Son Güncelleme:
Damağınızda elma şarabının tadı, kulaklarınızda aryalar müze ve galeriler sizi bekliyor
Main Nehri kıyısındaki Frankfurt, Almanya’nın finans ve kültür merkezi. Goethe’nin şehri bugün 300 civarında bankanın yanı sıra Alman ve Avrupa merkez bankalarına ev sahipliği yapıyor. Bu zenginliği, ışıltılı gökdelenlerde, en pahalı otomobillerin geçtiği, en pahalı markaların mağazalarının sıralandığı caddelerinde görmek mümkün.
Almanya’nın en iddialı müzeleri de bu şehirde. Kültür merkezleri, konser salonları göz kamaştırıcı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden kurulan şehirde geleneksel mimarinin örneklerine de yer verilmiş. Arka sokaklarda ise çok farklı bir hayat yaşanıyor. İşte Frankfurt’un keşfedilecek mekanları.
GEZİLECEK, GÖRÜLECEK YERLER
Şair Ahmet Haşim’i hayrete düşüren eve uğrayın, Goethe gemisiyle Main Nehri turuna çıkın
Geniş bir şehir olmasına karşın Frankfurt merkezindeki müzeler, tarihi mekanlar birbirine yürüyüş mesafesinde. Gelişkin metro ağı kullanıldığında, şehir içindeki ulaşım çok kolay. 12,5 Euro’ya iki günlük "Discover Frankfurt" kartıyla metro, otobüs sınırsız kullanılabiliyor. Ayrıca müzelere yüzde 50 indirimle girilebiliyor.
Öncelikle Main Kulesi’ne çıkıp şehri kuşbakışı seyredin. Şehri çepeçevre saran ormanları, merkezdeki gökdelenleri, imparatorların taç giydiği gotik kiliseyi görün. Almanya’da ortaçağ dokusunu en belirgin şekilde sergileyen yegane mahalle, Frankfurt’un merkezinde. Römemberg’deki dokuz ahşap ve kagir bina, 1405’te şehrin zengin tüccarlarınca yaptırılmış. Belediye binası olarak kullanılan en büyük yapıda bir zamanlar yeni taç giyen krallar ilk şölenlerini düzenlermiş. 2. Dünya Savaşı’nda yıkılınca, bölge eski haline uygun olarak, yeniden inşa edilmiş. Yakınlardaki tarihi binalardan Steinerne Haus, Schirn Haus ve Leinwandhaus’da çağdaş resim ve fotoğraf sergileri düzenleniyor.
SCHAUMAINKAI’NİN MÜCEVHERLERİ
Şehrin 30 civarında müzesi, sanat galerisi Main Nehri’nin iki yanına sıralanmış. İçlerinde yedisinin Almanya’da benzeri yok. En görkemlisi güney yakasındaki Stadel. (Schaumainkai No: 63) Üç bin resimden oluşan dev koleksiyonunda Botticelli’den Monet’ye, Renoir’dan Munch’e resmin 700 yıllık serüveni gözler önüne seriliyor. Mimariye meraklıysanız çıkışta, merkezin ters yönünde yürüyün. 43 numaradaki Alman Mimari Müzesi’ne uğrayın. 19. yy projelerini, eskizlerini yakından inceleyin. Müzedeki Augusto Burelli ve Paolo Gennaro’nun çizgilerinden "Sinan’ın Camileri" sergisi kasıma kadar açık. Mimari ilginizi çekmiyorsa, iki bina gerideki Alman Film Müzesi sizi bekliyor. Film tarihini, geçen yüzyılın başındaki stüdyo dekorlarında görün. Caddeden yaklaşık 200 metre daha ilerlediğinizde karşınıza en geniş etnik eserler müzesi çıkacak. 29 numaradaki Dünya Kültürü Müzesi’nde başta Afrika olmak üzere Üçüncü Dünya ülkelerinden getirilmiş 70 bin eser sergileniyor. Eğer enerjiniz kaldıysa, Schaumainkai Caddesi 17 numarada Tatbiki Güzel Sanatlar Müzesi, yani "mak.frankfurt"a uğramayı ihmal etmeyin. Koleksiyonundaki İslam, Avrupa ve Uzakdoğu sanatının en nadide örneklerinden hat, porselen, cam, seramik objelerin sayısı 30 bini aşıyor. Yakınlardaki İkona Müzesi de koleksiyonuyla iddialı. (Brückenstrasse No:3-7)
