Güncelleme Tarihi:
Ülkemizin dört bir yanında bulunan 100’den fazla gölün hepsi yaban hayatı açısından büyük önem taşımanın yanı sıra ziyaretçilerine ferah bir nefes alma fırsatı sunuyor.
Hatta Finlandiya Sağlık ve Refah Kurumu’ndan bilim insanlarının yaptığı bir araştırmaya göre, göl kenarlarında yapılan gezilerin insan sağlığına faydası dahi var.
Finlandiya’nın en büyük kentsel yeşil alanına sahip Helsinki, Espoo ve Vantaa'da rastgele seçilen 16 bin kişiyle yapılan çalışmada, katılımcılara göl çevresi gibi yeşil-mavi alanlara ne sıklıkla gezi yaptıkları ve anksiyete, uykusuzluk, depresyon, yüksek tansiyon, astım için reçeteli ilaç kullanıp kullanmadıkları soruldu.
Çalışma sonucunda yeşil ve mavi alanlara sık sık gezi yapanların, psikolojik rahatsızlıklar, tansiyon ve astıma karşı ilaçları daha az kullandığı yönünde elle tutulur sonuçlar elde edildi.
Ben de buradan hareketle gezgin ve seyahat yazarları Nurgül Büyükkalay, Didem Mutçalıoğlu, Bahar Gündoğdu, Erdoğan Gümüş ile turizmci, fotoğrafçı ve seyahat yazarı Mehmet Altay'a ‘Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken göller hangileri?’ diye sordum.
En meşhuru: GÖLCÜK / BOLU
Bolu şehir merkezine 13 kilometre mesafede bulunan Gölcük Tabiat Parkı, Bolu’nun en yoğun ziyaretçi akınına uğrayan turistik merkezlerinden biri… Park, her mevsim bambaşka bir güzelliğe bürünse de özellikle sonbahar ve kış mevsiminde büyüleyici bir görünüme kavuşuyor.
Gölün hemen kenarında bulunan Devlet Konukevi ise parka masalsı ve kartpostallık bir görsellik kazandırıyor. Peki Gölcük Tabiat Parkı’nda neler yapılır? Didem Mutçalıoğlu’nun önerileri şu şekilde:
“Gölün çevresi çeşit çeşit ağaçlarla tepelere doğru uzanan çok güzel bir ormanla çevrili. Ağaçlar arasına serpiştirilmiş masalarda piknik yapabilirsiniz. 1.300 metreye ulaşan gölün etrafında, bol oksijenli ortamda yürüyüş yapmak, ara ara molalar verip muhteşem panoramik manzarayı bol bol fotoğraflamak en güzel aktivitelerinizden olacak. Ayrıca göle, 7-8 kilometre mesafede bulunan Hıdırlar ve Coşarlar yaylalarını da yürüyüş rotanıza ekleyebilirsiniz.”
Gölcük Gölü
Tarih severlere özel: İZNİK GÖLÜ / BURSA
Bursa’ya bağlı olan İznik Gölü’nün bir tarafında İznik, diğer tarafında ise Orhangazi ilçesi bulunuyor. Gölün kıyıya yakın tarafında Bizans döneminden bazı kalıntılar bulunuyor. Özetle tarih severlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken İznik, adeta bir açık hava müzesi…
“İznik Gölü ve çevresi için hafta sonu bir ya da iki gününüzü ayırabilir ve sevdiklerinizle beraber keyifli bir keşif gezisi yapabilirsiniz. Gitmişken İznik köftesi yemeyi ve göl kenarında gün batımını izlemeyi unutmayın” diyen Mehmet Altay, “Selçuklu ve Osmanlı için önemli bir merkez olmuş İznik’te Ayasofya Kilisesi, Orhan Camii, Yeşil Camii, Antik Roma Tiyatrosu, Lefke Kapı ve tarihi hamamlar başlıca görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor” ifadelerini kullandı.
