Medyadan… MAGAZİNİMSİLER
İKİ KÜÇÜK MESAJ
Esin Kaya bir not göndermiş:
“Pazar akşamı (20 ocak) TRT'de yayımlanan Jackie Brown adlı, başrollerini Robert de Niro ve Samuel L. Jackson'un oynadığı filmi izledim. Filmin dublajını yapanlar başrol oyuncularının konuşmalarına Vallahi kelimesini de eklemişler. De Niro ve Jackson film boyunca konuşmalarında “Vallahi!” deyip durdular, sanırım Müslüman oldular. Gerçekten de bu kadar saçmalık, rezalet olmaz. Bu konuya köşenizde yer verirseniz sevinirim.”
*
Kamil Emre Gürçay’ın mesajı ise şöyle:
“Milliyet gazetesinin internet sitesinde (30 ocak sabahı) eğer değiştirmedilerse (hemen değiştirdiler tabii ki) hâlâ görebilirsiniz, bir haberin başlığı hatalı olmuş. Sarıkamış şehitlerinin anıldığı gecede sahneye (sun’i) kar yağdırılmış, ama Milliyet bunu internet sitesinde “Sahneye karı yağdı” başlığıyla vermişti. Biraz garip olmuş...”
*
MÂKABLE ŞÜMÛL
Spot: Yakışıklılığı ile yürek hoplatan (bu haberi yapanın bir kadın olduğunu umuyorum!) İşler, meğer Şevval Sam ile aşk yaşamış! Onun için ‘En büyük aşkım’ diyen genç adam, Şevval’i hâlâ unutamamış görünüyor!
Takvim-Papatya’nın sürmanşetindeki bu habere “Hayranlarını çok üzecek” diye başlık atmışlar. (30 ocak)
Acaba oyuncu Nejat İşler’i ‘hayranları’ bâkir mi sanıyordu?
*
Samantha Fox “Türkiye beni unutmamış’’ demiş. (Akşam-Pencere, 30 ocak)
1980’lerde buluğ çağına eren bütün bir neslin Samantha’yı unutması mümkün mü?
Milletimize büyük hizmetleri olmuştur...
*
SAMANTHA FOX-1
Aynı Fox için Milliyet de (30 ocak) “İstanbul’daki konserde yılların kendisinden hiçbir şey götürmediğini gösterdi” diyordu.
Ben de televizyonda seyrettim, yıllar bir şey götürmemiş, aksine epey bir şey getirmişti...
*
REHA MUHTAR - NOELLA
Reha Muhtar ‘önceki gece’ Brezilyalı manken (!) Noella ile yakınlaşınca dedikodular hemen başladı-mış. (sanki dedikoduları üreten magazin gazetecileri değil!)
Bugün’deki bu haberi başka birçok gazetede de gördüm (30 ocak)
Başbaşa Keops’a gitmişler, içki içip sarmaş dolaş dans etmişler filan...
O gece Noella adlı bu kızın yanında sarışın, uzun boylu ve çok iyi İngilizce konuşan bir delikanlı vardı. Benim bildiğim Keops’taki geceye o da katıldı.Magazincilere bir sorum var, dedikoducular (!) o üçüncü şahıstan hiç bahsetmiyor mu? Onun rolü neydi?
*
GACIRT
Aykut (Işıklar) Abi lafını sakınmaz, pazartesi günü yazısına şu tespitle giriyordu:
“Bazı genç arkadaşlarım haber sıkıntısı çekince, haber uyduruyor. Böyle pek çok muhabir tanıyorum. Senaryo yazarı olacak iken muhabir olmuşlar. Ben onlara komik haber dedim ama aslında tehlikeli haber demek gerekiyor. Çünkü ortalığı karıştırıyor bu hayali haberler. Saf vatandaş inanıyor, sanatçı alemi karışıyor. Bu iş nasıl önlenir bilemiyorum. Allah sonumuzu iyi etsin.” (Bugün, 30 ocak)
*
MAKYÖRZ
Ömer Ahıska’nın röportaj yaptığı Corci (asıl adı Yavuz Birsel’miş ama herkes onu böyle tanırmış) “Ben Türkiye’nin Christian Dior’uyum” demiş.
Haberin anonsuysa Birsel’i “Türkiye’de makyöz denilince ilk akla gelen isim” diye tanıtıyor. (Vatan’la Sırıt, 30 ocak)
Benim bildiğim MAKYÖZ diye kadın makyajcıya denir!
*
ŞIK!