Caddeden merkeze doğru dönüp, yürüdüğünüzde 83 numarada, yerel sanat örneklerinin bulunduğu Giersch House’a düşecek yolunuz. 19 ve 20. yy sanatçılarının eserlerini sergileyen müzede koleksiyon yılda iki kez değiştiriliyor. Karşı köşesinde, bahçe içindeki tarihi köşk (Liebighaus) antik heykel müzesi. İletişim Müzesi, aynı caddede, 81 numarada. 1891’de inşa edilen binasına 1990’da gözalıcı cam bir bölüm eklendi. Posta vagonlarından, postacı kıyafetlerine kadar binbir çeşit araç, eşya, kıyafet, obje içeride sizi bekliyor. Eğer müzelerden yorulduysanız, kendinizi bu bölgedeki parklara atabilirsiniz. Çevresi 75 kilometrelik orman şeridiyle çevrili kentin içinde, toplam genişlikleri 5 hektara ulaşan 48 park bulunuyor. Bunların en güzelleri güney yakasında.
Main’in kuzey yakasındaki müzelere gelince. Commerzbank’ın 259 metre yüksekliğindeki gökdeleni kadar dikkat çekmese de, Alman Merkez Bankası özel bir yapı. İçindeki Para Müzesi’nde sadece paranın tarihi anlatılmıyor. Avrupa Merkez Bankası sisteminin çalışma esasları da yansıtılıyor. 1878’den kalma beş yapıdan oluşan Tarih Müzesi (Saalgasse No: 19) şehrin 800 yıllık öyküsünü gözler önüne seriyor. Burada şehrin 2. Dünya Savaşı öncesi maketini de göreceksiniz. Binanın batısındaki 700 yıllık Carmelite Manastırı bugün Prehistorya Müzesi. Yakınlardaki Roma kenti Nida’nın kalıntıları buraya taşınmış. Römerberg’deki Modern Sanatlar Müzesi’ne mimarisi nedeniyle "Pasta Dilimi" adını takmış Frankfurt’lular. Andy Warhol’dan Joseph Beuys’a onlarca sanatçının eserini burada görmek mümkün.
FAUST BU EVDE YAZILMIŞTI
Goethe’nin 1754’te, beş yaşında temel taşını koyduğu ev, bugün şehrin en çok gezilen müzelerinden biri. Faust’u kaleme aldığı küçük odada zaman adeta durmuş. Yazarın kişisel eşyaları, yazıları bu evde sergileniyor. Şair Ahmet Haşim, 1932 sonbaharında bu evi ziyaret ettikten sonra güncesine şu notu düşmüştü: "Goethe bugün ölmüş gibi, Avrupa’nın her köşesinden çelenkler gelmiş, hayret ettim. Ziyaretçiler, Faust’u yazdığı masadaki mürekkep izlerine büyülenmiş gibi bakıyor." (Grosser Hirschgraben No: 23)
Şehri Main Nehri’nden tekne turuyla da keşfedebilirsiniz. Primus Line’ın gişesinden alacağınız 8.7 Euro’luk biletle, Goethe gemisine atlayıp, tam 1,5 saat su üstünden şehri seyredebilirsiniz. (Mainkai No: 36) Çiçeklere meraklıysanız Avrupa’nın en ünlü botanik bahçelerinden Palmengarten’a uğrayın. 1868’de kurulmuş, yılda 700 bin kişi geziyor. Alışverişin adresi, kent merkezindeki ünlü mağaza Kaufhof’un çevresi. Trafiğe kapalı olan çevre caddelerde dünyanın önde gelen markalarının mağazaları bulunuyor. Örneğin, Goethestrasse’de giyimden, mücevhere, elektronik eşyadan şarap butiklerine kadar her şeyi bulabilirsiniz.