Gümüş, Mogan Gölü’nün Haymana yolu üzerinde kalan kıyı şeridinde de yaklaşık 4 kilometrelik ahşap sahil yürüyüş bandının, yürümeyi sevenler için ideal bir parkur oluşturduğunun altını çizerek şu bilgileri paylaştı:
“Vaktiniz olursa kıyıda inşa edilen 25 metre yüksekliğindeki deniz fenerinin balkonuna çıkıp, panoramik manzarayı seyrederek fotoğraflamanızı öneririm. Yürüyüş yollarında uzun uzun yürümeyi, seyir teraslarında ve banklarda oturmayı, temiz havanın ve gölün manzarasının ruhunuzda yaratacağı enfes duyguyu yaşamayı ihmal etmeyin. Bu arada göle nazır harika manzara eşliğinde, kahvaltı yapabileceğiniz ya da yemek yiyebileceğiniz kafe, restoran, kır gazinosu gibi alternatif mekânların olduğunu da hatırlatmak isterim…”
Mogan Gölü
Şehrin arboretum sahası: EYMİR GÖLÜ / ANKARA
Eymir, Ankara için adeta saklı bir cennet... Tertemiz havası, görsel güzelliği, sessiz ve sakin ortamıyla hafta sonu için tam bir kaçış noktası. Yaklaşık 12 kilometrelik gölün çevresindeki yol, özellikle yürüyüş yapanlar ve bisiklet kullananlar için en gözde mekânlardan…
Bahar Gündoğdu, “Gölün çevresi başta sarıçam, karaçam, kavak, dişbudak, akçaağaç gibi orman vasıflı ağaçların yanı sıra elma, erik, badem, kuşburnu, mahlep, alıç gibi ağaççık türleriyle çevrili. Yürüyüş yapmak için ortam harika… Dahası göl, kış aylarında donuyor. Üstünde yürünecek kadar donmuyor ama nefis manzaralar oluşturuyor. Hatta tepelere çıkıp göle bir de oradan bakabilirsiniz” ifadelerini kullandı.
Göl civarında gezilecek pek çok yer bulunduğunun da altını çizen Mutçalıoğlu, “Beyşehir ilçesi içindeki tarihi Eşrefoğlu Camii, Hititlerden kalma Eflatun Pınarı Hitit Anıtı ve tarihi Taşköprü bunlardan sadece birkaçı” ifadelerini kullandı.
Sosyal medyayla popüler oldu: IŞIKLI GÖLÜ / DENİZLİ
Çivril yakınlarında bulunan ve bölgedeki su kuşları için oldukça önemli bir yer olan Işıklı Gölü, son yıllarda sosyal medyadaki fotoğraflar nedeniyle yoğun ilgi görüyor.
Mehmet Altay, “Özellikle gölün bazı bölümlerinde yoğun bulunan nilüferler en çok merak edilen detay. Fotoğraflardaki o masalsı görüntüleri yakalayabilmeniz için göldeki su seviyesinin en uygun olduğu Mayıs ve Haziran aylarında gitmeniz gerekiyor. Fakat şu sıralar gölde tekne turu yapmak çok keyifli. Nefis fotoğraflar çekeceğinizi garanti ederim” dedi.
