GeriSeyahat Dünyanın tüm kokuları, renkleri bu meydanda
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Dünyanın tüm kokuları, renkleri bu meydanda

Dünyanın tüm kokuları, renkleri bu meydanda

Afyonlu Şermin Topçu (44), iletişim ajansı sahibi. Seyahati ‘ruh değiştirmek, yenilenmek, farklı bir sabaha uyanmak’ olarak tanımlıyor.

Geçen ay Fas’ın Marakeş kentine gitti. Bize, Kıyamet Meydanı’ndaki (Djemaa el Fnaa) renkli kıyafet modasını ve gece kurulan lokantaları anlattı.

Fas, Tunus ve Cezayir çocukluğundan beri görmeyi çok istediği ülkelerdi Şermin Topçu’nun. Aralarından önce Fas’ı seçti ve geçen ay yola koyuldu. Her ne kadar çevresindekiler, özellikle de ailesi itiraz etse de yolcuğu tek başına yaptı. Çünkü Fas’ın güvenli ve temiz bir ülke olduğundan çok emindi. Gittiğinde yanılmadığını anladı. Yolculuk öncesi aklına takılan tek soru buranın gerçekten de kitaplarda okuduğu kadar çok renkli ve sesli bir şehir olup olmadığıydı. Hayal kırıklığına uğramak istemiyordu.

SELAM VERMEDEN GEÇMİYORLAR

Gider gitmez ilk izlenimi ‘samimiyet’ ve ‘sıcaklık’ oldu: “Marakeş kızıl bir şehir, tüm binalar kırmızı renge boyanmış ve tabii zamanla aşırı güneş yüzünden renkler kızıla dönmüş. Bu da şehre çok kişilikli bir hava katmış. Girer girmez içiniz ısınıyor. Halkı iletişime açık, hep yüksek perdeden konuşuyorlar. Yerel giysileri ‘callaba,’ ayaklarındaki sivri burunlu terlik ‘babuş’ çok dikkat çekiyor. Bu kılıktaki Faslılar kenti renklendiriyor, cazibesini
artırıyor.”
Sokakta selamsız geçilmemesi de Şermin Topçu’nun ilgisini çeken detaylardan. Kadın-erkek, büyük çoğunluğun motosiklet kullandığı şehirde yürürken tetikte olmak, dar sokaklarda motosikletlere yol vermek gerektiğini ekliyor. Her ne kadar fiyatlar çok ucuz olsa da yine de esnafın pazarlığa her zaman açık olduğunu, 100 dirhemlik bir ürünü rahatlıkla 50 dirheme alabileceğinizi de hatırlatıyor.

TÜM SESLER, KOKULAR VE RENKLER BU MEYDANDA

“Marakeş denince akla ilk gelen yer Djemaa el Fnaa -Kıyamet Meydanı” diyor Şermin Topçu. Her ne kadar seyahatinden önce meydanın etkileyiciliği hakkında çok şey okuyup dinlemiş olsa da, gittiğinde tahmininin ötesinde insanı içine çekip alıveren, zamanı unutturan bir mekânla karşılaşmış: “Dünya üzerinde seslerin, renklerin ve kokuların birbirine en güzel karışıp kaynaştığı meydan burası. Yılan ve maymun oynatıcıları, her telden seyyar satıcılar, büyücüler, dövmeciler ve kulağınıza eğilip ‘haşhiş’ diyenler, su satanlar ve fotoğraf çektiren berberiler sürekli orada. Tabii ki hepsi size bir şey satmaya uğraşıyor. Özellikle yılan oynatıcıları boynunuza zehirsiz yılanları sarıp fotoğraf karşılığı bahşiş almak için yarışıyor. Yerde engerek ve kobra cinsleri oynuyor. Boynunuza yılan sarılması elbette korkunç bir şey. Ama meydanın o büyülü havasında hiç de rahatsız edici gelmiyor. Bir de gözlerinizi deve derisinden yapılmış babuşlardan alamıyorsunuz. Hepsini giymek isteyebilirsiniz. Sokaklar deve derisi kokuyor. Pek hoş olmasa da sokakların o büyüleyici haliyle bir araya gelince hiç rahatsız etmiyor. Diğer baskın koku baharat. O kesilince argan... Meydan ve ara sokaklarda renkler gibi kokular da kesintisiz. Kesintisiz olan bir başka şey sesler. Davul zurnaya, zurna tefe karışıyor ve sürekli ritimli sesler duyuyorsunuz. Kafanızı çevirdiğiniz her noktada bir hareket var.”

