PİYASALARDA iyimserlik devam ediyor. Borsada yükseliş, faiz ve döviz kurlarında düşüş eğilimi hakimdi. Borsada çıkışta banka hisseleri lokomotif işlevi gördü. Bir süredir hareketsiz kalan banka hisseleri borsayı yeni zirvelere taşıyor. Döviz kurlarında ise dışarıdaki parite hareketleri etkiliydi. Dolar/TL’de düşüş, Euro/TL’de ise yükseliş vardı. Türkiye’nin Afrin (Suriye) harekâtı sürüyor. Harekât öncesi görülen tedirginlik harekatın başarılı olacağı ve kısa sürede tamamlanacağı ayrıca ABD ile karşı karşıya gelinmeyeceği beklentileriyle yerini olumlu havaya bıraktı. Ancak harekâtın uzaması ve mevcut görünümün değişimi söz konusu olursa piyasalar üzerinde baskıya neden olabilir.
KAFA KARIŞTIRDI
Diğer yandan Erdoğan-Trump telefon görüşmesinden sonra yapılan açıklamalara bakılırsa Suriye konusunda çok da uyum çıkmadığı anlaşılıyor. Gerek ABD’deki Zarrab davası gerekse Suriye konusunda piyasaların verdiği tepkiler deyim yerinde ise “şüyuu vukuundan beter” görünümü. Önce olumsuz olasılıklar satılıp olayın gerçekleşmesiyle bu defa olumlu tarafı öne çıkarılıp fiyatlanıyor. Geçen hafta Suriye dışında dış piyasalardaki gelişmeler de etkili oldu. ABD Hazine Bakanı Mnuchin, zayıf dolar, başkan Trump’ın ise güçlü dolardan yana olduğunu söylemesi kafa karışıklığına neden oldu. ABD Merkez Bankası (Fed) faiz artırıp bilanço küçültürken hükümetin ekonomide büyüme ve zayıf dolar politikası uygulaması biraz tanıdık geldi. Bizde de hükümet kredi garanti fonu (KGF) gibi teşviklerle ile büyümeyi teşvik ederken merkez bankası parasal sıkılaştırmaya devam ediyor. ABD dolarındaki zayıflama kur savaşları tartışmalarını akla getirdi. Geçen haftaki Avrupa Merkez Bankası toplantısında mevcut gevşek para politikasına devam kararı çıktı. Euro güç kazanırken başka bir hamle de beklenmezdi zaten. Aksi bir söylem Euro’ya daha fazla değer kazandıracaktı. Ağırlıklı olarak Euro ile ihracat yapıp dolar ile borçlanan Türkiye için son kur hareketleri avantaj sağlıyor.
BÜTÇE YÜKÜ
Ayrıca dolardaki zayıflama carry trade uygulamaları yönünden Türkiye’nin de yer aldığı gelişen ülke piyasaları için katkı yapan bir durum. Bir diğer konu Suriye operasyonunun Türkiye bütçesine yükünün ne olacağı konusu. Hükümet kaynaklı açıklamalar bütçeye ve piyasalara olumsuz bir etkisinin olmayacağı yönünde. Hazine geçen yıl bütçe açığının ve limitlerinin üzerinde borçlanmıştı. Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek 2017 yılında fazladan borçlanma için 2018 yılı Hazine’nin ilk çeyrek yüklü ödemeleri var demişti. Ocak-Mart döneminde 57 milyar TL’lik borç ödeme var. Hatırlanırsa geçen yıl bütçe açığı 61 milyar TL beklenirken 47 milyar TL olarak gerçekleşti. Belki farklı bir amaç içindi ama bütçe ek maliyetlere hazırlıklı. Bu durum Hazine’nin yapacağı borçlanmalarda faiz üzerinde yukarı yönlü baskı olasılığını zayıflatıyor. Ayrıca dış kaynak bulma kolaylığı yönünden dış dünyada ucuz ve bol likidite ortamı korunuyor. Dış borsalardaki çıkış hareketleriyle birlikte bardağın dolu tarafını görme eğilimindeki iç piyasalarda olumlu hava sürüyor.
