Başımda bulutlar yüzümde rüzgâr

Üç günde 10 antik yerleşim
Az bilinen antik kentler turu İZMİR (20-23 Nisan)

Bu tur, bisikletçilerin İzmir ve çevresindeki antik kentleri, tarihi doğal güzellikleri görebileceği şekilde programlanıyor. Bisiklet kültürüyle birlikte tarih ve doğa sevgisini güçlendirmeyi amaçlıyor. İlk kez geçen yıl düzenlenen turun rotası bu yıl İzmir’in kuzey kesimine, antik dönemde ‘Aiolya’ ismi verilen bölgeye odaklandı.

MÜTHİŞ GEZGİNLER ŞAŞIRTAN ÖYKÜLER

Az Bilinen Antik Kentler Turu’nu geçen yıl Eurovelo (Avrupa Bisiklet Yolları Projesi) Türkiye Koordinatörü Feridun Ekmekçi’den öğrendim. Hemen başvurdum. Bu, Türkiye’deki diğer turların aksine sponsorsuz yapılıyordu. Kendi yükümü bisiklette taşımam gerekecekti. 80 kişi katılacaktı. İki arkadaşımla bisikletleri arabaya yükleyerek İzmir’e gittik. İzmir Konak Meydanı’nda başlayan tur üç gece konaklamalıydı. Son dakikada bulunan sponsor desteğiyle eşyalarımızı araçlar taşıdı.

İlk gün sahil kenarından düz bir rotayla, antik kentlerde mola vererek Ildır’a ulaştık. Gece konaklaması için seçilen yer muhteşemdi. Günün yorgunluğunu denize karşı güneşin batışını seyrederek çıkarttık. Gecenin devamında Ankara’dan Japonya’ya pedallayan Gürkan Genç’in anılarını dinleyerek antik tiyatroda düzenlenen eğlenceye katıldık. Ertesi gün ‘yavaş şehir’ Seferihisar üzerinden antik kentlere uğrayarak Sığacık’ta kamp yaptık. Kamp ateşi etrafında hoş sohbetler edildi, pek çok bisikletli gezgini bu turda tanıma şansına sahip olduk: Ahmet Mumcu, dünyada bugüne kadar 250 bin kilometre yapmıştı. Gürkan Genç, şu anda yedi yıllık dünya turunu sürdürüyordu. Esra Ertan, Açık Radyo’da bisiklet kültürünü tanıtan Şeytan Arabası programının sunucusuydu. İlker Akın ve Sema Berktaş Akın ise Panamerika turuna hazırlanıyordu. Sohbetlerde bize aktarılan deneyimlerin ışığında, Güneydoğu Asya bisiklet turumuzun rotasını belirledik.

SON MOLA EFES’TE

Turun üçüncü gününde yine az bilinen tarihi yerleşimleri arkadaşımız Olcay’ın tarih anlatımıyla tanıdık. Gezerek Efes’e ulaştık. Yorulanlar turu tamamladı, isteyenler ise bir gün daha kalıp İzmir’e pedallayarak ulaştı. Nisan bisiklet turu için en doğru zaman, doğada her şeyin yeniden canlandığı, kokuların güzelleştiği, Ege ve Akdeniz’de denize girme mevsiminin geldiği bir dönem. Geçtiğimiz köylerde bolca enginar üretimi yapılıyordu, dönerken taze enginarları da yanımızda getirdik. Ayrıca, turu organize eden ekip, Eurovelo için rota çalışması yapıyor, bu tur için yapılan keşifler Türkiye koordinatörleriyle de paylaşılıyor. Bu çok özel tura şiddetle katılmanızı tavsiye ediyorum. Toplam güzergâh 220 kilometre. Bazı noktalarda yolların bozuk olması ihtimaline karşı kalın lastikli tur bisikletiyle gitmeniz uygun olur. Bu yıl yeni bir rota ile 4 günlük turun detayları için web sitesini ziyaret edin. (http://azbilinenantikkentlerturu.org)

Ahmet Tevfik Efendi’nin izinde
Yüzyıllık macera BURSA (7-9 Haziran)

