Güncelleme Tarihi:
Dünya yaklaşık 2 yıldır koronavirüsün pençesinde. Ancak eski normallerimizi geride bırakmamıza neden olan virüs, gelecekte bizi bekleyen tehditler ile kıyaslandığında gezegenimize yapılan son bir uyarı gibi.
Bilim insanları yıllardır böyle bir salgına karşı uyarılarda bulunuyordu. Maalesef onlara kulak asmadık. Şimdi ise iklim değişikliği ve küresel ısınma konusunda tabiri caizse son dönemece giriyoruz. Dünya artık iyiden iyiye alarm veriyor.
Dünya, sanayi öncesi dönemlerden bu yana yaklaşık 1,2 derece ısındı ve sera gazı emisyonlarını azaltmak için acil ve önemli küresel eylem olmadan sıcaklıklar yükselmeye devam edecek.
Pek çok uzmana göre, bu durum milyonlarca kişiyi etkileyecek küresel bir soruna dönüşmek üzere. Zira su seviyelerinin yükselmesi ile birçok yerleşim yeri sular altında kalacak.
ABD merkezli bir STK olan Climate Central'ın yayınladığı harita ise krizin boyutlarını gözler önüne serdi. İklim konusunda çalışmalar yürüten kar amacı gütmeyen STK'ya göre, 2050 yılına gelindiğinde su seviyelerimdeki artış Avrupa haritasının değişmesine neden olacak.
Zira yaklaşık 30 yıl sonra Danimarka'dan Fransa'ya kadar uzanan kıyı şeridinin bir bölümü sulara gömülecek. İngiltere'nin kıyı kesimleri de 2050 yılına gelindiğinde ciddi su baskınları riski ile karşı karşıya kalacak.
İSTANBUL'UN BAZI BÖLGELERİ DE RİSK ALTINDA
Söz konusu rapora göre, iklim değişikliğine karşı acilen adım atılmazsa İstanbul'un bazı bölgeleri de risk altında.
Zira, 2050 risk haritasında Haliç ve Küçük Çekmece Gölü'nün çevresindeki bazı bölgelerin artan su seviyesinden ekileceği ön görülüyor.
Raporda Baltık Denizi kıyısındaki yerleşim yerleri, Venedik ve Selanik için de benzer uyarılar yapılıyor.
Bulgular, tahmin edilen iki derecelik küresel sıcaklık artışına dayanıyor. Başka bir deyişle gezegenimizin 2 derece ısınması durumunda yukarıda bahsettiğimiz bölgeler denize teslim oluyor. Bilim insanları bunu 'Ölümcül zirve' olarak tanımlıyor.
Zira küresel sıcaklığın artması ile buzullar eriyor ve bu durum okyanus sevisinin artması ile sonuçlanıyor.
İklim bilimciler bunun eğer bugün acilen gerekli adımları atmazsak önümüzdeki otuz yıl içinde gerçekleşmesini bekliyorlar.
Pek çok bilim insanı gezegene verdiğimiz zararın bize daha büyük doğal afetler olarak geri döneceği konusunda da uyarılarda bulunuyor. Bu da önümüzdeki yıllarda binlerce insanın ani sel, toprak kayması ve yangın gibi afetlere kurban gideceği anlamına geliyor.
İklim değişikliği nedeniyle su kaynaklarındaki azalma da bir başka sorun. Bu durum kurak ve yarı kurak alanların genişlemesinin yanı sıra yıllık ortalama sıcaklığın artması çölleşmeyi, tuzlanmayı ve erozyonu artıracak. Pek çok uzman bu durum kitlesel göçleri hatta 'su savaşları'nı tetikleyebileceğini belirtiyor.
Koronavirüs benzeri bir salgın konusunda yıllarca uyarılan ve bu uyarıları göz ardı eden dünya bunun acısını hala çekiyor.
Görünen o ki gezegenimizin kaderini bu sefer iklim değişikliği ile ilgili yapılan uyarıları dinleyip dinlememek arasında vereceğimiz karar tayin edecek.