Güncelleme Tarihi:
Uzun bir süredir ABD ve Avrupa’da oldukça popüler olan bir yürüyüş tarzı gündemde; Kuzeyli yürüyüşü! Baton ya da yürüyüş için özel farklı çubuklar kullanılarak vücudun neredeyse tamamını çalıştırmaya yarayan egzersiz türü olarak biliniyor. Adından da anlaşıldığı gibi İskandinav ülkelerinde sıklıkla tercih ediliyor.
Bu yürüyüş özellikle dik yamaçlarda yapılan yürüyüşlerle ilişkilendirilse de düz zeminlerde de yapılıyor. Amerikan Kuzey Yürüyüşü Derneği, Kuzeyli yürüyüşünün her bir çubuğu ya da batonu vücudunuzun yanında tutarak, çubukları bacaklara zıt gelecek şekilde 45 derecelik açıyla hareket ettirerek yapılacağını söylüyor.
‘KASLARIN DAHA İYİ ÇALIŞMASI VE KALP SAĞLIĞI İÇİN OLDUKÇA ÖNEMLİ’
Uzmanlar, bu yürüyüş doğru yapıldığında kasların yüzde 90'ını çok iyi çalıştırmasının yanında kardiyovasküler kuvvet antrenmanı egzersizi de sunduğunu söylüyor. Konuyla ilgili en son Massachusetts Hastanesi Kardiyovasküler Hastalıkları Uzmanı Dr. Aaron Baggish’in yürüttüğü çalışmada Kuzeyli yürüyüşünün çok faydalı olduğunun altı çizildi.
Dr. Aaron Baggish USA Today’e verdiği demeçte “Yürürken ilerlemenize yardımcı olması için yürüme çubuklarını kullanmanız durumunda, zaten çalışan bacaklara üst vücut aktivitesi de ekleniyor. Böylece kaslarınızı daha fazla kullanarak sıradan bir yürüyüş şeklinden daha çok kas harekete geçiriyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Ayrıca Dr. Baggish, “Bu durum kalp sağlığı için de oldukça önemli. Belki de şimdiye kadar en sağlıklı yürüyüş Kuzeyli yürüyüşü olabilir. Bir başka açıdan da bakarsak, ne kadar çok kas grubu anlamlı bir şekilde çalışırsa, birim zamanda veya mesafe başına o kadar da fazla kalori yakarsınız” diye de ekledi.
Kuzey yürüyüşünün başka bir faydası da yürüyüş sırasında düşme tehlikesini en aza indirmesi şeklinde yorumlanıyor. Dr. Aaron Baggish "Yürüyüş sırasında baton ya da daha farklı bir aparatın olması kırılganlık veya denge sorunlarıyla uğraşan herkes için harika bir araç olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Kuzeyli yürüyüşü bu kadar önemli ve faydalı olunca ben de gezgin ve seyahat yazarı olan Nurgül Büyükkalay, Erdoğan Gümüş, Didem Mutçalıoğlu ve Bahar Gündoğdu’ya ‘Ülkemizde bu yürüyüş tarzına en uygun yerler nereler?’ diye sordum. 10 şehirden birbirinden güzel 15 rotayı önerdiler.
İSTANBULLULARIN EN SEVDİĞİ: MAÇKA DEMOKRASİ PARKI / İSTANBUL
Burası Kadırgalar Vadisi'nin üzerine kurulu harika bir adres. Dolmabahçe, Maçka, Nişantaşı ve Harbiye arasındaki geniş bir alanı kaplıyor. Bahar Gündoğdu, “Parkın içerisinde 6-7 kilometrelik bir parkur var. Daha uzun yürüyüşler için birkaç kez tur atmanız gerekebilir. Ama her seferinde parkın başka yollarından geçerek bunu eğlenceli hale de getirebilirsiniz. Özellikle orta yaş üstü olanlar için ideal bir adres.” dedi.