EĞLENCE MEKANLARI, LEZZET DURAKLARI
Gençlerin eğlence mekanı Sachsenhausen hedonistlerin restoranı Silk
Frankfurt’ta eğlence hafta sonlarında doruğa çıkıyor. Barlar, kafeler, gece kulüpleri dolup taşıyor. Barların yoğunlaştığı sosyalleşme mekanı Sachsenhausen Caddesi. Kentin en moda gece kulübü ise Cocoon Club. Tekno müziğin ünlü isimlerinden DJ Sven Vath’ın işlettiği kulüpte eğlence sabah 6.00’ya kadar sürüyor. Giriş ücreti 15 Euro.(Carl Benz Strasse No: 21) Tek gecelik buluşmaların mekanı, Nordend semtindeki Harvey’s. Hauptbahnhof, yani garın çevresinde batakhane türündeki eğlence yerleri, seks mağazaları sıralanıyor. Bu bölgelerin pek güvenli olmadığını, özellikle gece gar çevresinde uyuşturucu kullananların toplandığını bilmenizde yarar var.
Klasik Batı Müziği’ni, özellikle operayı seviyorsanız mutlaka Frankfurt Operası’na uğrayın. 1997 ve 2003’te Avrupa’da Yılın Operası seçildi. Geçen sezon 12 eserin prömiyeri yapıldı. (Untermainanlage No: 11)
ŞARAP TESTİLERİ TAVANA ASILI
Frankfurt denince çoğumuzun ilk aklına gelen, bir sosis türü: Frankfurter. Evet, bu şehirde sosis kültürü gayet gelişmiş. Frankfurter ve Bockwurst türü sosisler haşlanıyor. Ekmek arası, ızgara sosis istiyorsanız, sığır etinden yapılan Zindswurst’u öneririz.
Yerel mutfağın en önemli unsuru patates. Çorbası yapılıyor, balıkla birlikte servis ediliyor, her yemeğin yanında yedi çeşit yeşillikten yapılma sosla tatlandırılmış patates ikram ediliyor. Elma şarabı eşliğindeki yemekler köy ekmeğiyle sunulan, köy peyniriyle başlıyor, çorba, et çeşitleriyle devam ediyor, mürdüm eriğiyle yapılan bir pastayla noktalanıyor. En popüler et yemeklerinden domuz koket, elma şarabı, soğan, defneyle lezzetlendirilmiş lahana eşliğinde sunuluyor. Yerel lezzetler size pek cazip gelmediyse, dünya mutfağının tüm örneklerini şehrin sokaklarındaki restoranlarda bulabilirsiniz. Vatan hasreti çekerseniz, Türk mahallesindeki kebapçılara uğrayabilirsiniz.
Kentin en ilginç bira evlerinden biri Haus Wertheym. Tavanına toprak şarap testileri asılı restoranda, Alman usulü, biraz hoyratça servis yapılıyor. (Fahror No: 1) Daha özenli bir servis için uğramanız gereken restoran, Stadel Müzesi yakınlarındaki Holbein’s. (Holbeinstrasse No: 1) Arjantin bifteği, vanilya köpüklü Kanada istakozu meşhur. Meşhur elma şarabını ya da orijinal ismiyle ebbelwoi’yi Sachsenhausen’daki Adolf Wagner’de tadın. (Schweizer Strasse No: 71) Eğer elma şarabı ilginizi çektiyse, Römemberg Meydanı’ndan meşhur şarap ekspresine atlayın. Rengarenk boyalı bir tramvay olan Ebbelwei-Express, bir saatlik turunda elma şarabının ünlü mekanlarından geçiyor. Altı Euro’luk bilete bir bardak elma şarabı dahil. (www.ebbelwei-express.com)
YATAKLI RESTORANDA AKŞAM YEMEĞİ
