İlker Koçaş

İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin seyahat ettiği ABD yapımı iki kanatlı Bell 212'nin onlarca yıllık olduğuna inanılıyor.

İran'a yönelik, 1979 devriminden bu yana devam eden ve ardından nükleer programı ve Ortadoğu'daki 'direniş eksenini' desteklemesi nedeniyle uygulanan dış yaptırımlar, ülkenin uçak parçaları veya yeni uçak edinmesini zorlaştırdı.

ABD'nin 45 yıl önce İran'a uyguladığı ilk yaptırımlardan bu yana İran ekonomisi darbe almaya devam etti ve özellikle havayolları bundan etkilendi.

YAPTIRIMLAR İRAN HAVACILIK SEKTÖRÜNÜ NASIL ETKİLEDİ?

Şah döneminin kapanması ile Tahran - Washington ilişkileri de bambaşka bir döneme girdi.

1979'da yaptırımların uygulanmasından kısa bir süre sonra, hükümetin yeni uçak ithal edememesi nedeniyle İran'ın havacılık sektörü ağır darbe aldı.

Bu yaptırımların bir sonucu olarak İran, 1980'ler, 1990'lar ve 2000'lerin başlarında ölümcül uçak kazalarında ani bir artış yaşadı.

Bu yaptırımların merkezinde, İran'ın yüzde 10'dan fazla ABD parçası kullanılarak inşa edilen her türlü uçak veya uçak ekipmanı ithalatına yönelik yasak yer alıyor.

Bu hamle İsrail kamuoyunda 'Yasal deprem' şeklinde yorumlandı.

Jeremy Sharon 'Yasal deprem: UCM'nin Netanyahu'ya yönelik suçlamaları mahkeme tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir olay olacak' başlıklı yazısında Khan'ın hamlesi için 'Bu İsrail tarihindeki en şok edici hukuki bomba olabilir' değerlendirmesinde bulundu.

Bir başka İsrail gazetesi Haaretz 'Netanyahu sayesinde UCM'nin İsrail ile Hamas arasındaki denkliği küreselleşecek' başlıklı analizinde bu sonucun tek sorumlusunun Netanyahu olduğunun altı çizildi.

Peki bundan sonra Netanyahu'yu neler bekliyor?

Merkezi Lahey'de bulunan UCM son dönemde İsrail'in işgal altındaki topraklarda gerçekleştirdiği eylemleri ve Hamas'ın eylemlerini soruşturuyor... (Fotoğraf: AFP)

NETANYAHU İÇİN TUTUKLAMA EMRİ ÇIKARILABİLİR Mİ?

Khan, İsrailli yetkililer ile Hamas liderleri hakkındaki tutuklama talebi için UCM'nin Ön Yargılama Dairesi’ne resmen başvuruda bulundu.

Üç yargıçtan oluşan Ön Yargılama Dairesi, savcılık tarafından sunulan kanıtları inceleyecek ve bu isimlerin tutuklanıp tutuklanmayacağına karar verecek.

İsrail savaş kabinesi bakanı Benny Gantz, Başbakan Benjamin Netanyahu'nun Gazze Şeridi için savaş sonrası bir plan hazırlamaması halinde istifa edeceğini duyurdu.

Gantz, Gazze'deki Hamas yönetiminin sona erdirilmesi ve bölgede çok uluslu bir sivil idarenin kurulması da dahil olmak üzere altı "stratejik hedefe" ulaşma planı için 8 Haziran'a kadar süre belirledi.

Gantz gazetecilere verdiği demeçte şu ifadelere yer verdi;

'Kişisel ve siyasi mülahazalar İsrail savunmasının en kutsal kısımlarına girmeye başladı. Başbakan Netanyahu, bu gece gözlerinizin içine bakıp şunu söylüyorum: Seçim sizin elinizde. On yıl önceki Netanyahu doğru olanı yapardı. Bugün doğru ve vatansever olanı yapmaya istekli misiniz? İsrail halkı sizi izliyor'

Netanyahu, Gantz ve Gallant'tan oluşan üç üyeli savaş kabinesinde siyasi nüfuz mücadelesi yaşanıyor... (Fotoğraf: AFP)

Gantz'ın televizyonda yayınlanan konuşması, başbakanın Likud partisinin üyesi olan Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın Netanyahu'nun yönetimine veya yönetim eksikliğine yönelik benzer bir kınamada bulunmasından yalnızca üç gün sonra geldi.

Başka bir deyişle Netanyahu'nun üç kişilik kilit savaş kabinesindeki bakanlıktaki meslektaşları artık kamuoyuna başbakanı açık açık şikayet ediyor.

Ülke basını bu açıklamayı 'Netanyahu'ya tehdit' ve 'Netanyahu'ya ültimatom' olarak yorumladı.

Rus siyaseti Putin'in atama kararları ile yeniden şekillendi.

Geçtiğimiz günlerde 2030’a kadar sürecek beşinci dönemi için yemin ederek göreve başlayan Rus lider, Sergey Şoygu’yu Savunma Bakanlığı’nın başından aldı, yerine ekonomist Andrey Belousov’u atadı.

İngiliz Profesör Mark Galeotti Putin'in bu hamlesinin teknokratların yükselişine işaret ettiği görüşünde.

'We Need To Talk About Putin How The West Gets Him Wrong' isimli kitabın yazarı olan Galeotti son atama ile ilgili şu değerlendirmede bulunuyor;

'Savunma bakanlığını bir ekonomistin devralması ve eski bakanın politika ve danışmanlık rolünü üstlenmesiyle teknokratlar yükselişte. Amaç barış değil, daha etkili bir savaştır'

Belousov'un atanması, Putin'in Rusya'yı Ukrayna'da uzun bir savaş için yeniden şekillendirdiğini gösteriyor... (Fotoğraf: AP)

Belousov'un Savunma Bakanı olarak atanmasını 'beklenmedik ama mantıklı bir seçim' eklinde yorumlayan İngiliz uzman, bu adımın Ukrayna savaşından da önemli bir rolü olacağı görüşünde.

Belousov'un hükümette derin bir deneyime sahip olduğu biliniyor. Rus basını onu 'işkolik ve yetenekli bir ekonomist' olarak tanınıyor. Aşırı milliyetçi bir figür olmasa da uzun süredir devletin ekonomide daha büyük bir rol oynamasını savunuyor.

İrlanda’nın resmi yayıncısı olan RTE, aralarında İrlanda, İspanya'nın da bulunduğu bazı AB üyesi ülkelerin 21 Mayıs’ta Filistin Devleti’ni tanımaya hazırlandığını yazdı.

İrlanda radyo ve televizyon ağı, 'Dublin ile Madrid arasındaki ve ayrıca Slovenya ile Malta arasındaki temaslar, ülkelerin Filistin devletini ortaklaşa tanıması amacıyla yoğunlaşıyor' diye ekledi.

İRLANDA HABERLERİ DOĞRULADI

İrlanda Dışişleri ve Savunma Bakanı Michael Martin'in sözcüsü bu görüşmelerin devam ettiğini doğruladı.

İspanya liderliğindeki Filistin devletinin tanınması girişimine İrlanda, Slovenya, Malta ve Norveç'in destek verdiği biliniyor. Peki bu hamle ile neler değişecek?

'ULUSLARARASI KAMUOYU DESTEĞİ FİLİSTİN'İN EN BÜYÜK KAZANIMI OLDU'

Meselenin temelinde Gazze'de yaşanan 'soykırım hadisesi olduğunu' belirten Türk Alman Üniversitesi Göç Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Doçent Doktor Enes Bayraklı Hürriyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada 'Son 7 ayda Gazze'de olup bitenler Filistin'de son 70 yılda yaşananların doğasını çok açık bir şekilde dünyaya gösterdi. Dolaysıyla uluslararası kamuoyu ezici çoğunlukla Filistin'in yanında' ifadelerine yer verdi.

Filistinlilerin en büyük başarısının bu kamuyu desteğini sağlamak olduğunun altını çizen Bayraklı 'Filistin açısından bakacak olursak çok ağır bir insani bedel ödediler, ödemeye devam ediyorlar hala ama bunun sonucunda en önemli kazanımları bu oldu' dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için 2024 zorlu bir başlangıçtı.

1 Ocak Pazartesi günü İsrail Yüksek Mahkemesi, Netanyahu hükümetinin 2023 yılında çıkardığı, yüksek mahkemenin bazı yetkilerini kısıtlayan ve ülke çapında yaygın protestolara yol açan tartışmalı yasayı bozdu.

Ardından Beyrut'taki bir apartmana düzenlenen saldırıda üst düzey Hamas yetkilileri öldürüldü. Son olarak İsrail Dışişleri Bakanı Katz, Hizbullah'ın Radwan komutanına düzenlenen suikastın arkasında Tel Aviv'in olduğunu doğruladı.

ABD basınında yer alan haberlere göre, Biden yönetimi Netanyahu'nun Hizbullah'la çatışmayı iktidarda kalmak için kullanmasından endişe duyuyor.

'ABD, Kontrolü Kaybeden İsrailli Bir Liderle Karşı Karşıya' başlığı ile okurlarının karşısına çıkan Politico ise 'İsrail lideri görevde kalmaya ve yolsuzluk suçlamaları nedeniyle hapisten kaçmaya çalışıyor' yorumu Netanyahu'nun mücadelesini özetler nitelikte.

Ancak İsrail'in tarihi Netanyahu'nun iktidarda kalmasının pek de kolay olmadığını gözler önüne seriyor.

Mısır ve Suriye'nin IDF'yi gafil avladığı Yom Kippur Savaşı'nın başlangıcı olan 6 Ekim 1973'te İsrail'in başına gelenler ile 7 Ekim 2023'te yaşananlar arasındaki benzerlikler oldukça dikkat çekici.

Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Hamas'ın iki numaralı ismi Salih El Aruri'ye düzenlenen suikastın yankıları sürüyor.

İsrail merkezli Ynet El Aruri'ye düzenlenen suikastla ilgili yeni ayrıntılara ulaştı.

Ynet, Lübnanlı bir güvenlik yetkilisinin, Arouri suikastının daha önce Arap medya kuruluşlarının bildirdiği gibi insansız hava aracı (İHA) tarafından değil, İsrail savaş uçağı tarafından gerçekleştirildiğini söylediğini bildirdi.

<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42385264&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='580' height='326' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>

LÜBNAN ORDUSU EŞLEŞEN KALINTILAR BULDU

Adı açıklanmayan yetkili 'Bu tür füzeler İsrail savaş uçakları tarafından kullanılıyor' dedi.

Ayrıca Lübnan ordusunun, İsrail'in güney Lübnan'da daha önce ateşlediği füzelerle eşleşen füzelerin kalıntılarını bulduğunu belirtti.

Gazze'de savaş sürerken Lübnan'ın başkenti Beyrut'tan gelen patlama haberi Ortadoğu'daki tansiyonu zirveye çıkardı.

Patlama, Beyrut'un güneyinde, Hizbullah'ın kalesi olarak da bilinen Dahiye Mahallesi'nde meydana geldi.

Kısa süre içinde patlamanın bir drone saldırısı neticesinde meydana geldiği ve İsrail'in bölgedeki Hamas üyelerini hedef aldığı ortaya çıktı.

Saldırıda Hamas'ın iki numaralı ismi Salih El Aruri'nin de aralarında bulunduğu 6 kişi hayatını kaybetti.

Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah, hedefli suikastların Lübnan topraklarında hoş görülmeyeceğini ve bir karşılığı olacağını söyledi.

HAMAS REHİNE GÖRÜŞMELERİNİ DONDURDU

Hamas, suikastı protesto etmek için rehine görüşmelerini dondurdu.

Kiev'in başarısız karşı saldırısının ortasında Batı'nın Ukrayna'ya yaptığı yardımın Washington ve Brüksel'de durması Ukrayna'daki durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale soktu.

En azından Kiev adına. Rusya tarafında ise Kremlin'de ruh hali daha da iyi görünüyor. Ya da en azından resmi mesaj bu.

Savaşın başında 'hızlı bir zafer' için yola çıkan Rusya'nın karşı saldırılara direnmesi ile Vladimir Putin 2023'ü kötünün iyisi bir zafer ile bitiriyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg bu kış kötü haberlere hazırlanmanız gerektiğini söylüyor.

Bu da akıllara şu soruyu getiriyor; Ya Putin kazanırsa?

Savaş Araştırmaları Enstitüsü'ne (ISW) göre, Rusya'nın Ukrayna'da kazanmasının maliyeti hala edilenden çok daha yüksek olacak.

RUSYA'NIN ASKERİ GÜCÜ ÇOK DAHA BÜYÜK OLACAK

İsrail ordusunun Gazze'deki ölü sayısı 2014'teki kara saldırısındaki ölü sayısının neredeyse iki katı oldu.

IDF'nin verdiği kayıplardaki artış ve bölgeden gelen haber savaşın en kanlı aşamasına girdiğine işaret ediyor.

İsrail'i şaşkına çeviren ve Hamas'ın çöküşün eşiğine geldiği yönündeki resmi çizgisine büyük bir soru işareti koyan haber Gazze Şehri'nin Şucaiye mahallesinden geldi.

Buradaki Hamas pususunda aralarında bir Albayın da bulunduğu 10 İsrail askeri öldürüldü.

Öldürülen Albay kara operasyonu boyunca hayatını kaybeden en rütbeli subay olarak kayıtlara geçti.

İSRAİL BİR HAFTADA İKİ BÜYÜK ŞOK YAŞADI

İsrail'de adeta deprem etkisi yaratan bu haberin yankıları devam ederken bunu Cuma günü başka bir şok izledi; İsrail ordusu, düşman sandığı üç İsrailli esiri öldürdüğünü itiraf etti.

Savaş kabinesine liderlik eden Netanyahu, Gazze'deki savaş devam ederken başka bir cephede daha savaşmak zorunda kaldı.

Başbakanla ilgili uzun süredir devam eden yolsuzluk iddialarıyla ilgili duruşmalar Pazartesi günü yeniden başladı.

Savaşın ardından mahkemeler acil olmayan davaları görmeyi bırakmıştı, ancak uzun süredir iktidarda olan başbakan artık en azından teorik olarak sanık kürsüsüne geri döndü.

Netanyahu duruşmaya katılmadı ancak muhtemelen bahar aylarında savunma davası sırasında ifadeye çağrılacak.

Netanyahu, 2019'un sonlarında rüşvet, dolandırıcılık ve güveni suiistimal etmekle suçlandı ve bu, onu görevdeyken suçlanan ilk İsrail başbakanı yaptı.

7 Ekim travması, görevdeyken rüşvet, dolandırıcılık ve güveni suiistimal suçlamalarıyla suçlanan ilk başbakan olan Netanyahu'nun süregelen hukuki sıkıntılarına yeni ve büyük bir boyut kazandırdı. İsrailliler onu ve sağcı hükümetini protesto ediyor...