ŞEHRİN GRİLİĞİNDEN UZAK: KEMERBURGAZ KENT ORMANI / İSTANBUL
İstanbul’da şehrin griliğinden uzaklaşıp doğanın içinde Kuzeyli yürüyüşü yapılacak yerlerden biri de Kemerburgaz Kent Ormanı. Göktürk Pirinççi Köyü mevkii üzerinde yer alıyor. “İstanbul’da yürümek için kaçılacak en güzel noktalarından bir tanesi. Arabayla çok kolay bir ulaşımı var” diyen Bahar Gündoğdu şöyle devam etti:
"Orman çok geniş bir yüz ölçümüne sahip. İçeri giriş için Mağlova Kapısı, Mimarsinan Kapısı ya da Mihrimah Kapısı’ndan birini tercih edebilirsiniz. Hepsi harika fotoğraflar sunuyor. Uçsuz bucaksız ormanın derinliklerinde yer alan Seyir Kulesi’ne doğru ise ilk yürüyüş rotanızı yapmanızı öneririm. Hatta şehre kuş bakışı bir tepeden bakmak için mola vermelisiniz. Bu rota dışında alanda, 5-10 kilometre uzunluğunda yürüyüş yapılacak patika yollar da mevcut.”
Fotoğraf: Bahar Gündoğdu
YORUCU AMA HARİKA: DOĞANÇAY ŞELALESİ / SAKARYA
Sakarya’da Geyve’de yer alan Doğançay Köyü, bir hafta sonunuzu yürüyüşe ayırmak istiyorsanız en güzel rotalardan biri… İstanbul’a 1,5, Ankara’ya ise 3 saat uzaklıkta… Köyle aynı adı taşıyan şelale ise görülmeye değer. Bahar Gündoğdu, “Arabayı bırakıp alana girdiğinizde ormanın içinde açılmış genişçe bir patika yol göreceksiniz” dedi ve ekledi:
“Aracınızı bırakıp dere içinden yaklaşık 5-6 kilometre yürüyeceksiniz. Bazı yerleri ipe tutunarak çıkıyorsunuz. Islanmadan gitmek biraz zor. Yürüyüşe uygun kıyafet, ayakkabı ve batonları unutmamalısınız. Yürüyüş boyunca harika manzaralar görecek çok güzel fotoğraflar da çekeceksiniz. Buraya kadar gelmişken kamp yapmanızı da öneririm. Suyun döküldüğü yer çok dar ve çadır kurulamaz ama şelaleye giden dere boyunca kamp atabilirsiniz.”
HEYECAN DOLU BİR PARKUR: KORSAN KOYU / KIRKLARELİ
Kıyıköy, İğneada kadar uzun olmasa da görülmeye değer kumsalı ve eskiden korsanlar tarafından kullanılan mağaralarıyla çok dikkat çekici. Özellikle İstanbul’a iki buçuk saat uzaklıkta olması burayı hafta sonu için popüler hale getiriyor. Bölgede Kuzeyli yürüyüşü yapılacak rota ise Korsan Koyu…
“Parkur hafif iniş ve çıkışlar içeriyor. Bazı noktalarda ip kullanmanız da gerekecek. Hatta çalılardan geçmek zorunda da kalacaksınız ve mağara geçişleri de bulunuyor. Bu nedenle kıyafet seçimine özen göstermek gerekiyor. Ayrıca harika ‘Longoz Ormanları’nın güzelliğine de şahit olacaksınız. Karadeniz’in hırçın dalgalarını seyredeceğiniz falezlere de çıkacaksınız. Özetle bu rota zor değil ama kolay da değil.”
Fotoğraf: Bahar Gündoğdu
ÇAM HAVASINI CİĞERLERİNİZE ÇEKECEKSİNİZ: ÇAMLIDERE / ANKARA
Ankara’nın Çamlıdere ilçesi sınırları içinde yer alan Soğuksu Milli Parkı özellikle yılın şu zamanları yürüyüş yapılacak güzel bir alternatif.
