Altın en gözde yatırım araçlarından biri. Bu açıdan hem piyasaların hem de tasarruf sahiplerinin her zamanki gibi takibinde olmaya devam ediyor. Çoğu zaman “güvenli liman” olarak hatırlanan altın fiyatını etkileyen başlıca parametreler var. Bunlar faiz, enflasyon, ABD dolarının değerindeki değişimler, jeopolitik gelişmeler, merkez bankalarının fiziki alım satımları ve para politikaları diye sıralanabilir.
Uluslararası gerginlikler ve savaş dönemlerinde altının “güvenli liman” özelliği öne çıkar. Hatırlanırsa İsrail-Hamas savaşı çıktığında altının onsu 1.600 dolardan 2.000 dolara kadar yükselmişti. Dolar zayıflayınca altın yükselir, değerlenince düşer. “Faiz ve enflasyon yükselirken altın geriler” gibi de genel ön kabuller vardır. Bazı özel piyasa şartlarını istisna tutarsak çoğu zaman fiyatlar bu işleyişe göre hareket eder.
ENFLASYONA BAĞLI
Son aylarda altın fiyatındaki yükselişte faiz oldukça etkili. ABD ve Avrupa merkez bankaları (Fed, ECB) enflasyon ile mücadele için faiz oranlarını geçtiğimiz yıllarda yükselttiler. Fed yüzde 0.25 seviyesinden yüzde 5.5’ye; ECB ise yüzde 4.50’ye kadar çekti. Pandemi sonrası çığrından çıkan enflasyon bu sayede kontrol altına alındı.
Enflasyon (TÜFE) yüzde 9-10’lu seviyelerden ABD’de yüzde 3.2’ye indi. Euro Bölgesi’nde ise yüzde 2.8’e, Almanya’da yüzde 2.5’e kadar geriledi. Her iki bankanın hedefi zaten yüzde 2.0 idi. Hedefe yaklaşılınca doğal olarak faiz indirim beklentileri arttı. Avrupa Merkez Bankası için nisan-mayıs, ABD Merkez Bankası için ise haziran sonrası faiz indirimi yapılması yönündeki tahminler güç kazandı. Fed ve ECB kaynaklı açıklamalar da bunu zaten teyit eder nitelikte.
DALGALI seyir izleyen piyasalarda seçicilik artmaya başladı. Karar aşamasında; yaklaşan yerel seçimler, yüksek enflasyon, dış piyasalardaki gelişmeler önemli rol oynuyor. Enflasyona karşı korunmanın yanında güvenli liman arayışı da biraz artmış görünüyor. En azından daha net projeksiyonlar yapılacak ortamlar oluşuncaya kadar güvenli limanlarda demirlemek, risk almak istemeyen yatırımcılar için bir seçenek olabilir. Öte yandan “Gemiler limanda güvendedir ama hiçbir gemi de limanda beklemek için yapılmamıştır” sözüne bu noktada atıfta bulunmak yerinde olacak.
RİSK VE GETİRİ DOĞRU ORANTILI
- Para ve sermaye piyasalarında uzunca bir süredir borsa rüzgârı esiyor. Kesinlikle yatırım tavsiyesi olarak görülmemesi kaydıyla söylemek gerekirse; bu sürecin dışında kalanlar güvenli yatırım araçlarında beklerken oluşan ciddi primlerden mahrum kaldılar. Borsada her daim risk vardır. Ancak risk ve getirinin doğru orantılı olduğu da kabul gören bir gerçeklik. Finansal okur yazarlık geçtiğimiz yıllara göre çok yükseldi. Pandemi sonrası piyasalardaki mentalite oldukça değişti. Borsaya ilgi arttı. Hisse senetleri diğer yatırım araçlarına göre çok daha iyi kazançlar sağladı. Önümüzdeki süreçte de aynı şeylerin olacağını kimse garanti edemez. Ancak, bu yılın ilk ayları itibarıyla Borsa İstanbul getiride diğer yatırım araçlarına göre yine açık ara önde.
BIST100 Endeksi’nin getirisi yılbaşından bu yana yüzde 21, ona en yakın getiri yüzde 14 ile gram altında oldu. Döviz, faiz ve ons altının getirileri daha gerilerde. TUİK tarafından geçen hafta açıklanan “Finansal Yatırım Araçlarının Şubat 2024 Reel Getiri Oranları” ile de bu durum resmiyet kazandı. Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 24.45, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 9.71 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Sonuçlara bakınca da insanın içinden ‘Aslında güvenli liman borsa imiş’ demek geliyor. Tekrar altını çizerek yatırım tavsiyesi olmadığını ve borsanın riskli bir yatırım aracı olduğu notunu ekleyelim.
