Kandil’i yerle yeksan etmekten söz ediyor.
Bir yandan ülkenin tüm sorunlarını çözeceğini söylüyor, diğer yandan herkesi tehdit ediyor.
Bir insanın hayatı üzerinden muhalefet mi olur?
Batsın sizin muhalefetiniz.
Batsın sizin insanlığınız.
Bunu geçmişte Deniz Baykal ve Oğuzhan Asiltürk için yaptıklarında da karşı çıkmıştım.
Tabii Erdoğan’la ilgili algı operasyonlarının bir hedefi var. “Erdoğan hasta, Türkiye’yi yönetemiyor” algısını oluşturmaya çalışıyorlar. Bu işin arkasında yabancı ülke istihbarat servisleri ile FETÖ’cülerin bulunduğu bir gerçek. Ancak muhalefet adına buna destek verenler de çıkıyor.
ALGI OPERASYONU
Erdoğan’ı sandıkta yenemeyenler bu kez sağlığı üzerinden bir algı operasyonu yapıyorlar.
Muhtıra verdiler, olmadı. Partisini kapatmaya çalıştılar, muvaffak olamadılar. Darbe yaptılar, başaramadılar. Bu kez de
CHP şimdiye kadarki tezkerelere evet demişti. O zaman Cumhuriyete ihanet mi ediyordu? Ayrıca Millet İttifakı ortağı İYİ Parti tezkereye evet oyu verdi. İYİ Parti Cumhuriyet’e ihanet mi etti? Bu durumda Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’e ihanet eden bir partiyle mi ittifak yapıyor? Tam aksine, İYİ Parti doğru olanı yaptı. Tezkere kabul edilmeseydi Irak ve Suriye’de Türk askerinin boşalttığı yerlere kim yerleşecekti? PKK-YPG ve DEAŞ.
CHP’nin tutumu en çok terör örgütünü sevindirmiş olmalı ki PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu, CHP için, “Hayırlı bir iş yaptılar” dedi. CHP’nin hayır oyu kullanması PKK’yı sevindirdiyse orada sorun var demektir. Bahçeli de bu fırsatı kaçırmadı, ”CHP, HDP’yle birlikte tezkereye hayır, PKK’ya evet demiştir” diye yüklendi.
BAHÇELİ BOMBALADI
Siyasi kulislerin nabzını tutmak için Meclis’teydim. Bahçeli, tezkere üzerinden CHP’yi adeta bombaladı. Kılıçdaroğlu’na, “Kendini de yaktın, partini de yaktın” diye seslendi. Görünen o ki MHP, tezkere üzerinden CHP’yi sıkıştıracak. Sahaya çıkacak olan MHP heyetin en önemli kozlarından biri tezkere olacak. Bahçeli’nin eline bu kozu Kılıçdaroğlu verdi.
MİLLET İTTİFAKI’NDA AYRIŞMA OLUR MU?
MHP lideri Millet İttifakı’nı tezkere oylaması üzerinden kaşıdı. Kılıçdaroğlu’nu, ”Evet dersek Cumhuriyet’e ihanet etmiş oluruz” sözleri üzerinden vurdu. “Sayın Kılıçdaroğlu, ortağın İYİ Parti de ihanet etti mi? Bunu onların yüzüne karşı söylemeyi düşünüyor musun? İhanet edenlerle yol yürümek fıtratında mı vardır, mayan mı böyledir?” sorularını birbiri ardına sıraladı.
Tezkerede ters düşmelerine rağmen CHP ile İYİ Parti arasında bir çatlak oluşur mu? Öyle bir hava yok. İYİ Parti rahatsız oldu. Ama bu iş Millet İttifakı’ndan ayrılmaya gitmez.