İsrail'de protestocular Netanyahu'nun istifasını istemeye devam ederken anketler de kan kaybını gözler önüne seriyor.

Bu krizin ortasında Netanyahu, bir yandan siyasi kariyeri için mücadele ederken, bir yandan da Hamas'ı yenilgiye uğratmaya çalışıyor.

İsrail’in Gazze'ye yönelik saldırıları 41'inci gününde devam ederken, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Gazze Şeridi’ndeki insani durumu görüşmek için yeniden bir kez daha geldi.

Malta tarafından sunulan tasarıda Gazze Şeridi’ndeki insani durumla ilgili 5’inci karar tasarısı genişletilmiş insani duraklamalar, sınırsız yardım dağıtımı, tıbbi tahliyeler ve Gazze'de tutulan esirlerin koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrısında bulunuldu.

Tasarıda ayrıca tüm tarafların uluslararası insancıl hukuka riayet etmesi gerektiğini vurgulandı.

12 'evet' ve 3 'çekimser' oyla kabul edilen tasarı kabul edildi.

İsrail ise BM Güvenlik Konseyi'nin Gazze kararını reddetti. Ancak bu İsrail'in BM Güvenlik Konseyi'nin kararını ilk reddedişi değil.

2016'DA NETANYAHU REDDETMİŞTİ

2016 yılında Netanyahu, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki yerleşim faaliyetlerinin durdurulmasını talep eden BM Güvenlik Konseyi kararını tanımayı reddetmişti.

İsrail'in Hamas'a yönelik politikasının tarihi araştırıldığında, bir soru ön plana çıkıyor: Hamas İsrail'in yanıbaşında nasıl büyüyebildi?

Hamas'ın güç kazanması ile Netanyahu'nun siyasi kariyeri arasında paralellik bulunuyor. Hamas Haziran 2007'de Gazze'de iktidara geldi ve Netanyahu Şubat 2009'daki seçimlerden başbakan olarak çıktı.

2009 seçimleri sırasında Netanyahu, o dönemde iktidarda olan rakip Kadima partisinin lideri Tzipi Livni'yi Hamas'ı devirmeyi başaramadığı için eleştirmişti.

3 Şubat'ta Gazze'den düzenlenen roket saldırısının ardından güneydeki Aşkelon şehrini ziyaret etti.

<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42360575&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='580' height='326' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>

Netanyahu orada yaptığı açıklamada ilk defa Hamas'ı yok etmekten bahsetti.

'Aşkelon'un girişindeyiz. Bu sabah buraya bir Grad roketi indi. Bu her şeyi açıklıyor. Şans eseri bir mucize oldu ve bana şarapneli gösteren çocuklar zarar görmedi' diyen Netanyahu sözlerine şöyle devam etmişti;

Ensarallah olarak da bilinen Husi hareketi, 2014'ün sonlarından bu yana başkent Sanaa da dahil olmak üzere Yemen'in büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Grup, son dokuz yıldır uluslararası alanda tanınan ve desteklenen Yemen hükümetiyle savaş halinde.

Yemen'deki çatışmalar, İran ve Suudi Arabistan'ın bu yılın başında diplomatik ilişkileri yeniden kurmasının ve Husiler ile Riyad'ın barış görüşmelerini başlatmasıyla son aylarda önemli ölçüde azaldı.

Dünya Husilerin adını geçen hafta İsrail'e savaş ilan etmesi ve geçtiğimiz saatlerde ABD SİHA'sını düşürmesi ile yeniden sıkça duymaya başladı.

ABD'li yetkililer, MQ-9 Reaper insansız hava aracının Yemen yakınlarında uluslararası hava sahasında düşürüldüğünü söyledi...

Husiler, askeri kapasitesini ön plana çıkaran bir dizi video yayınlıyor.

Bu videolarda füzelere 'İsrail'e ölüm', 'ABD'ye ölüm' nidaları eşlik ediyor.

Yayınlanan görüntülerin yeni olup olmadığı belli net değil. Ancak görüntülerde Husilerin Zolfaghar orta menzilli balistik füzesi, Kudüs seyir füzesi ve Samad insansız hava aracının bir versiyonunu kullandığı görülüyor.

İsrail Başbakanı Netanyahu'dan İsrail'in Gazze planı ile ilgili dikkat çeken bir açıklama geldi.

ABC News canlı yayınına katılan Netanyahu, savaştan sonra Gazze'nin 'genel güvenlik sorumluluğuna' süresiz olarak sahip olacaklarını duyurdu.

Bu plan İsrailli yetkililer tarafından isimlerinin açıklanmaması kaydıyla daha önce dile getirilmişti.

Adeta kamuoyu yoklaması olarak günler önce sızdırılan plan Netanyahu'nun açıklaması ile resmiyet kazandı.

Ancak Netanyahu Gazze'de konuşlandırılacak birliklerin boyutu ve 'genel güvenlik sorumluluğu'nun süresi ile ilgili detay vermekten kaçındı.

Bu da 'İsrail'in Gazze'den çıkış stratejisi yok' iddiasını bir kez daha gündeme taşıdı ve akıllara Biden'ın şu sözlerini getirdi;

'Bu savaş sona ermeli. Bu savaş insani ve stratejik bir felaket yarattı.'

Gazze bombardımanına devam eden İsrail nokta operasyonlar ile Hamas hedeflerini kara birlikleri ile de hedef alıyor.

Çatışmaların tünellerde de yaşandığı bilgisini doğrulayan İsrail bir yandan da Lübnan sınırında düşük yoğunluklu bir çatışma halinde.

İsrail, bölgedeki Hizbullah unsurlarının roket ve füze saldırılarına hava saldırıları ve topçu ateşi ile karşılık veriyor.

Açılacak ikinci bir cephenin bölgesel bir savaşı tetikleyebileceği korkusu tazeliğini korurken Hizbullah'ın içinde bulunduğu ikilem bölgenin kaderini tayin edecek gibi gözüküyor.

Yıllarca İsrail'le savaşa hazırlandıktan sonra Hizbullah, Filistinlilerin savunucusu olarak güvenilirliğini korumak ile Lübnan'ı topyekûn bir savaşa sürükleme konusunda seçim yapmak zorunda kalmış durumda.

40 yıllık tarihi boyunca Hizbullah kendisini Lübnan'ı korumaya, İsrail'e karşı savaşmaya ve Filistinlilerin devlet olma arayışını desteklemeye adamış bir direniş hareketi olarak tanımladı.

İsrail'in Cuma günü Gazze'nin dünya ile bağlantısını kestikten sonra kısıtlı kara saldırılarına başlatması ve bölgedeki ölü sayısının 8 bini aşmasının ardından Hizbullah'ın tepkisi şu ana kadar ölçülü oldu.

Hamas'ın saldırısı sonrası İsrail önce Gazze'yi hedef aldı. Abluka altındaki Gazze'yi havadan ve karadan vuran İsrail bir yandan kara harekâtına hazırlanırken bir yanda da Lübnan sınırında Hizbullah güçleri ile çatışıyor.

Bölgedeki çatışma günlerdir karşılıklı top ve roket atışları ile devam ederken dünya 'Hizbullah savaşa girecek mi' sorusuna yanıt arıyor.

Her ne kadar İsrail'in Güney Lübnan'ı işgal etmesiyle hemen hemen aynı zamanda ortaya çıkmış olsa da Hizbullah, Filistinli olmayan başlıca direniş grubu kimliğini korudu.

Şii inancına bağlı olan grup, kurtarıcı olarak her an ortaya çıkacağına inanılan İmam Mehdi'ye (12. imam) yönelik bekleyişten ilham alıyor. 

Ancak aynı zamanda çok sayıda Sünni arasında da önemli bir taraftar kitlesi var.

20 Ekim 2023'te Beyrut'ta Gazze'ye destek yürüyüşünden bir kare... (Fotoğraf: AFP)

İran gibi, Hizbullah da din adamları ve komutanlardan oluşan bir ağ tarafından yönetiliyor.

14 Mart İttifakına karşı Lübnan'ın 8 Mart İttifakının bir parçası olan Hizbullah, milis gücünün yanı sıra siyasi bir güç olarak da karşımıza çıkıyor.

İsrail, Hamas'ın Aksa Tufanı Operasyonu'na misilleme olarak Gazze'yi vurmaya devam ediyor.

Gazze'de ölü sayısı 5 bini geçerken dünya 'İsrail neden kara harekâtı yapmıyor' sorusuna yanıt arıyor.

Kötü hava koşulları, bölgeye daha fazla ABD unsurunun gelmesi ve rehinelerin kurtarılması için süre kazanmak gibi pek çok argüman sunularak ertelenen kara harekâtı İsrail'de sinirlerin gerilmesine neden oldu.

Haaretz'in 'İsrail, Gazze Kara Harekâtı Öncesinde Sinir bozucu Bir Bekleme Oyunu Oynuyor' başlıklı haberinde bu duruma şu sözlerle dikkat çekiliyor;

'Gazze'de kara operasyonunun başlatılmasındaki gecikme, hükümet ile ordu arasındaki ve hükümetin kendi içindeki güven krizini daha da şiddetlendiriyor.'

İsrailli gazete 'Gazze Şeridi'nde kara manevrası için artan bekleyiş halkın, ordunun ve hükümetin sinirlerini yıpratıyor' yorumunda da bulundu.

İsrail ordusunun tümenlerini savaşa göndermeden önce birliklerin yüzde yüz hazır olmasını istediği ve bu nedenle erteleme istediği de sıkça dile getiriliyor.

Aksa Tufanı Operasyonu sonrası Ortadoğu resmen ateş çemberine dönmüş durumda.

Hamas'ın saldırısı sonrası İsrail önce Gazze'yi hedef aldı. Abluka altındaki Gazze'yi havadan ve karadan vuran İsrail bir yandan da Lübnan sınırında Hizbullah güçleri ile çatışıyor.

Karşılıklı top atışlarının günlerdir sürdüğü bölgedeki sivilleri tahliye eden İsrail'de Batı Şeria için 'üçüncü cephe' benzetmesi yapılıyor.

<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42348832&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='580' height='326' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>

İsrail askerleri ile Filistinliler arasındaki çatışmalar zaten ölümcül bir hal almış durumda.

7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'daki şiddet olaylarında 80'den fazla Filistinli hayatını kaybetti ve 900'den fazla kişi tutuklandı.

Bugün gerçekleştirilen gece ve şafak baskınları ile bu sayı daha arttı.

Geçtiğimiz cumartesi günü sabahın erken saatlerinde başlayan Aksa Tufanı Operasyonu sonrası Ortadoğu resmen ateş çemberine dönmüş durumda.

Hamas'ın saldırısı sonrası İsrail misillemede bulundu ve Gazze'yi hedef aldı. Aksa Tufanı'nın ardından gözler Hamas'ın iki numarasına çevrildi.

Kara saldırısına hazırlanan İsrail’in 'devlet düşmanı' ilan ettiği Yahya Sinwar, IDF'nin arananlar listesinde ilk sıralarda.

İSRAİL ONA 'HAN YUNUS KASABI' DİYOR

1962'de doğan Sinwar, o zamanlar Mısır'ın kontrolü altında olan Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta büyüdü.

İsrail bu nedenle onu 'Han Yunus Kasabı' olarak anıyor. Sinwar'ın ailesi daha önce şu anda İsrail'in güneyinde bulunan Aşkelon'da yaşıyordu.

Aile Aşkelon'un kaybının ardından Gazze'ye taşınmak zorunda kaldı.Sinwar toplamda yaklaşık 24 yılını hapiste geçirdi.

İlk kez 1982'de tutuklandı. Takip eden yıllarda Salah Shehade ile bağlantı kurarak Filistin hareketi içindeki İsrail casuslarını hedef alan bir birim kurdu.

'İsrail'in 11 Eylül'ü' olarak anılan saldırıların üzerinden 6 gün geçti.

İsrail tarafında ölü sayısı 1300'e yükselirken Gazze'ye yönelik saldırılarda da can kayıpları her geçen saat yükseliyor.

Hem İsrail kamuoyu hem dünya 'İsrail saldırıya nasıl engel olamadı’ sorusuna yanıt arıyor. Oklar ise Netanyahu ve izlediği politikayı işaret ediyor.

Netanyahu, siyaset hayatında neredeyse kazandığı seçim sayısı kadar lakap kazandı. Bunlardan bir tanesi de yenilginin kaçınılmaz olduğu düşünülen anlarda dahi zafer kazanma yeteneği sayesinde ona layık görülen 'sihirbaz' yakıştırmasıydı. Netanyahu'nun bir başka lakabı ise 'Bay Güvenlik'.

Ancak görünen o ki Netanyahu bu lakabını Hamas saldırısını önleyemeyerek kaybetti. Şimdi gözler yeniden 'sihirbaz'lık yapıp yapamayacağında.

Muhalefet şimdilik Netanyahu'nun istifasını talep etmiyor. Muhalefetin lideri olan eski Başbakan Yair Lapid, 'Şu anda kimin suçlanacağı ya da bu sürprizin nasıl yaşandığı ile ilgilenmiyorum' sözleri ile suçlu aramak için erken olduğunun altını çiziyor.

İsrail tarihi ise bize bu gibi sürpriz saldırıların ve krizlerin hükümetin çökmesine yol açtığını öğretti. 1973'teki Arap-İsrail savaşı’nda, 1982'deki ilk Lübnan savaşında ve 2006'daki Lübnan Savaşı'nda durum böyleydi.

Tüm bunların ışığında akıllardaki soru şu; 'Hamas saldırısı Netanyahu için sonun başlangıcı mı?'

Dünyanın gözü kulağı İsrail ve Filistin'den gelen haberlerde.

Bölgedeki çatışmalar 4'üncü gününde de hız kesmeden devam ederken gelişmeler, küresel aktörlerin de konumlarını derinden etkiliyor.

BBC'den Barbara Plett Usher Biden'ın dış politikasının Hamas saldırısıyla altüst olduğu görüşünde.

ABD'nin bölgeye uçak gemisi gönderme kararını 'güç gösterisi' olarak yorumlayan Usher 'Ancak Hamas'ın bu saldırısı geniş kapsamlı bir İsrail saldırısını tetikleyecek. ABD, İsrail'in uzun ve cezalandırıcı tepkisinin bir parçası olacak' dedi.

Eski bir CIA görevlisi ve dört başkanın Ortadoğu danışmanı Bruce Riedel, ABD'nin bu gibi durumlarda bölgeye donanma gemileri konuşlandırmasının alışılmadık bir durum olmadığını söylüyor; 'bu, Ortadoğu'daki beklenmedik durumlara karşı klasik bir Amerikan tepkisi.'

<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42343487&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='580' height='326' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>

Biden yönetiminin Pentagon'a İsrail'e ek ekipman ve kaynak gönderme talimatının uzun bir savaşın işareti olabileceğini belirten uzmanlar bu durumunda ABD'nin Ukrayna'ya yardımlarını da etkileyebileceğine dikkat çekiyor.