PARA PİYASALARI HAREKETLİ
- Ay sonunda yapılacak yerel seçimler piyasalar açısından önemli bir viraj olarak görülüyor. Gerçi seçim yerel yöneticileri seçecek ama bir nevi kamuoyu yoklaması niteliği de taşıyor. Sonrasında 2028’e kadar seçim yok. Bununla birlikte yatırımcıların seçim sonuçlarını görme isteği bir parça temkini de beraberinde getirmiş durumda. Özellikle uzun vadeli bakan yerli yatırımcılarda “bekle gör” havası hissediliyor. Ancak yabancı yatırımcılarda bu durum biraz daha fazla gibi. TCMB verilerine göre 1 Mart ile biten haftada yabancı yatırımcılar; hisse senetlerinde 75.4 milyon dolar, tahvil bonoda 54.4 milyon dolarlık satış yaptılar. Hisse senetlerinde art arda üç hafta satış yapmış oldular ve üç haftalık satışları 200 milyon doları buldu. Dipnot olarak eklemek gerekirse aynı hafta; TCMB brüt rezervleri, bankalardaki döviz mevduatı ve kur korumalı mevduatlarda (KKM) düşüşler görüldü. Son haftalarda rezervlerdeki erime dikkat çekmeye başladı.
ESAS KRİTER ENFLASYONU YENMEK
Borsa İstanbul’da yılbaşından bu yana devam eden çıkış rallisi yerini kâr satışlarına bırakmış durumda. Dış piyasalardaki olumlu havanın iç piyasalara pek hayrı olmadı. Dışarıdaki iyimserliğin kaynağında ABD ve Avrupa merkez bankalarının nisan veya mayıs sonrası faiz indirimlerine başlayacağı beklentileri var. Faiz inerse ekonomide canlanma ve risk iştahında artış olasılığı mevcut.
MERKEZLER AYNI YOLDA
ABD ve Avrupa merkez bankaları son yıllarda uyguladıkları para poltikalarından istedikleri sonucu aldılar. Enflasyon yüzde 9-10 seviyelerinden yüzde 2.6-3.0 seviyelerine kadar çekildi. Zaten hedefleri yüzde 2.0 idi. Bu arada yüksek faiz nedeniyle ekonomilerinde bir yavaşlama da oldu. Özellikle Euro Bölgesi’nde resesyon sözünü fazlaca duyar olduk. Bu beklenen bir sonuçtu ve piyasalar “yumuşak iniş” olarak görüp olağan karşıladı.
TCMB gecikmeli de olsa aynı yoldan yürümeye başladı. Faiz artışıyla uygulanan ekonomik programa dış finans çevrelerinden olumlu tepkiler geldi. Türkiye’nin risk primi (CDS) 300’ün altını gördü, istenen düzeyde olmasa da portföy yatırımları (sıcak para) girişi başladı.
FAİZ İNDİRİMİ ERTELENİR Mİ
Şimdi gözler yine TCMB’ye çevrildi. TCMB gerekirse parasal sıkılaşmaya devam edeceğini son toplantı metninde vurgulamıştı. Şubat enflasyonu beklentilerin üzerine çıkınca yabancı yatırım bankalarından değerlendirmeler gelmeye başladı. ABD’li JPMorgan, TCMB’nin Nisan’da 500 baz puanlık faiz artışı yapmasını beklediğini açıkladı. Morgan Stanley ise kasım ve aralık aylarında TCMB’den faiz indirimi beklentisini baz senaryosundan çıkardı. Banka, TCMB’den ilk faiz indirimini 2025 yılının ilk çeyreğinde bekliyor.
SEÇİME KADAR DALGALI SEYİR
Yatırımcı karar alırken faiz, borsa, döviz ve enflasyon bağlamında karar verecek. Borsa İstanbul yüksek enflasyona karşı alternatif olarak geçerliliğini koruyacak. Ancak seçim öncesi veya sonrası dalgalı bir seyir izlenmesi olasıdır. Seçicilik artacağından her gelenin para kazanacağı bir dönem zor. Konut, yüksek faiz ve yüksek fiyata bağlı zayıflayan talep nedeniyle baskı altında kalmaya devam edebilir. Altının ons fiyatı dış piyasalarda zirveyi zorluyor. Tarihi zirve olan 2.150 doların üzerinde kalınırsa çıkış trendi devam eder. Bu durum iç piyasalarda gram/TL fiyatını da doğal olarak yukarı çekecektir. Öncü merkez bankalarının faiz indirim beklentileri ve son günlerde zayıflayan dolar altın fiyatındaki çıkışı destekliyor.
