Rilke’ye esin veren doğa hâlâ eski güzelliğini koruyor
İTÜ Türk Müziği Konservatuvarı Müdürü Prof. Cihat Aşkın (43), yaklaşık 20 yıldır kemanıyla dünyayı geziyor, konser veriyor, genç kemancılarla atölye çalışmaları düzenliyor. Avustralya ve Latin Amerika dışıdaki tüm kıtalara ayak bastı, 50’nin üstünde ülke gördü. Üç hafta önce Venedik’in karşı kıyısındaki sahil kasabası Duino’ya gitti.
Doğasıyla Alman şair Rilke’ye ilham veren kasabada 10 gün genç müzikçilerle çalışmalar yaptı, şatolarını gezdi, uçurumların üstündeki patikalarda yürüyüşe çıktı. “Duino bana müthiş bir huzur verdi” diyor.
Trieste Körfezi’nin ortalarında, kente 35 kilometre uzaklıkta bir kasaba Duino. Slovenya’nın yanıbaşında. Bu nedenle dokuz bin kişilik nüfusunun önemli bölümü Sloven ve Hırvat. Sokaklarında İtalyanca’dan çok Slovence konuşuluyor. Antalya’daki falezleri andıran, kıyı boyunca uzanan uçurumlar bölgeye özgün bir doğa yapısı kazandırmış. Kasaba yatçıların ve doğa yürüyüşçülerinin uğrak yeri. İki tarihi şatosu, müzesi, sanat olayları ve Birleşik Dünya Üniversitesi’nin etkinlikleri de bölgeye turist çekiyor.
Kasabanın eski yerleşim merkezi kale ve şatonun etrafında. İki kaleden biri dördüncü, diğeri on birinci yüzyılda yapılmış. İlki özel mülkiyet, girmek yasak. İkincisi müze.
EDEBİYAT TARİHİNE GEÇTİ
Sahilde küçük bir mendirek ve marina var. Restoranlar, plaj burada. Turistler özellikle marina çevresini tercih ediyor. Kasabanın taş evleri restore edilmiş. Yeni yapılar da tek katlı ve tarihi dokuyla uyum içinde. Çevresinde olduğu gibi, kasaba içinde de yeşil doku korunmuş. Sahildeki villaların, kasaba merkezindeki yapıların önemli bölümü pansiyon, otel. Akşamları liman çevresindeki restoranlar doluyor. Kasabanın yaş ortalaması, orta yaş ve üstü. Üniversiteye dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler nüfusu gençleştiriyor, kasabaya enerji katıyor.
Alman Edebiyatı’nın en ünlü şairlerinden Rainer Maria Rilke, 1911’de, Prenses Marie’nin davetlisi olarak Duino’ya gelmiş. Duino Şatosu’nda sekiz ay kalmış. Edebiyat tarihine geçen Duino Ağıtları adlı şiirlerini burada yazmaya başlamış. Yine burada yazdığı Duino Mektupları yazarın önemleri metinleri arasında yer almış. Kasabada şairin anısı bugün de korunuyor. Şatodaki odasının yanı sıra çevrede “Rilke Köşesi”, “Rilke Yürüyüş Yolu” gibi yerler dikkat çekiyor.
DÜNYA ÜNİVERSİTESİ 80 ÜLKEYİ BULUŞTURUYOR
Kültürler arası diyaloğu geliştirmeyi hedefleyen Birleşik Dünya Koleji’nin 1982’de Duino’da Adriyatik şubesini açması kasabayı hareketlendirmiş. Bugün eski büyük binaların çoğunu kolej kullanıyor. Binaların çevresine küçük, sempatik kafeler açılmış. Her yıl 80 ülkeden gençler kolejin farklı eğitim programlarında bir araya geliyor. Ben de Türkiye’den üç kemancıyla bu kolejde 10 günlük bir atölye çalışması yapmak üzere gittim. İspanyol, Japon, Brezilyalı gençlerle eserler hazırladık, sonra bunları icra ettik. Ayrıca bir resital verdim. Geçen yıl Salvatore Accardo gelmiş atölye çalışması için. Bu yıl meşhur Trieste Üçlüsü’nün yaşayan iki üyesinden kemancı Renato Zanetovich de oradaydı. 96 yaşında olmasına karşın hafızası pırıl pırıl. “Konser vermek için 1943, 1966 ve en son 1991’de geldim Türkiye’ye. Ülkenizi çok sevdim. CSO’yu ve konser salonlarınızı çok beğendim” dedi. 1963’te Latin Amerika turnesi sırasında vapurları batınca Buenos Aires’e yüzmek zorunda kaldıklarını, bu arada çok değerli Guernieri kemanını kaybettiğini anlattı.
