Araba fiyatına tekne
Tekne satışlarında artık hedef orta sınıf. Fiyatlar 2 milyardan başlıyor. Tekne hayalinizi gerçekleştirmek o kadar da zor değil, yeterki gerçekten isteyin. Herkese hitab eden tekne bulmak artık daha da kolay. Bir çok firma orta sınıftan denize gönül verenleri unutmuyor. Artık Türkiye'de de, denizciliği gelişmiş olan ülkelerde olduğu gibi, 3,5 metreden başlayan küçük yelkenlileri tercih edenlerin sayısı çoğalıyor. Ancak bir de bu durumdan haberdar olmayan ve bir yelkenli sahibi olmayı gözünde büyütenler var. İşte onlara bazı ipuçları....
Bir şeyi gerçekten ama gerçekten istediğinizde bütün evren size yardım etmek için harekete geçer... Simyacı'yı okuyanlar bu cümleyi hatırlarlar. Eğer gerçekten bir tekne sahibi olmak istiyorsanız, ama yüreğinizin taa derinlerinden, bize inanın size yardım etmek isteyenler çıkacak. Tüm evren nasıl harekete geçer bilmiyoruz ama yelkenli tekne sektöründeki bir çok firma sesinizi duymuş olmalı ki çoktan harekete geçmiş...
Türkiye'de çoğunluğun teknelere karşı ‘‘maddi fobi’’si var. Bir arabanız olması çok normal geliyor. Hatta bu arabanın yerli değil de yabancı ve iyi bir marka olması da normal karşılanıyor. Ama iş tekneye gelince... Herkes bir adım geride kalıyor,‘‘ Boyumuzdan büyük işlere kalkmayalım!’’ mantığıyla... Oysa bu iş o kadar da boyunuzdan büyük değil. İyi bir araba fiyatına iyi bir yelkenli tekne sahibi olabilirsiniz. Ya da yerli bir araba fiyatına yerli bir tekne... Yeter ki isteyin.
Haftasonu bir ailenin geceleyebileceği nitelikteki yerli yelkenli teknelerin fiyatları 2 milyardan başlarken yabancı teknelerinki yaklaşık 7-8 milyardan başlıyor. Aradığınız özelliklere ve konfora göre bu fiyat değişiyor. Ancak gecelemek değil de sadece spor yapmak istiyorsanız fiyatlar daha da düşük. Bugün Türkiye'deki tekne piyasasında daha çok ithal tekneler var. Bunları Amerika'dan ve Avrupa'dan gelenler olarak ikiye ayırabiliriz. Yerli tekne üreticilerinin ise sayısı çok fazla değil. Yeni yeni genişlemeye başlayan bu sektör içinde her keseye uygun tekne bulmak mümkün.
TEKNE ALICILARI 3 GRUP
Yabancı firmaların distribütörlüğünü Beş yıldır yapan Alfabeta'nın sahibi Selahattin Dağdeviren Türkiye'deki tekne alıcılarını üç sınıfa ayırıyor: ‘‘Birincisi ticari olan yat kiralama firmaları. İkinci grup parasal yönden sıhattli kişilerin olduğu grup. Üçüncü grup belirli bir mali portre içinde olan ama peşin alımlara müsait olmayanlar. Bizim de en çok üzerinde durduğumuz bu üçüncü grup, çünkü diğer ikisi zaten normal şekilde yürüyor. Şirketi kurduğumuzda bunu leasing imkanı yaratarak çözdük. Fakat bugün değişen şartlarla artık bu mümkün değil.’’
Otomobil sektörüyle tekne sektörü arasında bir paralellik olduğunu Dadeviren de vurguluyor: ‘‘ Şu andaki tekne piyasası bana göre araba piyasasının hemen hemen 15-20 sene gerisinde. Önce arabanın ne olduğunu öğrendik sonra onun yan sanayileri kuruldu, şimdi hemen hemen herkesin arabası var. Mercedes, BMW ya da Jepp Cherokee karşılığında iki tane içinde yatıp kalakabileceğiniz tekne veririm. Biri yelkenli biri de motorlu olur. Daha küçük bir araba, misal bir Toyoto fiyatına da tekne sahibi olabilirsiniz.’’
Yaklaşık bir buçuk yıl önce kurulan Standart Yacht ise, Mac Gregor yelkenli tekneleri Türkiye'ye getiriyor. Firmanın amacı, yelken sporunun geliştirilmesi ve ekonomik yelkenli teknelerin piyasaya sunulması olarak belirlenmiş. Standart Yacht'ın sahibi Uğur Albulak, ‘‘Bu misyonumuzu gerçekleştirmek için ilk adım, marinaya ihtiyaç duymayan 'trailerable' yelkenli teknelerin distiribütörlüğü oldu. Bu çerçevede Mac Gregor 26x ve Catalina yelkenli teknelerini piyasaya sunuyoruz.’’
Kesenize göre seçin
Alfabeta
Hunter 140: 4.27 metre boyundaki bu yelkenli, spor amaçlı kullanılabilir. Fiyatı 6 bin 500 dolar.
Hunter 212: 3 kişinin geceleyebileceği Amerikan yapımı yelkenlinin fiyatı yaklaşık 16-17 bin dolar.
Hunter 240: 7.35 metrelik bu yelkenlide ise dört kişi rahatlıkla kalabilir. Haftasonu alie gezilerine çok uygun olan teknenin fiyatı 25 bin dolar.