Türkiye, 2021 yılının sonlarında ABD’den 40 yeni F-16 savaş uçağı ve 80 modernizasyon kiti talep etmiş, Biden yönetimi ise Türkiye’ye satışı desteklediğini açıklamıştı.

Ancak Kongre’de yabancı ülkelere yapılacak askeri satışlar üzerinde etkisi olan Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin eski başkanı Menendez, bu satışa karşı çıkıyordu.

Hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarının ardından artık bu koltukta oturmayan Menendez ile ilgili ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi (Atlantic Council) dikkat çeken bir analiz yayınladı.

Atlantik Konseyi 'Menendez skandalı nasıl Türkiye'nin F-16 almasıyla ve İsveç'in NATO'ya girmesiyle sonuçlanabilir?' sorusuna yanıt aradı.

Düşünce kuruluşunun Türkiye'deki direktör yardımcısı olan Grady Wilson tarafından kaleme alınan yazıda 'Görev yaptığı süre boyunca Menendez, Türkiye'yi sert bir şekilde eleştirdi, Yunan yanlısı ve Ermeni yanlısı davalara daha olumlu yaklaştı' denildi.

Menendez skandalı sonrası yaşanan değişimi mercek altına alan yazar 'Menendez'in ayrılması potansiyel bir değişim anlamına geliyor çünkü Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı olarak yabancı ülkelere silah satışları konusunda etkili bir veto hakkına sahipti ve F-16'ların Türkiye'ye satışına karşı olduğunu sık sık dile getiriyordu’ ifadelerine yer verdi.

'Menendez'in başkanlıktan ayrılması, ABD'nin artık Türkiye'ye F-16 satacağını garanti etmiyor ancak masadaki anlaşmaya yeni bir bakış için alan açıyor' diyen yazar Biden yönetimine uyarılarda bulundu.

F-16 anlaşması ile İsveç'in NATO üyeliğinin bağlantılı olduğuna vurgu yapılan yazıda 'F-16 satışı ile İsveç'in NATO'ya katılım oylamasının Türkiye parlamentosunda bağlantılı olduğunun açıkça kabul edilmesi olumlu bir adımdır. Şu anki risk,  Türkiye'nin Kongre'den eylem beklerken Kongre'nin Türkiye parlamentosundan eylem beklediği bir açmaza dönüşmesidir' denildi.

Çatışmaların 19 aydır devam ettiği Ukrayna savaşı bu yıl 78'incisi düzenlenen BM Genel Kurulu'nun en önemli gündem maddelerinden biriydi. Dünya liderleri yıllık toplantıda barış ve müzakere masası için çağrıda bulunurken Rusya'dan gelen açıklama adeta soğuk duş etkisi yarattı.

"ABD BİZİMLE DOĞRUDAN SAVAŞTA"

CNN'de yer alan habere göre, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD'nin Ukrayna'ya sağladığı destekler savaşa doğrudan müdahil olduğunu belirterek, "Buna ne derseniz deyin ama ABD bizimle doğrudan savaşta. Buna Hibrit Savaş diyebiliriz ama bu gerçeği değiştirmez" dedi ve ekledi;

"ABD Ukraynalıları yem olarak kullanarak bize fiilen düşmanlık yapıyor""KİEV'İN BARIŞ PLANI KESİNLİKLE MÜMKÜN DEĞİL"

New York'taki BM genel merkezinde dünya liderlerinin yıllık toplantısında bir hafta süren yoğun küresel diplomasinin ardından 23 Eylül'de düzenlediği basın toplantısında konuşan Rus Bakan, Ukrayna'nın BM'ye önerdiği barış planının ve Karadeniz tahıl girişimini canlandırmaya yönelik son önerilerin gerçekçi olmadığını söyledi.

Kiev'in desteklediği 10 maddelik barış planının 'kesinlikle mümkün olmadığını' söyleyen Lavrov "Bu gerçekçi değil ve bunu herkes anlıyor ama aynı zamanda müzakerelerin tek dayanağının bu olduğunu söylüyorlar.” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile geçtiğimiz yılın Şubat ayında başlayan savaşın Moskova'nın planladığı gibi gitmediği artık bir sır değil.

Savaşın ilk haftalarında Kiev'i hedef alan ancak başarısız olduktan sonra rotasını ülkenin doğusuna çeviren Rusya bir süredir burada da savunma pozisyonunda.

Ukrayna taarruzuna karşı direnişini sürdüren Rusya, gözünü Kuzey Kore'ye çevirmiş durumda.

Moskova'nın savaşı sürdürebilmek için Kuzey Kore'den silah ve cephane satın almak istediği iddiasının gölgesinde gerçekleşen Putin - Kim zirvesi sonrası Rusya'dan peş peşe açıklamalar geldi.

Tarihi zirvenin ardından Kim, Putin'i Kuzey Kore'ye davet etmiş, Rus lider bu daveti kabul etmişti... (Fotoğraf: AP)

Görüşmeye ilişkin Kremlin'den yapılan açıklamada Rusya ve Kuzey Kore'nin askeri konularda veya başka alanlarda herhangi bir anlaşma imzalamadığını bilgisine yer verildi.

Kremlin'in iddiası ile benzer çizgide bir açıklamaya imza atan Putin ise Moskova'nın Güney Kore ile ilgili hiçbir anlaşmayı ihlal etmeyeceğini söyledi.

Rus lider konu ile ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

Ege'deki yüksek tansiyon yerini dostluk rüzgarına bıraktı.

Yıllardır inişli çıkışlı devam eden Türkiye-Yunanistan ilişkileri, Türkiye'nin yaşadığı büyük deprem felaketi ve Yunanistan'da yaşanan tren faciası sonrası karşılıklı uzatılan yardım eli ile daha ılımlı bir sürece girdi.

Karşılıklı yardımlar sonrası Ankara - Atina arasındaki buzlar erimeye devam ederken şimdi gözler Kıbrıs'ta. Adada nasıl bir çözüme ulaşılacağı dünya gündemini meşgul etmeye devam ederken İngiltere'nin eski Dışişleri Bakanı Jack Straw'dan çok konuşulacak bir itiraf geldi.

Eski İngiliz bakan 'Kıbrıs'ın AB'ye katılmasına asla izin vermemeliydik' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye, İngiltere ve Yunanistan ile Kıbrıs'taki Türk ve Rum toplumları arasında 1959'da imzalanan Zürih ve Londra anlaşmalarıyla kurulmuş, Türkiye Kıbrıs'ta Türklerin Rumlar tarafından uğradığı baskı ve zulmü önlemek ve Ada'da barış ve huzuru tesis etmek amacıyla bu garantörlük hakkını kullanarak 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştirmişti...

Politico'da yayınlanan yazıda Rum kesiminin imza attığı skandallar hatırlatıldı. 'Daha geçen yıl, araştırmacı gazeteciler, Kıbrıs Yatırım Programı aracılığıyla yabancı vatandaşlara Kıbrıs (ve dolayısıyla AB) pasaportu sağlamaya yönelik kapsamlı bir komployu ortaya çıkardığında, ülkenin siyasi sınıfları olağanüstü bir skandalla sarsıldı' denilen yazıda suçlananlar arasında Kıbrıs Parlamentosu'nun eski bir başkanının da olduğu vurgulandı.

Rum kesiminin Rusya ile olan bağlarına dikkat çeken Straw, 'Rusya ile Kıbrıs Rum Cumhuriyeti arasındaki yakın ilişki uzun süredir devam ediyor, oldukça yaygın ve pek çok kişi bunun oldukça sağlıksız olduğuna inanıyor' dedi.

Yolsuzluk kapsamında sabıka kaydı olduğu için vatandaşlığa geçemeyecek binlerce kişinin onaylandığını yazan Straw, bu kişilerin çoğunun Rus vatandaşı olduğunu hatırlattı.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile geçtiğimiz yılın Şubat ayında başlayan savaş son sürat devam ediyor.

Bir süredir Ukrayna ordusunun taarruzuna karşı savunma pozisyonuna geçen Rusya'dan itiraf gibi bir açıklama geldi.

ABD basını Ukrayna'nın Rusya'nın ilk ve en güçlü savunma hattını geçtiğini dünyaya duyurmuştu.

General Oleksandr Tarnavskiy'in ordunun Rusya'nın güneydeki en güçlü savunma hattını aştığını açıklaması son dönemde Kiev'den gelen açıklamaların sonuncusuydu.

Ukrayna'nın geri aldığı bölgeleri tek tek açıklamasını uzun bir süredir yalanlayan Rusya bir ilke imza attı.

Moskova'nın Zaporojya bölgesindeki en üst düzey yetkilisi Yevgeny Balitsky Rus ordusunun geri çekildiğini açıkladı.

Al Jazeera'da yer alan habere göre, Rus yetkili bunun 'taktiksel' nedenlerden dolayı yaşandığını savundu.

Rus ordusunun Ukrayna'nın Robotyne köyünü terk ettiğini kabul eden yetkili televizyon röportajında şu ifadelere yer verdi;

Ege'deki yüksek tansiyon yerini dostluk rüzgarına bıraktı.

Yıllardır inişli çıkışlı devam eden Türkiye-Yunanistan ilişkileri, Türkiye'nin yaşadığı büyük deprem felaketi ve Yunanistan'da yaşanan tren faciası sonrası karşılıklı uzatılan yardım eli ile daha ılımlı bir sürece girdi.

Karşılıklı yardımlar sonrası Ankara - Atina arasındaki buzlar erimeye devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO zirvesinde Miçotakis ile gerçekleştirdiği görüşme ve bakanlar düzeyindeki temaslar ikili ilişkilerdeki pozitife ilerlemenin en net örneği olmuştu.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Gerapetritis'in Ankara ziyareti ile Atina ile yeni dönem resmen başladı.

İki bakan kritik görüşme sonrası kameraların karşısına geçti. Bakan Fidan burada yaptığı açıklamada 'Yunanistan ile ilişkilerimizde yeni ve olumlu bir döneme girmiş bulunuyoruz' derken, Yunan Bakan da iki ülke arasındaki sorunların diyalog yolu ile çözülebileceğini vurguladı ve Türkiye'nin AB üyeliğine destek verdi.

Ankara'daki kritik zirve komşunun gündemine birinci sıradan giriş yaptı. 

Rusya geçtiğimiz aylarda tarihinin en uzun 24 saatini yaşamış, Moskova güne Wagner isyanı ile uyanmıştı.

Prigojin liderliğindeki Wagner güçlerinin Rostov'da kontrolü sağlaması ve Moskova'ya doğru ilerlemesi ile başkentte kırımızı alarm verilmiş, sosyal medyaya yansıyan görüntülerde Moskova'nın girişine tıpkı 1941'de NAZİ saldırısına uğrandığı dönemdeki gibi savunma siperleri kazıldığını görülmüştü.

Kriz Belarus liderinin araya girmesi ile 24 saat içinde çözülürken isyanın tam 2'nci ayında Prigojin'in uçak kazasında ölmesi üzerine dünya şimdi, 'Wagner'e ne olacak' ve 'Prigojin'in yerine kim geçecek' sorularına yanıt arıyor.

Prigojin, paralı asker grubu Wagner'i kurmak ve bugünkü seviyeye getirmek için yıllarını harcadı.

Wagner, Ukrayna savaşında Rusya adına kilit bir rol oynadı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Afrika ve Suriye'deki çıkarlarına hizmet etti.

WAGNER LİDERSİZ KALDI

New York Post'a göre, kazada sadece Prigojin değil onun yerine geçmesi muhtemel isimler de hayatını kaybetti. Başka bir deyişle Wagner lidersiz kaldı.

İngiliz Telegraph gazetesinden alıntı yapan NY Post'a göre, Wagner'in misyonlarını ve ticari varlıklarını devralacak en muhtemel aday, Kremlin bağlantılı oligarklar ile üst düzey ordu yöneticileri arasında bir anlaşma olarak başlayan, Rus istihbaratı tarafından kontrol edilen bir paralı asker grubu olan Redut.

Rusya geçtiğimiz haftalarda tarihinin en uzun 24 saatini yaşamış, geçen yıl Rus lider Putin'in emri ile başlayan Ukrayna'daki savaş son sürat devam ederken Moskova güne Wagner isyanı ile uyanmıştı.

Prigojin liderliğindeki Wagner güçlerinin Rostov'da kontrolü sağlaması ve Moskova'ya doğru ilerlemesi ise Rusya'da 2. Dünya Savaşı'ndan sonra bir ilkin yaşanmasına neden olmuş, başkentte kırımızı alarm verilmiş, sosyal medyaya yansıyan görüntülerde Moskova'nın girişine tıpkı 1941'de NAZİ saldırısına uğrandığı dönemdeki gibi savunma siperleri kazıldığını görülmüştü.

Kriz Belarus liderinin araya girmesi ile 24 saat içinde çözülürken Rusya'dan gelen haber dünyanın gündemine birinci sıradan giriş yaptı.

<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42319693&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='580' height='326' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>

Prigojin’in Moskova yakınlarında düşen bir özel jetin yolcu listesinde olduğunun açıklanmasının ardından öldüğü tahmin ediliyor.

PRIGOJIN'IN SON HAMLESİNİ AÇIKLADI

Ancak Wagner liderinin bunu bir aldatmaca olarak kullandığını iddia edenlerde var. İngiliz uzman Prigojin’in son dönemde devreye soktuğu yeni taktiğini açıkladı ve dikkat çeken bir iddiada bulundu.

Rusya'nın havacılık kurumu uçaktaki tüm yolcuların öldüğüne ve Prigojin'in de jette olduğuna inanıldığını söylüyor. Kurum, bilginin uçağın operatöründen geldiğin altını çiziyor... (Fotoğraf: AP)

Dünyanın gözü kulağı aylardır Ukrayna'dan gelen haberlerde.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile geçtiğimiz yılın Şubat ayında başlayan savaş Ukrayna'nın doğu bölgelerinde son sürat devam ediyor.

Bir süredir Ukrayna ordusunun taarruzuna karşı savunma pozisyonuna geçen Rusya pek çok bölgede direnişini sürdürürken Ukrayna'dan gelen haber dünyanın gündemine birinci sıradan giriş yaptı.

Newsweek, Ukraynalı yetkililer ile görüştü ve Kiev'in adeta sır gibi sakladığı son durumu okurları ile paylaştı.

Ukrayna'nın uzun zamandır beklenen karşı saldırısının şimdiye kadar yetersiz kaldığını belirten ABD'li dergi Ukrayna'nın yüksek kayıplar verdiğini belirtti.

'Ukrayna askerleri ülkenin güneyinde ve doğusundaki toprak parçalarını yüksek maliyetle geri kazandı' diyen Newsweek, Ukrayna'nın haftalardır süren saldırılara rağmen Rus savunma ağını çökertemediğini yazdı.

Haberde 'Ukraynalıların Rus savunucularına ağır kayıplar verdiği bildiriliyor, ancak Moskova'nın çok katmanlı savunma ağı henüz kırılmadı' denildi.

