Şanlıurfa, hem görkemli tarihiyle hem de eşsiz mutfağıyla bütün dünyanın ilgisini çeken illerimizden biridir. Şanlıurfa'daki gastronomi zenginliği bu ilin yemek turizminin öncülerinden olmasını sağlamıştır. Peki Şanlıurfa yemekleri nelerdir? Urfa'da ne yenir ve Urfa'nın neyi meşhur? Şanlıurfa mutfağı yemeklerinin isimleri ve listesini detayları ile derledik.
#Şanlıurfa YemekleriHarran Gastronomi Merkezi’nin açılışında bulunmak üzere Harran’a gittim. Harranlı ve Suriyeli mülteci kadınlara meslek edindirmek, kadın istihdamına katkı sağlamak, yöreye özgü yüzlerce yıllık yemek kültürünü korumak amacıyla açılan bu merkeze hayran kaldım.
#Sahrap SoysalTek Tek Dağları Milli Parkı, Şanlıurfa’da bulunuyor. Flora, fauna zenginliği, kültürel, tarihi ve arkeolojik özelliklerinin korunabilmesi ve ulusal servet olarak geleceğe sağlıklı biçimde taşınabilmesi amacıyla 2007 yılında Milli Park ilan edilmiş. İşte size medeniyetin doğduğu coğrafyada bir vaha olan Tek Tek Dağları Milli Parkı gezi rehberi…
#Tek Tek Dağları Milli ParkıO Antep, Şam fıstığı diye bildiğiniz fıstığın yüzde 60’ı burada üretiliyor. Yine Türkiye’nin yüzde 70 buğdayı bizden çıkıyor. Ama Gaziantep bizim sadeyağı alıyor, buğdayı alıyor, fıstığı alıyor, baklavayı yapıyor, oluyor Gaziantep baklavası. Ustalar onlardaydı. Ama artık biz de varız, yemeklerimizin lezzetini göstereceğiz. Burası 12 bin yıllık tarihi, mutfağı olan bir şehir.
#ŞanlıurfaVerimli hilalin nadide parçalarından biri olan, Göbeklitepe, Karacadağ, Nevala Çori’yi ve daha sayısız neolitik kıymeti bağrında taşıyan Urfa’yı, şu hayatta en az bir kez görmek şart. Ha bir de sofrasına oturup yemeğe dalarsanız, kalkıp gitmek iyice zorlaşabilir.
#UrfaAdem’le Havva’nın cennetten kovulduktan sonra geldikleri yer, avcı toplayıcı yaşamdan tarım toplumuna geçilen ilk yer, Hristiyanlığın devlet dini olarak kabul edildiği ilk yer hep aynı adres: Şanlıurfa. Kente gittiğinizde “mutlaka yapın” diyeceğim 10 önerim var.
#Seyahat“Gelen ağlar, giden ağlar” derlermiş Urfa için... Sosyal medyada bir takipçim sayesinde öğrendim bu tanımı. Önce “Nereye geldim ben”, sonra da “Nasıl ayrılırım buradan” diye ağlarlarmış. Babil’den Hitit’e, Pers’ten Roma’ya uzanan muhteşem bir tarihi var Urfa’nın. Tam bir uygarlıklar beşiği. Kente gittiğinizde “mutlaka yapın” diyeceğim 10 önerim var.
#Saffet Emre TonguçBahar Türkiye’nin dört bir yanında sofralara bereket getirdi. Ege’de yabani otlardan yapılan, nadir rastlanan yemekler mutfakları şenlendirirken, İç Anadolu’da meşhur keme mantarı kebaplara lezzet taşıyor. Güneydoğu Anadolu’da bahar çiçeklerinin rayihasını taşıyan koyun kaymağından özel tatlılar üretilirken, Akdeniz’in doğu ucunda sakız ağacının mutluluk veren filizlerinden salatalar, kavurmalar hazırlanıyor. Hürriyet Seyahat yazarı Mehmet Yaşin, Mutfak Dostları Derneği Başkanı Ahmet Örs, Mutfak Kültürü dergisinin kurucularından aşçı Musa Dağdeviren ve yemek araştırmacısı Nevin Halıcı dört bölgeden nadide bahar lezzetlerini anlattı.
Savaş yorgunu Beyrut, Ortadoğu’da dolaşan kara bulutlara rağmen toparlanma ve eski günlere dönüş çabasını sürdürüyor. Birbiri ardına gelen krizler turistik mekanlar, restoranlar ve gece hayatındaki canlılığı azaltamadı. Lübnan’a vizesiz seyahat imkanının sağlanması, THY ve Pegasus’un özellikle kış aylarında cazip fiyatlarla sunduğu biletler son bir yılda Beyrut’a giden Türklerin sayısını artırdı. Doktor Gökmen Kahiloğulları, izlenimlerini yazdı.
Sayın üstadım damağınıza düşkünlüğünüzü biliyorum. Onun için size bu hafta çok özel lokantadan bahsedeceğim. Keşke buralara dönme imkannız olsa da bu lokantanın yemeklerinin tadına bakabilseniz. Çiya Sofrası, Kadıköy çarşısının içinde, her zamanki yerinde, Türkiye'nin ve bitişik coğrafyaların tatlarını sunmayı sürdürüyor. Ahmet Rasim bey size Çiya ve onu yaratanları tanıtmak istiyorum. Bu "lezzet laboratuvarı" çok yazıldı çizildi. İstanbul'da oturanların çoğunun artık malumu oldu. Hatta şöhreti yerli medyayı aştı, okyanusları geçti, taa Amerika'ya, Japonya'ya ulaştı.
Peygamberler şehri diye adlandırılan Şanlıurfa, Türkiye’nin en renkli illerinden biri. Sokaklarında, çarşılarında dolaşırken, yüzlerinde yaşamlarına dair ipuçları bulunan o kadar çok insan görüyorsunuz ki, şehrin anlı şanlı tarihini bir yana bırakıp, onların hikayelerinde kayboluyorsunuz.
İstanbul Polis Moral Eğitim Merkezi’nin en üst katı, boşuna aramayın, yoldan görünmüyor. Önümüz, arkamız, sağımız, solumuz Boğaziçi. Hava serin ama, kış gibi değil. Boğaz’dan geçen gemilerin ışıkları ile yalıların şamdanları suyun üstünde müthiş yakamozlar oluşturuyor.