DOLAR/TL KURU DÜŞÜŞ TRENDİNDE
Dolar/TL kurunda kısa dönem düşüş trendi devam ediyor. İlk destekler 3.70-3.68 seviyelerinde görülürken bu seviyelerde tepki alımları görülebilir. Sonraki destek 3.62 seviyesinde. Yukarı yönlü hareketlenmelerde ise ilk direnç 3.76 seviyesinde. Bu seviyenin üzerinde sonraki ve daha önemli direnç noktaları 3.83-3.85 seviyelerinde bulunuyor. Geri çekilmelerde tepki alımları görülebilir.
AFRİN operasyonunun başlamasıyla artık gündemin ilk sırasında Suriye var. Geçen haftaiçinde Suriye’ye müdahale olasılığı bu aşamada piyasalar üzerinde dalgalanma dışında çok belirgin tahribata neden olmamıştı. Ancak operasyonun gerçekleşmesiyle daha temkinli bir görünümün öne çıkması bekleniyor. Burada piyasaları rahatlatacak unsur, kısa sürede bitecek başarılı bir operasyon olması. Buna karşılık zorluk derecesi yüksek görünen operasyonun uzaması piyasalar üzerinde baskıya neden olacaktır. Diğer gündem konuları ise bu aşamada çok da etkili olmayacak.
SINIRLI HAREKETLİLİK
Hafta içerisinde ABD’deki Zarrab davasında olduğu gibi geri çekilmeler alım fırsatı olarak görüldü. Yatırımcılar tedirgin iken teşbihte hata olmaz sanki görünmez bir el, bankalar başta olmak üzere lokomotif hisselerde alım yaptı ve 111 bini gören endeksi 117 binin üzerine taşıdı. Borsadaki yükselişte fazlaca genele yaygınlık görülmedi. Döviz kurları ise yatay seyrini sürdürdü. Ancak geçen haftanın kapanışında cuma günü borsada kâr satışları döviz kurlarında ise yukarı sınırlı bir hareketlilik görüldü.
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notu konusundaki değerlendirmeleri, beklendiği üzere faiz oranlarının sabit tutulduğu merkez bankası toplantısı, çıkış trendlerini sürdüren dış borsalar öne çıkan gündem konuları. Enflasyondaki artıştan güç alan ABD uzun vadeli tahvil faiz oranının kritik seviye olarak görülen yüzde 2.60 seviyesini geçerek yükselişini sürdürmesi önemli.
304 MİLYON DOLAR
Sadece Türkiye değil gelişen ülkeler açısından da yakından izlenecek bir konu. ABD tahvil faiz yükselişlerine rağmen son günlerde altın fiyatının da yükselmesi ve dolarının eş zamanlı değer kaybı, ABD hükümetinin kapanma belirsizliği (bütçenin senatoda onay almaması) ve altının “güvenli liman” özelliğinden kaynaklanan bir durum. Yabancı yatırımcıların 12 Ocak haftasındaki işlemlerine bakıldığında hisse senetlerinde 304 milyon dolarlık satışa karşılık bonoda 253 milyon dolarlık alım yapmışlar.
GEÇEN hafta piyasalarda dalgalı bir seyir vardı. Sonradan yalanlanan Çin’in ABD tahvillerinde alımları durduracağı veya azaltacağı haberi borsada kâr satışlarına ivme kazandırırken faiz ve döviz kurlarında yukarı yönlü hareketlenmelere sebep oldu. Yalanlama haberiyle piyasalar tekrar eski seyrine dönmeye çalıştı. Bilindiği üzere Çin 1.1 trilyon dolar ile en fazla ABD tahvili bulunduran ülke. Yine dip not olarak vermek gerekirse onu yine 1 trilyon doların üzerinde ABD tahvili taşıyan Japonya izliyor. İç piyasalardakine benzer görünüm dış piyasalar için de geçerliydi. Özellikle yükseliş eğilimindeki ABD uzun vadeli tahvil faiz oranında yüzde 2.60 sınırına yaklaşılması, iki yıllık tahvilde ise 2009’dan sonra ilk defa yüzde 2’nin üzerine çıkılması önemli görüldü.