Ayşe Özyılmazel, yazısına Huysuz Virjin’i şöyle tanıtarak giriyor:
“Hazır cevaplar kraliçesi, keskin zeka, tatlı tatlı laf oturtma makinesi (ki oturttuğu lafın çıktığı görülmemiştir), Katinalar'ın Katina'sı, taklitlerinden sakınılası Huysuz Virjin.” (Sabah’la Günaydın, 30 Ocak)
(ki oturttuğu lafın çıktığı görülmemiştir) parantezi bir kadın gazetecinin ağzına çok yakışıyor!
*
TUĞBA ÖZAY : EVLİLİK VAKTİ…
Her gün bir magazin sayfasına yahut programına konu olmayı başaran manken Tuğba Özay şöyle itiraf etmiş: “Cinsel gücü artırıcı ‘Kadın Viagrası’nı denedim. Bir şey hissetmedim. Kesin bende bir sorun var. Bazı duygularım köreldi. Artık evlenmek istiyorum...” (Sabah, 30 ocak)
Eh madem bazı duyguların köreldi ve libidon sıfırlandı, artık gerçekten evlenme zamanı gelmiş! J
*
TUĞBA ÖZAY: GÖZE KULAĞA
Aynı Tuğba Özay, Cine5’te Pijama Partisi adlı bir şov programına başlıyormuş. Seyircilerin pijamayla katılacağı programı, Tuğba Özay kombinezonla sunacakmış. Diyor ki (Kelebek, 30 ocak) “Her ne kadar kulağa ilk başta öyle gelse de bu bir erotik şov olmayacak!”
Kulağa ‘öyle’ gelmeyebilir de, göze ‘öyle’ gelecek gibi...
*
ÇORBANIN SUYU
Selçuk Yapar ‘uzun bir aradan sonra’ ilk albümünü çıkarmış. (çıkarttı, diyor haber)
Kimmiş bu Selçuk Yapar?
İlk Popstar yarışmasının yedinci sırasında elenen yarışmacısıymış. (Kelebek, 30 ocak)
Eh kaset yapmak ve şöhret olmak için yeter...
*
HANGİSİ ANNE, HANGİSİ KIZI GEYİĞİ
Posta’daki “Neler oluyar hayatta” köşesinde Halil Kalmuk ana kız Demirörenler’in birlikte bir fotoğrafını kullanmış ‘Kızından daha genç’ diyor. (30 ocak)
Meşhur bir fıkra vardır, nedense o geldi aklıma.
Aman yıllar sonra okul arkadaşına rastlamış:
- Hâlâ Martha ile mi evlisin?
- Evet!
- Karın hâlâ eskisi kadar güzel mi?
- Evet, demiş beriki, eskisi kadar güzel, ama bu güzellik bana gittikçe daha pahalıya mal oluyor!
*
ARAYA SIKIŞMIŞ
Eski bir Hafta Sonu’nda (internet sitesinde daha doğrusu) şöyle bir küçük habere rastladım:
Oyunculuğa soyundu
Podyumların sporcu mankenlerinden Burcu Çağrı da son modaya ayak uydurarak, tiyatrocu Ayşen Gruda ve Volkan Severcan'ın yanında oyunculuğa başladı. Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat, 'Sağlıklı Cinsel Yaşam' konulu toplantılar serisinde cinsel fonksiyon bozukluğu tedavisinde ilaç kullanmadan mutlaka hekime danışılması gerektiğini söylerken, Profilo Kültür Merkezi'nde dört skeç sergilendi. Manken Burcu Çağrı da Ayşen Gruda ve Volkan Severcan gibi ustaların yanında bu skeçlerde rol alırken, başarılı oyunu sayesinde alkış aldı. (Hafta Sonu 18-24 Ocak)
Aradaki o Sağlıklı Cinsel Yaşam cümlesini anlayamadım.
*
VAY VAY VAY…
Kurtlar Vâdisi – Irak filminin galası yapılmış. Davetlileri, Amerikan askeri kılığında görevliler karşılamış. Hürriyet’in haberinden bir cümle:
“Bazı film eleştirmenlerinin anti-amerikancı (ne demekse!) olmakla eleştirdikleri ‘Kurtlar Vâdisi – Irak’ filminin galası için hazırlanan dekor ve aksesuarlar adeta Irak savaşının yaşandığı günleri hatırlattı.” (1 Şubat)
*
AHMET HAKAN VE LERZAN MUTLU
Ahmet Hakan “Lerzan Mutlu’dan nefreti(n)in 6 sebebi”ni yazdı:
BİR: Alabildiğine banal olmasına karşın estetikten nasip alamadığı için... (Bakınız: Doğan Hızlan’ın "Bazen banalitenin estetiği olur" sözü.)