BORSA İstanbul’da kâr satışları görülürken tepki alım denemeleri güç kazanamadı. Gelen satışları bu aşamada teknik düzeltme ve kâr satışı boyutunda değerlendirmek yerinde olacak. Uygulanan ekonomik programa olan güvenin devam etmesi yanında dış piyasalardaki olumlu hava BIST100 Endeksi’ndeki çıkışı destekleyen gelişmeler. Ancak; son haftalarda yabancı yatırımcıların satış tarafında görülmeleri, piyasayı taşıyacak yeni gündem veya beklenti ihtiyacı, yaklaşan yerel seçimler ve mevduat faiz oranlarındaki yükselişin sürüyor olması kâr satışlarını beraberinde getirdi.
Ocak ayının ilk günlerinden bu yana ciddi sayılabilecek bir prim söz konusu. Hal böyle olunca bir miktar kâr realizasyonu için zemin hazır hale geldi. Özellikle mevduat faiz oranlarındaki yükseliş tasarruf sahipleri için daha yakından takip edilen bir konu. Geçen hafta yüzde 60’lı seviyelere ulaştığı yönünde haberler geçti. Bankacılık kaynaklarına dayandırılan bilgilerde; bazı bankaların TCMB’nin TL zorunlu karşılıklara ödeyeceği faizi alabilmek için belirlediği TL mevduat hedeflerini tutturmak üzere yüksek hacimli mevduat hesaplarına yüzde 60’ı aşan oranlar verdiği haber akışları arasında yer aldı.
YÜKSEK FAİZ GEÇİCİ
Faiz borsanın en ciddi rakibidir. Yatırımcıların kendileri için uygun araçlara ilgi göstermesi olağan bir gelişme. Bu ölçüde yüksek faiz oranlarının sürdürülmesi zor, geçici bir durum olarak görmek daha doğru olacak. Gerçi TCMB son toplantısının ardından yayınladığı duyuruda “gerekirse parasal sıkılaşmanın artırılacağı” yönünde vurgular yapmıştı. Bunu belirleyecek kriter enflasyon olacak. Ekonomi yönetiminin mayısta zirve, haziran sonrası düşüş beklediği enflasyon takvimi çalışırsa sonbahar veya yıl sonu gibi faiz indirim söylemlerini duymamız olasıdır.
Diğer yandan seçim ayına girmiş bulunuyoruz. Yabancı yatırımcıların alımları son iki haftadır yerini satışlara bırakmış durumda. TCMB verilerine göre 23 Şubat ile biten haftada yabancı yatırımcılar 98 milyon dolarlık hisse satarken 28.6 milyon dolarlık tahvil bono alımı yaptılar. Bir önceki hafta hisse satışları 22.1 milyon dolardı. Bu durum seçim sonuçlarını görmek için bekleme moduna girdikleri ve temkinli tavır sergiledikleri izlenimi veriyor. Aynı tavır yerli yatırımcı için de söz konusu. Bu açıdan son günlerde Borsa İstanbul dış borsalardan olumsuz ayrışma göstermeye başladı. Geçtiğimiz haftalarda da Borsa İstanbul lehine daha güçlü bir görünüm vardı. Ancak dış borsalarda yeni zirve denemeleri sürerken BIST100 Endeksi’nin bu süreçten çok da ayrı kalmasını beklemek fazlaca karamsarlık olacak. Ayrıca yüksek enflasyon şartları devam ettiği sürece enflasyona karşı korunma hatta enflasyonu yenme isteği hep olacak. Piyasa şartları gereği bazı dönemler zayıf seyretse de borsa ciddi bir alternatif olarak geçerliliğini korumaya devam edebilir.
BÜYÜME BEKLENTİYİ AŞTI
Geçen hafta açıklanan Türkiye’nin 2023 yılı son çeyrek büyümesi beklentilerin biraz üzerinde geldi. Seçim, faiz oranlarındaki artış ve deprem gibi önemli gelişmeleri barındıran 2023 yılında ekonomideki yüzde 4.5’lik büyüme olumlu karşılandı.