Yerel peynir, meşhur Alman ekmeği, balık, sosis çeşitlerini bir arada görmek isterseniz cumartesi kurulan açıkpazara, Kleinmarkthalle’a (Hasengasse No: 5-7) uğrayın. Her tür yerel şarabın iyisini bulabileceğiniz Nordend semtindeki Friedberger Platz ise cuma günleri kuruluyor. Tatlılara düşkünseniz Zarges’de, çilekli yerel tatlı Beutel’i tadın. (Kalbacher Gasse No: 10) Üstüne iyi bir kahve içmek istiyorsanız Hauptwache’deki Cafe Wacker’i bulun. Edebiyata meraklıysanız, geçmiş yıllarda Amos Oz, Mario Vargas Llosa gibi yazarların okurlarıyla buluştuğu, kitaplarını okuduğu Literaturhaus’a uğrayın. Paris adlı kafesinde meşhur risottolu, limonlu sote kalkan balığını tadın. (Schöne Aussicht No: 2)
Tüm bunların ötesinde unutulmaz bir yemek serüveni için, kredi kartınızı yıpratmayı göze alıp, Silk’e uğramanızı tavsiye ederiz. Avusturyalı şef Mario Lohninger, Roma usulü hedonist tapınağı yaratmış restoranında. Beyaz deri yatakların üzerine kurulup, Bay Lohninger’in pişirdiği lezzetlerin keyfini çıkarın. 10 kap standart mönü, kişi başına 88 Euro. (Carl Benz Strasse No: 21)
ÇEVREDEKİ KASABALARA GÜNÜBİRLİK GEZİLER
Ren Vadisi, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde
Main Nehri’nden tekneyle, yerel trenlerle ya da gelişmiş otoyolu ağını kullanarak Frankfurt çevresindeki küçük kasabalara, köylere günübirlik keşif turları yapabilirsiniz. Bağlar, ortaçağ şatolarıyla süslü köylere ulaşmak en fazla 1,5 saatinizi alacak. Tren (www.bahn.de) ve tekne seferleri (www.k-d.com) tarifesini internetten öğrenebilirsiniz.
Rüdesheim, Loreley Vadisi’nin güney ucunda 10 bin nüfuslu küçük bir kasaba. Şarapçılık merkezi. Keltler tarafından kurulmuş, Romalılarca yönetilmiş, Brömserburg Şatosu ve Niederwalddenkmal Parkı’yla ünlü. Frankfurt garından trene bindikten 68 dakika sonra Rüdesheim’dasınız. Şehrin turistik merkezinde tur attıktan sonra, Niederwald’e tırmanan telesiyeje atlayın, bağların üstünden Ren Nehri’ni seyredin. Dönüşte zaman kaybetmeden sahile inin ve Ren Nehri’nden St. Goar’a kadar uzanan tekne turuna katılın. Gişede, tren biletini gösterene yüzde 20 indirim var. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine giren bu rotada, birçok şato, küçük kasabayı sonbahar atmosferinde göreceksiniz. Yolda Braubach’ta inip Marksburg Şatosu’nu gezebilirsiniz. St. Goar’a vardığınızda, yerel şarap Federweisse’yi mutlaka tatın.
HELMUT KOHL’ÜN GÖZDE KASABASI
Trenle yaklaşık 90 dakikada ulaşacağınız Wuerzburg, görkemli Festung Marienberg Şatosu ve Residenz Sarayı’yla ünlü. Çevresi bağlarla kaplı. Restoranlarında meşhur Steinwein servis ediliyor.
Heidelberg, büyüleyici Neckar Vadisi’nde, şatoları, bağlarıyla kartpostallarda gördüğümüz manzaralara sahip bir şehir. Trenle yaklaşık bir saat sürüyor. Trier, Roma İmparatorluğu izlerini görebileceğiniz en eski kentlerden biri. Kentin tarihi dokusu korunmuş, müzeleri ilgi çekici. Speyer, eski başbakanlardan Helmut Kohl’ün resmi konuklarını ağırladığı tarihi küçük kasaba. Sadece görkemli katedrali bile gitmeye değer. Magdeburg, parke taşlı sokakları, tarihi binaları, hemen ardındaki tepede yükselen görkemli şatosuyla küçük bir üniversite şehri. Çok az turistin fark ettiği, keşfettiği Gelnhausen sakin bir kasaba. Frankfurt’un güneyinde. Ortaçağ atmosferi iyi korunmuş. Doğayı, yürüyüşü sevenler için cennet sayılabilecek Saalburg, Taunus tepelerinde. Kasabadaki Roma surları hálá ayakta.