“Yüz Yıllık Macera” bisiklet turu, 1897’de Ahmet Tevfik ve arkadaşının İstanbul’dan hareketle yaptığı bisiklet rotasına ithafen düzenleniyor. Bursa Bisiklet ve Doğayı Sevenler Derneği’nin üç yıl önce başlattığı etkinliğe iki kez katıldım. Tur Mudanya’dan başlıyor. İstanbul’dan ulaşımı çok rahat. Yenikapı’dan arabalı vapurla iki saatte Mudanya’da oluyoruz. Turun ilk günü epey zorlu bir rota, öğle yemeği yiyeceğimiz köye varıncaya kadar hızlı pedallamak, yokuşları iyi bir performansla çıkmak gerekiyordu. Biz vardığımızda saat 16.00 olmuştu ve yemeğin sonuna yetişebilmiştik. Tur boyunca yemek buluşmaları çok güzel oluyor. Akşam İnegöl’de bir otelin bahçesinde muhteşem dağ manzarasına karşı çadırlarımızı kurduk ve İnegöl köftelerimizi yedik. Gecenin devamında ateş etrafında gitar eşliğinde şarkılar söyledik. İkinci gün öğle yemeğine Yenişehir’e pedalladık ve leziz bir mangal keyfinden sonra Yenişehir’deki tarihi yapıları rehber eşliğinde gezdik. İkinci akşam İznik Gölü etrafında kamp yaptık. İsteyenler otel ve pansiyonlarda kaldı. İznik, tarihi dokusuyla çok etkileyici. Göle yansıyan günbatımı etrafındaki tepelerin manzarasıyla birleşince insana “iyi ki gelmişim” hissi veriyor. Gecenin devamında güzel bir yemek eşliğinde eğlence ve sunumlar oldu. Yine güzel arkadaşlıklarla turu Mudanya’da tamamladık. Tura yüklü bisikletlerimizle katılmıştık, yol boyunca geride kalmamamız için organizasyondan uyarı aldık. Son gün İznik Gölü etrafından pedallayarak Kurşunlu’dan geçtik, muhteşem bir rota. Toplam 260 kilometrelik tur tamamen asfalt zeminde olduğu için ince ve dişsiz lastiklerle de katılabilirsiniz. Eşyaları organizasyon taşıyor. (www.bubidosd.org.tr)

Malatya Bisiklet Festivali (26-29 Haziran)

Günbatımında Nemrut zirvesindeyiz

Malatya Bisiklet Topluluğu’nca düzenlenen Nemrut Dağı çıkışı, bisikletle tarihe ve kültüre yolculuk. Belediye ve valiliğin destekleriyle güçlenen organizasyonda bir günde 2150 metreye tırmandık. Çok yorucu oldu. Bu yıl tırmanışı 2 güne yayarak daha keyifli bir bisiklet turu sağlanacak. Farklı bir coğrafyada doğu kültürünü, misafirperverliğini tanımak, dostlarla pedal basmak için çok güzel bir fırsat. Zirveye yaklaşırken manzarayı ve güneşin üstümüzden batarken kırmızıya dönüşünü izlemek tüm yorgunluğumuzu aldı. Orta zorlukta, kamplı bir turdu. Toplam yol 85 kilometre. Kalın lastikli tur bisikletiyle uygun bir sürüş yapabilirsiniz. (www.facebook.com/MalatyaBisikletToplulugu)

Gücünüzü manzaradan alacaksınız
Gökova Turu/ MUĞLA (19-22 Haziran)

Muğla Bisiklet Derneği’nin 2007’de ‘Gökova Pedallarımın Altında’ adıyla başlattığı etkinlik daha sonra Gökova Bisiklet Turu (GBT) adını aldı. Her yıl düzenleniyor. Şu anda ülkemizdeki en eski ve organize bisiklet turu. Toplam rota 253 kilometre.

İlk kez 2011’de kamp ve tur tecrübem olmadan katılmıştım. Sıradan, ucuz bir bisikletle en zorlu rotaları bile bisikletten hiç inmeden tamamladım. Yani üst seviye bir rota olmasına rağmen aldığınız keyifle tepeleri rahatlıkla tırmanıyorsunuz. Geçen yıl İstanbul grubunun organizasyonunu yaparak bisikletseverlerin tek otobüsle konforlu şekilde GBT’ye katılımlarını sağladık. Rota, Gökova Körfezi’ni dolaşıyor. İlk gün Ula’ya pedallayarak Muğla’dan çıkıyoruz. Büyük kazanlarda pişen yöresel yemeklerimizi yedikten sonra dağların arasından portakal ağaçlarının kokusuyla Gökova’nın muhteşem manzarasına bakarak uzun bir inişle Akyaka’ya varıyoruz. Akyaka’daki orman kampı alanına çadırlarımızı kurar kurmaz kendimizi Gökova’nın mavi sularına bırakıyoruz, akşam yemeği ve dostlarla kaynaşmanın ardından dinlenmeye çekiliyoruz. İkinci gün tamamen deniz kenarından inişli çıkışlı muhteşem bir rotada pedallıyoruz. Harika fotoğraf kareleriyle Akbük’e varıyoruz. Yemek ve yüzmek için iki saat mola veriyoruz. Sonra dik bir yokuş bizi bekliyor. Öğlen az yemek lazım yoksa yokuş eziyete dönüşüyor. 2011’de bir bira içerek yokuşa başlayıp epey zorlanmıştım. 2012’de yemek yemeden başladığım yokuş, turun en kolay tırmanışlarından biri olmuştu.

