Baharın terk etmediği şehir: Barselona

Barselona’ya adım attığınızda doğru rotayı takip ederseniz aşk kapınızı çalacak. Hatta Eros'un okunun sizi nerede vuracağını da söyleyeyim. Şehir merkezinde yer alan geniş meydanı Plaça Catalunya’dan, deniz kıyısındaki Christopher Columbus heykeline doğru gitmek için La Rambla caddesine girin. La Rambla’da yürümeye başlayınca, içiniz kıpır kıpır olacak. Nedenini anlayamadan bu caddenin albenisine kapılacaksınız. İşte ok tam buralarda size kalpleriyle birlikte geliyor olacak. 

Hiçbir yerde olmadığı kadar çok canlı heykel göreceksiniz burada... Caddenin trafiğe kapalı olması da hoş bir özgürlük duygusu yaratacak. Yolun sağında, solunda ya da ortada, zigzaglar çizerek bile yürüyebilirsiniz; hiçbir detayı kaçırmadan… İspanyol şair Federico Garcia  tam da bunları anlatırcasına, “La Ramblas, dünyada, hiç bitmesin istediğim tek cadde” demiş.

Las Ramblas’nın ortasına geldiğinizde karşınıza çıkacak yiyecek – içecek pazarı 'Mercat de  La Boqueria’ biraz tanıdık gelebilir. Bizim 'Balık Pazarı’nın Batılı kuzeni sanki. Kuru meyvelerin, çikolataların, şekerlerin, deniz böceklerinin, taze ya da kurutulmuş balıkların ve İspanyol jambon çeşitlerinin bolluk içinde sergilendiği tezgahlar iştahınızı açarsa burada bir şeyler atıştırabilirsiniz de...

La Boqueria’dan çıktınız,  yürürken canınız sıcak bir şeyler mi içmek istedi?  Yine Las Ramblas üzerinde Cafe de l'Opera’da,  İspanyol usulü sıcak çikolatayı deneyebilirsiniz. İçine batıracağınız churros (bir çeşit hamur işi) ile kalorili ve ahenkli bir ikili oluşturuyorlar. Çocukken annesinin yaptığı pudingin dibini sıyırmayı sevenler, siz daha çok seveceksiniz!

Picasso ve Barselona
La Ramblas’dan aşağı doğru yürümeye devam edince, şehrin eski kısmı olan Gotik Bölgeye geleceksiniz. Tarihi binalarla dolu daracık sokaklara dalıp kentin geçmişinin izlerini görmek, Katedrali gezmek, sokağa taşmış kafelerde oturmak, fotoğraflar çekmek keyifli… Burada sizi bekleyen bir diğer sürpriz ise Picasso Müzesi... Picasso’nun stilinin şekillenmeye başladığı Barcelona’daki gençlik yıllarına ait eserlerin ağırlıkta olduğu bu müzede, ressamın çizgilerinin zaman içerisinde geçirdiği dönüşümü farkedebiliyorsunuz. Ayrıca, Velazquez’in 'Nedimeler' (Las meninas) adlı tablosunun ki dünya resim tarihinde üç boyutun ilk defa tuale taşındığı eser olarak tanımlanıyor Picasso tarafından yapılmış çeşitli yorumlarından oluşan ve kırka yakın eseri içeren seri çok enteresan.

 

En modern bölge: Eixample
Barcelona’nın diğer bir önemli bölgesi de Eixample... Katalan dilinde 'genişleme' anlamına geliyor. 19'uncu yüzyıldaki endüstriyel zenginleşme döneminde şehir büyürken, bu büyümeye ayak uydurmak için şehirde düzenli bir yapılaşmaya gidilmiş. Bu bölgede yer alan 'Modernizma' (Catalan modernizmi) akımının öncü mimarlarının eserleri gerçekten etkileyici…

En başta görülmesi gerekenler ise Gaudi’nin eserleri… Özellikle 1882 yılında yapımına başlanan ancak 1926 yılında Gaudi’nin ölümüyle yarım kalan La Sagrada Familia Katedrali çok etkileyici… Bu eser size insan yaratıcılığının sonu olmadığını hissettirecek; hatta ürpereceksiniz. La Sagrada Familia görülmeden gidilen bir Barcelona seyahati bir bakıma “yarım kalmış” sayılır. Etkilenip daha fazlasını görmek isterseniz Gaudi’nin eserlerini gezmeye yönelik rehberli turlara katılabilirsiniz. Park Guell görülmesi gereken bu enteresan eserlerden birisi.