Adının gizli kalması koşulu ile Newsweek'e konuşan kaynaklardan elde edilen bilgilere dayandırılan haberde Kiev yönetimindeki çatlak da gün yüzüne çıktı.

İtalya, Güney Tirol ilinde bulunan Silandro kasabasından gelen haberin şokunu yaşıyor. 6 bin nüfuslu kasabada 50 yıl sonra ilk defa cinayet işlendi.

21 yaşındaki Celine Frei Matzohl'nin öldürülmesi ülkenin gündemine birinci sıradan giriş yaparken, Matzohl'in cansız bedeni eski erkek arkadaşı Ömer Çim'in dairesinde bulundu.

Türk asıllı Çim cinayetin baş şüphelisi olarak tutuklandı. Pazar sabaha evine gelmeyen talihsiz kadının annesi polise kayıp ihbarında bulunmuştu.

İhbar üzerine güvenlik güçleri Matzohl’un eski erkek arkadaşı olan Ömer Çim’in dairesinde arana yapmak için savcılıktan izin aldı.

İtalyan basınında yer alan haberlere göre, tüm uyarılara rağmen kapının açılmaması üzerine kapı kırılarak içeri girildi.

Ekipler burada talihsiz kadının defalarca kez bıçaklanmış cansız bedeni ile karşılaştı. Cinayetin baş şüphelisi eski sevgili Çim ise kaçmaya çalışırken tutuklandı.

Dünyanın birçok kriz bölgesinde Bayraktar TB2'nin başarısı öne çıktı. Türk İHA ve SİHA'larının bu başarısı sonrası pek çok ülke bu silahları satın almak için adeta sıraya girerken ABD basınından dikkat çeken bir analiz geldi.

ABD merkezli Business Insider (BI) Türk yapımı drone'ları ve Arap coğrafyasında bu silahlara artan ilgiyi kaleme aldı.

'Suudi Arabistan ve BAE, endişelenmeyi bırakıp Türkiye'nin Bayraktar İHA'larını sevmeyi nasıl öğrendi?' başlığı ile okurlarının karşısına çıkan BI, haberinde şu ifadelere yer verdi;

'Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye'nin yerli askeri insansız hava araçlarına doyamıyor gibi görünüyor. Her iki ülke de son aylarda Türk Bayraktar insansız hava araçları için milyarlarca dolarlık önemli anlaşmalar imzaladı.'

'Anlaşmalar, Körfez ülkeleri arasında Türk yapımı teçhizata artan ilgiyi yansıtıyor ve son yıllarda bölgedeki diğer konulardaki farklılıklara rağmen Türkiye'nin Orta Doğu'daki komşularına silah satma arzusunun arttığının işaretleri' değerlendirmesinde bulunan BI, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Riyad ziyareti kapsamında rekor bir anlaşmaya imza atıldığını hatırlattı.

Anlaşmanın Kuveyt'in TB2'yi sipariş eden 28. ülke olmasından bir ay sonra imzalandığının altını çizen BI, 'Anlaşmalar, önde gelen Arap Körfez ülkelerinin sadece birkaç yıl içinde hızla Türk insansız hava araçlarının en büyük müşterileri haline geldiğini gösteriyor' dedi.

Körfez ülkelerinin daha önce Çİn yapımı drone'lar satın aldığını belirten BI yazıda şu ifadelere yer verdi;

Dünyanın gözü kulağı aylardır Ukrayna'dan gelen haberlerde.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile geçtiğimiz yılın Şubat ayında başlayan savaş Ukrayna'nın doğu bölgelerinde son sürat devam ediyor.

Bir süredir Ukrayna ordusunun taarruzuna karşı savunma pozisyonuna geçen Rusya'dan gelen Haber ise dünyanın gündemine birinci sıradan giriş yaptı.

Çatışmalar Rusya'nın Karadeniz kıyısındaki ana limanı konumunda olan ve bir deniz üssüne ev sahipliği yapan Novorossiysk'e sıçradı.

Bölgeden silahlı çatışma ve patlama sesleri duyulduğu bilgisi ilk olarak sosyal medyada yer aldı.

Konu ile ilgili ilk açıklama Rusya'dan geldi. Rusya Savunma Bakanlığı, Cuma sabahı yaptığı kısa açıklamada, Rus devriye gemilerinin Karadeniz'deki liman kenti Novorossiysk yakınlarında bölgeye yaklaşan iki insansız hava aracını vurarak imha ettiğini bildirdi.

Rus ordusu, Ukrayna kuvvetlerinin iki insansız bot kullanarak büyük bir Rus deniz üssüne ev sahipliği yapan Novorossiysk kentine saldırmaya çalıştığını, her ikisinin de tespit edildiğini ve imha edildiğini söyledi.

UKRAYNA: RUS GEMİSİNİ VURDUK

Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile başlayan savaş son sürat devam ediyor.

Bir süredir Ukrayna ordusunun taarruzuna karşı savunma pozisyonuna geçen Rusya hava saldırıları ile Ukrayna hedeflerini vuruyor.

ABD yapımı silahlarla misillemede bulunan Ukrayna'dan gelen görüntü ise kısa sürede dünyanın gündemine birinci sıradan giriş yaptı.

Ukrayna, sahilde toplanan beş Rus birliğine başarılı bir HIMARS saldırısı başlattığını ve bunun 200 can kaybına neden olduğunu duyurdu.

Çatışma bölgesinden 80 kilometre uzakta yer alan Dzharylhach'ta gerçekleştirilen saldırıya ait görüntüler de kamuoyu ile paylaşıldı.

İngiliz Express gazetesinde yer alan habere göre, Ukrayna ayrıca on mühimmat deposunu ve bir TOS-1 24 namlulu çoklu roketatar imha etti.

'KIYAMET SİLAHI' OLARAK ANILIYOR

Ukrayna savaşında oynadığı arabulucu rol ve NATO zirvesinde attığı adımlar ile Türkiye dikkatleri üzerine çekmeye devam ederken Ankara yoğun bir diplomasi trafiğine ev sahipliği yapıyor.

Dün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı ağırlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin kurulmalı' mesajı özellikle Arap coğrafyasında yankı buldu.

'Erdoğan, Abbas ile görüşmesinde Türkiye'nin Filistin davasını 'en güçlü şekilde' desteklediğini söyledi' başlığını atan Middle East Eye haberinde 'Mescid-i Aksa saldırılarını 'kırmızı çizgi' olarak nitelendiren Erdoğan, Filistinli mevkidaşı Mahmud Abbas ile yaptığı görüşmede Doğu Kudüs'teki statükoyu savunma sözü verdi' ifadesine yer verdi.

Al Monitor bu gelişmeyi 'Erdoğan Abbas'ı ağırladı, Kahire toplantısı öncesinde Filistin birliğini vurguladı' başlığı ile okurlarına duyurdu.

Haberde 'Türkiye'deki Abbas-Erdoğan görüşmesi, rakip Filistinli grupları diyaloglarını ilerletmeye ikna etmeyi amaçlayan bölgesel çabaların arttığına işaret ediyor' yorumuna yer verildi.

Çin merkezli Xinhua 'Türkiye cumhurbaşkanı Filistin davasına desteğin süreceğine söz verdi' dedi.

Nation ise 'Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Salı günü Ankara'da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı kabul ederken Filistin birliğinin önemini vurguladı' dedi.

WANG BÜGÜN TÜRKİYE'YE GELİYOR

Türk savunma sanayinin yükselişi dünyanın dikkatini çekmeye devam ediyor.

Yerli üretimi hızla artıran Türkiye hem dışa bağımlılığını azaltıyor hem de pek çok ülkeye silah satışı yaparak ciddi bir pazar payının sahibi oluyor.

Türkiye'nin bu performansı ABD'den sonra dünyanın en büyük ekonomisi konumundaki Çin'in dikkatinden kaçmadı.

Hong Kong merkezli South China Morning Post (SCMP), Çin'in Türkiye planın yazdı.

'Çin, NATO üyesi Türkiye ile savunma üretimi fırsatlarını ihtiyatla izliyor' başlıklı haberde 'Pazar payını artırmak için onlarca Çinli firma bu ay İstanbul'da düzenlenecek Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'na katılacak' denildi.

Haberde adı açıklanmayan bir yetkilinin dört gün sürecek etkinliğe yetmiş dört Çinli savunma firmasının katılacağını söylediği bilgisine yer verildi.

Pekin merkezli Yuan Wang askeri bilim ve teknoloji düşünce kuruluşunda araştırmacı olan Zhou Chenming, Ankara'nın İHA'lar için teknoloji transferine sıcak baktığını belirtti

Çinli uzman açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

Dünyanın gözü kulağı aylardır Ukrayna'dan gelen haberlerde.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile geçtiğimiz yılın Şubat ayında başlayan savaş Ukrayna'nın doğu bölgelerinde son sürat devam ediyor.

Bir süredir Ukrayna ordusunun taarruzuna karşı savunma pozisyonuna geçen Rusya'dan gelen haber ise dünyanın gündemine birinci sıradan giriş yaptı.

Rusya ve Kırım'ı birbirine bağlayan Kerç Köprüsü'nde, bu gece yarısı arka arkaya patlamalar meydana geldi.

Köprü Ekim 2022'de Ukrayna'nın hedefi olmuş, söz konusu saldırıda bir kamyonun infilak etmesi sonucu yakıt taşıyan trenin vagonlarında yangın çıkmış, 3 kişi hayatını kaybetmişti...

Rus yetkililer yaptıkları açıklamada patlama olduğuna dair bir bilgiye yer vermedi ve yaşanan olayı 'acil durum olayı' olarak nitelendirdiler.

Aynı açıklamada söz konusu olay nedeniyle 2 kişinin hayatını kaybettiği ve bir çocuğun da yaralandığı bilgisine yer verildi.

Al Jazeera'da yer alan habere göre, yayalardan köprüyü kullanmamaları istendi.

11 Temmuz'da Vilnius'ta başlayacak olan NATO Zirvesi için geri sayım sürüyor.

2023'ün en önemli toplantısı olarak lanse edilen zirvenin konu başlıkları bir hayli kalabalık. Zirve, ittifak için hayati öneme sahip birçok stratejik süreçte kilometre taşlarını belirleyecek.

Bunlar arasında, geçen yıl Madrid'de kabul edilen Stratejik Konsept üzerindeki ilerlemenin değerlendirilmesi, Ukrayna'nın başvurusu konusunda ileriye dönük sürecin tartışılması ve İsveç'in üyeliğine giden yolunun değerlendirilmesi yer alıyor.

Konu İsveç'in üyeliği olunca tüm gözler Türkiye'den gelecek açıklamada. Zira Türkiye terör örgütlerine karşı yeterince mücadele etmeyen İsveç'e üyelik için onay vermeyen iki ülkeden biri.

Bir diğer ülke olan Macaristan'ın ise bu konuda Türkiye ile beraber hareket edeceğini resmen açıklaması Ankara'yı bu konuda kilit bir konuma yükseltiyor.

Türkiye'nin İsveç ile ilgili atacağı adım merakla beklenirken ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi'nden hayli dikkat çekici bir analiz geldi.

ABD'nin Türkiye'ye F-16 satışını onaylamamasını mercek altına alan Atlantik Konseyi şu değerlendirmede bulundu;

'Washington, Ankara'nın kararını etkilemek için Türkiye'nin önerdiği F-16 savaş uçakları ve yükseltme kitlerinin satın alınmasına yönelik olası onayı askıya aldı.'

Dünyanın gözü kulağı aylardır Ukrayna'dan gelen haberlerde...

Rusya Devlet Başkanı Putin'in Geçtiğimiz yılın Şubat ayında verdiği emir ile başlayan kanlı savaş can almaya devam ediyor.

Ukrayna'nın aylardır beklenen taarruzunun başlamasının ardından patlatılan Nova Kakhovka Barajı Çernobil'den bu yana Avrupa'nın gördüğü en büyük felaket olarak adlandırılırken Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'den dünyanın gündemine birinci sıradan giren bir iddia geldi.

Ukrayna'da Rusya kontrolünde bulunan Herson bölgesindeki Nova Kakhovka Hidroelektrik Santrali 6 Haziran’da havaya uçurulmuştu. Ukrayna saldırıdan Rusya'yı sorumlu tutmuş, Moskova ise iddiaları kesin bir dille reddetmişti... (Fotoğraf: AP)

Zelenski Rus kuvvetlerinin santralindeki bazı binaların çatısına 'patlayıcıya benzeyen nesneler' yerleştirdiğini öne sürdü.

Politico ise Ukrayna istihbaratının bazı personelin santralden tahliye edildiğini, kalan personele herhangi bir acil durumda Ukrayna'yı suçlamaları talimatı verildiğini açıkladığını duyurdu.

Ukrayna liderinin ve istihbarat servisinin iddiasına Moskova'dan jet hızında yanıt geldi.

<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42293971&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='100%' height='326' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>

Rusya Devlet Başkanı Putin siyasi hayatının en uzun 24 saatini geride bıraktı.

Paralı asker grubu Wagner'in lideri Yevgeni Prigojin önce Şoygu ve askeri liderliğe sonra da Rus lider Putin'e isyan bayrağı açtı.

Ukrayna savaşında stratejik öneme sahip Rostov'u tek kurşun atmadan ele geçiren Wagner, Rusya'da bir şok dalgası yaşanmasına neden oldu.

Kriz Wagner'in hedefini ülkenin kalbi Moskova'ya çevirmesi ile adeta tavan yaptı.

Putin'e en yakın generallerden birisi olan Surovikin daha önce defalarca Rus lider ile birlikte kameraların önene geçmişti...

Wagner'in Moskova'ya yürüyüşü devam ederken Belarus lideri Lukaşenko araya girdi ve bir uzlaşma sağlandı.

İç savaşın kıyısından dönen Rusya, Wagner unsurlarına üç opsiyon sunarken bir yandan da 'ihanet'in boyutunu belirlemeye çalışıyor.

ABD istihbaratının isyanı haftalar öncesinden haber aldığı biliniyordu.

Rusya Devlet Başkanı Putin siyasi hayatının en uzun 24 saatini geride bıraktı.

Paralı asker grubu Wagner'in lideri Yevgeni Prigojin önce askeri liderliğe sonra da Putin'e isyan bayrağı açtı.

Stratejik öneme sahip Rostov'u tek kurşun atmadan alan Wagner hedefini ülkenin siyasi kalbi Moskova'ya çevirdi.

Wagner'in Moskova'ya yürüyüşü devam ederken ülke 2. Dünya Savaşı'ndan sonra bir ilke de sahne oldu

Moskova'nın çevresine savunma pozisyonları kazıldığı ve kentin olası bir saldırıya karşı hazırlandığı görüldü.

Dünyanın dakika dakika takip ettiği kriz Belarus'un araya girmesi ile çözüldü.

Moskova'ya doğru yürüyüşe geçen Wagner birlikleri başkente sadece 200 kilometre kala durdu.