Gerçekçi olalım, 2023 seçimlerini kazanma motivasyonu ve
Cumhurbaşkanı adaylarının belirlenme sürecinde ise Millet İttifakı’nı kıran kırana bir mücadele bekliyor.Kılıçdaroğlu ile Akşener bu süreci yönetmekte zorlanacaklar. Bu iş hiç de öyle görüldüğü gibi kolay olmayacak. Son 1 hafta içinde dahi Millet İttifakı’nın iki ortağı karşı karşıya geldi. Suriye ve Irak tezkeresine ilk kez ret oyu veren CHP ile evet oyu kullanan İYİ Parti farklı yönlerde hareket ettiler.
İYİ PARTİ RAHATSIZ OLDU
CHP, HDP ile işbirliğini tercih etti. İYİ Parti milli meselelerdeki duruşunu korudu. Ama Kılıçdaroğlu’nun, “Tezkereye evet demek Cumhuriyet’e ihanettir” sözü İYİ Parti’yi rahatsız etti. Ama sadece Kılıçdaroğlu’nun sözleri değil, CHP ile HDP arasındaki yakınlaşma İYİ Parti açısından tedirginlik konusu olmaya başladı. Netice itibarıyla İYİ Parti MHP’den ayrılan milliyetçiler tarafından kurulmuş bir parti. CHP ile HDP arasındaki yakınlaşma İYİ Parti tarafından mercek altına alınmış durumda.
Bu arada Meral Akşener’in, Siirt’te esnaf ziyareti sırasında yaşanan, “Burası Kürdistan” çıkışı karşısında tepkisiz kalması ise İYİ Parti içindeki sorgulamaları arttırdı.
Akşener daha önce de, Aytun Çıray’ın, “HDP, PKK üzerinden şeytanlaştırılıyor” sözlerine sessiz kalmış, Müsavat Dervişoğlu’nun, “HDP meşru bir parti” değerlendirmesine ise destek vermişti.
ABDULLAH GÜL’ÜN SON ÇIKIŞLARI
Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı belli. Cumhurbaşkanı Erdoğan. O nedenle Cumhur İttifakı’nda bir sorun yaşanmıyor. Ama Millet İttifakı ciddi bir adaylık krizine doğru ilerliyor. Bakmayın ortalıkta dolaşan isimlere. Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’ndan başka ciddi bir isim gözükmüyor. Kılıçdaroğlu’nun aday olup olmayacağı konusu Millet İttifakı’nın geleceğini de belirleyecek. Kılıçdaroğlu, adaylık konusunda ısrar ederse muhalefette her parti kendi adayıyla seçimlere gidebilir. Bu ihtimal güçlü.
TABAN, GÜL’Ü İSTEMİYOR
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu aradım. Soylu, Berk Acar’ın, sınavlarda çok başarılı olduğunu, kaymakam olmaya hak kazandığını söyledi. Ama konuşmasından Soylu’nun Berk Acar’ın kaymakam olmaya hak kazanmasından dolayı memnun olduğu sonucunu çıkardım. İlgi gösterdiği belliydi.
Ermeni cemaatinin önde gelen isimlerinden Prof.Dr. Toros Alcan ile konuşurken, habere şaşıran tek kişinin ben olmadığımı fark ettim. Yurtdışındaki Ermeni cemaatinden de arayıp bunun bir ‘Zaytung haberi’ olup olmadığını soranlar olmuş. Önce doğruluğuna pek inanamamışlar. Çünkü Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez bir Türkiye Ermeni toplumundan birinin mülki amir olması söz konusu olmuş. Haber doğrulanınca bu kez Ermeni toplumunda büyük bir sevinç dalgası yaşanmış.
SEVİNÇLE KARŞILANMIŞ
Bir dönem Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde Azınlık Vakıfları Temsilcisi olarak görev yapan Toros Alcan, “Berk Acar’ın kaymakamlık sınavını kazanması Ermeni cemaatinde büyük bir sevinçle karşılandı. Özellikle yurtdışındaki Ermeniler telefon yağmuruna tuttular. Bu bir devrim olarak değerlendirildi. Ermeni toplumu olarak özgür ve eşit vatandaşlar olduğumuzu hissetmemizi sağladı. 7’den 77’ye cemaat çok mutlu” diye duygularını açıkladı. Toros Alcan, önemli bir noktaya parmak bastı: “Nefret söylemini azaltmamız lazım. Bunu değişimin ve dönüşümün başlangıcı olarak görüyoruz” dedi. Ardından ekledi: “Özellikle gençlerimiz bu gelişmeden dolayı çok mutlu oldular. Berk Acar’da kendi geleceklerini görmek istiyorlar.”