Eixample’da Plaça Katalunya’dan Passaig de Gracia bulvarı boyunca yürüdüğünüzde Barcelona’nın alışveriş için de çok keyifli bir şehir olduğunu fark edeceksiniz. Adım başı karşınıza çıkacak dünyaca ünlü İspanyol markalarının mağazalarına direnmek beyhude bir çaba olur, nasılsa er-geç cazibelerine kapılacaksınız. Öğle yemeği için molayı tapas barlarda verebilirsiniz.  Benim favorim Passaig de Gracia’daki 'Tapa Tapa'. Burada masada ya da barda da oturup önünüzdeki cam vitrindeki tabaklara dizili onlarca tapastan istediğinizi seçebilirsiniz. Burada turistten çok öğle yemeği molası vermiş Barcelonalılar olacaktır. 

En güzel İspanyol lezzetleri
Barcelona’da yemek yemek de başlı başına bir keyif. Tüm İspanya’da olduğu gibi burada da saat 10’dan önce akşam yemeğine oturanlar sadece turistler. Deniz ürünü seçenekleri sunan restoranlar bir harika. İspanyollar’ın en tanınmış yemekleri ise genişçe bir tavada yapılan özellikle deniz ürünleri ve safran içeren bir pilav olan Paella ve bizdeki mezeler gibi küçük küçük sıcak ve soğuk atıştırmalıklar olan tapas çeşitleri. Tapas ve deniz ürünlerini denemek için uğranması gereken restoranlardan biri ise Cal Pep.

Kırmızı et sevenler için restoran önerim ise El Asador de Aranda. Ayrıca son yıllarda klasik İspanyol mutfağına modern yorumlar getirerek ön plana çıkan  Comerc 24 ve Alkimia gibi restoranlar da İspanyollar’ın başı çektiği yeni yemek akımlarını tanımak için iyi birer seçenek. Uzun yemeklerin ardından geceye Flamenko gösterilerini izleyerek, son derece eğlenceli gece klüplerinde dans ederek ya da keyifli barlarda sohbet ederek devam edebilirsiniz. 

Yemekten konuşup şaraptan bahsetmezsek olmaz. İspanya dünyanın en büyük şarap üreticilerinden birisi. Kırmızı şarapları arasında Rioja  en fazla tanınanı. Cava ise geleneksel metod olarak adlandırılan şişede fermentasyonla üretilen Katalonya bölgesine ait köpüklü şarap. Eğer Cava’nın nasıl yapıldığına ilgi duyuyorsanız, İspanyolların ünlü köpüklü şarap markası Codorniu’nun mahsenlerine yapılan turlara katılabilirsiniz. Eğer şarap satın almak isterseniz, Plaça Catalunya’daki El Cortes Ingles’in (İspanya içinde çok meşhur olan mağaza zinciri) dev mağazasının gurme bölümünde değişik seçenekler bulabilirsiniz.

Rivayete göre  La Ramblas’daki çeşmeden su içenler mutlaka buraya geri gelirmiş. Denedim, işe yarıyor… Yirmili yaşlarımın başından Otuzlu yaşlarımın sonuna geldiğim bugünlere dek defalarca gelme fırsatım oldu, çok şükür. Eski dostlarımdan biri o artık… Kah eğlenceli kah sanatsever, her dem dinamik, alımlı bir dost… Gülümsemeyi bilen, kahkaha atmaktan çekinmeyen... Hangi mevsimde gidersem gideyim güneşli günlerle beni karşılayan… 

İspanya'dan bunları yapmadan dönmeyin

Barcelona’ya 100 km. uzaklıkta olan Figueras’taki Dali Müzesi’ni gezmenin sizler için eşsiz bir deneyim olacağını söylemek isterim. Sanatçının eserlerini 'hissedebilmek' ve 'deneyimlemek' açısından sürprizlerle dolu bu müzeyi mutlaka görmelisiniz.

1992 olimpiyatlara da ev sahipliği yapan Olimpik Köy’de bugün pek çok restoran, bar bulmak mümkün.

Fundació Miró ünlü ressam Joan Miro’nun eserlerini içeren bir müze, sanatseverler kaçırmamalı.

Futbol düşkünlerinin yakından tanıdığı Barcelona’nın stadı Camp Nou ya da resmi adıyla  Estadi del Futbol Club Barcelona’yı gezebilir; buradaki mağazadan forma, bayrak ve çeşitli hediyelik eşyalar alabilirsiniz.  

 

 

"Glamping" adı nereden geliyor?