Son Güncelleme:
St. Lawrence Nehri’ndeki doğa cenneti BİN ADALAR
Kanada’nın Ontario Eyaleti ile Amerika’nın New York Eyaleti arasındaki sınır bölgesinde gözalabildiğine uzanan bir doğa cenneti Bin Adalar. Aslında Saint Lawrence Nehri’nin bu bölgesinde yaklaşık iki bin ada bulunuyor. Nehrin birçok yerinde yüzeye kadar çıkan kayalar nedeniyle adalar arasındaki sular gemiler için tuzak dolu. Adalarda birbirinden güzel villalar, şatolar yer alıyor. Gezgin Lakme Toktaş izlenimlerini yazdı.
Ontario Gölü’nden doğan Saint Lawrence Nehri, Kanada’nın Ontario eyaletinde, Kingston kasabası yakınlarında genişliyor. Burada, 80 kilometre boyunca birbirinden güzel adalar sıralanıyor. Kimileri bir helikopter pisti büyüklüğünde, üzerlerinde sadece göçmen kuşlar yaşıyor. Kimileri sadece kayalık. Ama üstünde ağaç, çalılık bulunduğu ve 900 santimetrekareden büyük olduğu için uluslararası standartlara göre ada kabul ediliyor. Bazıları birkaç ev barındırıyor. Aralarından en büyüğü ise 124 kilometrekarelik Wolfe Adası. Bölgedeki adaların tam sayısı ise 1864.
Kanadalılara ada bolluğu yetmemiş olmalı. Bir de suni ada yapmışlar: 650 metrekarelik Long Vue...
1,5 METRELİK SINIR KÖPRÜSÜ
Kızılderiler bu bölgeye Manatoana, yani Yüce Ruh Bahçesi adını vermiş. Bugün yüce ruhların huzurunu kaçıracak kadar popüler bir tatil mekanı. Sıcak yaz aylarında kampçılar, su sporları meraklıları, kano, botla tura çıkmak isteyen doğaseverler Bin Adalar’a geliyor.
Kanada’nın Ontario, Amerika Birleşik Devletleri’nin New York eyaletleri arasındaki bölgede hangi ülkenin sınırının nerede başladığını anlayabilmek mümkün değil. Rehberimizin söylediğine bakılırsa, karmaşanın nedenlerinden biri de sınır çizgisinin adadan geçirilmemesi kuralı.
İki ülke birbirine 14 kilometre uzunluğunda bir köprüler silsilesiyle bağlanıyor. Bin Ada Köprüsü 1937’de inşa edilmiş, 1959’da genişletilmiş. Geçmişte iki ülke arasında geçişlerde kimlik kartı yeterliyken, bir süredir pasaport gerekiyor. Bunun dışında Rockport’ta durumu tartışmalı bir minyatür köprü var. Zavikon Adası adındaki ikiz adalar arasına kurulmuş 1,5 metrelik köprünün en kısa uluslararası köprü olduğu rivayet ediliyor. Bir tarafında Kanada bayraklı görkemli bir villa, diğer yanında ise ABD bayraklı mütevazı bir ev bulunuyor. Ortada sınır devriyesi, gümrük memuru yok. Turlar mutlaka Zavikon’a uğruyor, turistler fotoğraf çekiyor. Bazı kaynaklar bu şehir efsanesini tura heyecan katmak isteyen yerel rehberler uydurduğunu yazıyor. Aslında iki ada da Canada’nın Leeds ve Grenville belediyesine bağlıymış... Bana bu içiçelik Ege Denizi’ndeki Kardak Kayalıkları’nı hatırlattı. Bir küçük kayalık 1996’da, Türkiye ile Yunanistan arasında az kalsın savaş nedeni oluyordu. Burada onlarca Kardak var, hangisinin kime ait olduğu pek önemsenmiyor.
