2024’TE TÜRK DIŞ POLİTİKASI (4) BRICS’e üyelik tartışmaları artık kubbede hoş bir seda mı?

GERİDE bıraktığımız yıl Türkiye’nin dış ilişkileri bağlamında en çok konuşulan, tartışılan konulardan biri herhalde BRICS serüveni oldu.

Haberin Devamı

BRICS, yani üye ülkelerin isimlerinin ilk harfleriyle (B) Brezilya, (R) Rusya, (I) Hindistan, (C) Çin Halk Cumhuriyeti ve (S) Güney Afrika’nın başını çektiği ülkeler grubunun oluşturduğu uluslararası yapılanmadan söz ediyoruz.

Uluslararası sistemde ABD’nin başını çektiği Batı dünyasına ekonomik ve siyasi alanlarda karşı bir ağırlık oluşturmak üzere yola çıkan BRICS, en son 2023 yılının sonunda İran, Mısır, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın da katılımıyla BRICS (+) olmuştur. Suudi Arabistan üyelikle ilgili onay sürecini henüz tamamlamış değildir.

*

İşte Türkiye’nin bu örgütlenmede nasıl bir yer alacağı meselesi, yalnızca Türk kamuoyunda değil, aynı zamanda dış dünyada da yakından izlendi geçen yıl.

Farklı kıtalarda birçok ülkede düşünce kuruluşlarında, akademik çevrelerde, medyada belirgin bir ilgiye konu oldu bu başlık. Türkiye-BRICS ilişkisi üzerine kaleme alınan haber, yorum ve analizlerin yüklü bir külliyat oluşturduğunu söylemek abartı olmaz.

Haberin Devamı

Konuyla ilgili tartışma -NATO üyesi Türkiye’nin yönünü mü değiştirdiği, yüzünü doğuya mı çevirdiği- gibi sorulara odaklandı. Sıkça “Türkiye ne yapmak istiyor?” diye soruldu.

Tartışmanın yoğunluğu şunu da gösterdi. Dünya karşısındaki tercihlerinde en ufak bir değişiklik ihtimalinin bile bu kadar hareketliliğe yol açması, Türkiye’nin küresel konumunun, bulunduğu coğrafyada işgal ettiği stratejik mevkiin ne kadar önem taşıdığını göstermesi bakımından kayda değerdir.

*

Bu girişten sonra bir yıl boyunca tartışılan BRICS dosyasının 2024’ün bitiminde nasıl bir ‘son perde’ ile kapandığı merak edilebilir.

Yanıt olarak -perde açık kaldı- diyebiliriz.

Bu durumu göstermek için Rusya lideri Vladimir Putin’in başdanışmanı Yuri Uşakov’un 23 Aralık tarihinde yaptığı ve kamuoyunda yeterince fark edilmeyen açıklamasını kısaca hatırlayalım.

BRICS dosyasından da sorumlu olan Uşakov, bu açıklamasında 9 ülkenin BRICS’e “ortak devlet” statüsünde katılmaları için kendilerine iletilen davete olumlu yanıt verdiğini, söz konusu ülkelerin bu çerçevede 1 Ocak tarihinden itibaren bu statüyü kazanacaklarını belirtti.

Haberin Devamı

Uşakov’a göre bu ülkeler şunlar: Belarus, Bolivya, Endonezya, Kazakistan, Küba, Malezya, Tayland, Uganda, Özbekistan...

Uşakov, açıklamasının sonunda şu cümleyi de ekliyor:

“Davet gönderilmiş olan daha dört ülkeden yakın gelecekte yanıt gelmesini bekliyoruz.”

Bu dört ülke sırasıyla Türkiye, Cezayir, Vietnam ve Nijerya’dır.

*

İlginçtir ki, bu davet mektupları söz konusu ülkelere, BRICS’in geçen 22-24 Ekim tarihleri arasında Rusya’nın Kazan kentinde düzenlenen liderler zirvesinde 13 ülkeye “ortak devlet” statüsünün tanınmasının kararlaştırılmasından hemen sonra gönderilmişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya lideri Putin’in daveti üzerine Kazan’a giderek zirvenin “Genişletilmiş Liderler Toplantısı”nda hazır bulunmuştur.

Haberin Devamı

Erdoğan, daha sonra G-20 zirvesine katılmak için gittiği Brezilya’da 19 Kasım tarihinde bir gazetecinin Türkiye’nin BRICS’ten gelen davet mektubunu kabul edip etmediği yolundaki sorusunu şöyle yanıtlamıştı:

“Şu an itibarıyla BRICS konusunda ekiplerimiz, arkadaşlarımız çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çalışmalarımızı belli bir noktaya getirdikten sonra gerekli olan cevabı BRICS Başkanlığı’na vereceğiz.”

Erdoğan’ın bu soruya bir taahhüt içermeyen “ortadan” bir yanıt vermiş olması dikkat çekicidir.

Anlaşılan, geçen süre zarfında bu çalışmalar sonucu henüz bir yanıt hazırlanmış değildir.

