Paylaş
- BİRİNCİ AŞAMA: Savaş bölgesi lideri gibi haki giysiler giydi.
- İKİNCİ AŞAMA: Yavaşça gömlek ve cekete geçti.
- ÜÇÜNCÜ AŞAMA: Tak diye kravatla görüldü.
*
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dün ilk kez Şam’a gitti ve Colani’yle buluştu.
Kravatlı Colani görüntüsü de ilk kez işte bu görüşmede ortaya çıktı.
*
Fidan / Colani buluşmasının görüntülerini izledim.
Eşi benzeri görülmemiş bir sıcaklık vardı bu buluşmada.
*
Yeni Suriye yönetiminin gözünde Türkiye’nin yerini merak ediyorsanız...
Colani / Fidan buluşmasının videolarını mutlaka izleyin.
O videolar, yeni Suriye yönetimi ile Türkiye’nin nasıl bir etkileşim içinde olacağını çok net biçimde ortaya koyuyor.
ÖNEMLİ OLAN KRAVAT DEĞİL
Kravatı kendine yakıştırmasını bilmiş Colani.
Ama tabii ki kravat falan değildir önemli olan.
*
Önemli olan şunlardır:
Suriye gibi savaş yorgunu, çok parçalı bir ülkeyi bütünlük içinde tutabilmektir. Bütün kesimlerin katıldığı bir yönetimi kurabilmektir. Farklı inançların özgürce yaşayabildiği bir ülkeyi ortaya çıkarmaktır.
Kravattan ziyade bunlara bakmak gerekir.
DÜRZİ LİDER DE COLANİ’YLE
Lübnan’ın efsanevi Dürzi Lideri Velid Canbolat da Colani’yle bir araya geldi.
*
Bu buluşma Suriye toplumundaki Dürzilerin dışlanmayacağı mesajı içermesi açısından önemli.
*
Nusayriler, Aleviler, Dürziler, Hıristiyanlar, farklı yaşam ve anlayış tarzlarına sahip Müslümanlar... Umarım hiçbiri dışlanmaz.
HAKAN FİDAN’IN RÖPORTAJLARI
Uluslararası medyaya röportajlar veriyor Hakan Fidan. Saymadım ama son on gün içinde en az 5 röportaj vermiştir.
Fidan, bütün röportajlarda aynı temaların üzerinde duruyor:
- Türkiye’nin yeni Suriye’ye yaklaşımı.
- Esad’ın devrilmesinin öyküsü.
- YPG konusundaki kırmızı çizgiler.
*
En fazla vurguladığı husus ise şu: “Suriye’de hiç kimse tahakküm peşinde koşmasın. Ne Türkiye tahakkümü, ne ABD tahakkümü, ne İran tahakkümü, ne Rusya tahakkümü. Hiçbiri olmasın.”
*
Ben bu röportajların Türkiye’nin kendisini dünyaya doğru dürüst anlatması açısından çok önemli ve çok faydalı olduğunu düşünüyorum.
*
Sadece şöyle bir tavsiyede bulunabilirim:
Fidan’ın Türk medyasının da sorularını yanıtlaması, iç kamuoyunun bilgilendirilmesi açısından çok faydalı olabilir.
TERÖR APARATLARINA GAZETECİ DENİR Mİ
Teşrin Barajı, şu anda SMO ile YPG güçleri arasındaki çatışmaların devam ettiği bir yer.
Bu bölgede bir SİHA saldırısı gerçekleştirilmiş, saldırıda iki kişi hayatını kaybetmiş:
Cihan Bilgin ve Nazım Daştan.
*
PKK’ya yakın ne kadar yapı varsa hepsi birden şöyle diyor:
*
“Cihan Bilgin ve Nazım Daştan gazetecidir. Bölgede görevlerini yaparken öldürüldüler.”
*
Bu büyük bir yalan.
Her iki isimle ilgili minnacık bir araştırma yapanlar, anında şunları fark edeceklerdir ki...
- İkisi de terör örgütünün propaganda elemanı.
- İkisi de terör örgütünün sesini duyurmaya çalışıyor.
- İkisi de sahadaki savaşın bir parçası.
*
Bu iki isme “habercilik dışında hiçbir amaç taşımayan gerçeğin peşindeki gazeteciler” muamelesi yapmak, kamuoyuyla alay etmektir.
DİSK’ten İstanbul Barosu’na kadar ülkemizdeki bazı kurumlar, resmen ve alenen bunu yaptılar ve bu kurumlar aleyhinde soruşturmalar açıldı.
*
Bu soruşturmaların açılmasını hiç kimse yadırgamasın.
İngiltere’de, Fransa’da, ABD’de falan gazeteciliği teröre maske olarak kullanmaya kalkanları savunanlara neler yapıldığı ya da yapılacağı düşünülürse...
Ortada yadırganacak pek bir şey olmadığı anlaşılır.
KARIŞMAYIN MİLLETİN YILBAŞISINA
Yılbaşı kutlamak, Cumhuriyet’le birlikte başlamadı bizde.
Osmanlı’nın son dönemlerinden beridir bu kutlama yapılıyor.
Ve tabii artık bir gelenek haline de geldi.
*
Bu arada bir geleneğimiz daha oluştu: Yılbaşı kutlamalarına karşı çıkma geleneği. Bu da yıllardır sürdürülen bir şey.
*
Halbuki bu dünyadaki en mutlu kişi, başkasının neyi kutlayıp kutlamadığına karışmayan kişidir.
Hadi o zaman şarkımızı söyleyelim: Bütün dünya buna inansa / Bir inansa / Hayat bayram olsa / İnsanlar el ele tutuşsa / Uzansak sonsuza falan.
Paylaş