NEFES KESEN YÜRÜYÜŞ YOLU
Duino’nun doğa güzelliği, uçurumlardan Trieste’ye uzanan yürüyüş yolu, dünyanın en güzel manzaralarından birini sunuyor. Bu bölge doğa koruma alanı, önemli bölümü ağaçlarla kaplı. Kuşlar, çok özel kertenkele türleri yaşıyor bu alanda. Doğa gözlemcileri sadece bu hayvanları izlemek için geliyor. Yürüyüş yolu iyi işaretlenmiş patikalardan oluşuyor, doğallığı bozulmamış. Ben her gün burada bir saat yürüdüm. Uçurumların üstünden Adriyatik denizini, küçük bakir koyları seyrettim. Yol boyunca pek çok yürüyüşçüyle karşılaştım.
Duino, geçmişte bir balıkçı köyüymüş. Bugün de tüm körfezde balıkçılık yapılıyor. Çevrede pek çok dalyan gördüm. Restoranlarında deniz ürünleri ağırlıkta. Bölgenin beyaz şarapları güzel. Fakat diğer bölgelerin şarapları da bulunuyor. Genel olarak fiyatlar pahalı. Buna karşın servis ve yemek kalitesi çok iyi.
Gece eğlence mekanı arayanlar 18 kilometre ilerideki Goritzia’ya gidiyor. Bu kent daha kalabalık, renkli, hareketli.
Trieste ise gerçek bir kültür şehri. Opera ve Tiyatro Müzesi’nde bir konser verdik. Bu arada müzeyi gezdim. Verdi, Donizetti, Puccini’nin özel eşyaları, el yazması notaları sergileniyordu. Açıkhavada, bir kanalın yanında müzikli oyun izledik. Şehrin sanat atmosferinden çok etkilendim.
Geçmişte orta İtalya’yı gezmiştim. Kuzey İtalya’ya ilk kez gittim. Daha Avrupalı buldum. Ayrıca Slovenya ve Hırvatistan’ı gördüm. Slovenya’nın İtalya yakınlarındaki bakir, cennet gibi, bozulmamış kasabalarını çok sevdim. Evler, eski yapılar korunmuş. Modern hayata başarıyla entegre edilmiş. Eylül ortasında Torino ve Saraybosna’ya yine konser vermek üzere gideceğim. İki konserin arasında bu bölgeyi daha detaylı gezeceğim.
EFSANELERİN ŞATOSU
Dunio’nun en ünlü tarihi yapısı Duino Şatosu. Küçük ve denizden yüksek bir yarımada üstündeki şatoya çok güzel bir girişten geçerek ulaşılıyor. Ziyaretçileri karşılayan ilk bölüm müzik odası. Klavsen, viyola da gamba gibi çalgılar bulunan bu oda konserler için kullanılıyor. Sanatla iç içe olan şatonun her katında bir sergi salonu var. Salonlardan biri enstrüman müzesi. Koleksiyonunda bizim konservatuvarlarımızı kıskandıracak kadar çok çeşitte enstrüman bulunuyor Doğu enstrümanları arasında kemençe dikkatimi çekti.
Şatoda bir zamanlar Napolyon Bonapart’ın torunları yaşamış. Bir dönem Yunan Kraliçesi Eugenie kalmış. 30 yıl öncesine kadar içinde yaşanılan şatoda ailenin özel eşyaları korunuyor. Bu bölümleri gezerken, geçmişin asilzadelerinin evine konuk gitmişsiniz gibi hissediyorsunuz. Yemek takımları, gardıroplar, yatak odası takımları yerli yerinde. Camekanlarda Gaetano Donizetti, Charles Gounod, Anton Diabelli’nin elyazması eserleri sergileniyor.
Beni en çok etkileyen bölümü Rilke’nin odası ve önündeki çiçeklerle süslenmiş terastı. Odada büyük bir kütüphane, yazı takımı ve bir viyolonsel var. Odanın ve manzarasının güzelliği gerçekten ilham verici. Şatonun muhteşem bir bahçesi ve terası bulunuyor. Belvedere adı verilen terastan, uzaktaki Trieste’ye kadar geniş bir alan görülebiliyor. Şatoda yaz aylarında barok ağırlıklı konserler veriliyor.
EN SEVDİĞİ BEŞ YER
Cape Town, New York, Roma, Ordu, Kahire
SEYAHATTE NE OKUR
Gittiği kentin kültürü, tarihiyle ilgili güncel kitaplar
NE YER, İÇER
Hijyenden emin olduğu sürece yerel tatlar
SEYAHAT ÇANTASININ VAZGEÇİLMEZLERİ
Fotoğraf makinesi, nefes açma ilacı, gözlük
KİMİNLE SEYAHAT EDER
Yalnız
NEYLE SEYAHAT EDER
Tercihen tren, otomobil, zorunlu olarak uçak
GİTTİĞİ YERDEN NE ALRI
Yerel el ürünleri, giysi ve kuru gıdalar