ABD VİZESİ GEREKİYOR
Adalardan 20’si Kanada’nın en küçük ulusal doğa parklarından St. Lawrence Adaları Ulusal Parkı’nı oluşturuyor. Parkın da bulunduğu geniş bir alan, bitki ve hayvan çeşitliliği nedeniyle 2002’de UNESCO tarafından Dünya Biyosfer Rezervi alanları içine alınmış.
19’uncu yüzyıldan bu yana bölgede çok güzel şatolar, lüks oteller inşa edilmiş. Bu sayede Bin Adalar bölgesi yatçıların uğrak yerlerinden birine dönüşmüş. Taş işçiliğinin güzel örneklerini sergileyen Dark Island’daki Singer Şatosu, Heart Island’daki Boldt Şatosu bugün ada turlarının uğrak yerlerinden.
Ada turlarına katılmak istiyorsanız, Kanada’nın Kingston Kasabası’na gitmeniz gerekiyor. Kasaba yakınlarından her bütçeye uygun tur düzenleniyor. Bazıları lüks teknelerle yapılıyor, yemekli, müzikli. Eğer Kanada’dan bölgeye geldiyseniz, adalara inilen turlara katılmak istiyorsanız, ABD vizenizin olması gerekiyor. Çünkü bazı adalar, örneğin Boldt Şatosu’nu görmek için gideceğiniz Heart Adası, ABD sınırları içinde. Vizeniz yoksa üzülmeyin, nehir turlarında önemli adalar çepeçevre görülebiliyor, detaylı bilgi veriliyor.
BOLDT ŞATOSU’NUN TRAJİK ÖYKÜSÜ
Heart Adası’nda, gözalıcı çimenler, rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçenin arasından yükselen Boldt Şatosu’nün hüzünlü bir öyküsü var: New York’taki ünlü Waldorf Astoria ve Philadelphia’daki Bellevue - Stratford otellerinin sahibi milyarder George Boldt, 19’uncu yüzyılın sonunda Hart Adası’nı satın alır. İsmini Heart (Kalp) Adası olarak değiştirir. Adadaki mütevazı kulübede birkaç yaz geçirdikten sonra 1900 yılında karısı için görkemli bir şato yaptırmaya girişir. Altı katlı, 120 odalı şato ve etrafındaki dört bina yapmak için adaya yüzlerce işçi gelir. Bununla yetinmez, yanıbaşındaki adaya annesinin oturacağı bir yazlık ev, dev bir yat barınağı, golf sahaları, tenis kortları, at barınakları ve polo sahası yaptırmak üzere harekete geçer. 1904’te karısı Louise Kehrer Boldt aniden ölür. George Boldt inşaatları durdurur ve bir daha adaya adım atmaz. 73 yıl çürümeye terk edilen binaları 1977’te Bin Adalar yönetimi aileden bir dolara devralır. Şatolardaki restorasyon çalışması hâlâ sürüyor.
Kanadalılara ada bolluğu yetmemiş olmalı. Bir de suni ada yapmışlar: 650 metrekarelik Long Vue...
1,5 METRELİK SINIR KÖPRÜSÜ
Kızılderiler bu bölgeye Manatoana, yani Yüce Ruh Bahçesi adını vermiş. Bugün yüce ruhların huzurunu kaçıracak kadar popüler bir tatil mekanı. Sıcak yaz aylarında kampçılar, su sporları meraklıları, kano, botla tura çıkmak isteyen doğaseverler Bin Adalar’a geliyor.
Kanada’nın Ontario, Amerika Birleşik Devletleri’nin New York eyaletleri arasındaki bölgede hangi ülkenin sınırının nerede başladığını anlayabilmek mümkün değil. Rehberimizin söylediğine bakılırsa, karmaşanın nedenlerinden biri de sınır çizgisinin adadan geçirilmemesi kuralı.