BORSA İstanbul’da yılın ilk günlerinden bu yana devam eden iyimserlik korunuyor. Ocak ayının ilk günlerinden bu yana BIST100 Endeksi kazançlarda diğer yatırım araçlarına (döviz, faiz, altın) göre açık ara önde. BIST100 Endeksi’nin getirisi yüzde 25’i bulurken diğerlerinin getirisi bunun çok altında. Halen de borsa kazanç sağlamaya devam ediyor. BIST100 Endeksi ve hisse senetlerindeki primle birlikte “yükseklik korkusundan” söz etmek için ise henüz çok erken. Böyle bir kaygı bu aşamada görülmüyor. Hem yüksek hacimle yerli-yabancı yatırımcı ilgisi devam ediyor hem de yüzde 25 prim yükseklik korkusunu yaşamak için çok abartılı bir oran değil.
YÜZDE 100’Ü AŞAN HİSSELER VAR
Tasarruf sahiplerinin yüksek getiri arayışı hep var olmuştur. Türkiye gibi yüksek enflasyon ile yaşayan bir ülkede tasarrufları korumak için bu olağan bir durum. Para akışkandır, piyasa şartlarına göre uygun limanlara yanaşır, alacağını alınca da başka uygun limanlar arar. Borsadaki getirilere bakınca bazı hisselerin BIST100 Endeksi’nin oldukça üzerinde kazançlar sağladığı görülecektir. Yüzde 100’ü aşkın prim yapan hisseler mevcut. Buna karşılık faiz, döviz, altın gibi yatırım araçlarının getirileri oldukça zayıf.
FAİZLER YAKINDAN İZLENECEK
TCMB son toplantısında faizi sabit bıraktı. Toplantı metninde ise faizin yüksek kalacağı yorumlarına neden olan açıklamalara yer verilmesi yüksek banka mevduat faiz oranlarını destekledi. Banka mevduatına yüzde 50’nin üzerinde faiz verildiği haber akışları arasında yer aldı. Mevcut faiz oranları halen enflasyonun altında kaldığı için (negatif faiz) borsadaki çıkışı zayıflatacak bir alternatif olarak bu aşamada belki görülmeyebilir. Ancak önümüzdeki dönemde; TCMB faizine bağlı olarak mevduat faiz oranlarının yüksek kalması ve borsa için en önemli alternatifin faiz olduğu hususu yakından izlenecek bir durum.
Yüzde 50 risksiz getiri her ne kadar enflasyona karşı tam koruma sağlamıyorsa da geçtiğimiz aylara göre iyi bir oran. TCMB yaptığı hamleler ile biraz da mevduat faizlerindeki yükselişe katkı yaptı. TCMB faiz artırırken düşük banka mevduat faizleri talebi besleyerek parasal sıkılaşma politikasını zayıflatıyordu. Şimdi aynı söylemler banka kredi kartları ve maliye politası için de dile getirilmeye başlandı. Özellikle ücret tarafındaki gelişmeler ile kredi kartlarındaki artışların sıkı para politikasının gücünü azalttığı yönünde değerlendirmeler gelmeye devam ediyor.
ENFLASYON HEP BELİRLEYİCİ FAKTÖR
BORSA İstanbul’da olumlu hava, para girişleriyle birlikte devam ediyor. İşlem hacmi artışı, yabancı alımlarının son haftalarda miktarı biraz düşse de sürüyor olması, yerli yatırımcıların artan ilgisi borsadaki iyimserliğin kaynağı. Ancak son dönemde yerli yatırımcıların BIST100 Endeksi’ndeki yükselişe katkısı daha fazla.
Alternatif piyasalardaki durgunluk yerli yatırımcıların tekrar borsaya dönüşünü artırmış görünüyor. 2022 yılındaki gibi herkesin borsa konuştuğu bir ortam yok ama daha seçici ve kısıtlı bir katılım söz konusu. Yabancı yatırımcıların hisse senetlerindeki alımları ise azalmakla birlikte devam ediyor. Olumlu tavırları sürüyor. Türkiye mali piyasalarına yabancı bakışını en iyi gösteren verilerden biri ülke risk primi. Türkiye’nin risk primi (5 yıllık CDS) tekrar kritik seviye olarak görülen 300 seviyesinin altına çekilmiş durumda. Uygulanan ekonomik programa güven devam ediyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek cuma günkü “Net portföy girişleri seçimlerden sonra ivme kazanacak. Geleneksel yöntemlerle enflasyon düşürülecek. Türkiye’nin risk primi geriledi, kur oynaklığı azaldı” açıklamasıyla durumu özetledi aslında.
