En’lerin şehri: Adana
Geçen hafta düzenlenen 28’inci Altın Koza Film Festivali için Adana’daydık. Sanat ve kültür dolu bir hafta sonunda, bu güzel şehrin merkezini köşe bucak gezdik. En büyük camisi, en eski köprüsü, en uzun saat kulesiyle burası tam bir turizm kenti.
Toros Dağları’na sırtını dayamış, Seyhan Nehri’nin yanı başında eşsiz bir konuma sahip Adana, mutfağı, zengin kültürü ve köklü geçmişiyle insanı hemen içine çekiyor. Altın Koza Film Festivali için bu kentteyiz. Başta sinema olmak üzere tiyatro ve diğer sanat dallarının ön planda olduğu etkinliklerin düzenlendiği kültürel bir şölen karşılıyor bizi...
Gezimize Sinema Müzesi’nden başladık... Altın Koza Film Festivali’nin etkinlikleri kapsamında 2011’de açılan Adana Sinema Müzesi’nde Adanalı sanatçıların balmumu heykelleri, geçmişten günümüze film afişleri ve sinemayla ilgili objeler sergileniyor. Bu kentin kadim toprakları çok sayıda sanatçı yetiştirmiş... Başa Yaşar Kemal, Orhan Kemal ve Abidin Dino’yu koyarsak Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Ümit Besen, Erol Büyükburç, Feridun Düzağaç, Haluk Levent, Emre Karayel, Nebil Özgentürk ve Kıvanç Tatlıtuğ’u da ekleyerek kocaman bir liste yapabiliriz.
Bu yıl 28’incisi gerçekleştirilen Uluslararası Altın Koza Film Festivali pandemi önlemlerine rağmen oldukça renkli geçti. Siz de sinema ve kültür etkinliklerine ilgiliyseniz seneye bu tarihlere bir plan yapın mutlaka... Festival zamanı kent bir başka oluyor.
Baraja karşı kahvaltı
Kentin kalbi ve en önemli markası Seyhan... Seyhan Barajı, suyu ve elektriğiyle burayı beslerken manzarası, çevresinin güzelliği ve yeşilliğiyle de harika bir turistik alan olarak hizmet ediyor. Baraj gölü çevresinde birçok restoran, kafe ve mesire alanı var. Biz gezimizde Manzara Restoran’da kahve molası verdik. Adı gibi göz alıcı bir manzaraya sahip bu kafeden baraj gölünü seyrederek kahvaltı edebilirsiniz. Seyhan’ın üzerindeki köprüleri de görmenizi öneririm. Çatalan, 1.575 metrelik boyuyla Türkiye’nin en uzun köprülerinden biri. Aslında amacı kente içme suyu taşıyan boruların geçmesini sağlamak. Bu sırada üç şeritli yoluyla karayolu ulaşımında da kullanılıyor. Sallanan Köprü, uzaktan Boğaz Köprüsü’nü andırıyor. Görkemli bir asma köprü ve üzerinde yürürken kendinizi bir James Bond filminde gibi hissediyorsunuz.
1.600 yıldır sağlam
Şehri ikiye bölen Seyhan Nehri’nin merkezdeki iki yakasını kavuşturan Taşköprü, dünyadaki en yaşlı köprülerden biri... Eski adı Justinianus olan Taşköprü 4’üncü yüzyılda mimar Auxentios tarafından yapılmış. Yapıldığı ilk günden itibaren sağlamlığını koruyan köprü, 319 metre uzunluğunda ve 13 metre yüksekliğinde... Burası iddiası içinde saklı bir kent. En eski ve sağlam köprü gibi, Balkanlar ve Ortadoğu’nun en büyük camilerinden biri de burada...
Sabancı Merkez Camisi, Adana’nın en fazla ziyaret edilen yerlerinden biri. Altı minareli cami kentin simgesi. Aynı anda 28 bin 500 kişi ibadet edebiliyor. Ve bir ‘en’ daha! Türkiye’deki en uzunu, Büyük Saat Kulesi, Adana’nın merkezinde görülmesi gereken bir yer. Kesme taşlardan yapılan kule, 32 metre uzunluğunda. 1881’de Ziya Paşa’nın valilik döneminde yapımına başlanmış ve bir sene sonra tamamlanmış. Vaktiyle her saat başında her yerden duyulacak şekilde çalan saati artık duyamıyoruz ama kentin tarihini sapasağlam göstermeye devam ediyor. Saat Kulesi’nin hemen yanındaki tarihi kapalıçarşı, Kazancılar Çarşısı’nı da ziyaret edin...