Prigojin, Moskova'ya ilerleyen savaşçılarının Belarus'un girişimiyle varılan anlaşma sonrası 'kan dökülmemesi için' üslerine döndüğünü söyledi.

Rusya ve Wagner arasındaki kriz henüz 24 saati doldurmamışken çözüldü.

Moskova'ya doğru yürüyüşe geçen Wagner birlikleri başkente 200 kilometre kala durdu.

Wagner lideri Yevgeni Prigojin, Rusya'nın başkenti Moskova'ya ilerleyen savaşçılarının Belarus'un girişimiyle varılan anlaşma sonrası 'kan dökülmemesi için' üslerine döndüğünü söyledi.

Rusya'daki kriz az hasar ile atlatılırken Wagner'in akıbeti ile ilgili yeni bir açıklama geldi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov bugün yaptığı açıklamada, Wagner paralı asker grubunun hafta sonu bastırdığı isyana rağmen Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki operasyonlarına devam edeceğini söyledi.

RT'ye verdiği röportajda Lavrov, 'Wagner üyeleri orada eğitmen olarak çalışıyor. Bu iş elbette devam edecek' dedi.

WAGNER'DEN AÇIKLAMA: ÇALIŞMALARIMIZ SÜRÜYOR

Lideri Yevgeny Prigozhin'in hafta sonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yönetimini sarsan bir isyana öncülük ettiği Rusya'nın Wagner paralı asker grubunun karargahı Pazartesi günü 'normal modda' çalıştığını söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in Geçtiğimiz yılın Şubat ayında verdiği emir ile başlayan kanlı savaş can almaya devam ediyor.

Batı bir yandan Rusya'ya yaptırım uygularken bir yandan da Ukrayna'ya silah yardımında bulunuyor.

Silah yardımında Aslan payı ABD'nin Washington yönetimi savaşın başından bu yana ülkeye milyarlarca dolarlık silah gönderdi.

Batılı müttefikler Ukrayna'ya on milyarlarca dolar değerinde silah gönderdi.

Geçen hafta itibariyle, ABD tek başına yaklaşık 40 milyar dolar değerinde askeri yardım taahhüt etti ve Avrupalı ​​müttefikler de on milyarlarca katkıda bulundu.

Ayrıca Ukrayna, özel silah pazarına milyarlarca dolar harcadı.

Ancak görünen o ki Ukrayna'ya gönderilen pek çok silah tabiri caizse Kiev'in başına bela oldu.

ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times Ukrayna'ya gönderilen silahları mercek altına aldı ve çarpıcı bir sonuca ulaştı.

Dünyanın gözü kulağı aylardır Ukrayna'dan gelen haberlerde...

Rusya Devlet Başkanı Putin'in Geçtiğimiz yılın Şubat ayında verdiği emir ile başlayan kanlı savaş can almaya devam ediyor.

Aylar süren savunmanın ardından Ukrayna karşı taarruza geçti.

Ukrayna'nın cephe hattı boyunca ilerleyişi devam ederken Rus lider Putin'den itiraf gibi bir açıklama geldi.

Business Insider'da (BI) yer alan habere göre, devlet medyasına konuşan Putin 'Özel askeri operasyon sırasında birçok şeyin eksik olduğu ortaya çıktı' dedi.

BI Rus liderin açıklamalarını 'Putin Ukrayna'daki savaş için yeterli insansız hava aracına, savaş uçağına ve cephaneye sahip olmadığını itiraf etti' başlığı ile okurlarına sundu.

ABD - İsrail ilişkileri tarihinin en gergin dönemini yaşıyor.

ABD Başkanı Biden'ın İsrail'deki yargı düzenlemesini eleştirmesinin ardından Başkan Yardımcısı Harris de İsrail demokrasisinin 'bağımsız bir yargıya' ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Harris'in açıklamalarına İsrail'den ilk tepki Dışişleri Bakanı Eli Cohen'den geldi.

Cohen Harris'in bu açıklamasından saatler sonra sert ifadeler ile ABD Başkan Yardımcısı'nı hedef aldı.

İsrail Halk Radyosu'na konuşan Cohen 'Ona reformda kendisini neyin rahatsız ettiğini sorarsanız, tek bir madde bile söyleyemez' dedi.

Harris'in mevzuatı hiç okumadığını iddia eden Cohen sözlerine şöyle devam etti;

'Gittiğim yerlerde bu tür yorumlar duydum ve sizi tam olarak ne rahatsız ediyor diye sordum. Kimse net bir şey söylemedi.'

Bu açıklama kısa sürede İsrail'in bir numaralı gündemi oldu Haretz gazetesi Cohen'in sözlerini ''Okumadı Bile': İsrail Dışişleri Bakanı Kamala Harris'e Yargı Revizyonu Konusunda Ateş Açtı' başlığı ile okurlarına duyurdu.

Dünyanın gözü kulağı aylardır Ukrayna'dan gelen haberlerde...

Rusya Devlet Başkanı Putin'in Geçtiğimiz yılın Şubat ayında verdiği emir ile başlayan kanlı savaş can almaya devam ediyor.

Rusya'nın Soledar'ı düşürmesi ile yeni bir aşamaya giren savaşın son adresi Bakhmut'tu.

Burada aylardır direnen Ukrayna beklenen adımı attı ve saldırıya geçti.

Ukrayna ordusunun dün sabah Donetsk’in güney yönündeki cephe hattında 6 mekanize ve 2 tank taburuyla büyük çaplı saldırı başlattığını duyurdu.

Ukrayna ordusunun cephenin en savunmasız bölgesi olarak gördüğü noktayı ele geçirerek ilerlemeyi hedeflediğini aktaran Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, saldırının püskürtüldüğünü belirtti.

Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna'nın Donetsk’e yönelik geniş çaplı saldırısının püskürtüldüğünü belirterek, 250’den fazla Ukraynalı askerin öldürüldüğünü öne sürdü.

Kiev'den bildiren Al Jazeera muhabiri Charles Stratford, Rusya'nın ordusunun Ukrayna saldırısını engellediği iddiasının doğrulanmasının imkansız olduğunu belirtti.

İsveç'in aksine Türkiye'nin taleplerini yerine getiren Finlandiya NATO'ya üye olurken İsveç'in bu tutumu değişmeye başladı.

İsveç sonunda terör örgütü destekçilerine hapis cezası öngören yasaya onay verdi. 1 Haziran'da yürürlüğe girecek olan yasa ile terör örgütünün faaliyetlerini teşvik eden, güçlendiren veya destekleyenlere en fazla 4 yıl hapis cezası verilmenin önü açıldı.

Yasa ile Türkiye'nin taleplerini yerine getirdiğini belirten İsveç'in umutları ABD'den gelen açıklama ile canlandı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile düzenlediği ortak basın toplantısında, İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakması için Türkiye’ye çağrıda bulunarak, 'Önümüzdeki haftalarda bu sürecin tamamlanmasını dört gözle bekliyoruz' dedi.

Temmuz ayında Litvanya'nın başkenti Vilnius’ta yapılacak olan NATO Zirvesi’ne kadar ABD’nin bu konuda çalışmaya devam edeceğini açıklayan Blinken, İsveç’in NATO üyelinin onaylamak için zamanın geldiğini ve ilerlememek için hiçbir neden olmadığını ileri sürdü.

Türkiye önemli ve meşru endişelerini dile getirdiğini ve İsveç ve Finlandiya’nın da bu endişelere yönelik adımlar attığını belirten Blinken, 'Önümüzdeki haftalarda bu sürecin tamamlanmasını dört gözle bekliyoruz. Olabileceğinden ve olması gerektiğinden şüphemiz yok ve olmasını bekliyoruz' dedi.

Türkiye karşıtı ABD'li senatör Menendez Biden yönetimine rağmen 20 milyar dolarlık F-16 anlaşmasına muhalefet şerhini kaldırmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef aldı.

2019'un son aylarında hayatımıza giren Koronavirüs (Kovid-19) dünya genelinde milyonlarca hayata mal oldu.

Pek çok alışkanlığımızı geride bırakmamıza neden olan virüsü aşıların yardımı ile yenmeyi başardık.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Kovid-19'un sağlık açısından artık 'küresel bir acil durum' teşkil etmediğini açıkladı.

Bu açıklama ile dünya derin bir nefes alırken virüsün kökeni, nasıl ve ne zaman ortaya çıktığına dair henüz net bir bilgiye sahip olmayan bilim dünyası Çinli bilim insanı George Gao'nun sözlerini tartışıyor.

2019'un son günlerinde Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan korovirüs kısa sürede dünyanın dört bir yanına yayılmıştı. Bölgedeki laboratuvar ise o tarihten beri pek çok teorinin merkezinde yer almıştı.

İngiliz BBC'ye konuşan Çinli üst düzey bilim insanı BBC'ye verdiği demeçte, virüsün laboratuvardan sızmış olma olasılığının göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.

Çin Hastalık Kontrol Merkezi'nin başkanı olarak Prof George Gao, pandemiye yanıt vermede ve kökeninin izini sürme çabalarında kilit bir rol oynadı.

Çin hükümeti, hastalığın Wuhan'daki laboratuvardan kaynaklanmış olabileceği yönündeki tüm iddiaları reddediyor. Ancak Gao bu ihtimali gözardı etmiyor.

Binlerce hayata mal olan Ukrayna Savaşı son sürat devam ederken Batı bir yandan Rusya'ya yaptırım uygularken bir yandan da Kiev'e silah yardımında bulunuyor.

Silah yardımında Aslan payı ABD'nin. Washington yönetimi savaşın başından bu yana ülkeye milyarlarca dolarlık silah gönderdi.

Pek çok Ukrayna saldırısının bu silahlar ile gerçekleştiriliyor. Rusya ise yardımların önüne geçmek adına Batı'yı her fırsatta uyarıyor.

Rusya ile savaşta F-16'lara ihtiyaç duyduğunu her fırsatta dile getiren Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'nin beklediği Haber Almanya'dan geldi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Almanya'nın Ukraynalı pilotları F-16 savaş uçaklarını uçurmak üzere eğitmeyi planlayan ülkelerden oluşan bir koalisyonu desteklemek için seçenekler aradığını söyledi.

Almanya'nın az sayıda ABD yapımı uçağa sahip olduğunun altını çizen Pistorius bu nedenle Berlin'in katkısının az olabileceğini belirtti.

Almanya'dan gelen bu açıklamaya Rusya'nın tepisi sert oldu.

Ukrayna ordusuna ait tank Bakhmut yakınlarında Rus mevzilerine ateş açıyor... (Fotoğraf: AP)

Dünyanın gözü kulağı aylardır Ukrayna'dan gelen haberlerde...

Rusya Devlet Başkanı Putin'in Geçtiğimiz yılın Şubat ayında verdiği emir ile başlayan kanlı savaş can almaya devam ediyor.

Ancak Ukrayna'dan yüzlerce kilometre ötede de bir savaş ihtimali bulunuyor.

Bosna -Hersek'in yeni atanan Birleşmiş Milletler büyükelçisi Zlatko Lagumdzija'nın açıklamaları dünya gündemine birinci sıradan giriş yaptı.

Lagumdzija, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'nin Batı'nın ilgisini Ukrayna savaşından uzaklaştırmak için Balkanlar'a yoğunlaştığını iddia etti.

ABD'YE UYARI: DİKKATE ALIN

Putin'in bu plan çerçevesince Doğu Avrupa'da ikinci bir çatışmayı kışkırtmak için Balkanlar'a müdahale ettiğini belirten Lagumdzija, Washington'a 'bu konuyu dikkate alın' uyarısında bulundu.

Bm elçisi Washington Times'a yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

Bilim dünyası Çin'den gelen haberi konuşuyor.

Binlerce yıl önce Rusya ile Alaska'yı birbirine bağlayan Bering Boğazı'ndaki bir kara köprüsünden geçen Sibiryalıların, Amerika'nın en eski sahipleri Kızılderililerin tek ataları olduğuna inanılıyordu.

Çin'den gelen haber ile tarih kitaplarına giren bu teori çöktü. Çin Bilimler Akademisi'nden araştırmacılar kıtaya ilk göçmenlerin Çin'in kuzey kıyı bölgesinden geldiklerine dair kanıtları açıkladı.

Söz konusu araştırmaya göre, insanlar Amerika'ya 26 bin yıl önce Çin'den geldi.

Başka bir deyişle Amerika kıtasına ilk göç inanılan tarihten 10 bin yıl önce gerçekleşti.

Çinli ekip, annelerden çocuklarına geçen mitokondriyal DNA'yı analiz ederek bir dişi soyun izini sürdü ve Doğu Asya Paleolitik çağ popülasyonlarının Şili, Peru, Bolivya, Brezilya, Ekvador, Meksika ve Kaliforniya'daki kurucu popülasyonlarla bağlantılarını buldu.

Dünyanın gözü kulağı aylardır Ukrayna'dan gelen haberlerde...

Rusya Devlet Başkanı Putin'in Geçtiğimiz yılın Şubat ayında verdiği emir ile başlayan kanlı savaş can almaya devam ediyor.

Rusya'nın Soledar'ı düşürmesi ile yeni bir aşamaya giren savaşın son adresi Bakhmut.

Rusya Ukrayna'nın doğudaki 'son kalesi' konumundaki Bakhmut'u ele geçirmek için tüm gücü ile saldırırken Papa'dan gelen açıklama dünya gündemine birinci sıradan giriş yaptı.

Papa Francis savaşı sona erdirmek için gizli bir barış görevinin başladığını açıkladı.

Papa açıklamasında 'Devam etmekte olan, halka açık olmayan bir görev var; Halka açık olduğunda bunun hakkında konuşacağım' ifadelerine yer verdi.

Papa'nın üç günlük Macaristan ziyaretinin ardından gazetecilere yatığı açıklama barış umutlarını yeşertti.

Papa 'Barışın her zaman kanallar açılarak yapıldığını düşünüyorum. Kapatarak asla barışa ulaşamazsınız' dedi ve Ukrayna'daki durumu Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve Rus Ortodoks Kilisesi'nin Budapeşte temsilcisi piskopos Hilarion ile görüştüğünü de sözlerine ekledi.

NATO üyeliği için Türkiye'nin kapısını aşındıran İsveç'te umutsuzluk hakim.

İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakmasıyla tepki çeken Danimarkalı aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan'ın bu skandal eylemi Stockholm’ün NATO üyeliğine mal oldu.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası Finlandiya ile birlikte ittifaka üye olmak için başvuruda bulunan İsveç bu eylemin ardından henüz Türkiye'nin onayını alamadı.

NATO üyeliği için Türkiye'nin onayına ihtiyaç duyan İsveç'ten itiraf gibi bir açıklama geldi.

İsveç'in NATO'ya katılım süreci hakkında Dahens Nyheter gazetesine açıklamalarda bulunan Billström, terör örgütü PKK/YPG ile mücadele etmek için Türkiye'ye karşı sorumluluklarının bulunduğunu belirtti.