OTOMOBİLLE ŞARAP TURU
Ren bölgesinde bağbozumu zamanı otomobille çıkılabilecek en güzel yolculuklardan biri de Bergstrasse Şarap Rotası. Darmstadt’tan başlayıp, B3 karayolunu izleyerek, dağlardan Eberstadt ve Zwingenberg’e uzanıyor. Wiesloch’ta sona eriyor. Suya yakın olmak istiyorsanız Marburg yakınlarındaki Roth’tan kanoyla Lahn Nehri’nde tura da çıkabilirsiniz.
GEZİLECEK, GÖRÜLECEK YERLER
Şair Ahmet Haşim’i hayrete düşüren eve uğrayın, Goethe gemisiyle Main Nehri turuna çıkın
Geniş bir şehir olmasına karşın Frankfurt merkezindeki müzeler, tarihi mekanlar birbirine yürüyüş mesafesinde. Gelişkin metro ağı kullanıldığında, şehir içindeki ulaşım çok kolay. 12,5 Euro’ya iki günlük "Discover Frankfurt" kartıyla metro, otobüs sınırsız kullanılabiliyor. Ayrıca müzelere yüzde 50 indirimle girilebiliyor.
Öncelikle Main Kulesi’ne çıkıp şehri kuşbakışı seyredin. Şehri çepeçevre saran ormanları, merkezdeki gökdelenleri, imparatorların taç giydiği gotik kiliseyi görün. Almanya’da ortaçağ dokusunu en belirgin şekilde sergileyen yegane mahalle, Frankfurt’un merkezinde. Römemberg’deki dokuz ahşap ve kagir bina, 1405’te şehrin zengin tüccarlarınca yaptırılmış. Belediye binası olarak kullanılan en büyük yapıda bir zamanlar yeni taç giyen krallar ilk şölenlerini düzenlermiş. 2. Dünya Savaşı’nda yıkılınca, bölge eski haline uygun olarak, yeniden inşa edilmiş. Yakınlardaki tarihi binalardan Steinerne Haus, Schirn Haus ve Leinwandhaus’da çağdaş resim ve fotoğraf sergileri düzenleniyor.
SCHAUMAINKAI’NİN MÜCEVHERLERİ
Şehrin 30 civarında müzesi, sanat galerisi Main Nehri’nin iki yanına sıralanmış. İçlerinde yedisinin Almanya’da benzeri yok. En görkemlisi güney yakasındaki Stadel. (Schaumainkai No: 63) Üç bin resimden oluşan dev koleksiyonunda Botticelli’den Monet’ye, Renoir’dan Munch’e resmin 700 yıllık serüveni gözler önüne seriliyor. Mimariye meraklıysanız çıkışta, merkezin ters yönünde yürüyün. 43 numaradaki Alman Mimari Müzesi’ne uğrayın. 19. yy projelerini, eskizlerini yakından inceleyin. Müzedeki Augusto Burelli ve Paolo Gennaro’nun çizgilerinden "Sinan’ın Camileri" sergisi kasıma kadar açık. Mimari ilginizi çekmiyorsa, iki bina gerideki Alman Film Müzesi sizi bekliyor. Film tarihini, geçen yüzyılın başındaki stüdyo dekorlarında görün. Caddeden yaklaşık 200 metre daha ilerlediğinizde karşınıza en geniş etnik eserler müzesi çıkacak. 29 numaradaki Dünya Kültürü Müzesi’nde başta Afrika olmak üzere Üçüncü Dünya ülkelerinden getirilmiş 70 bin eser sergileniyor. Eğer enerjiniz kaldıysa, Schaumainkai Caddesi 17 numarada Tatbiki Güzel Sanatlar Müzesi, yani "mak.frankfurt"a uğramayı ihmal etmeyin. Koleksiyonundaki İslam, Avrupa ve Uzakdoğu sanatının en nadide örneklerinden hat, porselen, cam, seramik objelerin sayısı 30 bini aşıyor. Yakınlardaki İkona Müzesi de koleksiyonuyla iddialı. (Brückenstrasse No:3-7)
Caddeden merkeze doğru dönüp, yürüdüğünüzde 83 numarada, yerel sanat örneklerinin bulunduğu Giersch House’a düşecek yolunuz. 19 ve 20. yy sanatçılarının eserlerini sergileyen müzede koleksiyon yılda iki kez değiştiriliyor. Karşı köşesinde, bahçe içindeki tarihi köşk (Liebighaus) antik heykel müzesi. İletişim Müzesi, aynı caddede, 81 numarada. 1891’de inşa edilen binasına 1990’da gözalıcı cam bir bölüm eklendi. Posta vagonlarından, postacı kıyafetlerine kadar binbir çeşit araç, eşya, kıyafet, obje içeride sizi bekliyor. Eğer müzelerden yorulduysanız, kendinizi bu bölgedeki parklara atabilirsiniz. Çevresi 75 kilometrelik orman şeridiyle çevrili kentin içinde, toplam genişlikleri 5 hektara ulaşan 48 park bulunuyor. Bunların en güzelleri güney yakasında.
