Hem yakın hem de ucuz: Atina
Yunanistan’ın başkenti Atina hem yakın hem de diğer Avrupa şehirlerinden daha hesaplı. Bu nedenle özellikle hafta sonu gezilerinde çok sık tercih edilen bir lokasyon. Mesafeler yakın olunca kültürler de çok uzak olmuyor. Avrupa ülkeleri için Antik Yunan Medeniyeti farklı ve otantik gelirken bizde uyandırdığı duygu daha çok aynı bizim oralar hissi… Roma gibi eski bir şehir yerine Antik Yunan Medeniyetinden izler taşıyan ama İzmir havasını da eksik etmeyen, bu Ege şehrini keşfetmek için bu yazıya mutlaka göz atmalısınız… İşte size Atina gezi rehberi…
Syntagma Meydanı havaalanından şehre gelirken ilk bizi karşılayan nokta. Burası Atina ile ilgili herhangi bir kalabalık aktivitede sıklıkla göreceğiniz bir nokta. Halk eylemlerini de burada yapıyor, kutlamalarını da. “Ancient Parlament” denilen parlamento binası da burada bulunuyor. Buraya saat başında giderseniz parlamento binası önünde nöbet tutan askerlerin değişim törenlerini görebilirsiniz.
Buradan yönümüzü popüler Ermou Caddesine çeviriyoruz. Birçok mağazanın ve özellikle ara sokaklarında birçok kafenin olduğu popüler bir cadde burası. Burada görünmesi gereken yapı tüm curcuna içinde tarih öncesinden ışınlanmış gibi duran kilise dikkat çekici.
Ermou caddesinin bizi çıkardığı nokta Monastiraki Meydanı. Bu meydanda bulunan Tzisdarakis Camisi 1759’da Osmanlının Atina valisi Tsisdarakis tarafından yaptırılmış. Şu anda cami olarak hizmet vermiyor. Eğer meydana tepeden bakmak isterseniz A for Athens Hotel’in rooftop’ı oldukça turistik ve popüler. Hafta sonlarında kurulan bit pazarının da başlangıç yeri bu meydan.
Ve artık rotayı Atina’nın meşhur yapısı Akropolis’e çevirme zamanı. Akropolis, şehrin en yüksek noktalarından birinde yer alıyor. Geziniz boyunca manzaranızda olacak yani. Akşam ışıklandırması ile de ayrı güzel oluyor. Tırmanışı az biraz yokuşlu. Ama dar sokaklardan keyifli bir yolculuk.
Üstelik Akropolis’e gidiş yolu, sıradan bir yol değil. Bu yol, dünyanın en eski ve ünlü agoralarından birine ev sahipliği yapıyor; Antik Agora. Burada bulunan kalıntılar, antik çağda şehrin kültürel ve ekonomik hayatına dair çok şey söylüyor. Peki Akropolis’de neler var. Ana tepeye Propylaia denilen Akropolis’in ana kapısından giriliyor. Buradan girince sütunlu kocaman yapı Parthenon.
Dışında kadın figürlü Karyatid heykellerini göreceğiniz tapınak ise Erekhtheion Karyatid heykellerinin aslı Akropolis Müzesinde. Bunun köşesinde bulunan zeytin ağacının bulunduğu yere ise şehrin kurucusu olarak kabul edilen Athena’nın elindeki mızrağı yere vurarak zeytin ağacı çıkardığı yer olduğuna inanılıyor. Girişin köşesinde bulunan Nike Tapınağından günümüze pek fazla bir kısmı kalmamış maalesef… Bu yapının eteklerinde bulunan tiyatroları da görmeyi unutmayın. Buraya gelmeden de yapılar hakkında bilgilendirici yazılar okursanız geziniz daha anlamlı olacaktır.
Akropolis Müzesi şehrin kalıntıları üzerine inşa edilmiş, şeffaf tabandan görmeniz mümkün kalıntıları. Akropolis’in içinden çıkarılan tarihi obje ve kalıntılar, bu müzenin içinde sergileniyor. Eğer müze gezmeyi seviyorsanız Ulusal Arkeoloji Müzesi dünyanın en büyük antik Yunan içerikli müzelerinden biri ve de dünyanın en iyi müzelerinden biri olarak kabul ediliyor.
Akropolis’den Zeus Olympias Tapınağına doğru yürürken Hadrianus Kapısı gibi birçok tarihi kalıntı göreceksiniz. Zeus Tapınağı 108 metre uzunluğu ve 43 metre genişliği ile Antik zamanın en büyük tapınağıymış. Her ne kadar artık sadece 15 sütunu kalsa da o bile büyüklüğünü hayal etmenizi sağlıyor. 1896’da ilk olimpiyatlara ev sahipliği yapan Panathenaic Stadyumu da Zeus Tapınağına yakın bir konumda. Stadyumun karşısındaki parkta gezinip, günün yorgunluğunu çıkarabilirsiniz. Şehrin manzarasının tadını çıkarmak için Likavitos Tepesi, en ideal noktalardan biri. Buraya taksiyle gidebilir ya da fünikülerle çıkabilirsiniz.
Son olarak bu kadar geziden sonra yeme içme için nerelere gidelim derseniz;
Benim önerim Anafiotika ve Plaka Bölgesi. Burası turist ile lokalin kaynaştığı noktalardan. İster damak tadı bize yakın olan Yunan Mutfağını deneyin ister meşhur frappelerini yudumlayın buradan oldukça keyif alacaksınız.
Antik bölgenin dışına çıktıkça bol bol grafiti göreceğiniz Atina modernizmin ve antik şehrin bir arada uyum içinde olduğu şehirlerden. Bir hafta sonunuzu ayırırsanız rahatlıkla gezebilirsiniz.
Fotoğraflar: Sanem Coşkun
Bosna’yı Sokak Sokak Gezmek