Paylaş
“Gelen ağlar, giden ağlar” derlermiş Urfa için... Sosyal medyada bir takipçim sayesinde öğrendim bu tanımı. Önce “Nereye geldim ben” diye, sonra da “Nasıl ayrılırım buradan” diye ağlarlarmış; tabii ağlamak mecazi! Muhteşem bir tarihi var Urfa’nın, bugüne kalan da o tarihin izleri. Babil’den Hitit’e, Pers’ten Roma’ya uzanan kelimenin tam manasıyla bir uygarlıklar beşiği.
Sokaklarda 1001 Gece Masalları’nı Hatırlayarak Yürüyün
Urfa’yla tanışmak için en doğru yer olan kalesine çıkıp şehri kuşbakışı izleyin. Aşağı baktığınızda en dikkat çeken detay Balıklı Göl ve hemen yanında yükselen Rizvaniye Camii olacak. Kaleden inip sokaklara karışın ve doğunun gizemini hissedin, efsanelerini hatırlayın. Sanki kervanlarca mal gelmiş, hoş kokulu baharatlar, rengarenk kumaşlar dört bir yana saçılmış hissine kapılmak an meselesi.
Kazzaz Han’a uğrayıp Ortadoğu ve İran esintisi şallara, Urfa’ya özgü rengarenk, allı pullu elbiselere göz atın. Halı, kilim, battaniye gibi ürünler için hemen yanındaki Sipahi Çarşısı’na geçin. Hüseyniye Çarşısı’nda, ustaların dövdüğü bakırlardan yankılanan sese kulak verin.
Balıklı Göl'de Peygamberler Tarihini Düşünün
Balıklıgöl, Urfa’nın simgelerinden biri. Kutsal kabul edilen balıklarını ve Rizvaniye Camii’nin suyun üstüne düşen muhteşem aksini izlemenin mistik bir büyüsü var. Bulunduğu yerde iki göl Aynzeliha ve Halil-Ür Rahman yer alıyor. İnanışa göre Nemrut’un putlarına savaş açıp tek Tanrı inancını yaymaya uğraşan İbrahim Peygamber’in ateşe atıldığı yer bir göle dönüşmüş odunlar da balık olmuş. Peygamber de hemen yanındaki bir gül bahçesine düşmüş. Hz. İbrahim’in hemen arkasından kendini ateşe atan Nemrut’un kızı Zeliha’nın düştüğü yer de de bir başka göl olup Aynzeliha adını almış.
Yaklaşık 12 bin yıllık tarihe sahip kentte Adem, Eyyüp, İbrahim, Şuayip ve Elyasa peygamberlerin yaşadığına inanılıyor.
Amazon Mozaiklerini Görün
Balıklıgöl’ün yanı başında yer alan Halepli Bahçe’deki Amazon mozaikleri, bu anlatıya dair dünyadaki ilk örnekler. Üç bin yıl önce, Egeden Karadeniz’e ve Anadolu’nun içlerine uzanan kültür havzasında erkek egemenliğine karşı duran savaşçı kadınların av sahnesi mozaiği dikkat çekici. Mozaiklerde geometrik motifler, bitki desenleri, kanatsız Eros ile birçok hayvan figürü yer alıyor. Troya’dan bir sahne ile Aşil de mozaiklerde karşınıza çıkıyor. Halepli Bahçe Mozaikleri; tekniği, sanatı ve Fırat Nehri’nin orijinal taşlarından yapılması gibi nedenlerle dünyanın en kıymetli mozaikleri arasında.
Arkeoloji Müzesine Çok Vakit Ayırın
Türkiye’nin en fazla arkeolojik kazı yapılan şehri olan Şanlıurfa’daki Arkeoloji ve Mozaik Müzesi’nde 74 bin eser var. Büyük bölümü kazılardan çıkarılmış bir kısmını da yöre halkı tesadüfen bulup bağışlamış. Türkiye’nin en büyük müzelerinden biri. Giriş katındaki ilk salon Asur, Babil ve Hitit çağlarına ait taş eserlere ayrılmış. Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç dönemlerine ait çok önemli buluntular sergileniyor.
