Gezgin
Çölün ortasındaki lüks
Yine yollardaydım... Bu kez kış ortasında çölde terledim... İran Körfezi'nin kıyısındaki Dubai'de çöl çimene dönmüş, gökdelenler bulutlara değmiş, oteller lüks sınırını aşmış. Birleşik Arap Emirlikleri'nin bu küçük üyesi, şimdilerde tatilcilerin gözdesi olmuş.
Geçen hafta İstanbul kar altında donarken, ben Dubai'de, kavurucu güneşten korunmak için gölge bir yer arayışı içindeydim... Birleşik Arap Emirliği'nin ikinci büyük Emirliği olan Dubai için, 'çölde first klas yaşam sunan bir kent' tanımlamasını hiç de yanlış yapmış olmaz, tam yerine oturur. Gerçekten de denizle sona eren bu çölde öylesine bir kent kurulmuş ki, dünyanın baştacı ülkelerindeki değme modern kentler, buranın eline su bile dökemez. En ünlü mimarlar ısmarlanan projeleri yaparken, 'mesleki orgazmın' zirvelerinde dolaşmışlar, aldıkları paraların hesabını tutamamışlar. Akıllarına nasıl geliyorsa, öylece çizip uygulamışlar... Böylece üçgen, piramit, silindir, cam, çelik, Arap esintili veya ultra modern, yüksek veya alçak yapılar kentin silüetini oluşturmuş.
En kutsal şeyler üstüne yemin edilse bile, buranın 20 yıl önce bir çöl olduğuna kimse inanmaz. Eski kitaplarda gördüğüm, bir kaç yıkık dökük ev ve yerde oturmuş geviş getiren deve pozlu fotoğrafların, Dubai'de çekildiğine dair alt yazılara bakıp, değişimin bu kadar hızlı olmasına akıl erdiremedim.
Mucidi İsrail olan 'damlama' sistemi sulama ile, çöl yeşile boyanmaya başlanmış. Ülkenin iç tarafındaki çöllerde, rüzgarın önünde özgürce uçuşan kum taneleri, Dubai'de çimene boyun eğmiş. Kumun terk ettiği yerleri, yemyeşil çimenler kaplamış. Bir zamanların kum tepeleri şimdi, göz alabildiğine uzanan ünlü golf sahalarına dönüşmüş. Dünyanın zengin turistlerinin, top peşinde koşturduğu gözde yerler arasında yer almış. Palmiyeler, akasyalar, hurma ağaçları, rengarenk petunyalar, yediverenler, ateş çiçekleri yol kenarlarına, tretuvarlara süs olmuş.
Dubai Şeyhi ve Birleşik Arap Emirliği Savunma Bakanı Muhammed bin Raşid Al Maktum, yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı bu çöl-kente, öylesine yollar yaptırmış ki görülmeye değer. Şeyhin, kentin geleceğini gözönüne alarak yolları bu kadar geniş yaptırdığı söyleniyor... Bence her biri bir havalanı pistini andıran bu yollar, Dubai'ye 22. yüzyılda da yeter ve artar bile... Ve dünya üstünde görülebilecek en lüks arabalara ve son model jiplere, bu yollarda rastlamak mümkün.
Dubai'deki kültür çeşitliliğine, dünyanın başka hiç bir yerinde rastlamadım desem yalan olmaz... Srilankalı, Pakintanlı, Hintli, Kenyalı, Zenzibarlı, İngiliz, Amerikalı, Alman, Türk, Fransız, Ummanlı, Polonyalı, Bosnalı... Bunlar çeşitli nedenlerle karşılaştığım insanlar... Bir de karşıma çıkmayanlar var... Bu kadar çeşitli ülkeden insan bir araya gelince, anlaşma sorunu yaşanmasın diye ortak dil İngilizce olmuş. Bu yüzden bu Arap ülkesinde, Arapça geçerliliğini yitirmiş. Arap Emirliklerin nüfusunu, yerli halktan daha çok dışarıdan gelenler oluşturuyor... Ulaşım, hizmet, inşaat ve diğer bir çok sektörde çalışanlar bu yabancılar... Bir Dubaili'yi şoförlük, garsonluk, tezgahtarlık veya diğer sıradan işleri yaparken görmek olanaksız. Onlar genellikle mülk sahibi, işveren veya ülke yönetiminde görevli üst düzey bürokrat.
Bizim bildiğimiz türden sitelerde ve apartman dairelerinde oturanlar, bu dışarlıklı insanlar... Dubaililer ise geniş arazilerin ortasına inşa edilmiş, etrafı yüksek duvarlarla çevrili, iki- üç katlı saray yavrusu evlerde oturuyorlar... Bu evlerin içindeki yaşam, aynalı pencereler ve duvarlar sayesinde gözlerden saklanmış... Kimselerin göremediği bu evlerin içinde oturanlar, tepelerindeki dev çanak antenler sayesinde tüm dünyayı görebiliyorlar... Batıda olup bitenler, modalar, filimler, yasak ilişkiler, odalardaki plazma ekranlı dev televizyonlar aracılığı ile izlenebiliyor.
Sokakta insan manzaraları da oldukça kozmopolit. Bir yanda şortlu, batı tarzı giyimli kadın ve erkekleri, diğer yanda ise vücudunu baştan sona kara çarşaflarla örten kadınlarla, geleneksel Arap kıyafetleriyle dolaşan erkekleri yanyana görmek mümkün.
Dubai'de tek mevsim var; o da yaz. Yaz kendi içinde bir kaç bölüme ayrılıyor: Sıcak yaz, çok sıcak yaz (ki bu bölümün cehennemden farkı yok) ve dayanabilinir yaz. Geçen hafta ben oradayken sıcaklık 24-25 derece civarındaydı. Kent sakinlerine göre serin günler yaşanıyordu. Ben ise güneşten korunmak için köşe bucak gölge bir yer arıyordum.
