Son Güncelleme:
Åžanlıurfa üç dinin kutsal kenti
Etrafına huzur veren bir göl kenarında beslenen kutsal balıklar, güneÅŸin taÅŸlarına altın renk verdiÄŸi serin camiler, minarelerin etrafında uçan güvercinler, kokulu gül bahçeleri, bir maÄŸaranın duvarlarında yankılanan dualar... Åžanlıurfa, Mezopotamya’nın en eski yerleÅŸimlerinden. Tek tanrılı dinler ile çok tanrılı dinlerin önemli merkezlerinden biri.Müslüman, Musevi ve Hıristiyanlar’ın, birlikte sahip çıktıkları ayrıcalığı olan bir kent. Urfa’nın sadece Balıklıgöl’üyle kalesinden ibaret olduÄŸunu düşünmek, bu kente yapılabilecek büyük bir haksızlık olur. Balıklıgöl ve kaleden ibaret deÄŸil, iki anahtar kelime daha var eski sokaklar ve çarşılarKutsal bir havası var. Etrafına huzur veren bir göl kenarında beslenen kutsal balıklar, güneÅŸin taÅŸlarına altın renk verdiÄŸi serin camiler, minarelerin etrafında uçan güvercinler, kokulu gül bahçeleri, bir maÄŸaranın duvarlarında yankılanan dualar... Åžanlıurfa, Mezopotamya’nın en eski yerleÅŸimlerinden. Tek tanrılı dinler ile çok tanrılı dinlerin önemli merkezlerinden biri. Müslüman, Musevi ve Hıristiyanlar’ın, birlikte sahip çıktıkları ayrıcalığı olan bir kent. Bu üç din tarafından da tanınan Hz. Ä°brahim’in burada doÄŸup yaÅŸadığına inanılması, Urfa’nın bu dinlerin toplulukları tarafından kutsal sayılarak ziyaret edilmesinin en önde gelen nedeni. Hz. Adem’in çiftçilik yaptığı, Hz. Eyyüp, Hz. Åžuayp, Hz. Elyasa gibi peygamberlerin yaÅŸadığı Urfa, ‘’Peygamberler Kenti’’ olarak anılıyor. Ä°sa Peygamber, bu kenti kutsadığına dair bir mektubunu ve yüzünü sildiÄŸi mendiline çıkan mucizevi portresini Urfa Kralı Abgar Ukkama’ya göndermiÅŸ, Hıristiyanlık devlet dini olarak dünyada ilk defa bu kral tarafından Urfa’da kabul görmüş. Åžanlıurfa’nın bir özelliÄŸi de GAP’ın (GüneydoÄŸu Anadolu Projesi) kalbi sayılan Atatürk Barajı nedeniyle, projede önemli bir yere sahip olması. Bölgede yapılan yatırımların üçte biri bu kente yöneltiliyor. Son 10 yıl içinde, kentin gelir düzeyi sürekli bir artış göstererek, üç katına çıkmış. Barajlardan sonra, 120 bin hektarlık alan Harran Ovası’nda sulamaya açılmış. Sanayi üretiminde Urfa, Gaziantep ve Diyarbakır’dan sonra üçüncü sırada yer alıyor.Arap tarihçisi Ebul Faraç’a göre Urfa, Nuh tufanından sonra yeryüzünde kurulan ilk yedi yerleÅŸimin ilki. MÖ 9 binli yıllardan itibaren, Ebla, Akkad, Sümer, Babil, Hitit, Hurri-Mitanni, Arami, Asur, Pers, Makedonya, Roma ve Bizans gibi uygarlıkların hakimiyetinde yaÅŸamış. MÖ 3. yüzyılda, Ä°skender döneminde, Makedonya Krallığı’nın Anadolu’ya girmesiyle Makedonlar’ın eline geçen Urfa’yı, Büyük Ä°skender, suları bol olduÄŸundan, Makedonya’daki Edessa kentine benzeterek ‘’Suları bol’’ anlamına gelen bu ismi vermiÅŸ. Kent, MoÄŸolların istilasına uÄŸruyor, Selçuklular, Haçlılar ve Müslüman devletler arasında el deÄŸiÅŸtiriyor. 