Işıklı Göl
Göller Bölgesi'nin popüleri: EĞİRDİR GÖLÜ / ISPARTA
Yazın mis gibi kokan lavanta ve gül bahçeleri, kışın da Davraz Kayak Merkezi ile anılan Isparta, doğaya doyabileceğiniz çok sayıda yeşil alan ve göle sahip. En güzel göllerinden biri ise ışıl ışıl sularıyla Eğirdir. Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su gölü olan Eğirdir, yemyeşil ormanlık alanlar ve meyve bahçeleriyle Göller Bölgesi'nin en çok ziyaret edilen adreslerinden…
“Eğirdir iç kesimlerde olsa da gezerken kendinizi Akdeniz’in küçük bir sahil kasabasında hissedebilirsiniz. Isparta merkezden Eğirdir’e doğru araçla tepeden inerken harika bir göl manzarası karşılar sizi. Kış mevsiminde karla kaplı beyaz örtüsüyle bu manzara daha da güzelleşir” diyen Nurgül Büyükkalay, şöyle devam etti:
“Eğirdir; balık restoranları, plajları ve göle bakan müstakil evleriyle göl kenarında şirin bir kasaba. Kalesi, tarihi cami ve kiliselerin olduğu ‘Yeşilada’ diğer adıyla ‘Nis’ ise en popüler bölgesi. Temeli taş olan ahşap evleri, salaş balıkçılarıyla Yeşilada’yı yürüyerek dolaşmak çok keyifli. Eğirdir’in bir özelliği de ‘cittaslow’ yani ‘sakin şehir’ olması. Sazan dolma, tatlı su levreği ve kerevit tatmanız gereken Eğirdir’e özgü en meşhur lezzetlerden. Sazan dolma, balığın içine iç pilav doldurulmasıyla yapılıyor. Eğirdir’de çıkan tatlı su ıstakozu kerevit ise dünyanın en kaliteli tatlı su ıstakozları arasında gösteriliyor.”
Eğirdir kasabası ve gölü
Sessiz sakin: DİPSİZGÖL-TOSYA / KASTAMONU
Kastamonu’nun Tosya ilçesi sınırları içinde bulunan Dipsizgöl, 1.550 rakımlı noktada ve 40 metreyi aşan bir derinliğe sahip. Burası bir krater gölü ve 2011 yılında tabiat parkı ilan edildi.
Tosya ve yakın yerleşim yerlerindeki insanlar göl kıyılarını mesire alanı olarak kullanıyor. Tabiat parkının dört bir yanı gürgen, meşe ve devasa karaçam ağaçlarıyla kaplı... Neredeyse el değmemiş hâliyle sihirli bir güzelliğe sahip.
Erdoğan Gümüş, “Gölün koyu yeşil tonlu rengi, etrafını saran ağaçların yaydığı bol oksijen, kuşların cıvıltısı, gölün etrafında konaklama amaçlı bungalov tarzı doğayla bütünleşmiş az sayıdaki evin gölde yansıyan görüntüsü büyüleyici bir atmosfer oluşturuyor. Büyük şehirlerin keşmekeşinden, yoğun iş temposundan uzaklaşmak isteyip de 'Şöyle bir kafamı dinlendireceğim sessiz ve sakin bir yerlere gitmek istiyor canım…' diyenler için biçilmiş kaftan” dedi.
Göle ulaşımla ilgili bilgiler de paylaşan Gümüş, “Dipsizgöl’e, Ankara’dan yaklaşık 235 kilometrelik bir yolculukla Kalecik, Çankırı, Ilgaz kara yolunu takiben, Çiftler Köyü’nden geçilerek ulaşılıyor. İstanbul’dan gideceklerin; Sakarya, Bolu, Gerede, Ilgaz yolunu takiben yaklaşık 500 kilometrelik bir mesafe kat etmeleri gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Fotoğraf tutkunlarının adresi: AKGÖL / SİNOP
Sinop’un Ayancık ilçesi sınırlarında bulunan Akgöl; çam, köknar, meşe, gürgen, kayın, dişbudak ve karaağaç türleriyle zengin bitki örtüsüne sahip Çangal Ormanları içinde yer alıyor. Kayadibi ve Çatalçeşme derelerinden gelen su ile beslenen yapay bir göl olan Akgöl, 2018 yılında tabiat parkı olarak tescillendi.
“Tabiat parkı, genellikle yakın yerleşim yerlerinden gelen ziyaretçilerin piknik amaçlı kullandıkları mesire alanı olarak kullanılıyor” diyen Erdoğan Gümüş, “Son yıllarda çadırlı kamp yapmak isteyenlerin keşfettikleri ve tercih ettikleri yerlerden biri olmuş burası. Bir de her mevsim görsel güzelliğiyle fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmez adreslerinden… Ücretsiz girilebilen alanda su ve tuvalet ihtiyacını gidermek üzere tesis de bulunuyor” dedi.