'Terör örgütü PKK'nın İsveç'te daha önceden bilinmeyen geniş faaliyetleri var' diyen İsveçli bakan sözlerine şöyle devam etti;

'Türkiye'nin de İsveç'in NATO üyeliğini onaylamamasının nedeni bu. Bu problemle ilgilenmek için Türkiye'ye karşı sorumluluklarımız var'

1 Haziran'da İsveç'te yürürlüğe girecek yeni terör ceza yasası ile Türkiye'nin çekincelerinin karşılanacağını belirten Billström, 'PKK'nın topraklarımızdaki faaliyetleri çok geniş. Türkiye'ye yönelik terör faaliyetlerini finanse etmek için kapsamlı çalışmalar yürütülüyor. Ayrıca uyuşturucu satışı ve İsveç toplumuna zarar veren çeşitli yollarla para toplamak için topraklarımızı üs olarak kullanıyor. Başka bir ülkede terör için kullanmaları, bizim bu faaliyetleri daha az ciddiye almamızı gerektirmez' ifadelerini kullandı.

ABD ve Türkiye arasında F-16 savaş uçakları ile ilgili görüşmeler devam ederken, ABD Dışişleri Bakanlığı F-16 savaş uçakları için taktik veri bağlantı (TDL) sistemi Link-16 modernizasyon kitlerinin Türkiye'ye satışına onay verdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan bir sözcü, 'ABD ve Türkiye'nin derin savunma ve güvenlik bağları var ve NATO'nun birlikte çalışabilirliği için Türkiye kritik bir önceliğe sahip olmaya devam ediyor' dedi.

Kararın ardından sessizliğini bozan ABD Senatosu’nda Türkiye karşıtı tutumuyla bilinen Demokrat Senatör Bob Menendez, Yunan basınına konuştu.

Aynı zamanda Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı olan Menendez karara adeta ateş püskürdü.

ERT'ye konuşan Menendez 'F-16'ların satışına karşı olmaya devam ediyorum. Türkiye bu şekilde ödüllendirilecek bir şey yapmadı' dedi.

ABD'li Senatör bu duruma karşı çıkmaya devam edeceğinin de altını çizdi.

Menendez bakanlığın onay verdiği paket ile ilgili ise şu değerlendirmede bulundu;

'Bu bir saldırı silahı değil, bir füze sistemi değil, F-16'yı daha ölümcül yapacak bir yükseltme değil. Bu sadece iletişimle ilgili.'

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) UZAY tarafından tasarlanıp, geliştirilen Türkiye'nin ilk yerli ve milli yüksek çözünürlüklü görüntüleme uydusu İMECE'nin uzaya fırlatılması daha önce 3 kez hava muhalefeti nedeniyle ertelendi.

Uzayda 5 yıl süre görev yapması planlanan İMECE, 4'üncü denemede ABD'de bulunan Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü'nden yörüngesine fırlatıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İMECE'nin uzaya fırlatılma törenine video mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Ülkemize stratejik kabiliyet kazandıracak' dedi.

İlk sinyali alınan İMECE Yunanistan'da gündem oldu. Pek çok Yunan gazete sayfasını Türkiye'nin yerli uydusuna ayırdı.

Flash.gr 'Türkiye ilk casus uydusunu fırlattı' başlığı ile okurlarının karşısına çıktı.

Haberde İMECE'nin uçuş bilgisayarından, haberleşme ve optik sistemine kadar tüm kilit sistemlerinin Türkiye'de tasarlandığı bilgisine yer verildi.

'Türkiye ilk yüksek çözünürlüklü uydusunu fırlattı' diyen Kathimerini, İMECE'nin savunma amaçları ile de kullanılabileceğinin altını çizdi.

Dünyanın gözü kulağı 24 Şubat'tan beri Ukrayna'dan gelen haberlerde...

Ancak Ukrayna'dan binlerce kilometre ötede de bir savaş ihtimali bulunuyor.

Çin ile Tayvan arasındaki gerilim bir türlü düşürülemiyor. Çin işgaline karşı hazırlıklarını sürdüren Tayvan'dan flaş bir açıklama geldi.

Tayvan Savunma Bakanlığı, tatbikatların ikinci gününde adanın çevresinde 58 Çin uçağı ve dokuz gemi tespit ettiğini söyledi.

Bölgedeki tansiyon zirve yaparken Al Jazeera Çin'in Tayvan'daki hedeflere saldırı simülasyonu yaptığını duyurdu.

Çin devlet televizyonu ise Tayvan çevresinde tatbikatların devam ettiğini bildirdi.

Söz konusu haberde şu ifadelere yer verildi;

Dünyanın gözü kulağı aylardır Ukrayna'dan gelen haberlerde...

Rusya Devlet Başkanı Putin'in geçtiğimiz yılın Şubat ayında verdiği emir ile başlayan kanlı savaş can almaya devam ediyor.

Rusya'nın Soledar'ı düşürmesi ile yeni bir aşamaya giren savaşın son adresi Bakhmut.

Moskova, Ukrayna'nın doğudaki 'son kalesi' konumundaki Bakhmut'u ele geçirmek için saldırılarına devam ederken Putin'in hamlesi dünyanın bir numaralı gündemi oldu.

Rus liderin bu emri ile birlikte Moskova, 1990’ların ortasından bu yana ilk kez yurt dışında nükleer silaha sahip olacak...

Rus lider ülkesinin Belarus’a taktik nükleer silahlar konuşlandıracağını söyledi.

Rus devlet medyasının aktardığına göre Putin, söz konusu hamlenin nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmalarını ihlal etmeyeceğini söylerken; ABD’nin de silahlarını Avrupa ülkelerinde konuşlandırdığını hatırlattı.

Putin, Moskova’nın silahların kontrolünü Minsk yönetimine bırakmayacağını da sözlerine ekledi.

NATO üyeliği için Türkiye'nin kapısını aşındıran İsveç'te umutsuzluk hakim.

İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakmasıyla tepki çeken Danimarkalı aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan'ın bu skandal eylemi Stockholm’ün NATO üyeliğine mal oldu.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası Finlandiya ile birlikte ittifaka üye olmak için başvuruda bulunan İsveç bu eylemin ardından henüz Türkiye'nin onayını alamadı.

Müzakereler sonrası Finlandiya NATO'ya girmek için geri sayıma geçerken İsveç basını 'dışarıda kaldık' yorumu ile durumu özetlemişti.

Söz konusu eylemi 'ifade özgürlüğü' kapsamında değerlendiren İsveç'te hava Finlandiya'nın onay alması ile değişti.

İsveç basını eylemin 'suçlusunu' buldu. İsveç araştırma programı Kalla Fakta, Paludan'ın da Rus bağlantıları olduğunu öne sürdü.

Programa göre, provokatör isim Rus sosyal medya ağı VKontakte aracılığıyla özel Rus paramiliter Wagner Grubuna bağlı en az altı kişiyle bağlantılı.

Başka bir deyişle İsveç basının iddiasına göre, Paludan'ın skandal eyleminin arkasında Rusya var.

Komşu Yunanistan'da gündem Tempi bölgesinde meydana gelen Tren Kazası.

Onlarca kişinin ölümüne neden facia nedeniyle tepkiler dinmek bilmiyor. Sendikaların 24 saatlik genel grev çağrısı sonrası on binler sokağa indi.

Grev kararı kapsamında ülkede pek çok hizmet sekteye uğradı. Grev nedeniyle hastaneler acil hasta dışında kimseyi kabul etmezken pek çok uçuş yapılamadı.

Yunan adalarına giden feribotlar da grev nedeniyle sefer yapmadı.

AFP'de yer alan son dakika gelişmesine göre, başkent Atina'daki gösterilere 25 bin kişi katıldı. Ülke genelinde ise 40 bin kişinin sokağa çıktığı açıklandı.

57 KİŞİYE MEZAR OLMUŞTU

Atina'dan Selanik'e giden yolcu treninin geçtiğimiz 1 Mart'ta Tempi bölgesinde yük treni ile kafa kafaya çarpışması sonucu yolcu treninin birinci ve ikinci vagonu tamamen ezilmiş, üçüncü vagonu ise raydan çıkmıştı.

Dünyanın gözü kulağı günlerdir Deprem bölgesinden gelecek haberlerde.

Pek çok gazete ve televizyon bölgedeki son gelişmeleri anbean okurlarına sunarken ABD basını sayfasını Dilbar Bek'e ayırdı.

ABD'de üniversite okuyan ve depreme Adana'da yakalanan Bek, BuzzFeed News'e bölgede yaşananları anlattı.

Dünyaya yardım kampanyalarını sürdürme çağrısı yağan genç kadın şu ifadeleri kullandı;

'Enkaz altında hala bulunamayanlar var ve insanlar 10 gün sonra canlı bulundu. Bence elimizden geldiğince bunu konuşmalıyız, elimizden geldiğince farkındalık yaratmalıyız çünkü bağışlar gerçekten yardımcı oluyor ve büyük bir fark yaratıyor.'

Adana'da yaşayan büyükannesine bakmak için Haziran 2022'de ABD'den Türkiye'ye taşınan Bek deprem sonrası yaşadıkalrını da anlattı.

Deprem sonrası gidecek yerleri olmadığı için geceyi bir tanıdıklarının arabasında geçirdiklerini belirten genç kadın ikinci depreme de evde yakalandıklarını belirtti.

Dünyanın gözü kulağı 24 Şubat'tan beri Ukrayna'dan gelen haberlerde. Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile başlayan savaşta rüzgar Ukrayna'dan yana dönerken Rusya'nın Herson'u kaybetmeye verdiği yanıt bir hayli ağır oldu.

Dün Ukrayna genelinde yoğun bir füze saldırısına imza atan Moskova, başta başkent Kiev olmak üzere pek çok bölgeyi vurdu.

Bu saldırı esnasında Polonya'nın Ukrayna sınırında bir patlama meydana geldi.

ZELENSKİ AÇIKLADI: RUSYA POLONYA'YI VURDU

2 kişinin ölümüne neden olan olayın Rus füzeleri nedeniyle meydana geldiği iddiası üzerine dünyayı alarma geçiren açıklama Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'den geldi.

Zelenski, Rus füzelerinin Polonya'yı vurduğunu açıkladı. Ukrayna lideri bu gelişmeyi 'çatışmanın önemli ölçüde tırmanması' şeklinde yorumladı.

ABD'den füzenin Ukrayna'ya ait olabileceği açıklaması geldi. ABD Başkanı Biden ise füzenin Rusya'dan fırlatılmasının düşük bir olasılık olduğunu duyurdu. ABD yetkililerine göre Ukrayna'dan fırlatılmış olabilir.

Kısa sürede dünyanın bir numaralı ortak gündemi haline gelen bu gelişme sonrası NATO üyesi Polonya'nın nasıl bir tepki vereceği merakla bekleniyor.

Apple dün akşamki etkinliği ile yeni iPhone serisini tanıttı.

Lansman ile iPhone 14'lerin özellikleri resmiyet kazandı. Apple yeni iPhone'lar ile ABD'de yeni bir dönemin kapısını açtı.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, iPhone 14 ve iPhone 14 Plus ABD’de SIM kart tepsisi olmadan satılacak.

9 Eylül'de ön siparişe çıkacak iPhone 14 ve 14 Plus’lar fiziksel SIM kart yerine eSIM ile raflardaki yerini alacak.

eSIM İLE NELER DEĞİŞECEK?

eSIM sayesinde kullanıcılar operatör değiştirmek için mağazalara gitmek zorunda kalmayacak. Bu değişiklik telefon üzerinden yapılabilecek.

iOS 16 ile eSIM'inizi Bluetooth aracılığıyla iPhone'lar arasında bile aktarabileceksiniz.

Ukrayna'daki savaş 4'üncü ayında. Savaş Rus ordusu için tabiri caizse kâbus gibi başladı.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile 24 Şubat'ta sabah 06.00'da başlayan savaşın ilk gününden itibaren hedefine Ukrayna'nın kalbi Kiev'i koyan Rus ordusu ülke genelinde saldırıya geçti ancak ağır kayıplar verdi.

KABİL MODELİ BAŞARISIZ OLDU

27 Aralık 1979'da Sovyet özel kuvvetleri Kabil'deki önemli binaları ele geçirmiş, büyük zırhlı birlikler sınırı geçerken bir hava indirme birimi de başkent Kabil'in yakınındaki havaalanını ele geçirmişti.

Sovyet komutanların bu hamlesi ile başkentte hızla ve kansız bir şekilde kukla bir hükümet kurulmuştu. Rusya, Ukrayna işgalinde de benzer bir yöntem izledi.

Savaşın ilk günlerinde Rus özel kuvvetleri ve paraşütçüleri Kiev yakınlarındaki havalimanına yönelmiş, Hostomel'de kanlı çatışmalar yaşanmış ancak sonuç Rusya için hüsran olmuştu.

Bunun üzerine hedefini Ukrayna'nın doğusu olarak belirleyen Rusya neredeyse tüm gücü ile Donbas'ı hedef almaya başladı.

Son günlerde bölgede inisiyatifin Rus ordusuna geçtiği konuşuluyor. Zira Rus birlikleri saldırılarına hız kesmeden devam ederken Ukrayna güçleri ise her gün toprak kayıpları yaşıyor.

Bilim kurgu tutkunlarının on yıllardır film, dizi ve romanlar ile hayatlarının bir parçası olan yapay zeka bir kurgu öğesi olmaktan uzaklaşıp hayatlarımızın bir gerçeği olmaya hızlı adımlar ile ilerliyor.

Popüler kültürün yapay zekayı ‘insanlığın sonu’ teması ile işleme inadı sayesinde kuşkusuz akıllara ilk olarak önce işimizi sonra özgürlüğümüzü hatta hayatlarımızı alacak robotlar geliyor.

LaMDA isimli yapay zekanın bilinç kazandığı iddiasını ortaya atan Google'ın kıdemli yazılım mühendisi Blake Lemoine sohbet bot'u olarak tasarlanan LaMDA'yı fizik bilgisine sahip 7-8 yaşlarındaki bir çocuğa benzetiyor.

İLK YAPAY ZEKA EVCİL HAYVANLARA BENZEYECEK

Pek çok uzmana göre sentetik bir bilince sahip olan yapay zeka bir süre savunmasız kalacak ve insanlığa tehditten çok evcil bir hayvana benzeyecek. Lemoine'nin  sözleri de bu öngörüyü destekler nitelikte.

En büyük korku kuşkusuz işsizlik. Yapay zeka konusunda en çok dile getirilen konulardan biri önümüzdeki yıllarda pek çok sektörde işleri devralma ihtimali.

Bu ihtimali dile getiren pek çok çalışma mevcut ancak iyimser senaryolar da var.

HEM İŞSİZLİK HEM DE İŞ YARATACAK

İngiltere, bir süredir 'partygate' (parti skandalı) olarak da anılan görüntüleri konuşuyor.

