İlk kez 1987'de fark edildi ama bu kadarını bilim insanları bile beklemiyordu! Önce yakalayıp ağzında eziyor, sonra vücuduna sürüyor...
Hastalandığımızda kimi zaman bitki çaylarından, çorbalardan kimi zaman da ilaçlardan medet umar, hızla toparlanmaya çalışırız. Peki bu sadece insanlara özgü bir davranış mı? Yakın zamana kadar öyle zannediliyordu. Ancak son dönemde yapılan araştırmalar bunun tersini söylüyor. İşte okudukça şaşıracağınız birkaç örnek...
Primatolog Michael Huffman, 1987 yılında Tanzanya'da şempanzelerle araştırma yaparken çok tuhaf bir şey keşfetti. Chausiku isimli şempanze, acı yaprak olarak da bilinen Vernonia amygdalina türü çalının kabuklarını çiğniyordu. Bu durumun tuhaf olmasının sebebi, söz konusu bitkinin şempanzelerin normal beslenmesinin bir parçası olmamasıydı.
Huffman, Afrika'nın dört bir yanında yaşayan insanların acı yaprağı sıtma ateşi, karın ağrısı ve bağırsak parazitleri gibi hastalıklara karşı ilaç olarak kullandığını biliyordu. Chausiku da günlerdir sürekli uykulu gibi ve iştahsız görünüyordu. Bu iki ipucunu birleştiren Huffman, Chausiku'nun acı yaprakla kendi kendini tedavi etmeye çalışıyor olabileceği fikrini ortaya attı.
Huffman'ın bu hipotezi hem heyecana hem de kuşkuya neden oldu. Ne var ki bu olaydan sadece 22 saat sonra Chausiku yeniden eskisi gibi sağlıklı ve enerjik bir şempanzeye dönüştü. Daha sonra yapılan araştırmalarda, Chausiku'nun bağırsaklarında bir nodüler kurt enfeksiyonu olabileceğine dair ipuçları bulundu. Dışkısındaki, idrarındaki ve davranışlarındaki iyileşmeyi analiz eden Huffman, Chausiku'yu hayvanların kendi kendilerini ilaçla tedavi etmelerine ilişkin ilk vaka olarak kayda geçirdi.
Halihazırda Kyoto Üniversitesi Vahşi Yaşam Araştırma Merkezi'nde profesör olarak görev yapan Huffman, bir hayvanın kendi kendini ilaçla tedavi etmesiyle ilgili bulgusunun "eğitimli tahmin" olduğunu belirterek, "Biz sadece gördüklerimizi tarif edip bu eylemlerin sonuçlarını ölçebiliriz. Ama hayvanlarla konuşamadığımız için kendilerine ilaç verirken ne düşündüklerini bilmiyoruz" dedi. Bununla birlikte Huffman, hem belli tatlara aşermek gibi doğuştan gelen fizyolojik faktörlerin hem de belli bir eylemin ardından acının azalmasını fark etme gibi sosyal olarak öğrenilmiş faktörlerin bu tür davranışlarda rol oynadığına inandığını belirtti.
Günümüzde Huffman ve çok sayıda bilim insanı, tedavi amaçlı ilaç kullanımının sadece insanlara ya da primatlara özgü olmadığını savunuyor. Çeşitli çalışmalar, ilaç kullanan hayvanlara ilişkin örneklerin geçmişte düşündüğümüzden çok daha yaygın ve çeşitli olduğuna işaret ediyor.
İşte hastalıklarla savaşmanın ve enfeksiyonu önlemenin yollarını bulmuş hayvanlara beş örnek...
BAZI TIRTILLAR PARAZİT ENFEKSİYONLARINI TEDAVİ ETMEK İÇİN BESLENMELERİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Büyüdüklerinde kaplan güvesine dönüşen yünlü ayı tırtılları, ilk olarak biyolog Michael Singer tarafından Ağustos 1993'te ABD'nin Arizona eyaletinin güneydoğusunda Tucson şehrinde bulunan otluklarda gözlemlendi. Singer, bu tırtılların çok farklı türlerde bitkiler yediğini fark etmişti. Şu an araştırmalarını Wesleyan Üniversitesi'nde sürdürmekte olan Singer, National Geographic'e yaptığı açıklamada, "Bu tırtıllar için çok sıra dışı bir davranıştı" diye konuştu.