ALTIN YÜKSELDİ
Bu çerçevede “güvenli liman” özelliğinin hatırlanması doların değer kaybıyla da birleşince altın fiyatları yükseldi. Bu durum iç piyasalarda altının gram/TL fiyatına da yansıdı. Çin ve ABD tahvilleriyle ilgili haber akışı dolarda biraz aşınmaya neden olmadı değil. Ancak dolar asıl darbeyi Euro’nun güç kazanmasından yedi. Son açıklanan Avrupa Merkez Bankası tutanaklarında 2018’de para politika değişikliğinden söz edilmesi “şahin” olarak değerlendirildi. Ayrıca Almanya’da hükümetin kısa sürede kurulma olasılığının artması ile Euro değer kazanarak Euro/dolar paritesi 1.21 seviyesini geçince iç piyasalarda Euro/TL kuru da yükseldi. Beklentilerin üzerinde gelen cari açık, petrol fiyatlarındaki yükseliş, kredi alacaklısı Türk bankalarının Telekom’un ana ortağı Otaş kredisini yakın izlemeye alması ve siyasi gelişmeler diğer gündem konuları. 18 Ocak’taki Merkez Bankası toplantısı ve faiz kararını da gündeme eklemek gerekecek. Ekonomideki büyüme ve petrol fiyatlarındaki artışın da etkisiyle cari açık yıllık bazda 40 milyar doların üzerine yerleşti. Önümüzdeki yıl da bu seviyesini koruması muhtemeldir. Yüksek enflasyon, yüksek cari açık ve bütçe açığına ABD tahvil faiz oranları başta olmak üzere dış piyasalardaki faiz yükselişi eklendi.
İLGİ DEVAM EDİYOR
ABD Merkez Bankası (Fed) zaten faiz artırım sürecinde. İçeride döviz kurlarındaki düşüşün yerini tepki yükselişine bırakmaya başladığını da dikkate alırsak 18 Ocak’ta faiz kararı konusunda Merkez Bankası’nın işi biraz daha zorlaştı. Türk bankalarının Türk Telekom’daki 4.7 milyar dolarlık krediyi takibe almaları dışında Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in ABD’deki Zarrab davası ile ilgili “Halkbank’a bir ceza gelirse bunu Halkbank öder, Halkbank için borçlanmayız” açıklaması daha önce “Bankaların yanındayız” söyleminin ardından dikkat çekti. Yabancı yatırımcılar 5 Ocak haftasında hisse senetlerinde 205 milyon dolar, tahvil bono tarafında 35 milyon dolar alımda çıktılar. Dışarıdaki olumlu hava ve risk iştahıyla birlikte yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi devam ediyor. Çin’in ABD tahvillerinin alımını azaltacağı haberi bir yönü ile gündeme olan duyarlılığın çok yükseldiğini gösterdi. Hatırlanırsa geçen hafta, olumlu gelişmelerin önemli ölçüde fiyatlandığı, borsada yükseklik korkusuyla kâr satışları, döviz kurlarında ise tepki alım olasılığını dikkate almak gerekecek” ifadesini kullanmıştık. Bu beklenti işlerlik kazandı. Ancak piyasalar bu aşamada olumlu havayı koruma çabasıyla birlikte artık daha temkinli.
DOLAR/TL KURUNDA TEPKİ ALIMLARI GÖRÜLDÜ
DOLAR/TL kurunda tepki alım denemeleri henüz güç kazanmış değil. Düşüş trendi korunuyor. İlk dirençler 3.80-3.82 seviyelerinde. Çıkışın devamı açısında 3.82 seviyesinin üzerinde kalınması önemli olacak. Sonraki dirençler 3.84 ve 3.89 seviyelerinde. Geri çekilmelerde ise 3.73 ilk destek olarak görülüyor. Sonraki ve daha önemli destek noktaları 3.70-3.68 seviyelerinde bulunuyor. Geri çekilmelerde tepki alımları görülebilir.