İKİ: "Seni ben ellerin olasın diye mi sevdim" adlı muhteşem şarkının kafasını gözünü yardığı için.
ÜÇ: Seksapelle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı halde kendisini hem ele avuca sığmaz, hem de feci şekilde karşı konulamaz sandığı için.
DÖRT: ’Söylüycam", "Diycam", "Yapçam" diye konuştuğu için.
BEŞ: Yapaylığını keşfetmemiz için herhangi bir çaba sarf etmemize bile gerek olmadığı için.
ALTI: Adam ısırarak yarattığı gündem nedeniyle en küçük bir mahcubiyet yaşamadığı gibi "ısırma" konulu espriler yapmakta sakınca görmediği için... (Hürriyet, 1 Şubat)
Şimdi de, Hürriyet yazarlarından Mehmet Y.Yılmaz’ın bu önemli konudaki görüşlerini bekliyoruz...
*
LİVANELİ: BABASININ KIZI
Poliaydın ülfü Livaneli’nin kızı da poli çıktı... Bakın ne demiş:
“Benim yapmak istediğim müzik değil edebiyatmış. Artık sadece kitaplarımla varım...”
Müzikseverlerle kitapseverlerden kim üzüldü, kim sevindi, yorum yok...
Kelebek, 1 şubat
*
KİMMİŞ?
Süreyya Yalçın köpeğinin göz kapağını kaldırttırmış. Ne demek olduğunu anlamadım ama Kelebek’in bu hanımcağızı tarifine bittim:
“Sosyetenin dikkat çeken kadınlarından Süreyya Yalçın...”
1 şubat
*
GÜNDÜZ UYUYOR, GECE YAŞIYOR BELKİ DE…
Şişli’de bir arkadaşının evinde kalmakta olan Bülent Ersoy’un canı karda kışta üstelik gece yarısı güllaç istemez mi... “Eğer bu akşam güllaç yemezsem ölürüm” diye tutturmaz mı...
Kapanmakta olan bir pastane açtırılmış da karda kıyamette, gece vakti Anadolu yakasından Şişli’ye rica minnet güllaç getirttirilmiş... (Kelebek, 1 şubat)
Ya Bülent Ersoy’un canı böyle sık sık, aş eren gebe kadınlar misali, olmadık yer ve zamanda birşeyler istiyor; yahut halkla ilişkilercileri haber olsun diye ara sıra böyle hikayeler uyduruyor. Geçen sene bu tarihlerde gazetelerde, internet sitelerinde çıkan bir haber:
“Türk Sanat Müziği'nin ünlü sesi Bülent Ersoy, gece uyanınca canı İzmir'in meşhur poğaçası 'boyoz' istedi ve İzmir'deki yakın bir arkadaşını telefonla arayarak boyoz siparişi verdi.Arkadaşı, Bülent Ersoy için gece saat 03.00'te fırın açtırdı ve 150 tane boyoz yaptırdı. Boyozlar, sabah 06.00'da İzmir'den İstanbul'a hareket eden uçakla, Bülent Ersoy'un evine ulaştırıldı.”(İnternethaber, 2 mart 2005)
*
AĞIR KONUŞMUŞ!
Yüksel Aytuğ’dan okudum, atv’deki Ateş Hattı’nda Hüseyin Üzmez, Prof. Zekeriya Beyaz’a kızınca ağır konuşmuş: “Gözlerin gibi kulakların da şaşı!” (Vatan’la Gülümse, 1 şubat)
*
BU NEYİN PROMOSYONU?
Mardin’de, umumi tuvaletler arasında rekabet kızışınca, kimi ‘işyeri sahipleri’ promosyon kampanyası başlatmış: “BİR BÜYÜK YAPANA İKİ KÜÇÜK BEDAVA”
Böylece ‘büyük” yapmayı da teşvik etmiş oluyorlar…
Takvim, 1 şubat
*
DEMEK Kİ…
Sharon (Stone) Türkiye’ye gelmek istiyor, diyor haber. (Sabah’la Günaydın, 2 şubat)
Demek ki gerçekten posası çıktı...