YEREL SEÇİM ETKİSİ
Yabancı yatırımcının Türkiye’ye yönelmesinin başlıca nedeni ekonomik programa güvenleri dışında, Türkiye ile dış piyasalar arasındaki faiz farkı, TL’nin biraz dengelenmesi ve kur artışlarının yavaşlaması, dış borsalar rekorlar tazelerken BIST100 Endeksi’nin dolar bazında hala ekim/2023 ayındaki 310’lu seviyelerinin gerisinde bulunması gibi arızi sebepleri saymak mümkün. Son haftalarda yabancı alımlarının ivme kaybetmesinde yaklaşan yerel seçim etkisi de olabilir. Seçim sonuçlarını görmek istemeleri olağan bir durum. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Net portföy girişleri seçimlerden sonra ivme kazanacak” açıklamaları bunu teyit ediyor zaten. Yerli yatırımcı tarafında ise mevduat faiz artışları biraz kafaları karıştırmış görülüyor. Bankaların yüzde 50 civarındaki faiz oranı aslında iyi bir getiri imkanı sunuyor. Fakat halen yüzde 64.86 olan enflasyonun altında. Ekonomi yönetimi tarafından enflasyonun (TÜFE) mayıs ayında zirve yapıp haziran sonrası düşmesi yönünde tahminler yapılsa da halen “negatif faiz” durumu fiiliyatta devam ediyor. Tasarruf sahiplerinin enflasyona karşı koruma oluşturacak, dahası enflasyonu yenecek yatırım aracı arayışı hep vardı zaten. Faiz yükseldi ama bu aşamada enflasyonun altında oranlar söz konusu. Bu durumda borsa tekrar öne çıkıyor.
PEKİ RİSK VAR MI?
Borsada risk var mı? Elbette var ama o ölçüde getiri potansiyeli de yüksek. Risk ile getiri arasında pozitif bir korelasyon olduğu kabul gören bir durum. Özetleyecek olursak; Enflasyon olduğu sürece borsa, yatırımcıların radarında olacak. Ekonominin seyrine ilişkin gelişmeler bu aşamada piyasa fiyatlamalarında çok etkili değil. Borsa İstanbul’da ocak ayının ilk günlerinden itibaren başlayan ralliyle ciddi primler oluşması kâr satış olasılığını gündemde tutuyor. Fakat alternatif piyasaların görünümünü dikkate aldığımızda, kâr satış denemelerine rağmen olumlu havanın devamı beklenebilir.
BORSADA DİRENÇLERE DİKKAT
BORSA İstanbul, yıla iyimser başladı, yüksek primle yola devam ediyor. Geçtiğimiz haftanın son işlem gününde 9.000 puanın üzerini gören BIST100 Endeksi, yılbaşından bu yana yüzde 25 prim üretti. Diğer yatırım araçlarıyla kıyaslamak gerekirse BIST100, konut, mevduat faizi, altın gibi enstrümanların getirisini açık ara geride bırakmış durumda. Bazı hisselerdeki getiriler bunun da oldukça üzerinde. Hal böyle olunca ilgi de artıyor.
YABANCI HIZ KESMİYOR
TCMB tarafından açıklanan 2 Şubat ile biten haftada yabancı yatırımcılar; hisse senetlerinde 132.8 milyon dolarlık alım yaparlarken tahvil bonoda 14.5 milyon dolarlık satışa imza attılar. Hisse senetlerinde Kasım 2023’ün ilk haftasıyla başlayan yabancı alımları (bir hafta hariç) aralıksız sürüyor. Buna karşılık Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı payının düşüyor olması son günlerde yerli yatırımcıların alımlarının kuvvetlendiğini gösteriyor (Finansbank hissesindeki düşüşün de biraz etkisi söz konusu).
Ayrıca TCMB brüt rezervleri ve KKM’deki (kur korumalı mevduat) gerileme de sürüyor. Parasal büyüklüklere bakıldığında önceki haftalardaki trendler korunmuş görünüyor. Bu kalemler arasında borsayı daha çok ilgilendiren taraf, yabancı yatırımcıların hisse senetlerinde devam eden alımlar. Yabancılar tahvil bonoda son haftalarda az da olsa satıştalar. “Tahvil faizlerinde acaba daha yüksek seviyeyi mi bekliyorlar” diye bir soru akla gelmiyor da değil.