İki ülke birbirine 14 kilometre uzunluğunda bir köprüler silsilesiyle bağlanıyor. Bin Ada Köprüsü 1937’de inşa edilmiş, 1959’da genişletilmiş. Geçmişte iki ülke arasında geçişlerde kimlik kartı yeterliyken, bir süredir pasaport gerekiyor. Bunun dışında Rockport’ta durumu tartışmalı bir minyatür köprü var. Zavikon Adası adındaki ikiz adalar arasına kurulmuş 1,5 metrelik köprünün en kısa uluslararası köprü olduğu rivayet ediliyor. Bir tarafında Kanada bayraklı görkemli bir villa, diğer yanında ise ABD bayraklı mütevazı bir ev bulunuyor. Ortada sınır devriyesi, gümrük memuru yok. Turlar mutlaka Zavikon’a uğruyor, turistler fotoğraf çekiyor. Bazı kaynaklar bu şehir efsanesini tura heyecan katmak isteyen yerel rehberler uydurduğunu yazıyor. Aslında iki ada da Canada’nın Leeds ve Grenville belediyesine bağlıymış... Bana bu içiçelik Ege Denizi’ndeki Kardak Kayalıkları’nı hatırlattı. Bir küçük kayalık 1996’da, Türkiye ile Yunanistan arasında az kalsın savaş nedeni oluyordu. Burada onlarca Kardak var, hangisinin kime ait olduğu pek önemsenmiyor.
ABD VİZESİ GEREKİYOR
Adalardan 20’si Kanada’nın en küçük ulusal doğa parklarından St. Lawrence Adaları Ulusal Parkı’nı oluşturuyor. Parkın da bulunduğu geniş bir alan, bitki ve hayvan çeşitliliği nedeniyle 2002’de UNESCO tarafından Dünya Biyosfer Rezervi alanları içine alınmış.
19’uncu yüzyıldan bu yana bölgede çok güzel şatolar, lüks oteller inşa edilmiş. Bu sayede Bin Adalar bölgesi yatçıların uğrak yerlerinden birine dönüşmüş. Taş işçiliğinin güzel örneklerini sergileyen Dark Island’daki Singer Şatosu, Heart Island’daki Boldt Şatosu bugün ada turlarının uğrak yerlerinden.
Ada turlarına katılmak istiyorsanız, Kanada’nın Kingston Kasabası’na gitmeniz gerekiyor. Kasaba yakınlarından her bütçeye uygun tur düzenleniyor. Bazıları lüks teknelerle yapılıyor, yemekli, müzikli. Eğer Kanada’dan bölgeye geldiyseniz, adalara inilen turlara katılmak istiyorsanız, ABD vizenizin olması gerekiyor. Çünkü bazı adalar, örneğin Boldt Şatosu’nu görmek için gideceğiniz Heart Adası, ABD sınırları içinde. Vizeniz yoksa üzülmeyin, nehir turlarında önemli adalar çepeçevre görülebiliyor, detaylı bilgi veriliyor.
BOLDT ŞATOSU’NUN TRAJİK ÖYKÜSÜ
Heart Adası’nda, gözalıcı çimenler, rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçenin arasından yükselen Boldt Şatosu’nün hüzünlü bir öyküsü var: New York’taki ünlü Waldorf Astoria ve Philadelphia’daki Bellevue - Stratford otellerinin sahibi milyarder George Boldt, 19’uncu yüzyılın sonunda Hart Adası’nı satın alır. İsmini Heart (Kalp) Adası olarak değiştirir. Adadaki mütevazı kulübede birkaç yaz geçirdikten sonra 1900 yılında karısı için görkemli bir şato yaptırmaya girişir. Altı katlı, 120 odalı şato ve etrafındaki dört bina yapmak için adaya yüzlerce işçi gelir. Bununla yetinmez, yanıbaşındaki adaya annesinin oturacağı bir yazlık ev, dev bir yat barınağı, golf sahaları, tenis kortları, at barınakları ve polo sahası yaptırmak üzere harekete geçer. 1904’te karısı Louise Kehrer Boldt aniden ölür. George Boldt inşaatları durdurur ve bir daha adaya adım atmaz. 73 yıl çürümeye terk edilen binaları 1977’te Bin Adalar yönetimi aileden bir dolara devralır. Şatolardaki restorasyon çalışması hâlâ sürüyor.