Peki BRICS’in dönem başkanı Rusya’nın davetine neden henüz karşılık verilmemiştir?

*

Haberin Devamı

Bir dizi neden sıralamak mümkündür.

En başında, BRICS’e tam üyeliğin söz konusu olmayacağının anlaşılmasının burada rol oynayan faktörlerden biri olduğunu düşünebiliriz.

Belirttiğimiz üzere, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bütün yeni başvuru sahiplerine/ilgi duyan ülkelere tam üye değil, karar alma mekanizmasının dışında tutulacakları bir “ortak ülke/devlet” (partner state) kategorisinin tanınacağı ortaya çıkmıştır. Bu, tam üyeliğin gerisinde kalan ikinci derecede bir ortaklık kategorisidir.

BRICS, en son 2023 yılının sonunda beş yeni ülkenin tam üyeliklerini kararlaştırmış, ardından sonraki bütün başvuruları “ortak ülke” statüsü kapsamına almıştır.

*

Haberin Devamı

Burada altı çizilmesi gereken nokta, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da geçen 21 Kasım tarihinde TBMM’de Bütçe Plan Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında bu konu gündeme geldiğinde milletvekillerine ısrarla BRICS’e yalnızca “beraber çalışmak için ilgi duyduklarını ifade ettiklerini” belirtmiş olmasıdır.

Bir başka anlatımla Fidan, “üyelik başvurusu yapmadık, sadece ilgi belirttik” mesajını veriyor.

Buna karşılık, Putin’in Başdanışmanı Uşakov’un geçen 4 Eylül’de yaptığı bir açıklamada “Türkiye’nin tam üyelik için başvuruda bulunduğunu” söylemiş olması tartışmaları farklı bir çerçeveye sokmuştur.

Türk tarafına bakılırsa, Uşakov Ankara’nın “ilgi” belirtmesini kamuoyuna farklı yansıtmıştır. Yine de Uşakov’un bu sözlerinin tekzip edilmemesi, ardından Erdoğan’ın katıldığı Kazan’daki BRICS zirvesinden “ortak ülke” statüsüne dayanan bir çerçevenin çıkması, Ankara açısından sıkıntılı bir durum yaratmıştır.

*

Peki BRICS’ten gelen davete yanıt gönderilecek mi?

Bir kere, gelen davete yanıt vermek için acele edilmemesi, en azından Türkiye’nin 9 ülkenin bulunduğu ilk “ortak üyelik” dalgasında yer almaması, ayrıca Erdoğan’ın BRICS’in davetiyle ilgili “ortadan” konuşması, Türkiye’nin bu işe çok arzulu olduğu gibi bir görüntüyü önlemeyi amaçlıyor.

Her halükarda, özellikle geçen sonbahardan bu yana Ankara’da bu konunun heyecanının biraz kaybolduğu zaten hissedilmektedir.

Buna ek olarak, Erdoğan’ın Kazan dönüşü 28 Ekim’de
“BRICS ile münasebetleri Türkiye’nin mevcut angajmanlarının alternatifi asla değildir ve olamaz. Türkiye tüm bu platformlarda NATO müttefiki ve Avrupa Birliğine tam üyelik müzakereleri yürüten ülke kimliğiyle yer almaktadır” şeklindeki sözleri de, aslında BRICS’e dönük beklentileri belli ölçülerde aşağı çeken bir çıkıştı.

Bu arada, unutmayalım ki, Suriye’de Esad rejiminin devrildiği süreçte BRICS’in tam üye ortakları İran ve Rusya bu ülkede sahadan büyük ölçüde çekilirken, Türkiye zemin kazanan taraftır. Türkiye’nin bu iki ülke ile ilişkilerinde Suriye nedeniyle sancılı bir durum yaşanırken, BRICS davetine yanıt vermek açısından ideal bir zamanlamada değiliz.

*

Ancak buraya kadar söylediklerimiz bizi Türkiye’nin BRICS’ten gelen daveti karşılıksız bırakacağı gibi sonuca da götürmemelidir. Kabul edelim ki “ilgi ifade edildikten” sonra gelen bir daveti karşılıksız bırakmanın da sonuçları olacaktır.

Yanıt gönderilirse kurulacak temas, 1 Ocak’tan itibaren BRICS’in dönem başkanlığını üstlenmiş olan Brezilya’nın başkanlığına denk gelecektir. Yani verilecek yanıtın muhatabı Rusya olmaktan çıkmıştır.

Türkiye’nin bir dönem eksen değişikliği tartışmalarına yol açan Şanghay İşbirliği Örgütü’ne “Diyalog Ortağı” statüsünde katıldığı düşünülürse, BRICS’teki “ortak ülke” konumu bu emsale yakın, zaten uygulamada olan bir statü olarak görülebilir.

Evet BRICS, 2024 sonunda bir heyecan dalgası yaratmaktan uzak görünüyor. Buna karşılık, Dışişleri Bakanı Fidan’ın söyleminde son dönemde AB’ye tam üyelik hedefine dönük vurgular ön plana çıkmaya başlamıştır.

Yazarın Tüm Yazıları