Erdoğan Gümüş, “Milli park ve yakın çevresindeki onlarca yürüyüş rotalarından biri olan Çamlıdere Yaylası’nda sonlanacak güzergâh, 15 kilometre uzunluğunda ve orta zorlukta bir yürüyüş rotası” dedi ve şöyle devam etti:
“Daha kısa mesafe yürümek isteyenler için de Kızılcaören köyüne doğru 9-10 kilometrelik güzergâh tercih edilebilir. Sık ormanlık arazide mis gibi çam havasını ciğerlerinize çekerken, nesli tükenme tehlikesi nedeniyle koruma altına alınan ve kanat açıklıkları 3 metreye kadar varan kara akbabaların süzülüşüne rastlamanız da mümkün.”
ZEYTİNİN PEŞİNDE KUZEYLİ YÜRÜYÜŞÜ: İZMİR YARIMADA ZEYTİN YOLU / İZMİR
Zeytin İzmir’in en önemli yerel ürünü… Şehirde ‘Zeytince Derneği’ temsilcilerinin çabalarıyla oluşturulan harika bir zeytin rotası bulunuyor. Nurgül Büyükkalay, “Bu rotanın toplamda 19 etabı var. Genel hatlar Güzelbahçe, Çeşme, Seferihisar, Menderes ve Selçuk ilçelerinden geçiyor” dedi ve rota ile ilgili şu bilgileri paylaştı:
-- Yol boyunca karşınıza zeytin ağaçlarıyla beraber çok sayıda çarpıcı noktalar çıkıyor. Bunlar; zeytin işlikleri, zeytinyağı kullanımında yapılan taşlar, kamp yerleri, kuyular, yel değirmenleri ve su değirmenleri. Yolun tamamını tek seferde yürümek mümkün değil. Etaplara ayırarak yürüyebilirsiniz. Benim en çok sevdiğim etaplardan biri Urla oldu. Bu rota Urla İskele-Burgaz-Özbek-Yuvaca adı altında gerçekleşiyor.
-- Urla Klazomenai Antik kentinin dünyadaki ilk modern zeytinyağı işliğine ev sahipliği yapması en çok etkilendiklerimden. Klazomenai zeytin ticaretiyle ünlü bir antik kent. Rotanıza Klazomenai Antik Kenti ziyareti ile başladıktan sonra Urla İskele’den tabelaları takip ederek Burgaz Köyü’ne ulaşabilirsiniz.
-- Yolda Hekim Adası, Uzunada ve Çiçek Adası manzaralarına karşı mola verebilirsiniz. Ayrıca Karantina Adası da yol üzerinde seyredeceğiniz noktalardan biri. Burgaz Köyü’nde kadim zeytin ağaçlarının arasından Özbek Köyü’ne varacaksınız. Köyde terkedilmiş değirmenler ve zeytinyağı fabrikası var. Yuvaca’ya vardığınızda sizi yaşlı zeytin ağaçları karşılıyor. 1000 yaşındaki zeytin ağaçlarını görüp etkilenmemek mümkün değil.
SONU ŞAHANE BİR ŞELALEYE ÇIKAN ROTA: HORMA KANYONU / KASTAMONU
Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde Küre Dağları Milli Parkı sınırları içinde yer alan Horma Kanyonu, sonu şahane bir şelaleye çıkan dimdik yükseltiler arasında yürüyüş sunan harika bir adres. Eskiden kanyon sadece sporcularının geçebildiği teknik bir kanyondu. Fakat gerekli düzenlemelerle profesyonel olmayanlar için de güzel bir parkur haline geldi.
-- Horma Kanyonu’nu baştan sona yürüyerek geçebilmenizi sağlayan kayalara monte edilmiş ahşap bir yürüme platform olması büyük avantaj. 3 kilometrelik çok keyifli ve yorucu da olmayan bir yürüyüş etabı burası. Çevrenizi saran kaya yükseltileri, altınızdan akan şırıl şırıl su ve yol üzerinde karşınıza çıkan şelaleleriyle yürümesi çok keyifli bir rota.