*
BİLİNDİĞİ GİBİ…
Orkun Bulut’un köşesindeki dedikodu şöyle başlıyor:
“Sosyetemizin gözde bekarlarından Derin Mermerci bilindiği gibi Ocak ayının 25 gününü New York’ta geçirdi.”
Artık bunu bilmeyecek kadar da cahilseniz, okumayın başka sayfaya geçin...
Vatan’la Gülümse, 2 şubat
*
CANI YÜZÜK ÇEKMİŞ BU SEFER
Yukarıda, Bülent Ersoy’un ‘canı … çekince geceyarısı dükkan açtırdı’ haberlerinden alıntı yapmıştım. Allah söyletmiş:
Bülent Ersoy, Günay Restoran’da pardon özür diliyorum Restaurant’ta yapacağı program için bir kuyumcudan 100 bin YTL’lik elmas yüzük aldı. (Takvim, 3 şubat)
(Yüzüğün fiyatı ertesi gün 200.000 dolara kadar çıktı. Bugün-Melodi, 4 şubat)
Bu arada, bugün de Ersoy’un sırtındaki kızıl kürkün, 700 yavru vizonun kürkünden özel imal edildiğini yazdı. (3 şubat) İnsan 700 yavru hayvanın katledilerek soyulan derisini sırtına nasıl şıklık diye giyer de gezer?
*
HAFIZA GEREKİR
İlker İnanoğlu, Yeşim Salkım’a ‘yıldız kayarken’ evlilik teklif etmiş. Orrrmantik yani!
Salkım ‘O anı ömrümün sonuna kadar unutmayacağım’ diyor. (Bugün-Melodi, 3 şubat)
Aldığı her evlilik teklifini aklında tutuyorsa, iyi hafızası var demek ki…
*
ÖLDÜĞÜNÜ BİLE HİSSETMEYEN ISTAKOZ
Sema Çelebi adlı hanım, ıstakoz ithalatçısıymış. (Haber ‘Amerika’dan Türkiye’ye ıstakoz ithal eden’ diyor, Japonya’ya ithal etmesi zor olurdu…)
Kaynar suya atıldıklarında çıkardıkları sesin çığlık değil, gıcırtı olduğunu iddia ederken diyor ki, “(Istakozların) Yanma, acı, üşüme duyguları yok. Sıcak, suya girdiklerinde hissetmezler. (Istakozlara mı sormuş acaba?) Hatta…” diyor “öldüklerini bile hissetmezler!” (Milliyet, 3 şubat)
Öldüğünü hisseden canlı hangisidir acep?
*
SAMANTA FOX-2
Hafta Sonu okumuyorsanız, bu önemli haberi de kaçırdınız.
Kapaktan anons edilen haber şöyle diyordu: ÖZEL - Samanta Fox boyacıyı nasıl öptü?
Hakikaten özelmiş, büyük gazetecilik başarısı… (Hafta Sonu, 01-07 Şubat)
*
POLAT BAŞBAKAN!
Vatan gazetesi de “Televole devri kapandı, sanal kahramanlar moda oldu. Polat Alemdar Türk gencinin yeni idolü” derken “Bu havayla seçime girse zirveyi zorlar” diyor. (4 şubat)
Doğrudur: Racon onda, salına salına yürümek onda, kabadayılık onda, maşallah tarikat, para… herşey tamam.
Başbakan bile yaparız vallahi!
*
ELEKTRİK ÜRETEN VAJİNA???
Akşam’ın Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut’un Gündem başlıklı yazısının birinci sayfadaki anonsu çok ciddiydi:
İkinci tezkere krizi geliyor – Amerika ile ilişkileri tekrar siyasi otorite düzeyine çekmeye uğraşan AKP hükümeti… vs, vs.
Oysa Köşe Yazarı Serdar Turgut’un yazısının başlığı çok farklıydı: Jinekolojik Loch Ness Canavarı: G-noktası.
Spotu da şöyle: Doğalgaz krizi olduğunda elektriklerin kesilmemesini sağlayabileceğiz. İstanbul’da yeterli düzeyde elektrik üreten vajina vardır. 24 saat elektrik sağlayabilirler.
Akşam, 4 şubat
*
HAFTANIN ‘DELİKANLISI’
“Birileri çıkmış konuşuyor işte. Şu var, bu var, Maliye Bakanı şöyle, Maliye Bakanı böyle… Lan Maliye Bakanı’ndan bu kadar niye korkuyorsunuz oğlum?”(Gazeteler, 4 şubat)
Dayıdır, döver diye korkuyorlardır belki de…