Hükümetin koronavirüs döneminde salgına karşı yürürlüğe konulan kuralları ihlal ettiğini gözler önüne seren görüntülerin ortaya çıkması sonrası başlatılan soruşturmanın detaylı raporu yayınlandı.

Söz konusu soruşturmayı yürüten üst düzey bürokrat Sue Gray, raporu hazırlarken ondan fazla parti ve toplantıyı mercek altına aldı ve hükümetin kendi koyduğu Kovid yasaklarını ihlal ettiği sonucuna vardı.

Raporda sorumluluğun üst düzey siyasetçi ve bürokratlara ait olduğu bilgisi yer alırken Başbakan Boris Johnson'ın akıbeti bir kez daha tartışma konusu oldu.

MUHAFAZAKAR VEKİLLER GÜVENSİZLİK OYLAMASINI ZORLUYOR

Peki Johnson'ı bundan sonra neler bekliyor? Johnson'ın da üyesi olduğu Muhafazakar Parti'de bir liderlik yarışının başlaması için 54 milletvekilinin organizasyon komitesine mektup yazması gerekiyor.

İngiliz basınında yer alan haberlere göre, bu yönde adım atan vekiller bulunuyor. Ancak net sayıya dair bir açıklama henüz bilinmiyor.

UKRAYNA SAVAŞI İMDADINA YETİŞTİ

Kızıl Gezegen Mars'a koloni kurmak...

İnsan beynine yerleştirilecek bir çip ile yapay zeka ile mücadele etmek...

Yerin altına tüneller kazarak şehir trafiğini hafifletmek...

Yörüngedeki uydular ile yeryüzüne internet hizmeti vermek...

Bilim kurgu filmlerini aratmayacak bu projelerin ortak noktası hepsinin fikir babasının Elon Musk olması.

Musk'ın hayallerine bir yenisi daha eklendi. Mikro blog platformunu satın almak için bir süredir yoğun mesai harcayan Musk Twitter'ın yeni sahibi oldu.

MUSK'IN HAYATININ DEĞİŞTİĞİ GÜN

Musk'ın hayatına dair çarpıcı bir detay ise bu satın alma sonrası bir kez daha gündeme geldi. Musk'ın hayatını değiştiren kırılma anı 2000'nin Mart ayında gerçekleşti.

Haftalardır süren Twitter düğümü nihayet çözüldü. Mikro blog platformunu satın almak için bir süredir yoğun mesai harcayan Musk Twitter'ın yeni sahibi oldu.

Dünyanın en zengin insanı olan Musk'ın Twitter'ı satın alması ile nelerin değişeceği merak konusu olmuş durumda.

Musk'ın kripto para ile abonelik ödemesinden açık kaynak koduna geçmeye kadar pek çok planı var.

DAHA UZUN VE DÜZENLENEBİLİR TWEET'LER

Twitter ilk olarak 140 karakter limiti ile kullanıcıların karşısına çıkmış, uzun yıllar bu politikasında ısrar eden şirket geçtiğimiz yıllarda geri adım atarak sınırı 280 karakter olarak güncellemişti.

Ancak görünen o ki bu artış Musk'ı memnun etmiş değil. Musk'ın yönetimindeki Twitter'ın 280 karakter olan paylaşım limitini artırması bekleniyor.

Atılan tweet'lerin düzenlenmesine imkan tanıyan 'edit butonu'nun gelmesine ise kesin gözüyle bakılıyor. Zira Musk takipçilerine böyle bir özellik isteyip istemeyeceklerini sormuş ve anketten 'evet' yanıtı çıkmıştı.

Twitter'ın da halihazırda bu özellik üzerine çalıştığı biliniyor. Bu nedenle tweet düzenleme özelliğinin yeni dönemdeki ilk büyük değişiklik olabileceği düşünülüyor.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile 24 Şubat'ta Ukrayna içlerine ilerlemeye başlayan Rus ordusu Kiev'i düşürme planını rafa kaldırıldı ve yönünü ülkenin doğusuna çevirdi.

Pek çok askeri uzman bu durumu Rusya'nın askeri başarısızlığı olarak yorumlarken bunun için pek çok neden öne sürüldü.

Rus askeri teçhizatının yetersizliği, modernizasyon eksikliği ve batıdan Ukrayna'ya gönderilen silahların savaşın gidişatında önemli paya sahip olduğu belirtilirken uzmanlar, Rusya'nın gizli bir düşman ile de çarpıştığını belirtiyor.

RASPUTİTSA ERKEN BAŞLADI

Ukrayna'nın başkentini ele geçiremeyen ve binlerce asker kaybeden Rusya Rasputitsa'nın azizliğine uğradı. Zira Ukrayna'da 'çamurlu yol mevsimi' olarak da bilinen Rasputitsa tam da Rus işgalinin başladığı döneme denk geldi.

Genelde yağan karın eridiği Mart ayında başlayan Rasputitsa bu yıl beklenenden erken geldi ve Rus ordusunun ilerleyişine resmen set çekti.

Zira ülkedeki arazi ve asfaltsız yollar Rasputitsa nedeniyle çamura dönüştü ve tabiri caizse geçilemez bir hale geldi.

Askeri uzmanlara göre Rasputitsa Rusya’nın özellikle kuzeyde ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı oldu.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in 24 Şubat'ta verdiği emir ile başlayan savaş Rus lider için pek de istediği şekilde devam etmiyor.

Gürcistan ve Kırım'daki gibi kolay bir zafer bekleyen Ruslar Ukrayna direnişini hala kırabilmiş değil. Başkent Kiev'e yönelik kuşatmasını kaldıran Rus birlikleri hedefi ülkenin doğusuna çevirmiş durumda.

Bölgeden gelen uydu görüntüleri çok sayıda Rus birliğinin Donbass'a doğru ilerlediğini gözler önüne sererken Putin'in Ukrayna’daki savaş stratejisini değiştirdiği ve 9 Mayıs’a odaklandığı belirtiliyor.

Batı merkezli istihbarat raporları Putin, 9 Mayıs'a kadar doğuda bir zafer kazanarak bunu Zafer Günü olarak kutlanan 9 Mayıs'ta Rus halkına ilan etmek istiyor.

Halihazırda ağır kayıplar veren ve savaşta planladığı kazanımları elde etmekten uzak bir konumda bulunan Rusya'ya en ağır darbe kuşkusuz generallerini kaybetmek oldu.

UKRAYNA RUS GENERALLERİ NASIL ÖLDÜRDÜ?

Ukrayna Savunma Bakanlığı sözcüsü Markiyan Lubkivsky, en az 15 üst düzey Rus komutanın sahada öldürüldüğünü belirtirken bunlardan altısının general olduğu belirtiliyor.

Haliyle herkes Ukrayna'nın bunu nasıl başardığı sorusuna yanıt arıyor. Ukrayna'nın Rus birliklerinin ölümcül hatasını lehine çevirdiğini belirten uzmanlar bu soruya şu cevabı veriyor: akıllı telefonlar.

Ukrayna'daki savaş 5'inci haftasında... Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile 24 Şubat'ta Ukrayna içlerine ilerlemeye başlayan Rus ordusu Kiev'i düşürme planını rafa kaldırmış durumda.

Zira Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Alexander Fomin'in, Ukrayna ve Rus heyetlerinin İstanbul’daki temasları sonrası, 'Kiev ve Çernişiv şehirlerine yönelik askeri faaliyetlerin ciddi şekilde azaltılması yönünde' karar aldıklarını bildirmesinin ardından Rus birlikleri Kiev'in çevresinden çekilmeye başladı.

Pek çok askeri uzman bu durumu Rusya'nın askeri başarısızlığı olarak yorumluyor. Batı merkezli istihbarat raporları Rus ordusunun beklediğinin çok üzerinde kayıplar verdiği ve hedeflerinin gerisinde kaldığı yönünde.

2014'teki savaşın aksine Ukrayna güçlerinin gösterdiği direnişin bu durumun ortaya çıkmasında kilit bir rolü olduğu belirtiliyor. Peki Ukrayna kendisinden kat kat güçlü Rus ordusuna karşı nasıl bu kadar direnebildi?

Kuşkusuz batılı ülkelerden gelen silah yardımı Ukrayna'nın savaşta elini bir hayli güçlendirdi. Ancak savaşta kilit bir rol oynayan 'tamirci ordusu' da bu tabloda önemli bir yere sahip.

Zira Rus birliklerinin geride bıraktığı askeri ekipmanı tamir eden bu birlik söz konusu silahları Ukrayna ordusuna kazandırıyor.

Başka bir deyişle Kiev'in 'tamirci ordusu' Putin'in emri ile Ukrayna'ya saldıran Rus birliklerini kendi silahları ile vuruyor.

'RUSLAR BİZE SİLAH SAĞLIYOR'

Rusya-Ukrayna savaşı tüm hızıyla devam ediyor. 28 gündür süren savaştan çıkarılacak dersler hakkında kesin bir yargıya varmak için henüz çok erken.

Ancak şimdiye kadar gördüklerimiz, askeri çevrelerde savaşın geleceği ve özellikle de tankın kara savaşındaki yerini tartışmaya açmış durumda.

Zira Amerikan Javelin ve İngiliz NLAW (Yeni Nesil Hafif Tanksavar Silahı) gibi taşınabilir tanksavar füzeleriyle donatılmış Ukrayna Ordusu Rus güçlerine ciddi hasar vermiş durumda.

Askeri ve savunma sanayi konularında yayın yapan Oryx'e göre, Rusya üç haftalık çatışmalarda en az 270'i tank olmak üzere 1600'den fazla araç ve ekipman kaybetti.

Bunun Rusya'nın bölgedeki aktif gücünün neredeyse yüzde 10'una denk geldiği düşünülüyor. Bu veriler ışığında pek çok uzman tank ve ZPT'lerin (zırhlı personel taşıyıcı) modasının geçtiğini iddia ediyor.

Bu isimlerden birisi olan Atlantik Konseyi'nin eski Kıdemli Üyesi Anders Åslund'a göre Ukrayna'da yaşananlar savaşın nasıl değiştiğini gözler önüne seriyor.

'ÇOK PAHALILAR VE KOLAYCA YOK EDİLİYORLAR'

Tank ve ZPT'lerin çok pahalı olduğunu belirten Åslund çeşitli hafif tanksavar silahları veya insansız hava araçlarıyla kolayca yok edilebildiklerinin altını çiziyor.

Ukrayna'daki savaş 4'üncü haftasında... Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile 24 Şubat'ta Ukrayna içlerine ilerlemeye başlayan Rus ordusu hala başkent Kiev'i düşürebilmiş değil.

Batı merkezli istihbarat raporları Rus ordusunun beklediğinin çok üzerinde kayıplar verdiği ve hedeflerinin gerisinde kaldığı yönünde.

Haliyle akıllarda tek bir soru var; Şimdi ne olacak? Pek çok uzman Ukrayna'nın Rusya için yeni bir Afganistan olabileceği görüşünde.

27 Aralık 1979'da Sovyet özel kuvvetleri Kabil'deki önemli binaları ele geçirmiş, büyük zırhlı birlikler sınırı geçerken bir hava indirme birimi de başkent Kabil'in yakınındaki havaalanını ele geçirmişti.

Bu hamleler ile başkentte hızla ve kansız bir şekilde kukla bir hükümet kurulmuştu. Ancak Sovyetler'in Afganistan'ı işgali Moskova'ya çok pahalıya mal olmuştu.

UKRAYNA İŞGALİNDE KABİL MODELİ

Rusya, Ukrayna işgalinde de benzer bir yöntem izledi. Savaşın başında Rus özel kuvvetleri ve paraşütçüleri Kiev yakınlarındaki havalimanına yöneldi. Ancak başarısız oldu.

Bu belki de savaşın Rusya adına olumsuz gidişatının ilk göstergesiydi. The Telegraph yazarı Mark Almond'a göre, bu Afganistan operasyonun bir kopyasıydı ancak her şey ters gitti.

Aralarında Türkiye'nin de olduğu pek çok ülke savaşın sona ermesi için girişimlerini sıkılaştırırken iki ülke temsilcileri de müzakerelere devam ediyor.

Tüm dünyanın cevabını beklediği soru ise barışın ne zaman hayata geçirilebileceği. İşte Ukrayna'da bundan sonra ne olacağına dair en olası beş senaryo.

1. SENARYO: BARIŞ ANLAŞMASI

Savaşın üçüncü haftasına girilirken başkent Kiev hala düşürülebilmiş değil. İngiliz istihbarat raporları ise Rus ordusunun neredeyse tüm cephelerde durma noktasına geldiğine işaret ediyor.

Rusya'nın sahadaki durumu ve yaptırımlara dikkat çeken bazı uzmanlar bunun Moskova'yı bir ateşkese zorlayabileceği görüşünde.

Ancak görüşmelerin olmasının son derece olumlu olduğunun altını çizen Rus dış ve güvenlik politikası uzmanı Dr. Domitilla Sagramoso, barışı konuşmak için henüz erken olduğu görüşünde.

Putin'in bir çözüm için girişimleri olabileceğini belirten Sagramoso, Rusya'nın Kiev'in kontrolünü ele geçirmek gibi askeri hedeflerinin gerisinde kaldığının da altını çizdi.

Rusya ateşkes için 'tarafsızlık modeline' işaret ediyor. Moskova'nın bu konuda uzlaşma sağlanabileceğini bildirmesi ise Ukrayna'nın NATO üyeliğinden vazgeçmesi anlamına geliyor.

Dünyanın gözü kulağı Ukrayna'dan gelen haberlerde... Ülkedeki savaş 19'uncu gününe girerken başkent Kiev hala düşürülebilmiş değil.

Pek çok uzman bu durumu Rusya'nın planının başarıya ulaşmadığı şeklinde yorumluyor. Bunda kuşkusuz Ukrayna'ya gönderilen askeri teçhizat ve halkın direnişi kilit rol oynuyor.

Ancak Rusya'yı en az Ukrayna'daki direniş kadar etkileyen bir durum daha var; Yaptırımlar.

Batı, Rusya büyüklüğündeki bir ülkeye karşı daha önce hiç kullanılmamış finansal yaptırımları hayata geçiriyor.

DÖVİZ REZERVİNİ İKİYE KATLADI AMA...

Putin'in 2014'te Kırım'ı ilhakından bu yana geçen 8 yıl içinde, Rusya Merkez Bankası elindeki döviz, yabancı tahvil ve altın miktarını neredeyse ikiye katladı.

Bu paranın hatırı sayılır bir bölümü İngiltere, Batı Avrupa ve ABD'deki bankalarda, bu pazarlarda bir şeyler satın almak gerektiğinde kolay erişim sağlayacağı nedeniyle tutuldu.

Putin finansal sisteminin kapatılmayacağını düşünüyor gibiydi. Ancak kimsenin beklemediği şey oldu ve Rusya'nın Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, Kanada ve ABD'de bulunan rezervleri donduruldu.