-- Horma Kanyonu yürüyüşünün güzellikleri bununla da kalmıyor. Kanyonun sonunda sizi Türkiye’nin en güzel şelalelerinden biri olan Ilıca Şelalesi karşılıyor. 10 metre yükseklikten ağaçların arasından yeşil ve mavinin nefis tonlarına bürünen bir suya düşen şelale başlı başına bu yürüyüş için bir bahane.
DÜNYANIN EN DERİN KANYONUNDA KUZEYLİ YÜRÜYÜŞÜ: VALLA KANYONU / KASTAMONU
‘Dünya'nın en derin ikinci kanyonu’ olan Valla Kanyonu, üç katlı seyir terasıyla adeta ziyaretçilerin ilgi odağı… Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesi sınırları içindeki Muratbaşı köyünde bulunuyor ve ilçeye 25 kilometre uzaklıkta yer alıyor.
Kanyona gidiş biraz zahmetli. Köydeki Valla Mahallesi’nden kanyona kadar giden bir yol bulunuyor. Valla Mahallesi’ne ulaşabilmek için şehir merkezinden toplu taşıma ya da araç kiralama seçeneğini tercih edebilirsiniz. Valla mahallesinden sonra orman içindeki yoldan ilerleyerek kanyona ulaşılıyor.
Doğa içerisinde bir başka keyifli yürüyüş rotası da Kovada Gölü Milli Parkı… Isparta iline bağlı Eğirdir’in güneyinde yer alan milli parkın neredeyse her yeri yürüyüşe uygun. Göl çevresindeki çınar ve meşe ağaçları, karaçam ormanları, arada karşınıza çıkan kumsallarıyla çok güzel bir yer burası. Kuşların göç rotası olması nedeniyle de kuş gözlemcilerini sıklıkla ağırlıyor.
Didem Mutçalıoğlu, “Tanıtım merkezinin hemen önünden 3 kilometrelik işaretli yürüyüş yolu başlıyor. Bu yol sizi hem göl kenarındaki iskelelere götürüyor hem de yol ayrımlarıyla kuş gözlem kulelerine gidiyor. İkisine de gidip kulelerden gölün yukarıdan manzarasının tadını çıkarıp sonra da aşağıda gölün kıyısındaki iskelelere uğraya uğraya ilerleyebilirsiniz” bilgisini paylaştı.
Nurgül Büyükkalay rotayla ilgili “Köyceğiz Gölü kıyısına yakın mesafede yer alan kızılçam ormanlarının içinden geçerek Yuvarlak Çay’a varacaksınız ve buradan yemyeşil Sığla (Günlük) Ormanına ulaşacaksınız. Yol boyunca yürüyüş parkuru için yapılan yönlendirme tabelaları sayesinde kaybolmadan yürüyebilirsiniz. Ayrıca bilgilendirici panolar sayesinde bölgenin florası, kuş ve bitki türleriyle ilgili bilgi sahibi olacaksınız” ifadelerini kullandı.
KUZEYLİ YÜRÜYÜŞÜNÜN TAM ADRESİ: LİKYA YOLU / MUĞLA
Fethiye’den Antalya’ya kadar uzanan 509 kilometrelik bir yol burası. Türkiye’nin en uzak mesafeli yürüme yollarından biri olma özelliğinin yanı sıra dünyanın en uzun 10 yürüyüş parkurundan biri olarak kabul ediliyor. Tamamını bir seferde yürümek hem çok zor hem de ciddi ekipman gerektiriyor. Örneğin bu kadar uzun yolu bir defada yürümektense birkaç etabını yürümek daha mantıklı.