1516’da Osmanlılar’ın hakimiyetine giriyor.Urfa’nın sadece Balıklıgöl’üyle kalesinden ibaret olduÄŸunu düşünmek, bu kente yapılabilecek büyük bir haksızlık olur. Kenti iyi gezmek isteyenler için, iki anahtar kelime daha var; eski sokaklar ve çarşılar... Buralarda kutsal sazanları beslemek için yarışan turistlere deÄŸil, daha çok Urfa’nın geçmiÅŸine tanık olmak isteyenlere rastlarsınız. Kiliseden dönüştürülen camilerin, muhteÅŸem taÅŸ işçiliÄŸinin görülebildiÄŸi konakların ve yok olmanın eÅŸiÄŸindeki zanaatlerle, köhne ama ruhu olan hanların arasında dolaÅŸmak, eski bir mahalledeki bir fırında tepsi tepsi patlıcan kebabı piÅŸirildiÄŸini görmek ya da evlerin damlarından uçurulan güvercinlerin kentin minareleri arasından süzüldüğünü seyretmek, daha eti kemiÄŸi olan bir Urfa’yı tanımanızı saÄŸlayacaktır. EMNÄ°YETÄ°N KIRMIZI ÅžAPKALI GENÇ REHBERLERÄ°Kenti yürüyerek gezmek gerekiyor. Yol bulmak kolay. EÄŸer isterseniz, Balıklıgöl’e vardığınızda, Emniyet Müdürlüğü tarafından görevlendirilen, kırmızı ÅŸapka ve kırmızı tişörtlü genç rehberler de size eÅŸlik edecektir. Kara Meydan’ın hemen yanında, 19. yüzyıla ait Yusuf PaÅŸa Camii var. Meydanı geçince, Sarayönü Caddesi Divan Caddesi olarak devam ediyor. Buradaki, 12. yüzyıla ait Ulu Cami, avlusu, mezarlığı ve sekizgen minaresiyle görmeye deÄŸer. Cami, kırmızı mermer sütunlarından dolayı Kızıl Kilise olarak adlandırılan, 457 tarihli yapının üzerine kurulmuÅŸ. Åžanlıurfa Kalesi’nin eteklerindeki alan, kentin en çok turist çeken bölgesi. Adeta bir hac yeri. Halil-ür Rahman’ın (Balıklıgöl), Hazreti Ä°brahim’in ateÅŸe atıldığı yer olduÄŸuna inanılıyor. Kral Nemrud’un Hz. Ä°brahim’i kalenin surlarından aÅŸağı attığı ateÅŸ, Allahın emriyle, bir göle, odunlar da balığa dönüşmüş. Hz. Ä°brahim’in ateÅŸe atıldığı tepe üzerindeki, MÖ 9. yüzyıla ait kalede bulunan iki sütunun ise kralın, Hz. Ä°brahim’i ateÅŸe atmak için kullandığı mancınık olduÄŸu söyleniyor. Balıklıgöl’deki milyonlarca besili sazan kutsal kabul ediliyor. Dokunmak, avlamak ve yemek günah. Turistler, göl kenarında satılan yemlerle balıkları besliyorlar. Beslenmeye o kadar alışmışlar ki insan gölgesi görünce bile ağızlarını açarak, suyun dışına uzanıyorlar. Gölün kuzey ucunu, kemerleriyle bir dantel gibi süsleyen, bahçesi güllerle dolu Rizvaniye Camii’nin eski medrese odaları, bugün taziye odaları olarak kullanılıyor. Balıklıgöl’ün batı ucunda, yani Hz. Ä°brahim’in ateÅŸe düştüğü yerde, Eyyubiler’den kalma 1211 tarihli Halil- ür Rahman Camii var. Halk arasında, ‘’Döşeme’’ ya da ‘’Makam’’ adıyla da