Sonradan tırtılların hasta olduğu anlaşıldı. Bir parazit enfeksiyonu söz konusuydu. Sinekler tırtılların vücutlarının içine yumurtalarını bırakıyor, tırtılın iç dokularını yiyerek gelişiyor ardından da konağı öldürüp gövdesini parçalayarak dışarı çıkıyordu. Öte yandan tırtılların yemeye başladığı kanarya otu, arı otu, tıkırdak gibi bitkiler pirolizidin alkaloidleri içeriyordu ve toksik etkiye sahipti.
Bunun üzerine, tırtılların bu bitkileri ilaç olarak yiyor olabileceğini düşünmeye başladığını belirten Singer, "İnsanlarla bu konuda ilk konuştuğumda, 'Mümkün değil, bir tırtıl böyle bir şey yapamaz, değil mi?' diyorlardı" ifadelerini kullandı.
Ancak daha sonra yapılan bir dizi deney, tırtılların ağızlarında bulunan dört adet tat tomurcuğundan birinin pirolizidin alkaloidleri algılayacak şekilde özelleştiğini, daha da önemlisi bu tat tomurcuğu sayesinde tırtıl, parazitler nedeniyle hasta olduğunda toksik kimyasalların tadını daha güzel bulmaya başladığını gösterdi.
Yapılan deneylerde, pirolizidin alkaloidleri yemenin parazitli tırtılların hayatta kalma şanslarını artırdığı ancak bu maddelerin sağlıklı tırtıllar için zehirli olmaya devam ettiği görüldü.
Uzmanlar bu durumu ilaçların insanlarda yarattığı yan etkilere benzetiyor. Singer, bu sonuçları elde edince, bahsettiğimiz bitkilerin ilaç değeri olduğuna ve tırtılların kendilerini iyileştirmek için bu davranışı sergilediğine ikna olduğunu söyledi.
BAZI PRİMATLAR VÜCUTLARINA BÖCEK KOVUCU SÜRÜYOR
Bazı hayvanlar, hastalık taşıyan ve kaşıntılara yol açan keneler ve sivrisinekler tarafından enfekte edilmek istemiyor ve bu nedenle kendilerine göre bazı böcek kovucular kullanıyor.
Örneğin Güney Amerika'daki çeşitli kapuçin maymunu türleri ile Magadascar'daki bazı lemur türlerinin, bir tür kırkayak olan Orthoporus dorsovittatus'ları avlayıp avuçlarında ezdikten sonra ortaya çıkan jel kıvamındaki sıvıyı kürklerine sürdükleri gözlemlendi.
Söz konusu hayvanlar, bu davranışı daha çok sivrisineklerin ve ısıran böceklerin daha fazla olduğu mevsimlerde sergiliyordu. Nitekim 2003 yılında bilim insanları Orthoporus dorsovittatus'ların sivrisinekleri uzaklaştıran toksik benzokinon maddesi salgıladığını keşfetti.
Emory Üniversitesi'nde evrimsel biyoloji uzmanı olarak görev yapan Jacobus De Roode, "Bu, ne yaptıklarını bildikleri anlamına gelir mi? Şart değil. İyi hissettirdiği için de bunu yapıyor olabilirler. Ama söz konusu davranışın ısırıklara ve enfeksiyonlara karşı korunmaya yardımcı olduğunu kesinlikle biliyoruz" dedi.
BAZI ŞEMPANZELER YARALARINI BÖCEKLERİN ÖZSULARIYLA TEDAVİ EDİYOR
2022 yılında Gabon'da şempanzeler üzerinde yapılan bir çalışmada, bilim insanları bu hayvanların kendilerini toplam 76 kez yaraladığını keşfetti. Yaralanma vakalarının 19'unda şempanzeler yaralarını oldukça sıra dışı bir biçimde, ezilmiş böcek sürerek tedavi etmişti.
Örneğin kolunda bir günlük bir yara bulunan Freddy isimli şempanze, önce eliyle bir yaprak koparmış sonra yaprağın üzerindeki türü tespit edilemeyen bir böceği ağzıyla ezip yarasına pansuman yapar gibi yumuşak hareketlerle sürmüştü.
Dahası şempanzeler aynı şeyi diğerleri için de yapıyordu. Örneğin dişi bir şempanze bir böcek yakalamış, onu ailesinden olmayan bir erkek şempanzeye vermiş, bu erkek şempanze de böceği ezip yine ailesinden olmayan başka bir erkek şempanzenin yarasının üzerine yaymıştı.