Muğla’dan Aydın’a doğru giden, Türkiye’nin en uzun mesafeli trekking rotası Karia Yolu. Toplam 820 kilometreden oluşuyor. Adını antik çağda bu bölgede yaşamış olan Karia medeniyetinden alıyor. Zeytin ve badem ağaçlarıyla dolu tepelerden geçeğiniz Karia Yolu’nda, özgün mimari örnekleriyle dikkat çeken köyler, el değmemiş bakir koylar ve sadece yürüyerek ulaşılabilen antik kentler karşınıza çıkacak. Burayı da tıpkı Likya gibi tek seferde yürümek çok zor. Yine kısa alternatifler seçmek gerekiyor.
-- Rotanın başlangıç noktasını toprak köy yolu oluşturuyor. Sağınızda ve solunuzda köy evlerinin bahçeleri ve çiçeklerin kokuları arasında yürüyüşünüze başlayacaksınız. Ara ara badem ve zeytin ağaçlarının bulunduğu alanlardan ilerleyişiniz de devam edecek. Kırmızı-beyaz işaretlemeler mükemmel. Bazı yerlerde neredeyse beş metrelik mesafede bile işaretleme yapılmış olduğunu göreceksiniz.
-- Yaklaşık 7 kilometrelik yürüyüşün sonunda Değirmenbükü Koyu’na ulaşacaksınız. Hem denize girmek hem de öğle yemeği molası için güzergâhın en ideal noktası burası. Yolun bundan sonrası zeytin ağaçları, sık makilikler ve çalı formatında bodur ağaçlar arasında devam edecek. Ayaklarınızın altında sağa sola kayan taşlar zaman zaman dengenizi kaybetmenize neden olabilir. Aman dikkat! Bu nedenle yol arkadaşlarınızla birbirinize çok yakın mesafede yürümemek ve dikkatli davranmak zorunda olduğunuzu unutmayın. Ayrıca kayıp düşme riskine karşı batonlardan destek alıp düşmemeye de özen göstermelisiniz.
Fotoğraf: Erdoğan Gümüş
ANTİK KENTLERLE DOLU: ST. PAUL YOLU / ANTALYA
St. Paul ya da Aziz Paul yolu olarak adlandırılan bu yol Likya Yolu’ndan sonra ülkemizin en uzun ikinci yürüyüş rotası. Burası Antalya ve Isparta-Burdur-Göller Yöresinin olduğu antik Pisidia’daki Roma kentlerini ve doğal güzellikleri içine alan harika bir rota.“İşaretlenmiş bir rota olan Aziz Paul Yolu’nun başlangıç noktası Antalya’ya 10 kilometre mesafedeki Perge Antik Kenti” diyen Nurgül Büyükkalay, “Isparta Eğirdir Gölü yakınında yer alan Yalvaç’a kadar uzanan yolun toplam uzunluğu 500 kilometre. Yolun tamamını yürümek yaklaşık bir ay sürüyor” dedi ve ekledi:
“Aziz Paul yolu başlangıç noktası için Aspendos’tan başlayan ikinci bir kola sahip. Aspendos’tan çıkacağınız yolda Köprüçay güzergâhını takip ettikten sonra Köprülü Kanyon ve Tazı Kanyonu’nu geçerek Selge Antik Kenti’ne ulaşacaksınız. Yolun tamamını tek seferde yürümek yerine antik kentlerini ve doğal güzelliklerini zamana yayarak keşfetmenin keyfine varabilirsiniz.”
ONLARCA ŞELALE VE GÖLET: KURŞUNLU ŞELALESİ TABİAT PARKI / ANTALYA
Antalya’da bir vaha gibi kalan Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı, şehrin sıcağından kaçıp biraz daha serin bir yerde doğa içerisinde yürüyüş yapmak isteyenler için kaçış rotası… Burası aslında bir kanyon ve bölgede patika yollardan geçerek irili ufaklı şelaleleri görüp yemyeşil bir doğa içinde yürüyüş yapma fırsatı sunuyor.