anılan cami, kare minaresi hálá ayakta olan 12. yüzyıla ait bir baÅŸka caminin yerine inÅŸa edilmiÅŸ. Buradaki Yarım Kubbe, ziyarete açık El Sanatları Tanıtım Merkezi (08.00- 17.30). Urfa el sanatlarının sergilendiÄŸi ve aynı zamanda da satışının yapıldığı dükkanın içinde, göle baÄŸlantılı bir havuz ve buraya girip çıkan balıklar var. Bu nokta suyun ilk kaynadığı yer olarak biliniyor. Urfa hakkındaki kitap ve broşürleri burada bulmak mümkün. Hz. Ä°brahim’in ateÅŸe düştüğü yere Halil-ür Rahman, Kral Nemrud’un kızı Zeliha’nın ise Hz. Ä°brahim’in ardından kendisini ateÅŸe attığı yerde oluÅŸan göle de Ayn Zeliha Gölü deniyor. Balıklıgöl’ün hemen arkasında, etrafı aÄŸaçların gölgelediÄŸi kır kahveleriyle çevrili bu daha küçük göl, kentin en güzel mola yerlerinden biri. Buradaki köhne kayıklardan kiralayıp gölde gezmek de mümkün. Ayn Zeliha’nın arkasından Urfa Kalesi’ne (08.00- 19.00 arası açık, 0543 525 48 34, Mehmet Demirkol) çıkılıyor. Ä°sterseniz tarihi tünelin merdivenlerinden kaleye çıkıp, diÄŸer yoldan aÅŸağıya inebilirsiniz. Kalenin ayakta kalan kısmının büyük bir bölümünün 12. yüzyıldan kalma olduÄŸu sanılıyor. Her ne kadar surlar tamamıyla tahrip olmuÅŸsa da camiler ve göllerle birlikte kent manzarasını seyretmek için 15 dakikalık tırmanışa deÄŸer. En yukarıdaki korint tarzdaki dev sütunların, 3. yüzyıla ait bir Hıristiyan ÅŸapelinden kalma olduÄŸu sanılıyor. Bu sütunlara Nemrud’un Tahtı denmesinin nedeni, Nemrud’un bu sütunları mancınık olarak kullanarak, Hz. Ä°brahim’i buradan ateÅŸe atmış olması. Kalenin hemen altında, Ayn Zeliha’nın karşısında, Hz. Ä°brahim’in MaÄŸarası (Ä°brahim Halilullah Dergahı, 05.30- 21.00 arası açık) var. MaÄŸaraya, Mevlid-i Halil Camii ve Balıklıgöl Misafirhanesi’nin (Dergah) olduÄŸu taraftan ya da daha ileride, çarşılara açılan Hasan PaÅŸa Camii tarafından girmek de mümkün. Hz. Ä°brahim’in doÄŸduÄŸu maÄŸarayı akın akın ziyaret edenler, tatlı suyun birdenbire akmaya baÅŸladığına ve Hazreti Ä°sa’nın yüzüne sürüp gönderdiÄŸi mendilin ÅŸifa dağıttığına inanıyorlar. KERVAN ZAMANLARINDAN KALMA ÇARÅžILARBuradan Urfa’nın çarşılarına geçmek mümkün. Bugün kentin en canlı yerlerinden biri, 16. yüzyıldan kalma eski kervansaray Gümrük Hanı. Ä°sot Pazarı, Kazzaz (Bedesten) Çarşısı, Hüseyniye Çarşısı ve Sipahi Çarşısı hanın hemen yakınında. Bedesten, turistlerin uÄŸrak yeri. Örtüler, ÅŸallar, atkılar, otantik iÅŸlemeli bluzlar burada satılıyor. Bedesten’in batı kapısından çıkınca, kilim, halı ve Siirt battaniyelerinin satıldığı Sipahi Çarşısı ve Hüseyniye Çarşısı var. Ä°ki çarşı da Urfa ile Halep, Palmira ve BaÄŸdat arasında düzenli kervan seferlerinin yapıldığı zamanlardan kalma. Kürkçü Pazarı ile Kuşçu Pazarı da