Bulutların üzerindeki çocuklar...
Kaçkarlar, son üç yıldır çocuk kamplarına ev sahipliği yapıyor. Doğanın içinde, hayvanların otladığı, bulutların üstünde bambaşka bir dünya burası onlar için... Tabiatın içinde çocukların performansına tanıklık etmek insana hem inanılmaz bir deneyim, hem de hem mutluluk yaşatıyor.
Çocukluğu benim gibi yüksek dağlarda geçenler için bütün bir sahanın oyun alanı olduğu, o sonsuz düş diyarında yaşamak ne büyük bir şanstı. Yaylaya gitmenin meşakkati bir tarafa, gittikten sonra başlayan o ‘üç aylık’ armağan, herhalde dünyada çok ama çok az çocuğa kısmet olmuştur. Kaçkarlar’ın engin bağışlayıcılığında büyüyenler olarak, bizi her defasında sarıp sarmalayan, şaşırtan, sevindiren bu dağlara kelimenin tam anlamıyla tutkunduk. Öyle ki, bir çoğumuz uzak yerlerde hep o yaylacılığın çocukluk izlerinin hatırına senede 10 gün bile olsa memlekete gelir, hasret giderirdi. Benim gibi temelli dönenler de yok değildi.
Yaklaşık sekiz senedir memleketimde yaşıyorum, doğup büyüdüğüm yerlerde varolma mücadelesi veriyorum, bunu yaparken geçmişten bugüne yaşadıklarımı gelen insanlarla paylaşıyorum. Son üç yıldır da, bunu özellikle çocuklarla yaptığımız, ‘Kampa Gidelim mi Baba?’ etkinliği ile perçinliyoruz. Bu proje, Alpay Oğuş’un 10 yıldır, önce İstanbul’da haftasonu kamplarıyla başlattığı, ardından Kazdağları’nda, Dedetepe’de, Bozcaada’da, Karadeniz’de ve Türkiye’nin birçok özel bölgesinde, çocukların aileleriyle birlikte doğal yaşamı deneyimlediği, doğayı yakından tanıma imkânı bulduğu, bunu yaparken doğanın elverdiği koşullar çerçevesinde bir şeyler ürettiği, bir yaşam formu aslında.
Asıl amacı, çocukların doğaya adapte olmasını sağlayarak, özellikle gelişimlerinin önünde büyük bir problem gibi duran teknolojik aygıtlardan ve zararlı beslenme alışkanlıklarından uzaklaşmasına yardımcı olmak.
Yaz ortasında kayma keyfi
Kaçkarlar, son üç yıldır, ‘Kampa Gidelim mi Baba?’ etkinliğine ev sahipliği yapan yerlerden. Çocuk kamplarını Kaçkarlar’da uygulamak, batı taraflarının imkânlarıyla kıyaslandığında biraz zor gibi gözükse de, böyle bir tabiatın içerisinde çocukların performansına tanıklık etmek insana moral veriyor.
Bugüne kadar yaklaşık 100’ün üzerinde çocuğun aileleriyle birlikte katıldığı Kaçkarlar etkinliklerinde, Verçenik göllerinden Samistal yaylasına, Pokut ve Sal yaylalarından, Çiçekli, Kale Palakçur, Gito, Ambarlı, Kaşvaç, Elevit, Amlakit, Hazindağ, Apivanak gibi onlarca Kaçkar yaylalarına birçok rota ile çocuklar, doğanın dört mevsimine şahit oldu. 3 bin metreye yaklaşık ters lale türünü de gördüler, orman güllerini de...
Çok nadir görülen huş tavuklarının orman güllerinin arasından havalanmasını izleyip, asırlık gürgen ağaçlarının içerisinden yürüyüp kadim patikalarla ipek yolunun eski güzergâhlarında mantarları, yosunları, kuşları, doğanın seslerini dinlediler.
Bazen kıştan kalma kar örtüsü izin vermedi yürümelerine, onlar da yazın ortasında karda kayma keyfini yaşadılar, bazen sadece yağmurun melodisine eşlik ettiler. Çocuklarla yürürken aklıma hep yaylaya yürüdüğümüz yollar geliyordu, onların böyle bir yaylası yoktu ama kısa süreliğine de olsa o deneyimi yaşama şansına sahiptiler. Bazen yoruldular ama hepsinin ayrılırken, bu kadar yükseklerde doğanın içerisinde olmaktan mutlu olduklarını gözlemledim. Zaten amaç da buydu, çocukları doğa ile buluşturmak, bunu yaparken çok da müdahale etmeden onların keşfetmelerini sağlamak.
Bambaşka bir dünyayı keşfedin
Çocukların en çok “Ne kadar yolumuz kaldı?” sorusunu soruyor. Cevapsa “İki dakika!” oluyor genelde. Hemen ardından, “Nereye gidiyoruz?” sorusuna verilen, “Şu tepenin arkasına…” cevabına ise çoğunlukla hep birlikte gülüyoruz. Neşenin eksik olmadığı, Kaçkarlar’da mevsimsel deneyimlerin yaşandığı, bambaşka bir dünyayının keşfedildiği böylesine bir deneyimi çocuklardan esirgememek gerekiyor. Bunun için ‘kampagidelimmibaba.com’ adresine bakabilir, çocuklarınızla bu bambaşka dünyaya yapacağınız yolculuğa yerinizi ayırtabilirsiniz...
"Glamping" adı nereden geliyor?