GEÇEN yılı iyi kapatan piyasalar yeni yıla da iyi bir başlangıç yaptı. Geçen haftanın gündeminde ilk sırada ABD’deki Zarrab davasının yansımaları vardı. Jüri, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’yı, altı suçun beşinde suçlu buldu. Alacağı ceza ise 11 Nisan’da açıklanacak. Piyasalar dava nedeniyle adı geçen bankaya olası bir ceza için bu tarihin bekleneceği veya zaman alacağı varsayımı nedeniyle kararı sakin karşıladı, etkileri de bu aşamada çok sınırlı kaldı. Piyasalar için çok önemli bir gündemin geride kalmasının etkisi de vardı. Ancak önümüzdeki dönemde dava ile ilgili gelişmeler takip edilecek. Somut bir gelişme olana kadar piyasalar üzerindeki etkileri zayıf kalacaktır.
Aralık ayı enflasyonu (TÜFE) beklentilere uygun geldi. Döviz kurlarındaki gevşemenin etkisi hissedilirken ekonomi yönetiminin beklentisi de Aralık’tan itibaren enflasyonun düşmeye başlayacağı yönünde idi. Fakat üretici ve çekirdek enflasyonun yüksek olması maliyet enflasyonu açısından önümüzdeki dönemlerde düşüşü zorlaştırıyor. Bu da faiz düşüşüne engel bir gelişme. İran’daki gösteriler konusunda piyasalar herhangi bir fiyatlama yapmadı. Ama İran’ın önemli petrol üreticilerinden biri olması nedeniyle petrol fiyatları etkilendi. Dış piyasalarda ise uzun soluklu iyimserlik ve risk iştahı devam ediyor. İç piyasalar son dönemde dış piyasalara daha fazla uyum gösteriyor. Altın fiyatlarındaki yükselişte ABD dolarının değer kaybıyla birlikte yine İran ve Ortadoğu etkisi var. İç piyasalarda altının gram/TL fiyatına dolar/TL kurundaki gevşeme nedeniyle dışarıdaki yükselişin etkileri daha zayıftı. Fed tutanaklarında 2018 faiz artışı konusunda üyelerin tartışması ve görüş ayrılıkları içinde olması sonrası ABD doları biraz değer kaybetti.
EN DÜŞÜK SEVİYE
Yabancı yatırımcının Türkiye’ye ilgisi sürüyor. Aralık’ta Borsa İstanbul’da yabancı yatırımcılar 180 milyon dolarlık net hisse alımı yaparken yabancı takas oranı tekrar yüzde 65’in üzerine çıktı. Türkiye’ye yabancı bakışını gösteren parametrelerden biri olan 5 yıllık CDS oranları (risk primi) 160 seviyesinin altına gerileyerek son dönemlerin en düşük seviyesine indi. Bu göstergeleri yan yana koyduğumuzda zor gündem ve güçlü beklentiler olmamasına rağmen piyasaların gösterdiği performans oldukça önemli. Ancak son dönemdeki olumlu gelişmelerin önemli ölçüde fiyatlandığı söylenebilir. Borsa yeni zirveler deneyerek önemli direnç seviyelerine yaklaşırken, döviz kurları zirve seviyelerinden uzaklaştı. Bu açıdan borsada yükseklik korkusu ve kâr satış beklentilerini, döviz kurlarında ise tepki alım olasılıklarını dikkate almak yerinde olacak. Piyasalarda iyimserlik korunuyor.