görmeye deÄŸer. Balıklıgöl’den kuzeye doÄŸru yürüyerek, Vali Fuat Bey Caddesi (Yeni Yol) üzerinde saÄŸda, Selahattin Eyyubi Camii’ye varılır. Yapı, baÅŸarılı bir restorasyonla camiye çevrilmeden önce burada, 457’den kalma Vaftizci Aziz Yahya Kilisesi varmış. Bugün bu geleneksel Urfa evi, 1990’larda restore edilerek otel ve restoran olarak hizmete açılan Valilik Konukevi. Daha ileride, solda Fırfırlı Kilise olarak bilinen Fırfırlı Camii var. Bir zamanlar burada bulunan Oniki Havari Kilisesi, bir süre cezaevi olarak kullanılmış ve 1956’da camiye çevrilmiÅŸ. Bu Ermeni Kilisesi’nin eski saat kulesi, bugün caminin minaresi. Fırfırlı Sokak’ta camiye bitiÅŸik, eski Urfa evleri var.Kentin kuzeyindeki Karakoyun Deresi’nin üzerinde tarihi köprüler uzanıyor. Ä°ki Osmanlı köprüsünün arasında, 525 yılından kalma bir Bizans su kemeri bulunuyor. Kentin kaçırılmayacak bir Arkeoloji Müzesi (Haftasonu hariç her gün, 08.00-12.00 ve 13.00-17.00 arası açık. Topcu Meydanı, Çamlık Cad. No:1, 0414 313 15 88) var. Harran Ovası’ndan ve Lidar höyüğünden ve Nevala Çori kazı yerinden çıkarılan, Neolitik ve Tunç dönemine ait taÅŸ ve piÅŸmiÅŸ toprak eserler sergileniyor. ESKÄ° SOKAKLAR ESKÄ° EVLEREski Urfa evlerinin en büyük özelliÄŸi, havare taşı ya da karka sabunu denilen ve karganın burnuyla bile yontabileceÄŸi kadar yumuÅŸak taÅŸları. Pınarbaşı Mahallesi’ndeki (Veli Bey Sokak) TBMM Urfa Evi (08.00- 18.00) ziyarete açık. Yorgancı Sokak ve Culha Sokak civarında da birçok eski Urfa evi var. Ellisekiz Meydanı’ndaki Reji Kilisesi ya da Aziz Petrus Paulos Kilisesi, bugün restorasyonun ardından Vali Kemalettin GazezoÄŸlu Kültür Merkezi (Pazartesi hariç her gün 10.00- 17.00 arası açık. 0414 215 68 48). DoÄŸru Sokak’ta yıkık olmasına raÄŸmen görkemli Akyüzler Evi var. Yıldız Meydanı’ndaki Abdülkadir Hakkari Evi, bugün ÅŸifalı bitkiler merkezi (0414 216 24 29). Sarayönü Caddesi’ndeki restore edilmiÅŸ bina, bugün Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılan, 19. yüzyıldan kalma Hacı Hafız Ahmet Efendi Evi (08.00- 12.00 ve 13.00- 17.00 arası açık, 0414 215 51 26). Balıklı Göl civarında da restore edilmiÅŸ bazı eski Urfa evleri var. En etkileyici olanı bugün Harran Ãœniversitesi Kültür Evi olan Akçarlar Evi. ÅžURKAV Kültür Merkezi olarak bilinen Malatyalı Halil Evleri de ÅŸu sıralar bir dizi çekimi için kullanılıyor.Ä°lkçaÄŸlardan beri önemli bir kültür bilim merkezi HARRANUrfa’nın 45 km güneydoÄŸusundaki Harran, ay, güneÅŸ ve gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya putperestliÄŸinin, SabiliÄŸin en önemli merkeziydi. Asur ve Babil dönemlerine ait ay, güneÅŸ ve gezegen tapınaklarını bugün hálá bu topraklarda görmek mümkün. 