Main’in kuzey yakasındaki müzelere gelince. Commerzbank’ın 259 metre yüksekliğindeki gökdeleni kadar dikkat çekmese de, Alman Merkez Bankası özel bir yapı. İçindeki Para Müzesi’nde sadece paranın tarihi anlatılmıyor. Avrupa Merkez Bankası sisteminin çalışma esasları da yansıtılıyor. 1878’den kalma beş yapıdan oluşan Tarih Müzesi (Saalgasse No: 19) şehrin 800 yıllık öyküsünü gözler önüne seriyor. Burada şehrin 2. Dünya Savaşı öncesi maketini de göreceksiniz. Binanın batısındaki 700 yıllık Carmelite Manastırı bugün Prehistorya Müzesi. Yakınlardaki Roma kenti Nida’nın kalıntıları buraya taşınmış. Römerberg’deki Modern Sanatlar Müzesi’ne mimarisi nedeniyle "Pasta Dilimi" adını takmış Frankfurt’lular. Andy Warhol’dan Joseph Beuys’a onlarca sanatçının eserini burada görmek mümkün.
FAUST BU EVDE YAZILMIŞTI
Goethe’nin 1754’te, beş yaşında temel taşını koyduğu ev, bugün şehrin en çok gezilen müzelerinden biri. Faust’u kaleme aldığı küçük odada zaman adeta durmuş. Yazarın kişisel eşyaları, yazıları bu evde sergileniyor. Şair Ahmet Haşim, 1932 sonbaharında bu evi ziyaret ettikten sonra güncesine şu notu düşmüştü: "Goethe bugün ölmüş gibi, Avrupa’nın her köşesinden çelenkler gelmiş, hayret ettim. Ziyaretçiler, Faust’u yazdığı masadaki mürekkep izlerine büyülenmiş gibi bakıyor." (Grosser Hirschgraben No: 23)
Şehri Main Nehri’nden tekne turuyla da keşfedebilirsiniz. Primus Line’ın gişesinden alacağınız 8.7 Euro’luk biletle, Goethe gemisine atlayıp, tam 1,5 saat su üstünden şehri seyredebilirsiniz. (Mainkai No: 36) Çiçeklere meraklıysanız Avrupa’nın en ünlü botanik bahçelerinden Palmengarten’a uğrayın. 1868’de kurulmuş, yılda 700 bin kişi geziyor. Alışverişin adresi, kent merkezindeki ünlü mağaza Kaufhof’un çevresi. Trafiğe kapalı olan çevre caddelerde dünyanın önde gelen markalarının mağazaları bulunuyor. Örneğin, Goethestrasse’de giyimden, mücevhere, elektronik eşyadan şarap butiklerine kadar her şeyi bulabilirsiniz.
EĞLENCE MEKANLARI, LEZZET DURAKLARI
Gençlerin eğlence mekanı Sachsenhausen hedonistlerin restoranı Silk
Frankfurt’ta eğlence hafta sonlarında doruğa çıkıyor. Barlar, kafeler, gece kulüpleri dolup taşıyor. Barların yoğunlaştığı sosyalleşme mekanı Sachsenhausen Caddesi. Kentin en moda gece kulübü ise Cocoon Club. Tekno müziğin ünlü isimlerinden DJ Sven Vath’ın işlettiği kulüpte eğlence sabah 6.00’ya kadar sürüyor. Giriş ücreti 15 Euro.(Carl Benz Strasse No: 21) Tek gecelik buluşmaların mekanı, Nordend semtindeki Harvey’s. Hauptbahnhof, yani garın çevresinde batakhane türündeki eğlence yerleri, seks mağazaları sıralanıyor. Bu bölgelerin pek güvenli olmadığını, özellikle gece gar çevresinde uyuşturucu kullananların toplandığını bilmenizde yarar var.