UMUT IŞIĞI OLDU
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde Azınlık Vakıfları Temsilcisi olan Can Ustabaşı ile konuştum. Avukat Berk Acar’ın kaymakam olarak atanacak olmasını “Çok güzel bir haber” diye değerlendirdi. “Biz yurtdışına gidenlere Türkiye’ye dönmeleri için çağrı yapıyoruz. Bu gelişme yurtdışındakilerin Türkiye’ye dönüşünü teşvik etmesi açısından çok olumlu bir referans oldu. Şimdi gençlerimiz ‘Türkiye’ye döndüğümüzde biz de polis, öğretmen, kaymakam olabilir miyiz? Kamuda görev alabilir miyiz?’ diye sormaya başladı. Bir umut ışığı oldu” diye konuştu.
AZINLIK TAŞINMAZLARININ DURUMU
En son İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tunceli’de cemevini ziyaret ederek dedelerle sohbet etmişti. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş da cemevini ziyaret etmişlerdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun danışmanı Ali Arif Özzeybek’in cemevlerini ziyaretleri ise HDP’lileri rahatsız etmiş, konuyu Meclis’e taşımışlardı.
AK Parti cemevlerini oy hesabı ile ziyaret etmemeli. Çünkü bu samimi olmaz. Ama Türkiye’nin sosyal barışı ile din ve vicdan hürriyeti açısından konuya yaklaşılmalı. Geçmişte Türkiye’yi mezhep temelli olarak bölmek isteyenler Alevi-Sünni çatışması çıkarmak istemişlerdi. Çorum, Sivas ve Kahramanmaraş olayları yaşandı. Yaşanan onca acılara, katliamlara rağmen Aleviler ülkelerine olan bağlılıklarından en ufak bir taviz vermedi.
NELER YAPILACAK?
Bir dönem Alevi çalıştayları yapan ama bunu sonuca ulaştıramayan AK Parti, bu kez farklı bir yöntem izliyor. O da hak temelli bir açılım.
1)Cemevlerinin ibadethane sayılması talepleri söz konusu. Ama kabinedeki eğilim cemevlerinin ‘Kültür Merkezi’ statüsüne kavuşturulması yönünde.
2) Cemevlerinde görevli olan dedelere maaş bağlanması.
3) Cemevlerinin elektrik ve su giderlerinin devlet tarafından karşılanması.
Cemevleriyle ilgili çalışma başlatıldı. Çapı ne olur bilemem ama Türkiye’nin huzuru için yerinde bir adım atılıyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı doğru olanı yaptı. Soruşturma açtı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetler iddiasının araştırılmasını istemişti.
Yani herkes Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetler iddiasını ciddiye aldı. Çünkü bizde siyasi cinayetler üzerinden kaos planları oluşturuldu, ara rejime giden süreçler başlatıldı. Bu durumda Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetlere ilişkin olarak elindeki bilgileri varsa istihbaratı, duyumu yargı ile paylaşması gerekiyordu.
ERDOĞAN İFADE VERSİN DEDİ
Ama Kılıçdaroğlu ne yaptı? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunarak önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesine başvurulmasını talep etti. Avukatı Celal Çelik aracılığıyla verdiği dilekçede, “AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın soruşturma konusu, siyasi cinayetler ve tehditler özelinde ifadesine başvurulmasını” istedi.
Hukukun genel kaidesidir. Müdde-i iddiasını ispatla mükelleftir. Öncelikle Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetlere ilişkin iddialarını yargı ile paylaşması gerekiyordu.
ERDOĞAN, SAVCILIĞA BAŞVURUDA BULUNDU
Ancak