5 bin yıldır adı deÄŸiÅŸmeyen ve eski Asur devrinden bu yana büyük bir ticaret merkezi olan Harran, dünyanın en eski yerleÅŸimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ä°ncil’de de adı geçen Harran’ın ismine ilk kez, Har-ra-na ya da Ha-ra-na olarak, Kültepe ve Mari’de yapılan kazılarda bulunan MÖ 2 bin yılının baÅŸlarına ait çivi yazılı tabletlerde rastlanmış.Kendi adıyla anılan ovanın merkezindeki Harran, bir zamanlar GüneydoÄŸu’nun en kurak toprakları üzerindeydi. GAP (GüneydoÄŸu Anadolu Projesi) kapsamındaki Atatürk Barajı’nın kurulmasıyla birlikte, çorak Harran Ovası sulu tarımla tanıştı. Artık tek ürün alındığı dönem sona erdi. Harran, her zaman, GüneydoÄŸu turlarının en cazip duraklarından biri oldu. Bir arı kovanını andıran, konik kubbeli toprak evler bu ilginin odağındaydı. Ancak Harran’da, sadece 18 kilometre mesafede bulunan Suriye’nin köy evlerine benzeyen, halkın tanımladığı ÅŸekliyle, bu ‘’kümbet’’lerden daha önemli bir baÅŸka yapı daha vardı. Ä°lkçaÄŸlardan beri önemli bir kültür merkezi olan, Ä°slam düşünce sisteminin kaynağı kabul edilen, felsefe, din, astronomi, matematik ve tıp alanında birçok bilim adamı yetiÅŸtirmiÅŸ Harran Ãœniversitesi... Ãœniversitenin, Ä°slam öncesi ve Ä°slami dönemdeki yeri, bugün Harran’daki kalıntılar arasında tespit edilememiÅŸ. Görülen kalıntılarsa, 8. yüzyıl, Emevi döneminden kalma Ulu Cami’ye ait. Ancak üniversitenin yetiÅŸtirdiÄŸi bilginler, buradaki eÄŸitimin seviyesinin altını çiziyor. Dünyanın aya olan uzaklığını doÄŸru hesaplayan astronomi bilgini Battani, Yunan filozoflarının aksine maddenin bölünebilen en küçük parçasının müthiÅŸ bir enerjiyle parçalanarak, BaÄŸdat gibi bir ÅŸehri yok edebileceÄŸini söyleyen ve atomun mucidi sayılan Cabir bin Hayyan, 1841’de Yunan filozofların eserlerini Arapça’ya çeviren matematikçi ve doktor Sabit Bin Kurra...Harran, Romalılar ve Bizanslılar döneminde önemli bir kültür merkezi oluyor. Araplar burada bir üniversite kuruyorlar ancak 13. yüzyılda MoÄŸollar’ın istilası sırasında, Harran bir harabeye dönüşüyor. 1516’da Harran, Osmanlılar’ın eline geçtiÄŸinde sadece bir köy. Harran ve civarını gezerken, köylerdeki çocuklar etrafınızı saracak, ısrarlı olarak size bir ÅŸeyler satmak ya da rehberlik yapmak isteyeceklerdir. Kalem ya da para soracaklardır. Özellikle, Åžuayp Åžehir ve SoÄŸmatar’da rehberliklerine ihtiyacınız olacaktır. GÃœNÃœBÄ°RLÄ°K GÄ°TMEYÄ°NÇoÄŸunlukla turistler, Harran’a günübirlik gelir, Ulu Camii, İçkale ve artık müzeleÅŸmiÅŸ Harran evlerinden birini gezdikten sonra Urfa’ya dönerler. Oysa Harran’dan itibaren 65 kilometre içinde, görmeye deÄŸer birçok nokta var. Harran’ın kuzeydoÄŸusunda, 15. kilometrede, sağınızda, Roma dönemi kaya mezarları oldukları tahmin edilen Çoban MaÄŸaraları’nı göreceksiniz. Ancak etrafta hiçbir yerleÅŸim bulunmadığından, bunların Tektek DaÄŸları’ndaki çobanların barınakları olmaları da muhtemel. 