BORSADA ÇIKIŞ TRENDİ SÜRÜYOR
BORSADA yeni zirve denemeleriyle çıkış trendi devam ediyor. İlk dirençler 118.300-119.000 seviyelerinde. Bu seviyelerde kâr satışları görülebilir. 119.000 seviyesinin üzerinde çıkış hareketinin devamıyla sonraki dirençler 122.000-123.000 olarak görülüyor. 123.000 trend direnci olması açısından uzun dönem için önemli. 115.000 seviyesini bir önceki zirve olması açısından artık destek olarak görmek gerekecek. Bu seviyenin üzerinde çıkış hareketinin devamı beklenebilir. Sonraki destekler 113.000-112.500 seviyelerinde. Endekste 119.000 seviyesi geçilemezse düşüş formasyonlarından “yükselen takoz” gündeme gelebilir. Çıkış trendi sürmekle birlikte direnç seviyelerinde kâr satışları görülebilir.
2017 piyasalar için iyi bitti. Dalgalı ve ilginç bir yıldı. Piyasa işleyişine aykırı belki ama yatırım araçlarının tamamına yakını yükseldi. Para ve sermaye piyasası yatırım araçları birbirinin alternatifi olması açısından ters korelasyon göstermesi beklenirdi. Borsa ve döviz kurları (dolar/TL, euro/TL) tarihi zirveler denerken gösterge tahvil bono faiz oranı son sekiz yılın en yükseğini gördü. Uzun dönem tahvil faiz oranı ise yeni zirve oluşturdu. 2017 yılından 2018 yılına devreden iyimser bir piyasa var ancak kolay bir gündem yok.
YILLIK ENFLASYON
Yeni yılın ilk haftasından itibaren ABD’de devam eden Zarrab davası yine gündemimizde olacak. Her ne kadar piyasaları olumlu etkileyen Türkiye-ABD arasındaki vize yasağının perşembe günü kalkmış olmasına ve hükümetin bankalara destek vereceğini açıklamasına rağmen davanın sonuçları bazı bankalar için önemli. Diğer yandan 3 Ocak’ta aralık enflasyonu var. Döviz kurlarının nispeten sakinleşmesinin yanında ekonomi yönetiminin beklentisi aralıktan itibaren enflasyonun düşeceği yönünde. Enflasyon, merkez bankası faiz kararları açısından en önemli parametrelerden biri. Sürekli olarak faizin düşmesi gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz politikasını hükümetimizle oturup konuşup tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor” sözünü de bu meyanda dikkate almak gerekecek.
Cuma günü ise ABD tarım dışı istihdam verileri var ki bu da yine Fed’in faiz kararı için izlenen verilerden biri. 2018 yıl bazında bugünden görünen olası gündem konuları arasında Fed başta olmak üzere merkez bankaları faiz kararları, borsalara kâr satışları gelip gelmeyeceği konusu, daha çok Ortadoğu ve Türkiye-ABD ilişkileri ekseninde jeopolitik gelişmeleri dış gündem olarak saymak mümkün. İç gündemde ise ekonomik büyümenin ne ölçüde korunacağı, yüksek faiz, cari açık, bütçe açığı, enflasyon, işsizlik gibi temel sorunlar, merkez bankasının faiz politikası ve siyasi gelişmeler ilk akla gelenler. Özellikle gerilen siyaset ve hükümet her ne kadar bu olasılığı yalanlasa da erken seçim tartışmaları önemli gündem konuları arasında olacak gibi görünüyor.
YABANCI GİRİŞİ
Piyasaların önemli oyuncularından yabancı yatırımcıların 2017 yılında Türkiye para ve sermaye piyasalarına ilgisi oldukça yüksekti. Ocak-ekim döneminde 24 milyar dolarlık hisse senedi ve tahvil bonoya giriş yapmışlar. 21 milyar doları yüksek faiz nedeniyle tahvil bonoya olmuş. Özetle, 2018’e zirveler deneyen borsa ve yüksek kur ve faizle giriyoruz. Gelecek yılda dış konjoktürde para politikalarının sıkılaşması yanında içeride piyasayı taşıyacak güçlü beklentilere ihtiyaç olacak. Kısa süreli iyimserlik korunsa da siyaset ve jeopolitik ağırlıklı gündem nedeniyle 2018 yılında zor bir piyasa öngörüsü öne çıkıyor.
