Festival bahane, çiçek kokuları şahane
Şimdilerde Karaburun’u tatlı bir heyecan ve mis kokular sardı. Her yıl düzenlenen Nergis Festivali 22 Ocak’ta başlıyor. En son 2020’de yapılan ve sadece bir günde 200 bin kişinin ziyaret ettiği festival bu yıl ilk defa iki gün sürecek. Bölgeyi keşfetmek için iyi bir fırsat. Festivali bahane edip Karaburun köylerinde ve merkezinde hafta sonu seyahati planlayacaklara sadece burada yiyebileceğiniz yöresel tatlarla dolu, hızlı bir gezi rehberi hazırladık.
Ege’nin incisi İzmir’e sadece 110 kilometre uzaklıktaki Karaburun, yanında Mordoğan, karşısında Foça, batısında Küçükbahçe ve Çeşme, güneyindeyse Urla’yla komşu bir doğa harikası. 11 bin nüfusuyla İzmir’in 30 ilçesi arasında en küçüğü ama 434 kilometrekarelik yüzölçümüyle en büyüğü... Yani Ege’de kalabalıklardan uzakta, sakin ve doğayla baş başa kalabilecekleri yeni yerler arayanlar için Karaburun tam bir cennet. Vahşi doğası, masmavi denizi, el değmemiş koyları, yemyeşil bitki örtüsü, uzun dağ yürüyüşleri, zeytin ağaçlarıyla dolu tarlaları, mora çalan dağları, keçileri, rüzgârgülleri, sabah balıkçıları, hiçbir yerde tatmadığım yemekleri Karaburun denince ilk aklıma gelenler. Ve tabii bir de bölgenin olmazsa olmazı nergis var. Türkiye’de sadece Karaburun Yarımadası’nda yetişen nergis türünün en dikkat çeken özelliği çok etkileyici kokusu.
Aynur Tattersall
Bölgeye has lezzetler
Şehir hayatından biraz olsun uzaklaşmak ve bakir koylarında yüzmek için tercih ettiğim bölgeye son birkaç yılda düşkünlüğüm daha da arttı. Kafamı dinlemek istediğimde sığındığım yer oldu. Türk ve Rum karışımı bir nüfusa ev sahipliği yapmış Tepeboz Köyü’yse yarımadadaki favorim. Özellikle yurtdışından gelen birçok aile burada görülmeye değer özgün taş evler inşa etmiş. Son gidişimde Karaburun mutfağına da hayran kaldım. Festival öncesi bölgede yaptığım lezzet yolculuğunda birçok yeni yer keşfettim. İlk lezzet durağım Kösedere Köyü oldu. Nedeni, köyün öküz köftesinin çok meşhur olduğunu duymamdı. Mavi Boncuk Restoranı’nın şefi Şükran Kandıralı’nın özel köftesi için yüzlerce kilometre uzaktan gelenler varmış. Ayrıca Şükran Hanım’ın karanfilli nişan kurabiyesi de çok lezzetli.
Bütün kasaba gelecek hafta yapılacak festivale hazırlanıyor.
Meydandaki Rüzgâr Kafe’de de daha önce hiçbir yerde tatmadığım zıngatayı (Girit kökenli ‘sinkonta’nın yöresel söylenişi) denedim. Balkabağı, soğan, sarımsak, acı biber ve domatesle fırında yapılan bu yöresel yemeğe de doyamadım. Kabağı pek sevmem, sadece tatlısını yerim ama ilk defa yemeğini yedim ve tadı damağımda kaldı. Mutlaka bir daha yemek için uğrayacağım. Festival zamanı Karaburun’a gittiğinizde Kösedere Köyü’ne uğramayı sakın unutmayın. Ayrıca köyün kahvaltısı da çok popüler. Yarımadadaki bir diğer lezzet durağım Eğlenhoca Köyü oldu. Bu köyün kendine has lezzetiyse hurma zeytin. Kasım ayının başından aralık sonuna kadar toplanan hurma zeytini hâlâ bulma imkânınız var.
Ben dönmeden üç kilo aldım. Eğlenhoca Köyü’nün bir diğer önemli lezzetiyse keçi peyniri. Köydeki mandıradan süt ürünlerinizi ve zeytinyağı fabrikasından da zeytinyağlarınızı alabilirsiniz. Karaburun ne denizsiz ne de deniz ürünü olmaksızın düşünülecek bir yer. Ne de olsa bir yarımada. Balık yemek isteyenler Yeniliman’daki balık restoranlarında yemeğini yiyebilir. Hepsi de taze ürün sunuyorlar ve iyiler. Ama benim favorim hem hesaplı olan hem de harika ızgara balık yapan Balıklıova Köyü’ndeki Özal’ın Yeri. Yanında gelen salata ve mezelere ayrıca para ödemiyorsunuz. Misafirperver bir aile tarafından işletiliyor. Amaç sadece yeme-içme değil ama öyle lezzetli bir bölge ki burası iştahınızın birazını da festivale saklayın. Gösteriler, söyleşiler, konserler, atölye çalışmaları, yarışmalar, sergiler düzenlenecek olan Nergis Festivali sırasında köylerden gelenlerin kurduğu stantlar olacak. Bu stantlarda höşmerim tatlısı, sündürme, keşkek gibi lezzetleri de mutlaka tadın. Konaklamak için de yarımadada temiz ve hesaplı birçok yer var. Merkezde Saklı Konak, Mordoğan’da Mai Konak, Saip’te Taş Avlu, Bodrum mevkisindeki Ergin Pansiyon ve Ata’nın Yeri tercih edebileceğiniz birkaç alternatif.
NERGİSLER VE SÜMBÜLLER ARASINDA...
* Bu seyahatin merkezinde kokular ve çiçekler var. Yeniliman Köyü’nün nergislerinden kocaman bir demet almayı ihmal etmeyin. Tabii Bozköy’e uğrayıp sümbül tarlalarında fotoğraf çektirmek de bu turun olmazsa olmazı. Lavanta tarlalarında yapılan fotosafariler gibi sümbül fotosafarisi de harika oluyor.
* Mordoğan’da Narkissos Dilek Pınarı’nı ziyaret ettikten sonra tarihi bir miras olan Ayşe Kadın Camisi’ni görün.
* Mordoğan’da gece boyu balık tutan balıkçıların dönüşüne sahne olan muhteşem gündoğumunu izleyin. Deniz Feneri’nde günbatımını da izlemenizi tavsiye ederim.
* Mitolojideki Mimas efsanesine konu olan yarımadanın en yüksek noktası Akdağ. Akdağ’a çıkıp oralarda bir yerlerde üzerine erimiş demir dökülüp uyutulmuş gigant yani kertenkele kuyruklu çirkin dev Mimas’ı arayın.
* Civarda çok köy var, her biri lezzetli deneyimler sunuyor. Saip Köyü’nün kahvesinde adaçayı molası verin. Kösedere’de yerli şarap tadın. Yarımadada mandalina üretiminin merkezi sayılan Küçükbahçe, Badembükü, Salman ve Parlak köylerinde mandalinalardan bol bol satın alın.
* Sazak Köyü’nün muhteşem atmosferinde tarihe yolculuk yapmadan, Çatalkaya’nın manzarasına karşı kahve içmeden dönmeyin.