Önceki hafta Moskova’dan kalkan bir nehir gemisiyle Volga Nehri’nde yolculuk yaptım. Geminin son durağı St. Petersburg’du. Çıkış ve varış limanlarında geçirilen günler dahil tam 11 gün sürdü. Yavaş, telaşsız, yeşil bir yolculuktu. Rusya karanlık kış günlerinden havanın neredeyse hiç kararmadığı beyaz gecelere geçiyor, nehrin iki yakasındaki tablo benzeri görüntüler insana huzur veriyordu. Bu hafta sizinle yolculuk sırasında tuttuğum günlüğü paylaşacağım.
Şamanların, efsanelerin gölü Baykal, Rusya’nın Sibirya bölgesinde 600 kilometre uzunluğundaki bir doğa anıtı. Yüksek dağların arasındaki yeryüzünün en büyük tatlısu kaynağı nisan sonuna kadar buzla kaplı. Temmuz, ağustosta doğa canlanıyor; kıyıları cennete dönüşüyor. Trans-Sibirya Demiryolu’nun en güzel manzaraları gölün güney kıyısındaki 250 kilometrelik rotada.
Kuzeybatı Hindistan’daki Varanasi, Hinduların kutsal merkezi. Hacılar Ganj kıyısında kutsal suyla yıkanmak için kente geliyor. Yaşlılar ve hastalar ise ölümü beklemek, burada yakılmak için. Külleri nehre atıldığında ruhlarının özgürlüğe kavuşacağına inanıyorlar. Okurumuz İsmail Ragıp Geçmen, Holly Festivali’nin son gününde kentteydi. Ölümle neşenin buluşmasını izledi, gözlemlerini yazdı.
Aralarında yazarlar, müzisyenler, oyuncular, sivil toplum örgütü liderleri olan 13 gezgin, yaşadıkları en güzel yılbaşı tatillerini anlattı, yeni yıl akşamı için dostlarına önerdikleri mekânları sıraladı. Yazar Nazlı Eray, iki kez yılbaşını geçirmek üzere gittiği Hawaii’nin Honolulu kentinden dönmekte zorlandığını söylüyor. Piyanist Fazıl Say’ın yurtdışından önerisi İsviçre’nin Luzern kenti, Türkiye’den ise Patara sahili. Şarkıcı Attila Atasoy, unutamadığı yılbaşılarından birini Şili’nin güney ucundaki Punte Arenas’ta, diğerini Çanakkale’nin Küçükkuyu kasabasında geçirmiş.