1960'lı yıllarında Türk öykü ve romancılığında belli başlı değişimler yaşandı. Önceleri daha çok erkek karakterlerin hikayeleri anlatılırken, bu dönemden sonra kadın öyküleri ön plana çıktı. Adalet Ağaoğlu ve Leyla Erbil gibi kadın yazarların da etkisiyle, kadının toplum ve aile içindeki yeri sorgulanmaya başladı. Yatık Emine öyküsü de, hem toplumsal alt yapısı hem de kurgusuyla bu dönemin en dikkat çeken eserlerinden biri oldu. Yatık Emine eseri hakkında detayları sizler için derledik.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde; özgürlükten, eşitlikten ve mücadelemizden vazgeçmiyoruz! Daha özgür, daha eşit ve daha adil bir dünyaya ulaşmak adına sürdürdüğümüz çağdaşlık yolculuğumuzda, tüm kadınlarımızla hep birlikte ilerlemekten ve onların destekçisi olmaktan gurur duyuyoruz.
#8 Mart Dünya Kadınlar Günüİlk öykü kitabı ‘Erkeklere Her Şey Anlatılmaz’da kadınlığın binbir türlü haline yakından bakan Buket Arbatlı, “Kadınları daha katmanlı buluyorum. Sevinçleri, mutsuzlukları, kıskançlıkları, yaptıkları, yapmak istedikleri, kötülükleri, küçük sırları, hırsları, öfkeleri ve sonsuz affetme yetileriyle... Erkekler böyle değil. Kadın psikolojiyse erkek matematik. İkiyle ikiyi çarptığınızda beş çıkmayacağını biliyorsunuz. Bu nedenle yazara numara yapma imkanı vermiyor erkek kahramanlar” diyor.
#Erkeklere Her Şey Anlatılmazİki sene önce yitirdiğimiz Sennur Sezer’in; tarihçi gibi değil, siyasetçi gibi hiç değil, tıpkı işçi kızların gözleriyle baktığı gibi bakarak anlattığı bir ülke tarihi var ‘Bütün Şiirleri’nde. Baktığı her köşede, gördüğü her nesnede insanı, insan emeğini gören, gösteren bir şiir bu...
#Kitapsanat“Yağmur dinip ortalık yeniden aydınlandığında ‘Gülcan gülümsedi’ dedi biri. Az sonra gökkuşağı belirdi gökyüzünde, ‘Ben Gülcan’ın kuşağını da görüyorum’ dedi bir başkası. Dokuzuncu rengi aramaya başlayan bakışlara yol gösterdi bir ses: Morla laciverdin karıştığı yere bakın.”
#Perihan TaylanÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlisi Şahine Hatipoğlu, yıllarca hayalini kurduğu toplumsal şiddet konulu filmi çekebilmek için 60 bin TL tüketici kredisi kullandı. Hatipoğlu, gösterime hazır olan film için gelecek teklifleri bekliyor.
Mine Söğüt, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ilk öykü kitabı Deli Kadın Hikâyeleri’nde ‘kadınlıkla lanetlenmiş bir varoluş hezeyanı’ anlatıyor. Saçlarının ve ayaklarının ucu arasında olup biten şeylerden ibaret, doğurmaya mahkûm, çocuklarını kaybetmekle mühürlü kadınları; ensest mağdurlarını, erkekleri, travestileri... Kadın veya erkek olsun, her okurun taşıdığı insanî çelişkilere göre yeniden anlamlanacak, böylece tekrar tekrar yazılacak 21 tane öykü bırakıyor masamızın üzerine. Eşi Bahadır Baruter’in çizimleriyle daha da ‘rahatsız edici’ hâle gelen kitabı, ‘delirerek ölenlere’ ithaf ediyor yazar. Mine Söğüt’le deli kadın hikâyelerini konuştuk.
Yaz sezonu bitmek üzere. Herkes yavaş yavaş son tatillerin hayalini kuruyor. Malum önümüz Ramazan. Peki yaz bitmeden neler yapmak gerek? Ne içmeli, ne yemeli, nereye gitmeli, kimi dinlemeli, ne okumalı, nerede tatil yapmalı... İstanbul Life dergisi, bu soruların yanıtlarını bulmak için işin uzmanlarına danıştı, yazın “en”lerini derledi.
Sibel Eraslan (39), hukuk fakültesi mezunu, eski Refah Partisi İstanbul Hanımlar Komisyonu Başkanı, İslamcı kesimin radikal sesi, Vakit gazetesinin köşe yazarı. Üniversite yıllarından beri hukuk ve güncel politika üzerine yazıyor. Dergáh Yayınları’ndan henüz çıkan öykü kitabı Balık ve Tango ile sürpriz yaptı. Bu kez kadın öyküleri yazdı.
Antalya'nın Alanya İlçesi'nde, Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) üyesi bir grup hemşirenin, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla sahneye koyacağı oyunun provası, bir oyuncunun rol gereği "İğreniyorum erkeklerden, bana tecavüz ettiler" diye bağırması üzerine, polis tarafından basıldı.