Dağından bal, ovasından yağ akan bölge
Ege'de beni çeken bir şeyler var. Özellikle bu küçük Menderes havzasının şiirin ilçesi Ödemiş'e yolum hep düşüyor. Hem sakin ve güzel hem de barındırdıklarıyla zengin bir İzmir ilçesi… İşte size Ödemiş gezi rehberi…
Önce lezzetten başlayayım. İzmir tulumu diye bildiğimiz peynir Ödemiş'te üretilen ve bir kilosunda 10 litre süt bulunan, lezzetli bir peynir. Bir dilim yiyen bir bardak süt içmiş kadar oluyormuş. Bu bilgileri Gölcük Süt Ürünleri'nde ziyarette bulunduğum İsmail Dadal beyden öğreniyorum.
Yatırımcısı Mustafa Yiyen'le 45 yıllık bir geçmişe dayanan başarı hikâyesini dinlerken, bir işin istikrar ve sabrını ve yenilen teknolojiyle zamana eşlik etmesini ekibin inancını dinliyor, İsmail beyle 30 yıldır birlikte çalışmalarının güven olduğunu öğreniyorum. Tabii ki, çeşitli peynirlerinin ikramlarıyla gülümseyerek ayrılıyoruz.
Bademli'deki ‘Kiraz Festivali’ne sunumlarla eşlik ediyorum. Köy meydanında şimdi mahalle oldu tabi altımızdan dereler akan, sarmaşıkları, değirmenler içinde lokalde meşhur köftemizi yiyoruz. Ama pazardan geçerken sac böreği kokusu aldığım için hemen sipariş ediyorum. Üreten kadınlarımız tarlada, mutfakta, ellerinin değdiği her yerden ne lezzetler çıkıyor. Var olun…
Sahneye bir hanım ablamızı davet ediyorum. “Var mı sorunun?” diyorum. “Sütümüz az para ediyor, gübremiz pahalı” diye dertleniyor. “Devletimizin desteğiyle büyüyeceğiz, büyüteceğiz” diyor Gülşen abla… Bademli'den ayrılıyor ve Ödemiş'e dönüyoruz…
Türkiye'nin yüzde 50 fidanı bu bölgeden gidiyor. Öyle verimli bir doğal kaynak ve zemine sahip ki… İtalyanlar ve Hollandalı yatırımcılar gelip bölgeyi takip ediyorlar. Bunları Kardelen Peyzajın yatırımcısı Selahattin Altun’dan aldığım bilgilerle yazıyorum. Kendisi her gün 110 km. yol gelerek. Ödemiş'teki fidanlıkları ve süs bitkilerinin kuş sesleri eşliğindeki kamelyasını ofis yapmış. Tatlı bir gıpta etmedim değil…
Şehirlerin yoğun temposu alışveriş merkezlerinin doğadan uzaklaştırmasıyla hepimizin özlem duyduğu bir doğal yaşam alternatifi arayışı başladı. Bizler toprakla büyüdük, ağaçlara çıktık komşumuzun meyvesini koparırken yakalanıp, kovalandık bazen ağaçta mahsur kaldık diyor ve ekliyor. Zeytinin ağaçta mı, yerde mi yetiştiğini soran çocuklarımız var. Kendisi Rizeli bir İzmirli… 1000 yıllık zeytin ağacını nasıl taşıdıklarını ve koruduklarını anlatırken heyecanını görmek büyük keyifti. Ben de hemen bir poz aldım bu uzun ömürlü zeytin ağacıyla… Türkiye'nin bu kadar peyzaj ve süs bitkilerinin doğanın güzelleşmesine sebep olan bölge nasıl güzel olmaz, nasıl sevilmez… Talya Fidancılıkta çektiğim pozlarda sosyal medyadan hemen yorumlar gelmeye başlıyor, “orası neresi?” Evet Ödemiş bu kadar görsel güzelliğe sahipken, terzi kendi söküğünü dikemez misali, girişleri peyzajları biraz ihmal etmiş gibi… Aslında belki doğal güzelliklerin çokluğundan nazara gelmek istemiyorlar.
Talya fidancılıkta Peyzaj Mim. sevgili Emre Çakır Yurddaşer beni yaseminlerin, nilüferlerin içine atıyor adeta… Kokuyu yazıda hissettirememek cok acı… Beni en çok etkileyen ‘gala çiçeği’ oldu. Düğün organizasyonları yaptığım dönemde pahalı ve narin çiçek olarak kullanırdım. Şimdi dalından keserek ofisteki uzun vazoya tanzim ediyoruz.
Buralara gelirseniz fidanlıklara uğrayıp, mutlaka fotoğraf çektirmelisiniz. Tabi benim şansım, fotoğraf sanatçısı arkadaşım sevgili Hasan Ucar’ın orada olması oldu. Geçen yıl ki, Fotomaraton'da harika bir yarışma yapmıştık, kendisi de komitedeydi…
Birgi, ah Birgei! huzur kasabası, çocukluk yaylam… Uykunuzu en güzelinden aldığınız bir oksijene sahip. Benim oradaki evim Çınaraltı Konağı... Sabah Aydınoğlu Mehmet Bey Cami'den gelen ezan sesi, seni uyandırıp, herkes gibi meydana çağırıyor. Bu caminin yıllar önce (1993) minber kapısı çalınmıştı hatırlarsanız ve İngiltere'den geri getirilmişti (1995) her bir taşı, parçası sanat eseri olan ülkemize daha çok bilgi, bilinç ve eğitimle sahip çıkabileceğiz sanırım...
Çocukluğumuzda espiriyle sorulan soru "Borcu olmayan şehir" derken şimdi tarihini, üretimini, topraklarını görünce “Biz Ödemiş'e çok şey borçluyuz” diyorum. Ve yine geleceğim dağından dal, ovasından yağ akan bu kente... Doğanın dengesini bozmadan yaşamayı anlatacağız her yerde… Bir çiçek belki bir arıyı bekliyor bize bal vermek için ya da başka bir bitkiye gölge oluyor. Çiçekleri çiçekçi ve seradan ya da bahçemizden alıp koyalım evlerimize, koparıp bozmayalım düzeni…
Doğayla, müzikle ve aşkla kalın… Seyahat hayatınızdan eksik olmasın...