Havada demokrasi ve acı turunç kokusu: Akropolis, Atina
Ellerimi açtım, sönmüş ve aç ciğerlerimi doldurdum temiz hava ve demokrasiyle. Bu kez Atina’nın göbeği Akropolis’teyim. Ne çok özlemişim... Renklerine demokrasi bulaşmış grafitilerine hayran oldum. Ceketlerinin sağ kollarını giymeyen, ayakkabılarının topuklarına basan asabi abilerin mahallesine daldım, tespih salladım.
Agora, yani çarşı yeri, aynı zamanda politikacıların toplandığı meydan. Politik ehliyeti olmayan eğitimsiz insanlara ‘idiot’ deniliyor, yani şimdiki anlamı ile ‘aptal’. Demokrasinin temellerinin atıldığı MÖ 5’inci Atina’sında, şimdi anlaşıldığı şekilde demokrasi isteyenin istediği şeyi yazması ve seslendirebilmesi değil... Agora'da söz alabilmeniz ve uluorta konuşabilmeniz için bir rütbe gerekli. Bu rütbe de ‘bilge kişi’lere, yani lafı dinlenen, birikimli, bilgili, kültürlü kişilere veriliyor. Bu kişiler senatoya da seçiliyor ama hem kendisi hem de anne ve babasının Atina doğumlu olması şart. Yani ‘elitist’ bir düzen hüküm sürüyor demokrasinin temeli Atina’da.
Akropolis sokakları yıkılıp toplu konut evleri veya kentsel dönüşüm vs. projeleri geliştirilmemiş. Sadece temizlenmiş ve doku bırakılmış.
Ellerimi açtım, sönmüş ve aç ciğerlerimi doldurdum temiz hava ve demokrasi ile Atina’nın göbeği Akropolis’te. Akro, kenar veya sivri uç demek (Akrobat= keskin uçta yürüyen). Akropolis şehrin sivri ucu... Tam ortada yükselen masa şeklinde bir platform ve üzerinde bir tapınak. Akropolis’in tam altında gecekondu mahalleleri, adalardan göç almış 1800’lerin sonunda ama bu şekilde korumuşlar. Yani, yıkılıp toplu konut evleri veya kentsel dönüşüm vs. projeleri geliştirilmemiş. Sadece temizlenmiş ve doku bırakılmış. Sokaklardaki ağaçların eğilmiş dalları turunçlar ile tıka basa. Onca senelik yaşanmışlığı dönüşüm projeleri vesaire ile yıkmanın doğru olduğu kanısında değilim. Sadece temizlemenin daha doğru olduğu kanısındayım. Bilhassa Ankara girişindeki çevre bakımı yapılmamış sakil modern projelerin yeni kurulmuş rengârenk apartman kasabaları, anlamsız yol üzeri tatklar birer zevksizlik örneği değil mi?
AÇ KALMAZSINIZ
Aegean Havayolları ve Pronto Tours davetlisi olarak yıllar sonra gene Atina’dayım. İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan beklemeden kalkabilirsek 1.5 saat sonra Atina’dayız. Sakin havalimanı ve sakin bir şehir özlemişiz meğer. Hemen çekirdeğe, Akropolis’e yöneldik. Akropolis’i turist akıntısına kapılarak gezdik.
‘City Circus, hostel arayanlar için müthiş bir çözüm. Bir kere temiz ve modern. Geceliği yaklaşık 60 TL.
Sakız Adası’ndan dostlarım Nikos ve Rea ve yeğenleri bekliyorlar. Zampano, Psirri Mahallesi’nde şık bir lokanta ve aynı binada özellikle gençlerin rağbet ettiği bir hostel, ‘City Circus’ var. Burası hostel arayanlar için müthiş bir çözüm. Bir kere temiz ve modern. Geceliği yaklaşık 60 TL. Mesela; bir odada iki ranza var, 4 arkadaş gitseniz tek odaya 240 TL ödeyeceksiniz. Tatiller için ideal ve ekonomik.
Zampano Restaurant
Zampano ise aynı binada ön tarafta butik lokanta. Son zamanlarda içtiğim en iyi beyaz şarabı ikram ettiler. Santorini Adası’nın volkanik topraklarından selam söyleyen bir şişe. Yemekte ise ‘Lavraki me trahana’ var. Anladınız sanırım, “Tarhanalı Levrek”. Türkçe’deki hemen hemen tüm deniz ürünleri isimleri Yunancadır: Lavraki, astakos, medya, sinagrithi, kophana, octopodi, barbounia, sargos, tsipaura, kefalo, kalamarakia, lakerda, kollios, garides, rofos, corfios... Ama mezelere gelince iş değişir. Bu sefer Türkçe tanıdıklara rastlarsınız: Keftedes, spanakopita (ıspanaklı börek), dolamadaika yialanzti (tahmin edin), garides shanaki, tzatzhiki (cacık)... Liste uzayıp gider ama kısacası Yunanistan’da aç kalmazsınız.
ASABİ ABİLER MAHALLESİ
Zampano ve City Circus, Psirri Mahallesi’nde. 1900’lerin başlarında Anadolu’dan göç edenlerin yerleştiği mahalle. İki önemli kelime var bu mahalleyi özetleyen. ‘Rebetiko’ ve ‘Mangas’. Rebetiko; ‘rebet’ yani ‘asi’ kelimesinden türemiştir. Bugün Anadolu kökenli, uzunhavalı, taksimli bir müzik türüne verilen isim. Mangas; bu mahallede yaşayan abiler imiş. Bunlar ceketlerinin sağ kollarını giymeyen, yan yürüyen, yumurta topuklarına basılmış ayakkabılarının uçları sivri asabi abiler. Esrar ve afyona biraz düşkünler, size ne hatırlatıyor? Yunanlılar bana tüm bunları anlattıkça yüzümde bir tebessüm beliriyor ve kendimi mangas zannetmeye başlıyorum. Bir de tespih veriyorlar elime...
PROTESTOLARIN NÜMAYİŞ KÖPEĞİ LOUK
2011’de polis sendikaları yürüyüşünde asayiş polisi ile sendikalı polisler karşı karşıya gelince sokak köpeği ‘Loukanis’-kısaca ‘Louk’un kafası karışmış ama bu yürüyüşten sonra adı ‘Nümayiş köpeği’ olarak kalmış ve her gösteriye de katılmış. Gaz bombalarından vesaire hastalanmış ama gösterilen tüm ihtimama rağmen 2014’te ölmüş. Bir sembol olarak duvarlarda hâlâ yaşıyor... Grafitinin yanına anlamlı bir cümle düşülmüş: ‘Her köpek cennete gider’...