YERLİ DÖVİZE YÖNELMEDİ
Yerli yatırımcı tarafında ise KKM’de görülen çözülmenin dövize çok da ilgi göstermediği bankaların döviz mevduatındaki gerilemeden belli oluyor. Dövizde kalacak olsalar KKM’den ayrılmazlardı. Faizdeki yükseliş ile TL mevduata kayma olağan bir durum. Ancak bu noktada biraz borsanın da alternatifler arasında değerlendirilmeye başlandığı söylenebilir. “Tasarruflar KKM’den borsaya ne ölçüde geldi” sorusuna net cevap vermek mümkün değil. Fakat KKM’deki azalışla borsanın işlem hacmindeki artışı, yabancı payındaki düşüşü dikkate aldığımızda bir parça akış olduğu tahmini yapılabilir.
Yılbaşından bu yana borsada oluşan prime bakıldığında ‘Doğru hamle yapılmış’ demek yerinde olacak. Piyasa şartlarına göre yatırım araçları arasındaki akışkanlık çok doğal ve rasyonel bir davranış. BIST100 Endeksi, Ekim 2023’te İsrail-Hamas savaşıyla başlayan düşüş veya uzun dönemli teknik düzeltmesini aralık ayı sonu itibarıyla tamamlayıp yükselişe başladı. TL bazlı grafikte yeni zirveler denenmesine rağmen dolar bazında halen bulunduğu 292 seviyesiyle Ekim 2023’deki 310 noktasının altında seyrediyor. Ayrıca 12/2023 dönem bilanço beklentileriyle hisse bazlı hareketlilik artmış durumda. Bu açıdan “BIST100 Endeksi’nde zirve oluştu” demek zor veya çok erken. Borsa İstanbul’da iyimserlik sürebilir.
İÇ piyasaların gündemi cuma akşamı piyasalar kapandıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’ndan (TCMB) gelen haberlerle değişti. Görevden affını isteyen Hafize Gaye Erkan’ın yerine yeni başkan olarak Fatih Karahan atandı. Devletin ve ekonominin en temel kurumlarından biri olması nedeniyle merkez bankasının başkan değişiklikleri piyasalar için önemlidir. Ancak Haziran 2023’ten bu yana uygulanan, iç ve dış finans çevrelerinden kabul gören ekonomi politikasında bir değişim olup olmayacağı da aynı derece önemli bir konu. Bu açıdan dikkatler hemen ekonomi yönetiminden gelecek açıklamalara çevrildi.
Gerek Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gerekse Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan gelen “Ekonomik program kararlılıkla uygulanacak” açıklamaları soru işaretlerini ortadan kaldırdı ve bir rahatlama sağladı. Politika değişmeyeceği için, pazartesi sabahı kısa süreli bir dalgalanma olsa da başkan değişikliğinin piyasalarda ve ekonominin genel seyirde ciddi bir etki yaratması zor. Sınırlı bir etkiden söz etmek mümkün olur.
BORSA ZİRVE KIRIYOR
Borsa İstanbul, Ekim 2023’ten bu yana geçemediği 8.560 zirvesini geçti ve haftayı yeni zirve denemeleriyle kapattı. Dış borsalardan olumlu ayrışma devam ediyor. Borsa İstanbul’un güçlü görünümünün nedenlerine bakıldığında; yabancı yatırımcıların devam eden alımlarına yerli yatırımcıların da katılması, alternatif piyasalardaki durgunluk ve özellikle mevduat faiz oranlarındaki yükselişin yerini düşüşe bırakması, enflasyona karşı getiri arayışında olan borsanın tekrar öne çıkması, BIST100 Endeksi’nin dolar bazında primsiz görünümü, yayınlanmaya başlanan 12/2023 dönem bilançolarına ilişkin beklentiler gibi sebepleri saymak mümkün.
İşlem hacmi istenilen ölçüde artmasa da önceki günlere göre belirgin bir yükseliş söz konusu. Bu arada yabancı alımlarına rağmen yabancı takas saklama oranının düşüyor olması, yerli yatırımcıların da borsaya ilgisinin arttığını gösteren bir gelişme.
YABANCI ALIMI SÜRÜYOR