Güncelleme Tarihi:
İsrail’in Gazze'ye yönelik saldırıları 41'inci gününde devam ederken, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Gazze Şeridi’ndeki insani durumu görüşmek için yeniden bir kez daha geldi.
Malta tarafından sunulan tasarıda Gazze Şeridi’ndeki insani durumla ilgili 5’inci karar tasarısı genişletilmiş insani duraklamalar, sınırsız yardım dağıtımı, tıbbi tahliyeler ve Gazze'de tutulan esirlerin koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrısında bulunuldu.
Tasarıda ayrıca tüm tarafların uluslararası insancıl hukuka riayet etmesi gerektiğini vurgulandı.
12 'evet' ve 3 'çekimser' oyla kabul edilen tasarı kabul edildi.
İsrail ise BM Güvenlik Konseyi'nin Gazze kararını reddetti. Ancak bu İsrail'in BM Güvenlik Konseyi'nin kararını ilk reddedişi değil.
2016'DA NETANYAHU REDDETMİŞTİ
2016 yılında Netanyahu, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki yerleşim faaliyetlerinin durdurulmasını talep eden BM Güvenlik Konseyi kararını tanımayı reddetmişti.
İsrail ayrıca oylamaya destek verdikleri için Yeni Zelanda ve Senegal'deki büyükelçilerini de geri çağırmıştı.
2009'DA 'ATEŞKES' TALEBİNE RED
2009'un Ocak ayında BMGK, Gazze'de 'derhal ateşkes' çağrısı yapmış, İsrail alınan kararı dinlememeyi tercih etmişti.
Bunun özerine dönemin BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert'e, İsrail'in attığı adımlardan duyduğu 'hayal kırıklığını' iletmişti.
KARAR SONRASI ONLARCA EV YIKILDI
2004 yılında İsrail, BM Güvenlik Konseyi'nin bunun durdurulması yönünde çağrıda bulunan bir kararı kabul etmesinden sonra Refah mülteci kampındaki evleri yıkmaya devam etti.
UNRWA, kararın kabul edilmesinden sonraki yedi gün içinde İsrail'in 167 binayı daha yıktığını söylemişti.
İsrail, BMGK'nın İsrail'in 1967'den bu yana Doğu Kudüs'ü işgal etmesini kınayan bir düzineden fazla kararını görmezden geldi.
BİR ÜLKE BMKG KARARINA KARŞI ÇIKARSA NE OLUR?
Bir ülke BMGK kararına karşı gelirse bir sonraki adım Konseyin cezai işlem başlatmasıdır.
BM geçmişte bu kuralları ihlal eden ülkelere yaptırım uygulayarak harekete geçmişti. Ancak son yıllarda, BMGK'nin yeni yaptırımlar benimsemesine pek sıcak bakılmadığı belirtiliyor.
BM Şartı uyarınca Konsey daha da ileri giderek uluslararası bir gücün yetkilendirilmesini emredebilir.
Bunun dikkate değer bir örneği, 1991 yılında Irak lideri Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgalini tersine çevirmek için ABD öncülüğünde bir askeri ittifakın kurulmasıydı.
İsrail şu anda uluslararası hukuk kapsamında hesap verme sorumluluğu konusunda pek de endişeli görünmüyor.
İsrail ve ABD, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) kurulmasını sağlayan Roma Tüzüğü'nün imzacıları değiller.
Mahkeme, Gazze ihtilafında işlenen suçlarla ilgili yargı yetkisine sahip olduğunu açıkça belirtti. Hastanelerin hedef alınması ve sivillerin ayrım gözetmeksizin bombalanması gibi BMGK kararlarının ve uluslararası insani hukukun ihlalleri, zorlayıcı bir davanın parçasını oluşturabilir.
Ancak UCM harekete geçse bile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Lahey'deki davaya gönüllü olarak katılması veya anlaşmada imzası olan bir ülkeye adım atması ve orada tutuklanması gerekiyor.
BU VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR