Güncelleme Tarihi:
Dünyada hızlı çalışılan ve hızlı tüketilen bir yaşam tarzına sahip şehirlere tepki olarak ortaya çıkan Cittaslow felsefesi, giderek yaygınlaşıyor. Türkiye ise tarihi, doğal güzellikleri ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan varlıklarıyla sakin şehir kavramına uygun pek çok yerleşim yerine ev sahipliği yapıyor.
Ülkemizin ilk sakin şehri 2009’da İzmir'in Seferihisar ilçesi oldu. Ardından yaklaşık 70 kritere göre değerlendirilip seçilen diğer kentlerle bu sayı arttı. En son Antalya'nın Finike ilçesi Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi tarafından Türkiye'nin 22’nci Cittaslow kenti olarak sakin şehir ağına dahil edildi.
Ben de fırsattan istifade edip gezgin ve seyahat yazarları Bahar Gündoğdu, Nurgül Büyükkalay, Didem Mutçalıoğlu ve Erdoğan Gümüş’e ‘Sakin şehirlerimizde nereleri gezmeli, neler yapmalı?’ diye sordum.
Cittaslow, 1999’da İtalya'da kurulan uluslararası belediyeler birliği olarak biliniyor. Kelime kökeni İtalyanca ‘citta’ (şehir) ve İngilizce ‘slow’ (yavaş) kelimelerinin birleşmesiyle türetilen Cittaslow, ‘yavaş şehir’ ya da ‘sakin şehir’ anlamında kullanılıyor. Kentlerin bu birliğe üye olabilmeleri için pek çok kriter bulunuyor. Bu kriterler enerji ve çevre politikalarından tutun da geleneksel mimarileri, şehrin dokusunu ve yerel tatları korumaya kadar 70’e yakın maddeden oluşuyor. Kurulduğu ilk yıllarda İtalyan kentleri arasında yaygınlaşan hareket, günümüzde 28 ülkeden 182 üyeyi kapsıyor.
İşte Türkiye’nin birbirinden güzel 22 sakin noktasında gezilecek adresler…
En yeni üye: FİNİKE / ANTALYA
Dünyaca ünlü coğrafi işaretli portakalı, doğası ve tarihiyle Finike, Antalya’nın eşsiz ilçelerinden biri. Toroslar'ın eteğiyle Akdeniz’in arasında konumlanmış, portakal bahçeleri ve turkuaz koylarıyla gürültüden uzak, huzurlu bir havası var. Yıllardır neredeyse hiç değişmeden, sakin bir yer olarak yaşıyor. Bu hayat tarzı Cittaslow statüsüyle de taçlandı.
“Finike, MÖ 5'inci yüzyılda kurulmuş ve uzun süre Likya’nın başkenti Limyra’nın tarım ürünleri ihraç ettiği bir liman olarak kullanılmış. Daha çok tarımıyla ön plana çıksa da çevresinde her mevsim gezebileceğiniz harika yerler var” diyen Nurgül Büyükkalay, görülmesi gerekenlerle ilgili şu önerilerin altını çizdi:
-- Myra, Rhodiapolis ve Buika gibi dünyaca ünlü sanatçıların konserlerinin düzenlendiği Arykanda Antik Kenti sadece yarım saat uzaklıkta... Antalya’nın en güzel yerlerinden Gökbük Kanyonu, Karaöz, Gelidonya Feneri, Adrasan, Suluada ve Kekova ise bir saatlik uzaklıkta yer alıyor. Limyra Antik Kenti Finike’nin en güzel yerlerinden biri. Limyra, doğal zenginliğinden dolayı geçmişte imparatorlukların göz bebeği olmuş bir antik kent. Antik kentte birçok kaynak su var. Yaz aylarında insanlar buraya piknik yapmaya ve yüzmeye geliyorlar.
14-15 Nisan tarihlerinde Polonya'nın Reszel şehrinde toplanan Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi, listeye Antalya'nın Finike ilçesini de dahil etti
-- Yüzme mevsimi yaklaşırken göz alıcı masmavi manzarasıyla meşhur Finike-Demre yolundaki koyları keşfetmenizi öneririm. Yol boyunca öyle güzel koylar çıkıyor ki karşınıza hepsinde tek tek durup yüzmek isteyeceksiniz. Benim favorim Mağaralı Koy. Kendiliğinden oluşmuş, içinde kumsalı olan bir mağarası var. Küçük çakıllı beyaz kumsalı, turkuaz suları ve mağarasıyla muhteşem bir görsel sunuyor. Mağaraya yüzerek ulaşmanız gerekiyor. Mağara içinde küçük egzotik bir plaj var. Yüzmekten çok keyif alacaksınız.
Bahar Gündoğdu, “Çanakkale’ye gelip Kabatepe’den kalkan feribota bindiğinizde, adaya kadar süren yolculuk size tüm yorgunluğunuzu unutturacak. Adanın Rum köyleri birbirinden güzel… Her bütçeye uygun pek çok konaklama seçeneğini barındırıyor. Üstelik Gökçeada, Bozcaada gibi turist akınına uğrayan bir yer değil. Bu nedenle sakin şehir ağında yer alması hiç şaşırtmıyor” dedi. Gündoğdu şöyle devam etti:
-- Henüz deniz sezonu açılmadı ama eğer bir ay sonra yolunuzu buraya düşürürseniz, harika koylar sizi bekliyor. Özellikle Gökçeada Sualtı Parkı, Türkiye'nin ilk ve tek sualtı parkı olma unvanına sahip. Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı tarafından 1999’da park ilan edilen alan, adanın kuzeydoğusundaki Yıldızkoy ve Kuzulimanı arasında yer alıyor. Dalış yapmayı biliyorsanız sakın es geçmeyin…
-- Denize girilecek diğer adres ise Gizli Liman... Minik taşlı bir denize sahip, yüzmesi çok keyifli. Eğer spora ilginiz varsa Gökçeada kitesurf (uçurtma sörfü) yapmayı öğreneceğiniz okulları da barındırıyor. Türkiye’nin en güzel gün batımına sahip olan Kaleköy’de güneşin batışını izlemek ise harika. Buraya kadar gelmişken oğlak eti yemeden ve en önemlisi de Zeytinköy’de dibek kahvesi içmeden sakın dönmeyin.
Gezilecek yerler arasında Beyler Kulesi, Yörük Ali Efe Müzesi, Alhan Hamamı, Yenipazar Aşağı Dip Gölü ve meşhur renkli merdivenler olduğunu söyleyen Bahar Gündoğdu, “Bu dört adres de birbirinden güzel ama beni en çok etkileyen Yörük Ali Efe Müzesi oldu. Müze, Kurtuluş Savaşı’nda önemli rol oynamış Yörük Ali Efe’nin yaşadığı ev… Müzede Yörük Ali Efe’nin eşyaları ve savaşa dair anılar sergileniyor” ifadelerini kullandı.
-- Bisiklet kiralayıp Türkiye’nin en geniş bisiklet rotalarından olan Karia Yolu’nda gezebilirsiniz. Akyaka Orman Kampı’nda yürüyüş yapabilirsiniz. Sadece 10 dakika uzaklıktaki meşhur okaliptüs ağaçlı yola mutlaka gitmenizi öneririm. İki yanı dev okaliptüs ağaçlarıyla çevrili yolda fotoğraf çekmek harika... Bu yolun sonunda varacağınız kafenin lezzetli tostlarından tatmayı da ihmal etmeyin.
-- Akyaka’nın orman yollarından çıkacağınız çok sayıda koy var. Cam gibi deniziyle Akbük Koyu, Maden Koyu, Turnalı Koyu, Küfre Koyu ve Değirmenbükü bunlardan en güzelleri...
Görecek çok şey var: VİZE / KIRKLARELİ
Kırklareli’nin ilçelerinden biri Vize… İlk kurulduğu çağlardan günümüze dek Bizye, Bida, Vissa, Vizilli gibi çeşitli isimlerle adlandırılan ilçe sadece Osmanlılara değil Bizans, Slav, Antik Roma gibi çeşitli topluluk ve kültürlere de ev sahipliği yapmış özel bir yer.
“İstanbul’a yaklaşık 140 kilometre uzaklıkta yer alan Vize, sahip olduğu tarihi ve turistik değerlerle yıl içerisinde pek çok turiste ev sahipliği yapıyor” diyen Didem Mutçalıoğlu, mutlaka görülmesi gereken üç yerden bahsetti:
“İlk durağınız Vize Kalesi olmalı… Kale Mahallesi içerisinde yer alan Vize Kalesi’nin tarih çizelgesindeki rolü MÖ 70’li yıllara dek uzanıyor. İkinci durak ise Yanasu Mağarası… Balkaya Köyü’ne yaklaşık 2 kilometrelik uzaklıkta yer alan mağara, sahip olduğu 1620 metrelik uzunlukla Trakya'nın en büyük üçüncü mağarası olma özelliğine sahip. Son durak da Aya Nikola Manastırı… Kıyıköy’e yaklaşık 800 metrelik bir uzaklıkta bulunan bu manastırın Bizans dönemi içerisinde 500’lü yıllarda inşa edildiği düşünülüyor. Kayalara oyularak inşa edilen manastır, aynı zamanda dünyanın en eski oyma taş manastırları arasında yer alıyor.”
Bahar Gündoğdu, “Yalvaç’ı gezerken unutulmaya yüz tutmuş geleneksel yaşamlardan kıymetli el işçiliklerine, tarihi kalıntılardan bu kalıntıların günümüze uzanan kültürel etkileşimlerine kadar zengin ve keyifli bir yolculuğa çıkmış olacaksınız” dedi. Gündoğdu, gezilecek yerlerle ilgili şu önerileri paylaştı:
“Gezilecek yerlerin başında Hoyran Gölü geliyor. Göl bünyesinde birçok su sporu yapılabiliyor. Doğayla iç içe keyifli ve eğlenceli vakit geçirmek için tercih edilebilir. Bir başka adres ise Pisidia Antiocheia Antik Kenti… Yalvaç’ın tarihini aktaran antik kent MÖ 312’ye kadar dayanıyor. Suriye Kralı Seleukos tarafından kurulan kent, Helenistik dönemde yapılan 3 kilometre uzunluğundaki surlarla çevrili… Buradan sonra da rotanızı Yalvaç Müzesi’ne çevirmenizi öneririm. Müzede hayvan fosilleri, Pisidia Antiocheia Antik Kenti kalıntıları ve Men Kutsal Alanı’ndan bulunan eserler sergileniyor. Son olarak Hoyran Kaya Mezarları da görülecek listenizde olmalı.”
Tarihin izinde: UZUNDERE / ERZURUM
Uzundere, dünyanın en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip bölgelerinden biri olan Kafkasya Ekolojik Bölgesi’nin batı ucunda, Çoruh Vadisi’nde yer alıyor. Bu nedenle birçok endemik bitki, memeli, kuş ve kelebek cinsinin yuvası olma özelliğini taşıyor.
Türkiye’nin en yüksek şelalesi olan Tortum Şelalesi, yelken, rafting ve kano gibi su sporlarının yapıldığı Tortum Gölü ve Oşki Manastırı gibi değerleriyle her yıl binlerce yerli-yabancı turisti ağırlıyor. Peki Uzundere’de nasıl bir rota yapılmalı? Didem Mutçalıoğlu anlatıyor:
-- Erzurum-Artvin yolundan giderken önce Tortum Gölü çıkacak karşınıza… Dik kayalıkların arasında kalan gölün görüntüsü çok ihtişamlı. Gölün üzerine bir de cam teras yapmışlar, hiçbir yerde bulamayacağınız çok farklı bir manzarası var. Göl çevresinde biraz yürüyünce bu sefer de Tortum Şelalesi selamlayacak sizleri… Şelalenin düşüşü ve coşkusu büyüleyici. Instagram’da bolca beğeni alacak fotoğraflar çekeceğinizden emin olabilirsiniz.
-- Tortum Şelalesi’nden Uzundere'ye giderken sağlı sollu eski kilise, cami, kale ve köprüleri gösteren kahverengi tabelalarla karşılaşıyorsunuz. Bu tabelalardan girerseniz Hahuli Manastırı ve Oşki Manastırı gibi birçok tarihi ve kültürel mirası gezebilirsiniz. Hahuli Manastırı, zamanının Gürcü Kralı tarafından yaptırılan bin yıllık manastır. Oşki Manastırı’na yaklaştıkça üzerindeki taş kabartma ve motiflerle ne kadar estetik bir yapı olduğunu anlıyorsunuz.
Bahar Gündoğdu, “İlçeye adımınızı attığınız an, evlerin bahçelerindeki çiçeklerin kokusu karşılayacak sizleri. Hâlâ tertemiz kalabilmiş havasını solurken, kalabalık bir şehir hayatının gürültüsünü değil, sakin bir balıkçı kasabasının dinginliğini hissedeceksiniz” dedi.
Gezilecek yerlerin başında Beyaz Balina Aydın Parkı, Gerze Yangın Evleri, Yakup Ağa Konağı, Gerze Feneri ve Saklıköy Şelalesi olduğunu söyleyen Gündoğdu, “Burada Üretici Pazarı’nda doğal olarak yetiştirilen tarım ürünlerini bulabilir, sizi gülümsemeyle karşılayacak mekânlarda yöresel yiyeceklerin tadına bakabilirsiniz. Bunların yanı sıra ahşap oyuncak, model gemi, çini ve peşkir (pamuk veya ketenden yapılan havlu) atölyelerini ziyaret ederek bölgenin kültürü ve geçmişinde yolculuğa çıkabilirsiniz” dedi.
Göller bölgesinin göz bebeği: EĞİRDİR / ISPARTA
Isparta’da olmasına rağmen, balık restoranları, plajları, göle bakan müstakil evleriyle kendinizi Akdeniz’in küçük bir sahil kasabasında hissedeceğiniz bir kasaba Eğirdir.
Isparta’nın denize kıyısı yok ama Eğirdir Gölü Isparta’da yaşayanlara yüzme, balık tutma, yelken sporu gibi denizde yapılabilecek birçok aktiviteyi yapma imkanı veriyor. Göl çevresinde kamp severler için kamp alanları da var. Yemyeşil ormanlık alanlar ve meyve bahçeleri ile çevrili olan Eğirdir, göller bölgesinin göz bebeği.
Nurgül Büyükkalay, "Kalesi, tarihi camisi ve kiliselerinin olduğu Yeşilada diğer adıyla Nis kasabanın en popüler bölgesi. Taş ve ahşap evleri, salaş balıkçıları ile Yeşilada’yı yürüyerek dolaşması çok keyifli. Eğirdir’e özgü sazan dolma, tatlı su levreği ve kerevit tatmanız gereken en meşhur lezzetlerinden. Sazan dolma, balığın içine iç pilavın doldurulmasıyla yapılıyor. Kerevit ise tatlı su ıstakozu. Eğirdir’de çıkan kerevit dünyanın en kaliteli tatlı su ıstakozları arasında gösteriliyor” dedi.
-- Bugün Mudurnu’nun Demirciler Çarşısı ve Orta Çarşı’sında dolaşırken bu geleneksel yapının izlerine rastlayabiliyorsunuz. Hâlâ varlığını sürdüren çekiç sesleri, bir melodi gibi kulaklarımızda çınlarken keyifli alışverişlere ve tatlı sohbetlere de kapı açıyor.
-- Mudurnu’nun en önemli özelliklerinden biri de Osmanlı sivil mimari örnekleri ve bozulmamış kent dokusu… Bu sivil mimari yapılar, Safranbolu, Beypazarı, Göynük, Taraklı ve Cumalıkızık ile benzerlik göstermekle beraber, ayırt edici özellikleri de barındırıyor. Şöyle ki; yapılarda ağırlıklı olarak ahşap malzeme kullanılmış, sakin bir pencere ritmi, çıkıntılı üst kat pencereleri, sokaklara ve topografyaya göre ayarlanmış açılı bindirmeler, kırma çatılar, üçgen alınlıklar ve bina cephelerindeki oyma süslemeler usta ellerin maharetini gözler önüne seriyor.
“Güdül; doğası, mimarisi, kültürü ve tarihi ile sakinliğin ve huzurun cazibe merkezi olabilecek şirin bir kent” diyen Bahar Gündoğdu, “Bölgedeki İnönü Mağaraları, Sorgun Göleti ve Kirmir Vadisi görülmesi gereken değerler” ifadelerini kullandı.
Bahar Gündoğdu, “Hemen hemen her şehirden Ahlat’a karayolu ile ulaşım imkânı bulunuyor. Güney bölgelerden gelirken Diyarbakır-Ahlat yolu, diğer bölgelerden gelirken Muş-Ahlat Karayolu kullanılıyor. Doğudan da Van-Ahlat yoluyla şehre ulaşım mümkün… Ahlat’a doğrudan ne yazık ki havayolu bulunmuyor. Fakat Van, Muş, Diyarbakır, Bingöl ve Batman havalimanları üzerinden ulaşım sağlanıyor” dedi. Gündoğdu, gezilecek yerlerle ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Ahlat sınırları içerisinde yer alan Sütey Yaylası, Cil Gölü ve Nazik Gölü mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Hem Tatvan hem de Ahlat sınırları içerisinde yer alan Nemrut Krater Gölü ise bölgenin adeta incisi… Büyüklüğüyle dünya sıralamasında ikinci sırada yer alan eşsiz bir doğal güzelliğe sahip. Ahlat Selçuklu Mezarlığı ise görülmesi gereken bir başka adres… Burası Orta Çağ dönemine ait dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlığı… Mezarlık bugün bir açık hava müzesi niteliğinde ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alıyor.”
“İznik, hak ettiği değeri hâlâ göremeyen yerlerimizden biri” diyen Didem Mutçalıoğlu, “Burası, İstanbul’un yakınlarında harika bir gezi noktası ve tam bir açık hava müzesi… Tarih boyu farklı devlet ve dinler için hep çok önemli bir yer olmuş, keşfedilmeyi bekleyen pek çok nokta barındırıyor” dedi. Mutçalıoğlu gezilecek yerlerle ilgili şu önerileri paylaştı:
“İznik, ülkemizdeki birçok yerleşim gibi eskiden surlarla çevriliydi. İlçede gezerken surların kalıntıları ve giriş kapılarını göreceksiniz, çok etkileyiciler. Bu kapılar İstanbul, Lefke (Şam), Yenişehir ve Göl Kapı’dan oluşuyor. İznik Türk İslam Eserleri Müzesi’ni görmeden sakın dönmeyin. Müzenin hem iç sergisi hem de arka bahçesindeki lahit ve mezar örnekleri çok güzel… Buraya kadar gelmişken İznik Gölü kıyısında yürüyüş yapıp çay içmeden dönmek de olmaz. Hem tarih hem doğa hem de gölüyle İznik’te unutulmaz bir gün geçireceğiniz garanti.”
Pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı: ARAPGİR / MALATYA
Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu şehirlerden biri Malatya… Yıkılan binaların yüzde 95’inin enkazı kaldırıldı. Hayat biraz olsun normale döndü ama acılar hâlâ taze… Yaraların sarılmaya çalışıldığı Malatya’da da bir sakin bölge bulunuyor: Arapgir.
Kuruluşu MÖ 15'inci yüzyıla kadar uzanan Arapgir, kayıtlara göre tarihi süreç içerisinde birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Bu medeniyet harmanıyla kültürel değerlerini günümüze kadar taşıdı. Kronolojik olarak Hattiler, Hititler, Persler, Urartular, Romalılar, Bizanslılar, İslam uygarlıkları, Anadolu Selçukluları, Anadolu beylikleri ve Osmanlı dönemini yaşayan Arapgir, tarihin süzgecinden geçen onlarca medeniyetten kalma birikimini günümüzde sergiliyor.
Bahar Gündoğdu, “Serge Mahallesi ve Onar Köyü keşfedilmeyi bekleyen iki özel yer. Serge, Eskişehir Vadisi’ni tepeden seyreden, ufak ama büyüleyici bir kerpiç mahalle. Onar ise Roma döneminden kalma kaya mezarları barındıran, tarihi bir köy… Bir de Kozluk Çayı var ki görüntüsü çok büyüleyici” dedi.
Sakin bir Ege kasabası: FOÇA / İZMİR
Tatlı, şirin ve sakin bir Ege kasabası tanımına en çok uyan yerlerden biri Foça. Tarihi İyonyalılar dönemine uzanıyor. Foça çok büyük bir yer değil ancak antik yapılarıyla beraber doğal güzellikleri ve koyları görülmeye değer.
Nurgül Büyükkalay, “Turistik noktalarının çoğu Eski Foça tarafında kalıyor. Foça, taş evleriyle meşhur. Özellikle ara sokaklardaki evlerin hepsi birbirinden güzel. Balıkçıların yer aldığı sahil şeridinde dolaşıp deniz kenarında karşınıza çıkan surların ve Beşkapılar’ın olduğu bölgeyi gezebilirsiniz. Antik Tiyatro, Athena Tapınağı, Kybele Açık Hava Tapınağı ve Şeytan Hamamı Foça’da görmeniz gereken yerler arasında. Foça’nın harika koylarını görmek için mutlaka bir tekne turu yapın” ifadelerini kullandı.
“İlçeye girer girmez gördüğünüz manzaraya ve hatırı sayılır insan kalabalığına şaşırmayın sakın” diyen Erdoğan Gümüş, “Sakin şehir unvanı dışında Kemaliye, 2021’de UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne de dahil edildi” diye konuştu.
Gümüş, gezilecek yerlerle ilgili şu önerileri paylaştı:
-- Bir yeri en iyi tanımanın yolunun ‘adım adım dolaşmak’ olduğunu kanıtlarcasına sokaklarına atın kendinizi… Şu sıralar yolunuzu düşürürseniz, birçok sokakta evlerin altından geçen kanallardan gürül gürül akan sularla karşılaşacaksınız. Her taraftan su fışkırıyor adeta… Dağlardaki karın erimesiyle birlikte çağıl çağıl akan su sanki tabiatın coşkusunu ve neşesini de beraberinde getiriyor.
-- Kemaliye Kültür ve Etnografya Müzesi ise görmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Müzede Kemaliye’ye özgü yerel kıyafetler, geçmişte kullanılmış günlük ev eşyaları, eski paralar sergileniyor. Bir diğer adres de bünyesinde kayaç, mineral, fosil, biyolojik ve jeolojik örneklerin sergilenmiş olduğu Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa ve Tarih Müzesi olmalı.
-- İlçeyi dolaşırken Kemaliye’nin coğrafi işaretli ürünü Kemaliye dutu ve cevizden yapılan, padişah tatlısı olarak da adlandırılan lökü mutlaka deneyin.
Fotoğraflar: iStock