MODASINI YARATMIŞ

Şermin Topçu, Kıyamet Meydanı’ndaki kapılara dikkat edilmesi gerektiğini, her birinin açılınca birer sokak vitrinine dönüştüğünü söylüyor. Çünkü hepsinde dükkânlar var. İşte bu dükkânlar ve içindekiler şehrin o renkli modasını yaratıyor: “Callaba adı verilen kukuletalı entari, özellikle erkeklerin üzerinde çok ilginç duruyor. Erkekler toprak ve bej tonlarını tercih ediyorlar. Kadınlarsa bin bir renkte, desende ve işlemeli callabaları giyiyor. Erkeklerde rengârenk terlikler görmek de çok değişik geliyor. Fas terlikleri çok estetik ve şık. Fransız moda tasarımcısı Yves Saint Laurent’in neden Marakeş’te yaşamayı tercih ettiğini, Kıyamet Meydanı’ndaki renk geçidini gördükten sonra daha kolay anlayabiliyorsunuz.”
Kendisine de erkeklerin giydiği kukuletalı callaba ve babuşlardan almış Şermin Topçu. Çok rahat olduklarını ve gezisi boyunca üzerinden çıkarmadığını söylüyor. Calabaların fiyatı 100-150 dirhem. Ara sokaklara girildiğindeyse ‘haute couture’ callaba tasarımı yapan dükkanları da görmenin mümkün olduğunu, fiyatların 2 bin Euro’ya kadar çıktığını söylüyor.
Kıyamet Meydanı’nın, Fas mutfağını da şölen atmosferinde sunduğunu söylüyor Topçu: “Faslıların en meşhur yemeği Tajin. Koni şeklinde kapağı olan toprak kapta pişiriliyor.

MEYDAN LOKANTALARI 22.00’DE KURULUYOR

Türlünün bol baharatlı özellikle safranlı versiyonu. Kırmızı et, balık ya da tavukla pişirmek mümkün. Tajin, Fas’a özel bir yemek ancak Marakeş’teki asıl yemek şöleninin yaşanacağı yer akşam saat 22.00’den sonra Kıyamet Meydanı’nda kurulan sokak lokantaları. Kıyamet Meydanı havanın kararmasıyla açık hava lokantasına dönüşüyor. Salyangoz çorbası satanlar dolup taşıyor. Müslüman mahallesinde salyangoz satılabileceğinin en güzel ispatı. Ben de tadına baktım, çok sevdim. Fiyatı 5 dirhem yani 1 TL. Ayrıca devasa ampullerin altında kurulan bu seyyar lokantalarda her çeşit tajin, kızartma, deniz mahsulü, çorba, baharatlı yemek bulmak mümkün. Kızartma ve ızgara kokusunu tahmin edersiniz sanırım. Eh, fazla hijyen düşkünü de değilseniz gayet ucuz fiyatlara her türlü yemeğin tadına bakmak çok zevkli. Zaten çevredekilerin iştahından etkilenip hijyeni unutmak pekâlâ doğal. Halk saat 24.00’te bile yemeğe gelebiliyor. Özellikle yazın sıcakta yemek vakti çok geç saatlere kayıyormuş. Gerçi kasımda da hava yaz gibiydi...”
Topçu’nun dikkatini çeken bir diğer detay metal somyaların meydanda ızgara olarak kullanılması...

En sevdiği beş şehir
Prag, Kudüs, San Francisco, Londra ve Bodrum
Seyahatte ne okur
Her şeyi
Neyle gider
Uçak
Ne yer ne içer
Yerel tatlar, içkiler
Nerede kalır
Butik otellerde
Kiminle seyahat eder
Sevdikleriyle
Seyahat çantasının vazgeçilmezleri neler
Kamera, şişe su, el kremi, pasaport, aspirin, vitaminler, yara bandı
Seyahatten neler alır?

False