Klasik Batı Müziği’ni, özellikle operayı seviyorsanız mutlaka Frankfurt Operası’na uğrayın. 1997 ve 2003’te Avrupa’da Yılın Operası seçildi. Geçen sezon 12 eserin prömiyeri yapıldı. (Untermainanlage No: 11)
ŞARAP TESTİLERİ TAVANA ASILI
Frankfurt denince çoğumuzun ilk aklına gelen, bir sosis türü: Frankfurter. Evet, bu şehirde sosis kültürü gayet gelişmiş. Frankfurter ve Bockwurst türü sosisler haşlanıyor. Ekmek arası, ızgara sosis istiyorsanız, sığır etinden yapılan Zindswurst’u öneririz.
Yerel mutfağın en önemli unsuru patates. Çorbası yapılıyor, balıkla birlikte servis ediliyor, her yemeğin yanında yedi çeşit yeşillikten yapılma sosla tatlandırılmış patates ikram ediliyor. Elma şarabı eşliğindeki yemekler köy ekmeğiyle sunulan, köy peyniriyle başlıyor, çorba, et çeşitleriyle devam ediyor, mürdüm eriğiyle yapılan bir pastayla noktalanıyor. En popüler et yemeklerinden domuz koket, elma şarabı, soğan, defneyle lezzetlendirilmiş lahana eşliğinde sunuluyor. Yerel lezzetler size pek cazip gelmediyse, dünya mutfağının tüm örneklerini şehrin sokaklarındaki restoranlarda bulabilirsiniz. Vatan hasreti çekerseniz, Türk mahallesindeki kebapçılara uğrayabilirsiniz.
Kentin en ilginç bira evlerinden biri Haus Wertheym. Tavanına toprak şarap testileri asılı restoranda, Alman usulü, biraz hoyratça servis yapılıyor. (Fahror No: 1) Daha özenli bir servis için uğramanız gereken restoran, Stadel Müzesi yakınlarındaki Holbein’s. (Holbeinstrasse No: 1) Arjantin bifteği, vanilya köpüklü Kanada istakozu meşhur. Meşhur elma şarabını ya da orijinal ismiyle ebbelwoi’yi Sachsenhausen’daki Adolf Wagner’de tadın. (Schweizer Strasse No: 71) Eğer elma şarabı ilginizi çektiyse, Römemberg Meydanı’ndan meşhur şarap ekspresine atlayın. Rengarenk boyalı bir tramvay olan Ebbelwei-Express, bir saatlik turunda elma şarabının ünlü mekanlarından geçiyor. Altı Euro’luk bilete bir bardak elma şarabı dahil. (www.ebbelwei-express.com)
YATAKLI RESTORANDA AKŞAM YEMEĞİ
Yerel peynir, meşhur Alman ekmeği, balık, sosis çeşitlerini bir arada görmek isterseniz cumartesi kurulan açıkpazara, Kleinmarkthalle’a (Hasengasse No: 5-7) uğrayın. Her tür yerel şarabın iyisini bulabileceğiniz Nordend semtindeki Friedberger Platz ise cuma günleri kuruluyor. Tatlılara düşkünseniz Zarges’de, çilekli yerel tatlı Beutel’i tadın. (Kalbacher Gasse No: 10) Üstüne iyi bir kahve içmek istiyorsanız Hauptwache’deki Cafe Wacker’i bulun. Edebiyata meraklıysanız, geçmiş yıllarda Amos Oz, Mario Vargas Llosa gibi yazarların okurlarıyla buluştuğu, kitaplarını okuduğu Literaturhaus’a uğrayın. Paris adlı kafesinde meşhur risottolu, limonlu sote kalkan balığını tadın. (Schöne Aussicht No: 2)
Tüm bunların ötesinde unutulmaz bir yemek serüveni için, kredi kartınızı yıpratmayı göze alıp, Silk’e uğramanızı tavsiye ederiz. Avusturyalı şef Mario Lohninger, Roma usulü hedonist tapınağı yaratmış restoranında. Beyaz deri yatakların üzerine kurulup, Bay Lohninger’in pişirdiği lezzetlerin keyfini çıkarın. 10 kap standart mönü, kişi başına 88 Euro. (Carl Benz Strasse No: 21)
ÇEVREDEKİ KASABALARA GÜNÜBİRLİK GEZİLER
Ren Vadisi, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde
Main Nehri’nden tekneyle, yerel trenlerle ya da gelişmiş otoyolu ağını kullanarak Frankfurt çevresindeki küçük kasabalara, köylere günübirlik keşif turları yapabilirsiniz. Bağlar, ortaçağ şatolarıyla süslü köylere ulaşmak en fazla 1,5 saatinizi alacak. Tren (www.bahn.de) ve tekne seferleri (www.k-d.com) tarifesini internetten öğrenebilirsiniz.
