Pandemi döneminde kahvaltı alışkanlığı ortadan kalktı
Dr. Betül Öztürk, pandemi sürecinde evden çalışmaya geçilmesiyle birlikte birçok kişinin kahvaltı yapmadığını ya da kahvaltıyı öğle saatine bıraktığını belirterek öğün sayısının ikiye düştüğünü, bunun doğru olmadığını belirtti. Prof. Dr. Nazan Turhan ise, virüsten korunma noktasında beslenmenin büyük önem taşıdığını ve vücudun güçsüz kalmaması gerektiğine dikkat çekerek, hastalıktan korunmaya yardımcı olacak önerilerde bulundu.
Türkiye’yi mart ayından bu yana etkisi altına alan koronavirüs, son dönemde yayılım hızını artırdı. Türkiye genelinde virüse bağlı vaka ve vefat sayıları yükselirken, uzmanlardan öğün atlanmaması ve düzenli beslenmeye dikkat edilmesi çağrısı geldi.
Dr. Betül Öztürk, "Koronavirüs nedeniyle pek çok şirket, uzaktan çalışmaya geçti. Binlerce öğrenci de uzaktan eğitim alıyor. Bu dijital dönüşüm, bireylerin ailesiyle geçirdiği zamanı artırdı. Ancak çalışma süreleri ile yakınlarımıza ayrılan zaman da birbirine karıştı. Birçok kişi; sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeği olmak üzere üç temel öğünümüzde değişikliğe gitti. Sabahları işe veya okula gidiş yolunda geçirdiğimiz zamanı evde değerlendirmeye başlayınca, erken saatlerde yaptığımız kahvaltı geç saatlere kaydı. Birçok kişi, sabah erken kalksa bile kahvaltı yapmamayı, öğle ve akşam olarak iki öğün beslenmeyi alışkanlık haline getirdi. Fiziksel aktivitelerin azalması nedeniyle porsiyonlar ufalabilir ama ara öğünler kalkmamalı. Maalesef ara öğünlere de dikkat edilmemeye başlandı. Bu sürecin uzun süre devam etmesi, virüsle mücadele ve sağlıklı beslenme noktasında kişileri sıkıntıya sokar. Evde geçirilen süreçte, özellikle gelişim çağındaki çocuklar ve gençler için mutlaka beslenme düzeni kurulmalı. Evde kalmak, düzenli beslenmeye engel değil" diye konuştu.
5 PORSİYON MEYVE VE SEBZE
Prof. Dr. Nazan Turhan ise, protein ihtiyacı için özellikle süt ve ürünleri, yumurtanın tüketilmesini tavsiye etti. Prof. Dr. Turhan, balık tüketiminin de haftada en az 3 porsiyon olması gerektiğini söyledi. Katı yağlar yerine sıvı yağların tercih edilmesinin yararlı olacağını aktaran Prof. Dr. Turhan, "Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği, pirinç yerine bulgur tercih edilmeli. Günde en az 400 gram veya beş porsiyon meyve ve sebze yemek gerekir. Bağışıklık sistemi üzerine pozitif etkiye sahip olduğu bilinen probiyotik bakteriler için olası kaynaklar olan kefir, yoğurt, turşu, sirke gibi ürünleri tüketmeye özen gösterilmeli. Bağışıklık sistemi için A, C, E vitaminleri, çinko minerali ve Omega-3 yağ asitleri ön plana çıkıyor. Bu vitaminler balık, ceviz, semizotunda daha fazla bulunur. Lif, sağlıklı bir sindirim sistemine katkıda bulunur ve aşırı yemeyi önlemeye yardımcı olan uzun süreli doygunluk hissi sunar. Yeterli lif alımını sağlamak için sebze, meyve, bakliyat ve kepekli gıdaları tüm öğünlere dahil etmeliyiz" diye konuştu.
’EKSTRA TUZ EKLEMEYİN’
Gıda alışverişinin planlı yapılmasının önemli olduğunu, raf ömrü kısa olan gıdaların ve taze ürünlerin tüketimine öncelik verilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Turhan, "Yemeklerinize ekstra tuz eklemekten kaçının. Sağlıksız kilo alımını önlemek için toplam yağ miktarı, toplam enerji alımının yüzde 30’unu geçmemeli. Yiyeceklerinizi kızartmak yerine buharda pişirmeyi, ızgara veya soteleme gibi daha az yağ gerektiren veya hiç yağ gerektirmeyen pişirme yöntemlerini tercih edin. Kırmızı ve beyaz etlerdeki fazla yağı uzaklaştırın ve derisiz ürünleri tüketin. Tereyağı ve tam yağlı süt ürünleri, katı yağ gibi gıdaları azaltın" dedi.