BORSA TEKRAR ZİRVEDE
PİYASALAR yılı kapatmaya hazırlanırken olumlu hava sürüyor. Borsada yükseliş, faiz ve döviz tarafında ise düşüş eğilimi hakim. Bu görünümde büyüme başta olmak üzere ekonomi ağırlıklı gelişmelerin ve bazı gergin gündem konularının geride kalmasının payı var. Özellikle Merkez Bankası faiz kararları büyük dalgalanmalara neden olmadı. Yine gerilen siyaset ve Kudüs eksenli Ortadoğu kaynaklı gelişmeler de öyle. Ancak ABD’de karar aşamasına gelinen Zarrab davası sonuçlarına göre önemli olacaktır. Olası bir olumsuzluk halinde bankaların yanında olunacağı mesajı hükümet tarafından verilese de karar ve sonrası için piyasalarda temkinli bir bekleyiş var. Ceza veya yaptırım gelir mi? Gelirse tutarı ve boyutları ne olur gibi sorular tedirginlik kaynağı olurken daha hafif tahribatla geçiştirilebilir diye bekleyenler de yok değil. Bu aşamada tahmin etmek zor elbette. Bu açıdan sonuçları görmek gerekecek.
15 ARALIK HAFTASI
Dış piyasalarda görünüm aynı. Oldukça iyimser bir hava var. ABD vergi reformunun da desteğiyle başta Dow Jones Endeksi (ABD) olmak üzere borsalar çıkış trendlerini sürdürüyor. Dolar ve ABD tahvil bono faiz oranlarındaki hafif gerilemeler altın fiyatlarına tepki alımı olarak yansımış durumda. Ancak bu aşamada ciddi bir yükseliş görülmüyor. İç piyasalardaki gram/TL fiyatına ise dolar/TL kurundaki gevşeme nedeniyle etkileri zayıf. Yabancı yatırımcıların tavrına baktığımızda ise Türkiye için pozitif görünümün korunduğu söylenebilir. Yabancı yatırımcılar 15 Aralık haftasında borsada 8, tahvil bonoda tarafında ise 226 milyon dolarlık net alım yapmışlar. Aralık ayının ilk üç haftasında ise borsada 37 milyon dolarlık satış, tahvil bonoda 273 milyon dolar alımdalar. Dışarıda devam eden risk iştahının yansımaları yüksek faiz nedeniyle daha çok tahvil bono tarafına olmuş. Alımlara bağlı olarak tahvil bono faiz oranlarında yaklaşık 1-1.5 puanlık düşüşler gerçekleşti. Dış dünyadaki faiz oranlarını dikkate aldığımızda hala Türkiye’deki faiz oranlarının cazibesini koruduğunu söylemek mümkün. Yabancı bakışındaki iyileşmenin geçen hafta devam ettiğini gösteren bir başka gösterge 230’lu seviyelerden 160’lı seviyelere gerileyen Türkiye’nin 5 yıllık CDS oranlarının nerede ise eylül dip seviyelerine yaklaşmış olması. Bu gelişmede dış piyasa katkısı var elbette. Bu noktada bir parça Güney Afrika’daki siyasi gelişmelerin gelişen piyasalara ve para birimlerine olumlu etkilerini de dikkate almak gerekecek. Önümüzdeki döneme projeksiyon tutacak olursak olumlu gelişmelerin en azından kısa dönem için önemli ölçüde fiyatlandığını gösteriyor. Bu açıdan nispeten daha zor bir piyasa görebiliriz.