Rüdesheim, Loreley Vadisi’nin güney ucunda 10 bin nüfuslu küçük bir kasaba. Şarapçılık merkezi. Keltler tarafından kurulmuş, Romalılarca yönetilmiş, Brömserburg Şatosu ve Niederwalddenkmal Parkı’yla ünlü. Frankfurt garından trene bindikten 68 dakika sonra Rüdesheim’dasınız. Şehrin turistik merkezinde tur attıktan sonra, Niederwald’e tırmanan telesiyeje atlayın, bağların üstünden Ren Nehri’ni seyredin. Dönüşte zaman kaybetmeden sahile inin ve Ren Nehri’nden St. Goar’a kadar uzanan tekne turuna katılın. Gişede, tren biletini gösterene yüzde 20 indirim var. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine giren bu rotada, birçok şato, küçük kasabayı sonbahar atmosferinde göreceksiniz. Yolda Braubach’ta inip Marksburg Şatosu’nu gezebilirsiniz. St. Goar’a vardığınızda, yerel şarap Federweisse’yi mutlaka tatın.
HELMUT KOHL’ÜN GÖZDE KASABASI
Trenle yaklaşık 90 dakikada ulaşacağınız Wuerzburg, görkemli Festung Marienberg Şatosu ve Residenz Sarayı’yla ünlü. Çevresi bağlarla kaplı. Restoranlarında meşhur Steinwein servis ediliyor.
Heidelberg, büyüleyici Neckar Vadisi’nde, şatoları, bağlarıyla kartpostallarda gördüğümüz manzaralara sahip bir şehir. Trenle yaklaşık bir saat sürüyor. Trier, Roma İmparatorluğu izlerini görebileceğiniz en eski kentlerden biri. Kentin tarihi dokusu korunmuş, müzeleri ilgi çekici. Speyer, eski başbakanlardan Helmut Kohl’ün resmi konuklarını ağırladığı tarihi küçük kasaba. Sadece görkemli katedrali bile gitmeye değer. Magdeburg, parke taşlı sokakları, tarihi binaları, hemen ardındaki tepede yükselen görkemli şatosuyla küçük bir üniversite şehri. Çok az turistin fark ettiği, keşfettiği Gelnhausen sakin bir kasaba. Frankfurt’un güneyinde. Ortaçağ atmosferi iyi korunmuş. Doğayı, yürüyüşü sevenler için cennet sayılabilecek Saalburg, Taunus tepelerinde. Kasabadaki Roma surları hálá ayakta.
OTOMOBİLLE ŞARAP TURU
Ren bölgesinde bağbozumu zamanı otomobille çıkılabilecek en güzel yolculuklardan biri de Bergstrasse Şarap Rotası. Darmstadt’tan başlayıp, B3 karayolunu izleyerek, dağlardan Eberstadt ve Zwingenberg’e uzanıyor. Wiesloch’ta sona eriyor. Suya yakın olmak istiyorsanız Marburg yakınlarındaki Roth’tan kanoyla Lahn Nehri’nde tura da çıkabilirsiniz.