19. kilometreden baÅŸlayarak, yolun iki tarafında, daÄŸlarda dikkat çeken, tarihi taÅŸ ocakları var. Harran, Åžuayp Åžehri ve Han el-Ba’rür Kervansarayı için asırlar boyu taÅŸların temin edildiÄŸi bu taÅŸ ocakları, Bazda MaÄŸaraları olarak biliniyor. DaÄŸların oyulmasıyla oluÅŸan bu maÄŸaralarda, doÄŸal olarak meydanlar, tüneller ve galeriler meydana gelmiÅŸ. 10 kilometre sonra, Harran- BaÄŸdat güzergahı üzerinde inÅŸa edilmiÅŸ Selçuklu kervansarayı, Han-el Ba’rür Kervansarayı karşınıza çıkacak. Dışarıdan heybetli görünen kervansarayın içi etkileyici deÄŸil. 40. kilometrede Åžuayp Åžehri tabelası var. Bugün burası Özkent Köyü. Arkeolojik çalışmalar yapılmadığından fazla bilgi yok. Kısmen bir yeraltı ÅŸehri olan ve Roma döneminde kurulduÄŸu sanılan kentte, MoÄŸol akınlarına kadar yerleÅŸim varmış. Köylüler hálá bazı maÄŸaraları kullanıyorlar. Bunlardan biri Åžuayp Peygamber’in Makamı. Åžuayp Peygamber’in bu köyde yaÅŸadığına inanılıyor ve peygamberin makamı olarak kabul edilen odalara bölünmüş bir yeraltı maÄŸarası var. Åžuayp Åžehir’in 18 km kuzeyinde, Harran’a 65 km mesafede, putperest inancın en önemli merkezlerinden biri olan SoÄŸmatar (Yamurlu köyü) var. Burası, Harran’daki ay kültünün bir takipçisi olan ve burada Hıristiyanlık’tan itibaren tapınan Sabiiler’in önemli bir merkeziydi. Prensipte tek tanrılı olmalarına raÄŸmen, bütün yıldız ve gezegenleri kutsal sayıyorlardı. SoÄŸmatar, adeta bir açık hava mabedi. Civardaki tepelerde, silindir ÅŸeklinde, Ay, GüneÅŸ, Jüpiter, Satürn, Venüs, Merkür ve Mars tapınakları var. BirçoÄŸunun giriÅŸleri kapalı. Köyü ve onu çevreleyen çorak daÄŸları yüksekten gören Kutsal Tepe, Asur ve Babil halkının inandığı tek güç olan Ay Tanrısı Sin’e tapınılan yer. Buradaki silindir ÅŸekilli tapınak, Sin Tapınağı. Bu tepeye tırmanarak, tapınan putperestler, vahÅŸi ritüelleri sırasında insan da kurban ederlermiÅŸ. Kutsal Tepe’nin hemen karşısında, ilkokulun arkasındaki bir baÅŸka tepede, kayaya oyulmuÅŸ figürler var. Ayakta olan kıyafetli insan figürünün kafasının arkasındaki istridye, güneÅŸi temsil ediyor. Büst ÅŸeklindeki rölyef ise Ay Tanrısı Sim. Köyün içindeki en ilginç maÄŸaralardan biri, Pognon MaÄŸarası.KAÇINGüneydoÄŸu’nun, kasım ortasına kadar gezilebileceÄŸini bilmemekUrfa’ya gelip de Harran, Åžuayp Åžehir ve SoÄŸmatar’ı görmemekUrfa’da güney sahillerindeki gibi giyinmekYAKALAYINUrfa Arkeoloji Müzesi’ni kaçırmamakBir Sıra Gecesi’ndeki davullu gösteriyi izlemekUrfa’yı, Emniyet Müdürlüğü’nün görevlendirdiÄŸi genç rehberlerle gezmekÂ