YILI İYİ KAPATMA ÇABASI
Borsadaki çıkış, faiz ve dövizdeki gerilmenin son günlerde daha kontrollü hale gelmesi bunu gösteriyor. Uzun soluklu yükselişler gösteren dış borsalara iç gündem etkisiyle aynı ölçüde uyum gösteremiyoruz. Daha nereye kadar yükselecek dedirten özellikle Dow Jones Endeksinin sürüklediği dış borsalarda kâr realizasyon olasılıklarını artık dikkate almak gerekecek. Projeksiyonu biraz daralttığımızda ise gelecek hafta için dış piyasalarda noel tatili nedeniyle yıl sonu rehaveti görülebilir. Bu görünüm haliyle içeriye de yansıma gösterecektir. Ancak yine de yılı iyi kapatma çabası sürebilir. İç piyasalar açısından bu görünümün çekincesi ABD’deki davanın olası sonuçları olacak gibi görünüyor.
BORSADA ÇIKIŞ TRENDİNDE
Borsada çıkış trendi devam ediyor. İlk destekler 110.500-110.000 seviyelerinde. 110.000 seviyesinin üzerinde çıkış hareketi gücünü koruyacak. Sonraki destekler 108.500-108.000 seviyelerinde. Çıkışın devamında dirençler ise 112.500 ve 115.000 seviyelerinde bulunuyor. 115.000 zirve olması açsından daha önemli. Çıkış hareketi sürmekle birlikte direnç seviyelerinde kâr satışlarıyla karşılaşılabilir.
GEÇEN haftayı faiz tartışmalarıyla geçiren piyasalarda önümüzdeki hafta olağan dışı bir gelişme olmazsa ABD’deki Zarrab davası dışında çok önemli ekonomik bir gündem görülmüyor. Bir sonraki hafta zaten noel tatili, ABD ve Almanya, İngiltere gibi piyasalar bazı günler kapalı. Bu açıdan yılın son işlem haftası önümüzdeki hafta olacak. Türkiye, ABD, Avrupa Merkez Bankası ve faiz kararı geçen haftaya damgasını vurdu. ABD ve Avrupa Merkez Bankalarında sürpriz yoktu. Para politikaları verilen mesajlar ve doğru iletişimle aylar öncesinden tahmin edilebiliyor. Enflasyon, istihdam, büyüme ne olursa faiz ne olacak konusunda öngörüler yapılabiliyor. Türkiye Merkez Bankası faiz kararı ise piyasalar tarafından sürpriz olarak görüldü. Karar öncesi yapılan tartışmalar karar sonrası Merkez ne yapmak istedi şeklinde devam etti.
POZİSYON ALABİLİRİZ
Bu çerçevede ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs’ın cuma günü basına haber olarak düşen “reel faiz anlamlı şekilde artarsa TL’de yeniden pozisyon alabiliriz” açıklaması da oldukça manidardı. En yüksek faizi veren para birimleri arasında yer alan TL’de mevcut faizin yeterli görülmemesi daha ne olacak dedirtti. Merkez bankası faiz konusunda yavaş davrandığına göre yüksek reel faiz için enflasyonun düşmesini bekleyecekler herhalde. Merkez Bankası faiz konusunda Başbakan Yardımcısı Şimşek’in açıkladığı aralıkta enflasyon düşecek beklentisine göre davranmış olabilir veya yüksek büyümeye sekte vurmamakta bir başka amacı olabilir. Özetlersek “atılan taş ürkütülen kurbağaya değmedi” desek yeridir. Gerek Türkiye, gerekse ABD ve Avrupa faiz kararlarıyla çok önemli bir viraj geride kaldı. Piyasalar şimdi neyi çapa olarak kullanacak sorusu akla geliyor. Dış borsalarda devam eden çıkış trendleri iyi bir referans olsa da iç piyasalar bunu zorlu iç gündemin etkisiyle pek kullanamadı. ABD’deki Zarrab davası baskı olarak görüldü. Devam eden davada karar aşamasına henüz gelinmedi. Piyasaların endişesi, karar sonrası bankalara bir yaptırım veya para ceza gelir mi yönünde. Hükümet bir olumsuzluk yaşanırsa bankaların yanında olunacağı desteğini yineliyor.