Mac Gregor
Mac Gregor 26x: Boyu 7.95, genişliği ise 2.46 metre olan teknede altı kişi geceleyebilir. Amerikan yapımı bu teknenin romörklü fiyat 22 bin 500 dolar (KDV hariç).
Capri 22: 6. 75 metrelik bu tekneni yelken performansı yüksek. Amatör yelken yarışları için tasarlanan Capri 22 dört kişilik bir ailenin barınabileceği özellikte. Fiyatı 16 bin 750 dolar.
Rota Denizcilik
Yaklaşık 20 yıldır Türkiye'de tekne imal ediyorlar. Önerdiği tekne Princess 575.
Princess 575: 5.75 metre boyunda, iki yatak kapasiteli bu yelkenlinin fiyatı 2 milyar.
Jeanneau
Sun fast 20: 6.40 metrelik, temel denizcilik ve yelken eğitimi verilebilen ve küçük geziler için uygun olan bu yelkenlinin fiyatı ise 72 bin frank.
Sun Odyssey 24,2: 7.30 metre boyuyla Sun Odyssey serisinin en küçük modeli. Motorsuz fiyatı 136 bin fransız frankı.
Zeki Alasya, Tarabya'da açtığı Balıklama Lokantası'nda deniz ürünlerinden oluşan bir mutfak sunuyor dostlarına. Ancak yaşı kırkı geçmiş bazı dostlarına boğazı gezdirirken ağızlarından çıkan 'ya bu dünyanın en büyük keyfiymiş' laflarına isyan ediyor ve 'bu yaşa kadar aklın nerdeydi be adam' demekten kendini alamıyor.
Denizin gerçek tadını bilmiyoruz
Balık yemeyi seviyor muyuz?
- Yeni yeni. Sağlıklı yaşam adı altında kadınların beyaz ete yönelmesiyle balık yeme alışkanlığı başlamak üzere. Özellikle kadınlar beslenme konusunda erkeklerden daha bilinçli olduğundan artık kocalarını tutup balık yemek için boğaz kıyılarına taşıyor.
Niye bu kadar uzağız denize.
- Denize ulaşmak için taa Orta Asya'dan kalkıp Anadolu'ya kadar geliyoruz ama sırtımızı denizlerimize dönüyoruz. Deniz kıyılarını da rum ve ermeni azınlığa bırakıyoruz. Balık yemeklerinde de rum ve ermeni mutfağının etkileri çok. Bizim padişahların sofralarına da balık yemekleri pek girememiş. Dolayısıyla toplum olarak denizden faydalanmayı bilememişiz. Bu da bir deniz ve balık kültürünün oluşmasını engellemiş.
Yani denizden para kazanınca deniz kültürünü ve kurallarını öğreneceğiz.
- Evet. Mesela Osmanlı donanmasını yapısına bakıyorsunuz, manevra kabiliyeti yüksek, küçük küçük tekneler. İnanılmaz derecede savaşçı tekneler, diğer donanmaların koca, gemilerine karşı tam bir bela olmuş Akdeniz'de. Ama denizciliğin gelişmesinden çok kendi kara sularını iyi korumak için yapmış gemileri.
Peki genç nesiller?
- Geçenlerde Rumeli Hisarı'nın ordan geçiyorum. Gençler deniz kıyısında kafa çekiyor. İyi de altı kişiler dördünün sırtı denize dönük. Ya kardeşim dön bir bak. Dünyanın aşık olduğu boğaz var arkanda...
Deniz sporlarında da çok geriyiz.
- Rezalet hem de. Şu yüzmede hele. Başka spor dallarında biraz derece almaya başladık, ama bakın deniz sporlarıyla ilgili dallara bir çoğunun federasyonu bile yoktur arasanız. Yani bu işi gençlere de sevdiremiyoruz. Buraya elinde hamburgerle gelen çocuklar var. Annesi, babası balık yiyor; o gelirken kendine hamburger ve kızarmış patates almış. Zaten bütün gençleri saran bir fastfood geleneği var, şimdi sen ona balık yemeye alıştıracaksın. İmkanı yok.
Yiyor mu?
- Yemiyor. Çocuklarımıza balık sevdirememişiz. Ton balığı adı altında, içinde ne olduğu belli olmayan balıklar yediriyoruz. Bu ton balığı dediğiniz; torik ailesinden gelen ve bir ağırlığı geçtikten sonra beş para etmeyen, saman gibi bir hal alan bir balıktır. Ciddi bir sorun.
Peki müşteri profili nasıl balık lokantalarının?
- Genelde orta yaş ve iyi eğitimli insanlar. Kebap kültürüne inat, son derece nazik ve seçkin bir müşterisi var balık lokantalarının. Hemen hemen hepsi dünya mutfağını tanıyan insanlar. Anonim hale gelmiş, daha çok Ege ve Karadeniz yörelerinin geleneksel balık yemeklerini inceliyorum. Belki de gereken önem verilse bu konuda yöresel bir sürü deniz geleneği su üstüne çıkacak.
Bu ilgisizlik sanata nasıl yansımış?
- Bazı şairlerimizde denizin etkilerini görüyoruz. Yahya Kemal'de var... Ahmet Nahip Duranas'ta var ama divan şairlerinde göremiyoruz. İşte Sait Faikler, Cevat Şakirler var ama batı edebiyatının çok gerisindeyiz denize ilgi bakımından. Ümitsiz de değilim. Gelişen kıyı ve yat turizminin denizle tanıştırdığı insanlarımız sayesinde Ortaasya'dan kalkıp ta buralara kadar gelmemize değecek galiba...