Birecik’e Uğrayın
Şanlıurfa’dan Gaziantep’e giderken Birecik’te Fırat Nehri kıyısında kelaynak üreme çiftliği yer alıyor. Leylekler ile aynı sülaleden gelen bu kuşların soyu maalesef tükenmek üzere. Birecik, kalesi ve evleriyle görülmeye değer.
Halfeti’de Tekne Turu Yapın
Eşkiya filminin açılış sahnesini gözünüzde canlandırarak sular altındaki Halfeti’de tekne turu yapın. Halfeti’den tekneyle yarım saat uzaklıkta yer alan Rumkale ise sıradışı bir zenginlik. Kalede Roma, Bizans ve Haçlıların izleri var. Ermenilerin en üst düzey ruhani liderleri 1200’lü yıllarda burada yaşamış.
Mutlaka görülmesi gereken Rumkale sürrealist bir yapı, gerçek olduğunu idrak etmek zaman alıyor...
Harran’da Konik Evler Arasında Dolaşın
Harran, geçmişte dünyanın ilk üniversitelerinden birine ev sahipliği yapan bir ilim merkeziymiş. Moğolların kurbanı olan üniversiteden geriye, alimlerin adları ve yaptıkları çalışmalar kalmış. Harran’daki en ilgi çekici şey arı kovanını andıran evleri; Fransa’daki Avignon ve İtalya’daki Alberobello’nun kubbeli evlerine benziyor. Doğal klimaya sahipler; yazın serin, kışın sıcacıklar. Kümbet biçimli bu evlerin çoğunun günümüzde ahır olması, sahip olduğumuz turizm potansiyelini nasıl kullanamadığımızın örneklerinden biri.
Göbeklitepe’ye Gitmeden “Urfa’daydım” Demeyin
Şanlıurfa merkeze 17 km. uzaklıkta yer alan Göbeklitepe, “Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı” unvanına sahip. Çok tanrılı döneme ait ilk dini yapı, M.Ö. 5.000 yılına tarihlenen Malta Adası’ndaki tapınak olarak biliniyordu. Ancak Göbeklitepe’nin keşfi ezberleri bozdu. 2005’te 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilen örenyerinin büyüklüğü 80 dönüm. Neolitik dönemde avcılık ve toplayıcılık ile birlikte insanların ilk kez tarıma yöneldiği, buradaki kazılarda ortaya çıkarılmış. Göbeklitepe’de bulunanlar yaklaşık 12 bin yıl önce yerleşik hayata geçen eski insanların inançlarını ve yaşamlarını yansıtan önemli belgeler niteliğinde.
Yöresel Mutfağın Tadını Çıkarın
Urfa’nın çok dinli ve kültür mozaiği yapısı kaçınılmaz biçimde mutfağına da yansımış. Tirit, Yahudi köftesi, kübü lebeni, borani bu geniş yelpazaden örnekler. Kendi adını verdiği kebabı, meşhur çiğköftesi, sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi olan ciğer kebabı ve en çok tüketilen yiyecek olan lahmacunu ile öne çıkıyor kent. Kırmızı et, başta isot olmak üzere birçok baharat, bulgur ve salça ise Urfa mutfağının vazgeçilmez malzemeleri. Ciğer Kebabı’nı Ali Baba’nın Yeri’nde ya da Sevgi Ciğer’de deneyebilirsiniz. Hacıbaba ve Altınşiş de lezzetli kebaplar tadabileceğiniz adresler.
Sıra Gecesine Gidin
Yüzyıllardır devam eden sıra gecesi geleneği, aslında arkadaşların her hafta birinin evinde toplanarak yaptığı bir eğlence; adı da o yüzden sıra gecesi. Sıra geceleri artık profesyonel eğlence anlayışına dönüşmüş durumda, birçok yer rutin programlar düzenliyor. Önerim Cevahir Han; haftanın 3 günü herkese açık sıra geceleri yapıyorlar, diğer günler de gruplara özel sıra gecesi organize ediyorlar. Restoranında ise sadece Urfa mutfağı değil çok zengin bir lezzet yelpazesi var.
Paylaş