Osnabrück Üniversitesi'nde karşılaştırmalı biyobiliş araştırmaları yürüten Simone Pika, bu davranışların "bir rastlantıdan ibaret olmadığını" belirtirken, "Ancak bunun yaranın daha hızlı iyileşmesine yardım edip etmediğini bilmiyoruz" dedi.
Böceği ezip yaraya sürmenin şempanze topluluğu içinde öğrenilmiş bir sosyal gelenek de olabileceğini ifade eden Pika, "Ama yaraların şüpheye yer bırakmayan bağlamı düşünüldüğünde, bunun bir tedavi davranışı olduğunu düşünmek yanlış olmaz" diye konuştu.
BAZI KUŞLAR ZARARLI BÖCEKLERİ YUVALARINDAN UZAK TUTMAK İÇİN SİGARA İZMARİTLERİNİ KULLANIYOR
Mexico City'de bulunan Universidad Nacional Autonoma de Mexico'da davranışsal ekolog olarak görev yapan Constantino de Jesus Macia Garcia'nın öğrencileri, bölgede yaşayan kuşların yuva yaparken en fazla kullandıkları insan eli değmiş şeyin sigara olduğunu keşfetti.
Bilindiği üzere tütünden elde edilen nikotin, zaman zaman bahçelerdeki bitkilere zarar veren böcekleri uzaklaştırmak için kullanılabiliyor. De Jesus Macia Garcia'nın öğrencileri kuşların yuvalarına yerleştirdikleri sigara parçalarının da aynı amacı taşıyıp taşımadığını test etti.
Bölgede bulunan 50'den fazla ispinoz ve serçe yuvası kullanılarak yapılan deneyde, sigara izmaritlerinden kopmuş selüloz parçaları içeren yuvalara, sigarasız yuvalara kıyasla çok daha az akar, bit ve kene geldiği görüldü. Öte yandan bu sigara izmaritlerine maruz kalmanın hem yavru hem de erişkin kuşların kırmızı kan hücrelerine zarar verdiği ancak yuvadaki sigara izmariti ne kadar çoksa yavruların da o kadar ağır (sağlıklı olmanın göstergesi) olduğu dikkat çekti.
"Nikotin zehirli olmasına rağmen net faydası olumlu" diyen de Jesus Macia Garcia, bunun şehirde yaşayan kuşlar için bir tür profilaksi yani hastalığı önleme uygulaması olduğu yorumunu yaptı. De Jesus Macia Garcia, kuşların sigara parçalarını doğada bulunabilen aromatik bitkilerin muadili olarak kullandığını da öne sürdü.
BAZI KELEBEKLER YAVRULARINA DAHA DOĞMADAN İLAÇ VERİYOR
Ophryocystis elektroscirrha, monark kelebeklerinin kanatlarında deformasyona yol açan ve öldürücü olabilen bir hastalık. Kelebekler, bu hastalığa yakalandıklarında yüksek miktarda kardenolid içeren ipekotu türlerini yemeye başlıyor. Kardenolidler hastalığın vücuda girmiş sporları üzerinde toksik bir etkiye sahip.
Çeşitli deneylerde, dişi monark kelebeklerinin seçme şansı verildiği takdirde daha zehirli ipekotlarına yumurta bırakmayı tercih ettiği ve yumurtaların enfekte olma olasılığının düştüğü görüldü.
De Roode, "Bu anneler, yavrularının gelecekte yaşayabilecekleri enfeksiyon ihtimali üzerinden tercihler yapıyor. Şimdi burada bir niyet var diyebilir miyiz? Tam olarak değil. Ama bu davranışın altında yatan sebebin enfeksiyon olduğunu söyleyebiliriz. Belki de enfekte olduklarını bilmiyorlar, vücutları daha acı bitkileri tercih ediyor" diye konuştu.
Ancak hayvanlar dünyasında ilaç kullanımı olduğuna işaret eden araştırmaların hızla arttığına dikkat çeken De Roode, bu davranışın geçmişte zannedildiğinden çok daha yaygın olduğu yorumunu yaptı.
De Roode, "Bu davranış ilk zamanlardan beri çok yaygındı. Hayvanlar, hep parazitlerin çaresine bakmak için yollar buldu. Sözün kısası bu fazlasıyla yaygın ve buna karşın fazlasıyla az araştırılmış bir konu" dedi.
National Geographic'in "5 clever animals that treat and prevent their own illnesses" başlıklı haberinden derlenmiştir.