Son Güncelleme:
30 yıl önce sattığı malın faturasını gösteren İtalyan
İTALYA’nın zengin kuzeyi Piemonte izlenimlerine kaldığımız yerden devam.Otomotivin yüreği Torino’dan kuzeye doğru çıkıyoruz.Biella tekstilin ve özellikle iç çamaşır sektörünün merkezi.Bu şehir meğer bir dönem Türklere ambargo koymuş.Zira buradan numune alanlar Türkiye’ye döndüklerinde hemen malı kopya edip piyasaya sürüyormuş.Hatta Türkiye’de kopya edilen malların İtalya’ya ihraç edildiği bile görülmüş.İtalyanların şaşkınlığını bir düşünün...Şükür ki Türkiye İtalya’da sadece ‘kopyacılık’la anılmıyor.Birçok araba tasarım şirketinden, araba parçası üreticilerinden Türkiye’nin Polonya ile birlikte ‘araba üretim üssü’ olarak anıldığını duyduk.Türkiye’den, İstanbul’dan sevgiyle söz edenleri de duyduk.Bunlardan biri 45 yıllık ‘Cavanna’ bisküvi ve çikolata ambalaj şirketinin sahibi Mario Cavanna.Şirketini 1960’larda kurmuş.Hem de buluşunu yaptığı bir ambalaj makinesinin parasıyla.Mario Cavanna’nın Türkiye anılarına gelince...1970’li yıllarda Türkiye’de Arı Bisküvi ile çalışmış.Arşivinden, 1974’te Arı Bisküvi’ye sattığı 31 bin dolarlık malın faturasını çıkartıp önümüze koymaz mı?O yıllarda Arı Bisküvi’nin sahiplerinden Yılmaz Akar ile sıkı bir dostluk kurmuş.Bir İstanbul gezisinde, bavulunun kaybolduğunu, Boğaz’daki tekne turuna Akar ailesinin giysileriyle katıldığını anlatıyor.Cavanna’nın, Türkiye’de şimdiki müşterileri arasında Eti, Ülker, Şölen, Unilever gibi isimler var.Cavanna, Bosch’un satın aldığı İsviçre ambalaj firması Sig’in arkasından Avrupa’nın iki numarası.Dünyanın devleriyle yarıştığı fuarlarda kendisini ‘aile şirketi’ olarak lanse ediyor.Zira şirketi kızı ve oğluyla yönetiyor. Cavanna cirosunun yüzde 3’ünü Ar-Ge’ye ayırıyor.İtalya’nın teknolojiye nasıl yatırım yaptığının en güzel örneği bu şirket.Bizimle tanıştırdığı gencecik bir mühendis, fırından çıkan bisküvileri ambalajlayan ve ardından büyük kutulara yerleştiren bir robot bulmuş.Çin’in ucuz insan gücüne karşı robotlar.Hem ekonomik, hem sofistike ürünler.Verimlilik ve hız.Cavanna’nın dolayısıyla İtalya’nın Çin tehdidine karşı vizyonu böyle.Kuyumcu dükkánı olmayan ‘altın şehir’BİR şehir düşünün ki, evlerinin çoğu atölye.Hem de mücevher atölyesi.Piemonte ile Lombardiya sınırındaki Valenza işte böyle bir şehir.Şehre girdiğinizde herhangi bir kuyumcu dükkánı yok.Ama 1200 kuyumcu atölyesi var.Şehirde 10 bin kişi geçimini bu sektörden sağlıyor.Atölyelerin bağlı olduğu ‘Valenza Kuyumcular Birliği’ Başkanı Germano Buzzi anlatıyor.Valenza’da 19. yüzyılın başında sipariş üzerine çalışan kuyumcu dükkánları var.Fazla değil birkaç tane.Günün birinde bunlardan birinin yolu Paris’e düşmüş.Mücevherlerin sipariş üzerine değil, dükkanlarda satılmak üzere yapıldığını fark etmiş...Valenza’ya döner dönmez bir şirket kurmuş ve mücevher üretimini başlatmış.Bir süre sonra şirketi batınca yanında çalışanların her biri kendi atölyelerini kurmuş.Buzzi’nın anlattığına göre ‘altın şehir’in öyküsü böyle.Günümüze dönersek, altın ve kıymetli taşlarla çalışan atölyelerin bazıları Bulgari, Cartier, Chopard gibi markalara sipariş üzerine hizmet veriyor.Kendi markalarıyla üretenler de var.Bu arada, kişi başına mücevher için en çok para harcayanların İtalyanlar olduğunu öğrendik.Valenza’da üretilen mücevherler ABD, Japonya, Rusya ve Arap ülkelerine satılıyor.Peki bu ‘altın şehir’de hiç hırsızlık yok mu?Atölyeler soyulmuyor mu diye merak ettim.İnanmayacaksınız ama hiç hırsızlık yokmuş.Agnelli Müzesi Fiat’ın ilk fabrikasındaTORINO son yıllarda sanata ve kültüre ağırlık vermiş.Avrupa’nın en önemli sinema müzesi burada.Daha eskilere dayanan Mısır Müzesi de Kahire Müzesi’nden sonra dünyada ikinci.Fiat’ın Torino’daki ilk araba fabrikasındaki ‘Giovanni ve Marella Agnelli Müzesi’ni gezme fırsatını bulduk.Müzeden ziyade sanat galerisi demek daha doğru. Eski fabrikanın en üst katına sonradan kondurulmuş son derece modern iki kata yayılmış galeri. Agnelli’lerin koleksiyonunda Henri Matisse, Picasso gibi ressamların yanı sıra önemli İtalyan ressamların da eserleri var.