Gece Ören’de denize sıfır büyük bir alanda kamp yapıyoruz. Kamp ateşi ve şarkılarla yeni dostluklar kuruyoruz. Üçüncü gün rotamız sekiz kilometrelik Mazı Yokuşu’yla başlıyor, turun en zor etabı. Keyifle çıkıyoruz, yükseldikçe manzaranın güzelliğine varıyor, Gökova’ya yukardan bakıyor, köylerin arasından geçiyoruz. Mumcular Köyü’nde öğle yemeğinin ardından Bodrum’a varıyoruz. Bodrum’da deniz kenarına bir gece kamp yaparak son gün Datça vapuruna biniyoruz. Üç günlük doğayla kaynaşmanın ardından Bodrum çok kalabalık, yapay ve tükenmiş geliyor. Datça’ya giden arabalı vapura bütün bisikletleri yüklüyor ve Bodrum’dan ayrılıyoruz. Eski Datça’ya pedallıyoruz, harika bir yer, Can Yücel’in evini ve Datça’daki izlerini görerek güzel vakit geçiriyoruz ve Çubucak kamp alanına doğru pedallamaya başlıyoruz. Son günün güzergâhı genelde düz ya da hafif inişli, çıkışlı. Kamp alanına doğru dikleşen yokuşun ardından kıvrılarak inen dağların arasından muhteşem bir inişle Çubucak kamp alanı-harikalar diyarına varıyoruz. Burası turun son konaklaması. Çubucak’ta kamp ateşi yakamıyoruz ancak deniz kenarında muhteşem mazara ve hoş sohbetlerle iskelede vakit geçiriyoruz. Eğer yüksek lümenli bir farınız varsa iskeleden denize tutun ve balıkların yakamozda oynaşmasını izleyin. Bu turun en güzel tarafı ise dünyadan pek çok bisiklet gezginiyle tanışma fırsatı sağlaması. Turdan sonra bisikletle dünya turuna bile karar verebilirsiniz. Yolların arazi ya da bozuk asfaltlı bölümleri mevcut, bu nedenle yol bisikleti ve ince lastikli bisikletler için uygun değil. (www.muglabisiklet.org)

Yol boyunca köylülerle sohbet ettik nefis baklava ve keşkekler yedik

Başmakçı Bisiklet Şenliği
Afyon (11-12 Mayıs)

Başmakçı Bisiklet Şenliği iki günlük bir hafta sonu turu. Başmakçı, Denizli- Afyonkarahisar karayolunda Dazkırı ilçesinden 9 kilometre içeride, halkın yoğun bisiklet kullandığı şirin bir kasaba. Turu Anadolu Ajansı’nın Başmakçı muhabiri Esma Eser Alagöz düşünmüş ilk kez. Bu organizasyon Anadolu’da bozulmamış yerel yaşamı hissetmek için kesinlikle gidilmesi gereken bir tur. İki gün boyunca Acıgöl etrafındaki köylere uğrayarak ve halkla kaynaşarak yol aldık. Bir köy düğününe denk geldik, oyunlar oynadık, keşkekler yedik. Köylerden birinin muhtarı bir hanım. Bizi evinde ağırladı, nefis baklavalarla çayımızı yudumladık. Bölge, gül ve haşhaşın yaygın olduğu bir yer. Gül bahçelerinden gül kokuları ile pedallayarak gül fabrikasını ziyaret edip gül esans üretimini gördük.

FLAMİNGO YURDUNDA

Acı Göl, çok çeşitli kuşlarıyla bir kuş şöleni yaratıyor, flamingoların etrafında pedallamanın keyfine vardık. Tur bittiğinde Türkiye’nin çok güzel bir ülke olduğunu ve her yerini bisikletle gezmenin keyfini düşünerek yeni tur planlarıyla evimize döndük. Tura kalın lastikli tur bisikleti ile katıldık. Toplam 100 kilometrelik rotanın bazı bölümlerinde arazi sürüşü vardı. Başmakçı Meslek Yüksekokulu bahçesinde sabit kamp yaptık. Başlangıç seviyesi, kolay bir rota herkes katılabilir. Detaylar ve katılım bilgilerini internette bulabilirsiniz. (www.facebook.com/groups/131251526947379)