Demir Perde'nin yıkılması ile Doğu Avrupa'daki nüfus alanını yitiren Rusya'nın Ukrayna'nın 'batıya entegrasyonunu' engellemek için başlattığı savaş 13'üncü gününde.

Oxford Üniversitesi'nde Avrupa çalışmaları profesörü Timothy Garton Ash, Komünizmin çöküşü için 'Bu çığır açan, barışçıl bir kurtuluştu' diyor.

Berlin Duvarı'nın çöküşü Avrupa'da pek çok şeyi değiştirdi. Varşova Paktı'na üye olan pek çok ülke Demokrasiye geçti, bazıları NATO'ya bazıları AB'ye bazıları da her ikisine üye oldu.

Kuşkusuz Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı da benzer etkilere gebe. Batı Ukrayna'nın yanında savaşmasa da silah yardımı ve Moskova'ya uyguladığı yaptırımlar ile tabiri caizse yeni bir 'Demir Perde' yarattı.

Soğuk Savaş sonrası sınırlarını doğuya genişleten NATO, Ukrayna'da kritik bir sınav veriyor. Bir yandan Rusya ile çatışmaya girmeyen birlik bir yandan da üye olma arzusu nedeniyle Rusya'nın hedefi olan Kiev'i ayakta tutmaya çalışıyor.

Bunun devamı için Polonya'nın kritik bir rolü bulunuyor. Zira Ukrayna'ya gönderilen pek çok silah NATO ve AB üyesi Polonya üzerinden Ukrayna'ya geçiyor.

Askeri analiz firması Rochan Consulting'in başkanı Konrad Muzyka, 'Öldürücü olan ve olmayan askeri teçhizatın en büyük payı Polonya'dan geçecek' sözleri ile Varşova'nın devam eden savaştaki kritik rolüne dikkat çekiyor..

ABD'DEN UYARI: TEDARİK HATLARI HEDEF ALINABİLİR

Bundan 84 yıl önce Çekoslovakya, tek bir kurşun bile atılmadan Avrupa haritasından silinmiş, bir yıl sonra ise Avrupa kendisini ölümcül bir savaşının içinde bulmuştu.

1938'de bugünkü krize oldukça benzeyen Sudet sorunu İngiliz ve Fransız politikacıların 'pasif adımları' nedeniyle Nazi Almanyası'nın istediği şekilde sonuçlanmış, Berlin tek kurşun atmadan istediği bölgeleri ele geçirmişti.

Ancak İngiltere ve Fransa'nın umduğunun aksine bu Hitler'i durdurmamış, bir yıl sonra dünya savaşı patlak vermişti.

Putin bir Hitler olmasa da Ukrayna'nın doğusundaki Rus azınlığın bahane edilerek bir krizin yaratılması Südet'i akıllara getiriyor.

Savaştan günler önce İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace'ın 'havada Münih kokusu var' sözleri batının bu hatasını unutmadığını gözler önüne sermişti.

MÜNİH: 2. DÜNYA SAVAŞI'NI ENGELLEYEMEYEN KONFERANS

Südet Krizi nedeniyle bir Avrupa savaşını önlemek amacı ile gerçekleştirilen konferansta dönemin İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain, Hitler'in istediği her şeyi alarak ayrılmasına göz yummuş ve karşılığında barışı sağladığını belirtmişti.

Chamberlain Münih dönüşü elinde Hitler ile imzaladığı anlaşma metnini gazetecilere göstermiş ve kısa süreliğine de olsa ulusal kahraman ilan edilmişti.

Dünyanın gözü kulağı Ukrayna'dan gelen gelişmelerde. Savaş 5'inci gününe girerken pek çok uzman işlerin Rusya'nın istediği yönde ilerlemediği yorumunda bulunuyor.

Şimdiden binlerce cana mal olan savaşın bitmesi için bugün iki ülke Belarus sınırında bir araya geldi. Ancak Ukrayna tarafı görüşmelerden ümitli olmadığını belirtiyor.

Haliyle dünyanın sorduğu tek bir soru var: Putin ne yapacak?

EN KÖTÜ SENARYO: SAVAŞIN UZAMASI

Uzmanlar en kötü senaryonun Ukrayna'daki savaşın tüm hızıyla devam etmesi olduğunun altını çiziyor.

İngiliz basının Rus belgelerine dayandırdığı haberlere göre, Moskova bu savaşta 50 bin askeri kaybetmeyi göze almış durumda.

Boston Üniversitesi'nde küresel araştırmalar alanında kıdemli öğretim görevlisi olan Paul Hare , Putin'in gerçek amacının 'Ukrayna'yı yutmak' ve emperyal Rusya'nın tarihsel gücünü yeniden kurmak olduğunu savunuyor.

Putin'in askeri harekata devam edip Kiev'i ele geçirmesi durumunda Rusya yanlısı bir hükümetin kurulacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Dünya Ukrayna sınırında yüz binin üzerinde askeri bulunan Rusya'nın atacağı adımı bekliyor. Haftalardır süren krizde diplomasi için umutlar sürerken çatışma ihtimali de sıcaklığını koruyor.

ABD'den gelen 'işgal her an başlayabilir' açıklaması ile tansiyon yeniden yükselirken ABD basını da neredeyse her gün işgal için yeni bir tarih açıklıyor.

Bunun son örneği Politico'dan geldi. Konunun uzmanları ile görüşen gazete Rusya’nın Ukrayna’yı ‘işgale’ 20 Şubat’ta başlayabileceğini duyurdu.

Rusya-Belarus tatbikatının 20 Şubat’ta biteceğinin altını çizen Politico, bu tarihten sonraki dönemin önemli olduğunu ve Rusya'nın atacağı adımların gerçek niyetini gözler önüne sereceğini öne sürdü.

RUSYA'YA KARŞI YENİ TAKTİK: TARİH AÇIKLAMA STRATEJİSİ

Pek çok uzman batının bunu Rusya'yı durdurmak için bir silah olarak kullandığı görüşünde.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr.Öğr.Üyesi Şuay Nilhan Açıkalın'a göre, son bir kaç ay içerisinde gözlemlediğimiz 'tarih açıklama stratejisi' yakın zamanda çatışmalar kronolojisinde çok sık rastlamadığımız bir taktik olarak karşımıza çıkıyor.

'HEM OLUMLU HEM DE OLUMSUZ SONUÇLARI OLABİLİR'

Dünya nefesini tutmuş halde Ukrayna sınırından gelecek haberleri bekliyor. Özellikle son haftalarda diplomatik girişimlerin dozu artırılsa da bölgedeki tansiyon düşürülebilmiş değil.

ABD'den gelen salı veya çarşamba günü savaşın çıkabileceği yönündeki raporlar ise durumun ne kadar kritik olduğunu gözler önüne seriyor.

Tam da bu aşamada İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace'ın sözleri tabiri caizse gündeme birinci sıradan giriş yaptı.

Wallace 1938'de Almanya'nın Südet'i ilhak etmesine izin veren, ancak İkinci Dünya Savaşı'nı önleyemeyen anlaşmaya açıkça atıfta bulunarak, 'havada bir Münih kokusu' olduğunu söyledi.

İngiliz bakan Sunday Times'a verdiği röportajda, Moskova'nın Ukrayna sınırında yığılmış yaklaşık 130 bin Rus askeri ve ağır ateş gücüyle 'her an bir saldırı başlatabileceğini' söyledi ve şu ifadeleri kullandı;

'Endişe verici olan şey, muazzam miktarda artan diplomasiye rağmen, bu askeri yığınağın devam etmesi. Durmuyorlar, devam ediyorlar.'

Adı açıklanmaması kaydıyla İngiliz basınına konuşan bir kaynak, Wallace'ın, Putin'in 'ne olursa olsun saldırması durumunda, tüm diplomasinin çöpe gideceği' yönündeki endişeleri olduğunu belirtti.

MÜNİH: 2. DÜNYA SAVAŞINI ENGELLEYEMEYEN KONFERANS

ABD'li yetkililerin müttefiklerini Rusya'dan gelen 'çok gerçek' bir 'tehdit' konusunda uyarmalarıyla, Doğu Avrupa için savaş korkusu bir kez daha belirdi.

İngiltere Genelkurmay Başkanı Nick Carter'ın Rusya ile 'kazara' bir savaş olasılığının hiç olmadığı kadar yüksek olduğunu açıklaması  olası bir bölgesel çatışmanın bir Avrupa hatta bir dünya savaşına dönüşüp dönüşemeyeceği sorularının sorulmasına neden oldu.

Ukrayna'nın Rusya'nın sınıra 100 bin asker yığdığını açıklaması ve İngiliz basınının ise Londra'nın Ukrayna'ya birlik göndermeye hazırlandığını sayfalarına taşıması sonrası dünyanın gözü bir kez daha Rusya - Ukrayna sınırında.

Bölgedeki son gelişmeleri Hurriyet.com.tr için değerlendiren Rusya analisti Dr Mark Galeotti, 'Rusya'nın bir saldırı planlaması içinde olduğunu düşünmüyorum. Eğer böyle bir planları varsa bile bu bir işgal planından ziyade Ukrayna'nın askeri yeteneklerine sembolik bir darbe indirmekle sınırlı olacaktır' dedi.

OLASI BİR ÇATIŞMADA MASADA 'NAZİ PLANI' VAR

Daha önce Kırım krizinde yaptığı analizler ile adını duyuran Galeotti, Kremlin'in Ukrayna'ya saldırması durumunda İkinci Dünya Savaşı'nda NAZİ Almanya'sının Belçika ve Fransa'yı istila etmek için kullandığı 'Blitzkrieg' taktiğine benzer bir yol izleyebileceğinin altını çizdi.

Askeri verilere bakıldığında Rusya'nın bu stratejiyi uygulayabilecek kapasitesi olduğu görülüyor. Zira Moskova'nın envanterinde hazır halde bulunan 13 bin tank bulunurken, Ukrayna'da bu sayısı 2 bin 400'den biraz daha fazla.

'We Need To Talk About Putin How The West Gets Him Wrong' isimli kitabın yazarı olan Galeotti şu ifadeleri kullandı;

Sosyal medya devi Facebook ve onun bünyesinde bulunan WhatsApp ve Instagram'ın çökmesinin yankıları sürüyor.

Dün küresel çapta erişime kapanan ve 6 saat boyunca hizmet veremeyen Facebook konu ile ilgili yaptığı açıklamada kesintinin hatalı bir konfigürasyondan kaynaklandığı bilgisine yer verdi.

Facebook'tan yapılan yazılı açıklamada 'Ağ trafiğindeki bu kesinti, veri merkezlerimizin iletişim kurma şeklini kademeli olarak etkileyerek hizmetlerimizi durdurdu' ifadeleri yer aldı.

Peki Facebook'tan yapılan bu açıklama ne anlama geliyor? Facebook, Instagram ve WhatsApp'ta yaşanan bu sorunu anlamak için öncelikle kısa bir bilgilendirme yapmakta fayda var.

Her internet sitesi (Buna Facebook da dahil) bir bilgisayar sunucusunda bulunur. Yani Facebook'a giriş yapmak istediğinizde bu sunuculara bağlanırsınız.

İşte burada DNS (Domain Name System) devreye girer. Tarayıcınıza girmek istediğiniz siteyi yazdığınızda, DNS bu URL'yi bir IP adresiyle etkili bir şekilde eşleştirir ve bilgisayarınızın bu siteye bağlanmasına izin verir.

FACEBOOK NASIL İNTERNETTEN SİLİNDİ?

Dün yaşanan kesintiler genellikle DNS sorunları nedeniyle yaşanır. Ancak Facebook'un başına gelenler bu kadar basit değil. Zira Facebook'a girmek istediğinizde Facebook adeta internetten silinmiş, hiç var olmamış gibiydi.

Dünya yaklaşık 2 yıldır koronavirüsün pençesinde. Ancak eski normallerimizi geride bırakmamıza neden olan virüs, gelecekte bizi bekleyen tehditler ile kıyaslandığında gezegenimize yapılan son bir uyarı gibi.

Bilim insanları yıllardır böyle bir salgına karşı uyarılarda bulunuyordu. Maalesef onlara kulak asmadık. Şimdi ise iklim değişikliği ve küresel ısınma konusunda tabiri caizse son dönemece giriyoruz. Dünya artık iyiden iyiye alarm veriyor.

Dünya, sanayi öncesi dönemlerden bu yana yaklaşık 1,2 derece ısındı ve sera gazı emisyonlarını azaltmak için acil ve önemli küresel eylem olmadan sıcaklıklar yükselmeye devam edecek.

Pek çok uzmana göre, bu durum milyonlarca kişiyi etkileyecek küresel bir soruna dönüşmek üzere. Zira su seviyelerinin yükselmesi ile birçok yerleşim yeri sular altında kalacak.

ABD merkezli bir STK olan Climate Central'ın yayınladığı harita ise krizin boyutlarını gözler önüne serdi. İklim konusunda çalışmalar yürüten kar amacı gütmeyen STK'ya göre, 2050 yılına gelindiğinde su seviyelerimdeki artış Avrupa haritasının değişmesine neden olacak.

Zira yaklaşık 30 yıl sonra Danimarka'dan Fransa'ya kadar uzanan kıyı şeridinin bir bölümü sulara gömülecek. İngiltere'nin kıyı kesimleri de 2050 yılına gelindiğinde ciddi su baskınları riski ile karşı karşıya kalacak.

İSTANBUL'UN BAZI BÖLGELERİ DE RİSK ALTINDA

Söz konusu rapora göre, iklim değişikliğine karşı acilen adım atılmazsa İstanbul'un bazı bölgeleri de risk altında.

İsrail'de aşırı sağ görüşleriyle öne çıkan Yamina Partisi lideri Naftali Bennett Netanyahu'nun politik kariyerini derinden etkileyecek bir karara imza attı.

Bennett, ülkenin önünde ya yeni bir seçime gitmek ya da 'değişim blok'uyla ulusal birlik hükümeti kurmak olduğunu ifade etti. Başka bir deyişle Bennett, Netanyahu'nun 12 yıllık iktidarına son verecek birlik hükümetine destek vereceğini açıkladı.

İktidarının sonuna gelen Netanhyahu'nun 30 yıllık siyasi kariyeri pek çok skandala ve iddiaya ev sahipliği yapıyor.

İLK SUÇLAMA 30 YIL ÖNCE GELDİ

1990'larda Netanyahu'nun siyasi destek karşılığında bir başsavcı ataması yapmaya çalıştığı iddia edilmişti. Savcılar, Netanyahu'nun bu adımlarını 'şaşırtıcı' olarak nitelendirmiş, ancak suçlamada bulunmamıştı.

HEDİYE POLEMİĞİ

Aynı dönemde, Netanyahu ve eşi Sara'nın, dünya liderlerinden pek çok hediye aldığı iddia edilmişti. Bu hediyelerin devlet malı olarak kabul edilmesi nedeniyle çift uzun süre eleştirilerin hedefinde yer almıştı