Baharda Karadeniz turu
Bahar mevsimi toprağın çözülüşünün, suyun toprağa kavuşmasının hikayesidir bir bakıma. Karadeniz Bölgesi'nde ise yaylaya çıkışın müjdecisidir. Binlerce renk ve çeşitte bitkinin; yağmurların, masmavi gökyüzünün yazılmamış öyküsüdür bahar mevsimi Karadeniz’de. Karadeniz'e gitmek isteyenlere önerim, bir defa olsun baharda Karadeniz’i görmeleri.
Karadeniz’de mevsim dönüşümlerinin her biri ayrı bir güzelliktedir. Bölgeye giden, az çok bunun ne demek olduğunu anlar. Ben Çamlıhemşin’de geçen çocukluğumda en çok sonbahar mevsimine geçişi severim. Ama ilkbaharın da es geçilmeyecek o kadar çok yanı var ki...
En başta, ağır bir kış yükünün altında dinginleşen gürgen, ıhlamur, kestane ve kızılağaçların renk cümbüşünden başlamak gerek. Her birinin dallarında ayrı bir telaş vardır ve hepsi kendini nemli bir yaz mevsimine hazırlar. Çünkü gurbetçisi bol olan bölgenin yazlık misafirlerinin en çok kendilerini seyredeceğini bilirler. Ve çıplak gözle kışın çok rahat seçilebilen orman örtüsü, baharın gelişiyle artık yavaş yavaş bütünün içinde kaybolur. Peki, sadece ağaçlar mı? Elbette değil.
Baharla birlikte, sadece doğa değil insan da canlanır adeta. İlk olarak; bütün bir kışı ahırda geçirmek zorunda kalan ve sahiplerinin karlı ormanlardan getirdiği ve Hemşinlilerin ‘alaf’ dediği kumar ağaççıklarının yapraklarıyla karnını doyuran süt ineklerinin bayramıdır bahar mevsimi. Çünkü baharla birlikte ahırdan çıkılacak ve bir-iki ay içinde yükseklere, yaylalara çıkılacaktır. Bu, ahırdaki hayvanlarına bakmakta zorlanan köylüler için de çok önemli bir şeydir. Ahırdan çıkan hayvanların kırlara salınmaması için artık bir sebep yoktur.
Karadeniz kadınları hayvanlarına âşıktır; onlara isim verir, süsler ve bir gelin gibi ahırdan çıkışını adeta tören haline getirir. Bizim evdeki hayvanları zaman zaman kıskandığımı hatırlıyorum. Öyle bir itibarları vardı ki, insanın inek olası gelirdi.
Çat Vadisi’nde kumarların peşinde
Bizim içinse bahar, okulların kapanmasıyla yaz başı yaylanın yolunu tutmaya başladığımız mutlu zamanların başlangıcıydı.
Fırtına Vadisi’nin yukarılarında konuşlanmış geniş ladin ve gürgen ağaçlarının kucağındaki Çat Vadisi, Hemşin ve Elevit derelerinin ‘çat’tığı yer, yani bir karşılaşma yeri. Çat Vadisi şimdi baharla birlikte “rhododendron” denilen ormangüllerinin, yerel ifadeyle kumarların mevsimini yaşıyor. En çok da kara kumar ve eğri (sarı) kumar hâkim bugünlerde doğaya. Şimdilerde envai çeşit çiçeğin yamaçlara yayıldığını, meyve ağaçlarının çiçeklendiğini, ağaçların delicesine yeşerdiğini, derenin eriyen karlarla depreştiğini görmek bambaşka bir his veriyor insana.
Çat Vadisi, Çamlıhemşin’den 25 km. uzaklıkta geniş bir vadidir. Bu vadinin her bir yamacında şimdilerde özellikle kumarlarla birlikte rengârenk çiçekler açar. 2400 tür bitki barındıran Karadeniz’de baharla birlikte sadece orman- gülleri değil, birçok endemik tür de kendini görücüye çıkarır.
Fırtına Deresi, mayıs-haziran aylarında karların erimesiyle yıl içindeki en büyük debisine ulaşır ve genellikle bu mevsimde çocuklara bilhassa dere kenarlarına inilmemesi tembihlenir. Orman altlarındaki mor renkli kumar çiçekleri ile orman içindeki sarı renkli kumar çiçeklerinin kokusu biz insanları olduğu gibi arıları da cezbeder. Ve arıların kumar çiçeklerinden aldığı özler, Karadeniz vadilerinin tadına doyulmaz ballarına güzelliklerini katar.
Zehirli güzellik
En geniş yayılışa sahip iki türden biri olan kara kumarlar özellikle Çat Vadisi’nde olduğu gibi ladin, kayın ve göknar ormanları altında yaygın olarak bulunur. Çalı formundadır ve 4 metreye kadar uzayabilir. Karayemiş (hencoyik), ayı üzümü (mehovah), çobanpüskülü ve böğürtlenlerle birlikte yoğun bir diri örtü oluşturan kara kumarlar dik ve ormansız alanlarda toprak erozyonunu önlüyor. Çat Vadisi’nin göze çarpan bir diğer kumar çeşidi de Çamlıhemşin’de ‘Eğri çiçeği’ denilen ‘Rhododendron luteum’dur. Türkiye’nin kışın yaprağını döken tek kumar türü olan eğriler, sarı ve keskin kokulu ama zehirli çiçeklerini mayıs ayında açıyor.