Küçük küçük birçok dükkân sıralı, modernle geleneksel yan yana. Buradan Adana işi bir hediye alırsınız belki kendinize... Günün kalan kısmını da müzelere ayırabilirsiniz. Adana’nın merkezinde Sinema Müzesi’nin dışında ziyaret etmenizi önereceğimiz üç müze daha var. Etnografya Müzesi’nin olduğu bina, eski bir kilise, mimarisi ilgi çekiyor. Çukurova ve Toroslar’da göçebe yaşam süren Yörüklerin günlük hayatında kullandığı pek çok eşya burada.
Reşatbey’deki Adana Arkeoloji Müzesi’nde, Çukurova’daki kazılardan çıkan tarihi eserler sergileniyor. Bir de buraya bağlı Misis Mozaik Müzesi var. Misis kazılarında çıkan eserler ve mozaikleri görebilirsiniz. Atatürk Bilim ve Kültür Müzesi de Atatürk’ün dokuz kez ziyaret ettiği kentte iki kez konakladığı Tepebağ Konağı’na kurulmuş. Atatürk’ün Adana ziyaretini anlatan fotoğraflar, Kuvayı Milliye dönemine ait eşyalar ve gazeteleri inceleyebilirsiniz.
Çevresi doğal güzelliklerle sarılmış
Film festivalini de takip ettiğimiz için çevre gezilerini bir sonraki Adana ziyaretimize bıraktık. Ancak siz vaktiniz varsa bu etkileyici tabiat noktalarını da ziyaret listenize ekleyebilirsiniz.
- Kapıkaya Kanyonu: Seyhan’ın önemli kollarından biri olan Çakıt Suyu’nun dağları aşındırarak oluşturduğu bir doğa harikası. Kanyon boyunca yeşilin her tonunu görebilir, özellikle keçiboynuzu, zakkum, çınar ve zeytin ağaçlarının altında dinlenebilirsiniz.
- Dokuzoluk Mesire Alanı: Eğlence Deresi üzerindeki piknik yerinde kamelyalar, piknik masaları, mangal yerleri var.
- Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: 2005’te Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ilan edilen bu alan Adana’daki en büyük lagün. Kuş gözlemi için ziyaret edilebilir.
- Yumurtalık Tabiatı Koruma Alanı: Burası da kendine has tuzcul bataklıklar, tatlı su bataklıkları, çamur düzlükleri, sazlıklar, kumullar ve bir çam ormanından oluşan dev bir kuş gözlem sahası.
- Küp Şelaleleri: Aladağ’a 37 kilometre uzaklıkta 1.5 kilometrelik bir kanyondaki 10 şelale, turizm merkezi haline geldi.
Adana Lezzet Festivali için geri sayım başladı
Yöresel tatlar denince dünyaca ünlü etleri ve kebapları akla gelen Adana’da artık geleneksel olan Lezzet Festivali bu yıl da 8-10 Ekim’de yapılacak. 5. Uluslararası Adana Lezzet Festivali, Türkiye’nin ilk atıksız festivali olmak gibi bir iddiayla yola çıkıyor bu kez. Etkinliklerde sadece gastronomi değil, sürdürülebilir gelecek için dönüşüm de konuşulacak. Festivalin tema cümlesi ‘Coğrafya Lezzettir’. Sosyal gastronomi alanında çalışmalarıyla tanınan şef Ebru Baybara Demir’in yürüttüğü ‘Yaşamı İyileştiriyoruz’ projesinden ilham alan festival, çiğ sebze ve meyve atıklarını komposta dönüştürecek. Elde edilen kompost, tarım topraklarının iyileştirilmesi için çiftçilere ücretsiz verilecek. Pişmiş gıdalar barınaklara gönderilip hayvan dostlarımızla paylaşılacak. Ambalaj ve bitkisel yağlar da geri dönüşümde kullanılmak üzere toplanacak. Festivalde aynı zamanda Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nin ‘Hayata Kapak Olsun’ kampanyası desteklenecek. Festival sonunda toplanan kapaklar engelli bireylerin tekerlekli sandalye ve medikal malzeme ihtiyaçları için bağışlanacak.