Özetle, İran Körfezi'nin kıyısında yer alan Dubai, tabelalarda yazan arapça yazılar olmasa, sanki Arizona'da, çöl kıyısında kurulmuş, küçük ölçekli bir Amerikan kenti sanılabilir.
NASIL GİDİLİR
Bir uçumluk yer
Dubai'ye Emirates Havayolları uçuyor. Perşembe ve Pazar günleri hariç hergün 18.50'de İstanbul'dan kalkan uçak yaklaşık 4 saat sonra Dubai'de oluyor... Peşpeşe oynatılan filimler, bol ikram bu dört saatin nasıl geçtiğini fark ettirmiyor... Dubai Türk vatandaşlarından vize istiyor. Bir dolar 3.66 Dubai dirhemi ediyor. Özellikle elektronik eşya Dubai'de oldukça ucuz. Zaten Dubai'nin bir adı da 'Fly and Buy- Uç ve al'.. Mart ayında başlayan 'Alışveriş Festivali'nde fiyatlar daha da ucuzluyor... Bu ayda otellerde yer bulma hayli güç oluyor.
YEME İÇME
Dünya lezzetleri
Dubai'de bütün dünya mutfaklarını bulmanız mümkün... Restoranlar genellikle büyük otellerin içinde yer alıyor. İtalyan, Çin, Japon, Fransız... Ne isterseniz var. Arap kültürünü ise daha çok Fas mutfağı temsil ediyor... Arap mutfağının baş yemekleri bizim pek yabancımız değil; Etli pilav, krem peyniri ile yapılan humus ve yufka ile dürüm yapılan tavuk döner. Otellerdeki barlarda ve restoranlarda dilediğiniz içkiyi bulmanız mümkün. Zaten otellerin dışında alkollü içecek servisi yapılan yer pek yok. İçki içmek isteyen Dubaililer de otel barlarını tercih ediyorlar.
NE YAPILIR
Çölde Safari
Dubai'deki en ilginç etkinlik, jiplerle çölde yapılan safari. Kumda ustalaşmış şoförlerin kullandığı jiplerle çölün derinliklerine gitmek, kum tepelerini aşarken devrilme korkusunu yaşamak, tekerlekler kuma gömülünce, 'buradan nasıl kurtulacağız' endişesini duymak insanı epey keyiflendiriyor... Eğer jipi tehlikeli buluyorsanız, deve üstünde de çöl yolculuğuna çıkabilirsiniz. Biraz sallantılı olan bu yolculukta, deveye binerken ve inerken çok dikkatli olmak gerekiyor... Çöl gezileri sonunda, genellikle akşam güneş batımına doğru, çölde kurulmuş bir kamp yerine varmak, orada kristal kadehlerde sunulan buz gibi beyaz şarabı yudumlarken, batan güneşin kumları kırmızıya boyamasını seyretmek, daha sonra mangalların üstünde ızgara olan etleri ve diğer yemekleri yemek, yemeğin üstüne dansözün kıvrak figürlerini izlemek, en sonunda da nargile içerek, çölün sessizliğini dinlemek ve gökyüzündeki yıldız tarlasını seyretmek insanı başka boyutlara taşıyor... Ayrıca teknelerle açılacağınız Körfez'de, balık avlama ve dalma zevkini de yaşayabilirsiniz.
Otellerin konforu yıldızlar üstü
Dubai'deki otelleri her hangi bir kategoriye sokmak olanaksız. Her ne kadar kapılarında 'beş yıldız' görünüyorsa da, bir beş yıldız da sizin eklemeniz gerekiyor... Lüks kelimesinin sözlükteki tüm anlamlarını, hatta fazlasını taşıyan bu otellerin yapımı için hiç bir masraftan kaçınılmamış. Ben Ağustos ayında açılan 'Royal Mirage' da kaldım. Otelin odaları neredeyse benim evim büyüklüğündeydi; Genişçe bir salon, salonda plazma ekranlı televizyon, pahalı bir müzik seti, klasik müziklerden oluşan bir CD albümü, mini bar, çalışma masası, dört kişilik bir yemek masası, özel bir tuvalet vardı. Sürgülü kapıdan girilen büyükçe yatak odasında, üstü cibinlikli bir yatak, ikinci bir televizyon ve müzik seti, diğer bir mini bar, körfezi görecek şekilde yerleştirilmiş iki adet berjer koltuk yer alıyordu... Ayrıca büyükçe bir soyunma odası, gardrop odası, banyo ve tuvalet otel odasının diğer bölümlerini oluşturuyordu. Bugüne kadar Grace Jones, Pele, Naomi Campbell, Claudia Schiffer gibi ünlüleri konuk eden otelde, benim şansıma ünlü İtalyan şarkıcısı Al Bano düştü... Kahvaltı salonunda, hemen yanımdaki masada oturan çapkın şarkıcı, Lolita sevgilisine eliyle egzotik meyveler yediriyordu... Deniz kıyısında özel plajı olan otelin bahçesinde, ayrıca 1,5 dönüm genişliğinde bir yüzme havuzu yer alıyordu. Bu havuzun suyu kışın ısıtılıyor, yazın ise soğutuluyordu. Dubai gezim sırasında kaldığım ve sadece içini görebildiğim iki otel daha var... Eşi benzeri bulunmayan bu otelleri anlatabilmek için biraz daha geniş yer lazım. Bu otelleri başka bir yazımda sizlere tanıtmaya çalışacağım.