116 MİLYON DOLARLIK
İçeride yükselen siyasi tansiyon ve 2018 yılındaki yerel seçimin başkanlık seçimini de içine alacak şekilde erken seçime dönüşür mü olasılıkları, ABD Başkanı Trump’ın İsrail’in başkenti olarak Kudüs’ü tanıma kararı ve buna karşılık olarak İstanbul’da toplanan İslami İşbirliği Teşkilatı’nın Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak ilan etmesi ortamı gerdi. Gerek siyaset gerekse Ortadoğu kaynaklı gelişmelerin bu aşamada piyasalar üzerinde etkileri çok sınırlı. Ancak yakından izlenmeye devam ediliyor. Türkiye’nin gerileyen CDS oranlarına (risk primi) bakılırsa yabancıların Türkiye’ye bakışında kasım ayına göre iyileşme var. Yabancı yatırımcıların haftalık alım satımlarına bakıldığında ise son haftalarda ciddi pozisyon değişimlerinden çok trade (al-sat) amaçlı işlemler göze çarpıyor. Yabancı yatırımcılar 8 Aralık haftasında hisse senetlerinde 116 milyon dolarlık satış, tahvil bonoda 102 milyon dolarlık alım yapmışlar. Bir hafta öncesi de bu rakamlara yakın tutarlarda tersi bir işlem söz konusuydu. Piyasalarda 2017 yılını olumlu kapatma çabası sürüyor.
BORSADA 110.500 SEVİYESİNE DİKKAT
BORSADA kısa dönemli çıkış hareketi sürüyor. İlk önemli destekler 108.000-108.500 seviyelerinde. Sonraki destekler 106.500-105.000 seviyelerinde. İlk direnç ise 110.500 seviyesinde. Bu seviyelerde satış denemeleri görülebilir. 110.500 seviyesinin geçilememesi durumunda düşüş formasyonlarından “omuz baş omuz” gündeme gelebilir. 110.500 seviyesinin üzerinde ise bu olasılık ortadan kalkacak ve çıkış hareketinin devamı gelecektir. Sonraki dirençler 112.000 ve 115.000 seviyelerinde. Çıkış hareketi gücünü korumakla birlikte direnç seviyelerinde satışlar görülebilir.
YOĞUN gündeme rağmen borsada yükseliş, tahvil bono faiz oranları ve döviz kurlarında ise düşüş var. Dış piyasalardaki iyimserlik, devam eden risk iştahı ve kasım ayında olumsuz gelişmelerin belli ölçüde satılması olumlu seyre neden olan etkenler olarak görülebilir. Diğer yandan düşen borsa, yükselen faiz ve döviz kurları yeni para girişleri için cazip geldi. Yatırım araçlarında mevcut trendler korunmakla birlikte tepki hareketlerinin iyimserliğe dönüşmesi için gündemin rahatlaması gerekecek.
Gelecek haftanın gündemi yine yoğun. İçeride merkez bankası faiz kararı, üçüncü çeyrek büyümesi, siyasi gelişmeler, ABD’deki Zarrab davası, dışarıda ise ABD merkez bankası (Fed) toplantısı ve ABD başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı öne çıktı. Yüksek gelen kasım enflasyonu sonrası Türkiye Merkez Bankası’nın 14 Aralık’ta faiz artırım olasılığı kuvvetlendi. Beklentiler diğer faiz oranları sabit kalırken geç likidite penceresinde bir puanlık artış olacağı yönünde. Zira yıllık enflasyon (12.98) merkez bankasının bankaları fonladığı geç likidite penceresi faiz oranının (12.25) üzerine çıktı. Negatif reel getiri. Olası faiz artışının döviz kurları üzerindeki baskısı geçen hafta hissedildi. Pazartesi günü açıklanacak üçüncü çeyrek büyümesinde hem geçen yıldan kaynaklanan baz etkisi hem de kredi garanti fonunun desteğiyle beklentiler yüksek. Merkezden gelecek faiz artışının kurlar üzerine baskısının devamı ve yüksek büyüme, olumlu fiyatlamaya konu olabilecek gelişmeler. Ancak ABD’deki Zarrab davasının olası sonuçları bu gelişmeleri baskılayacak potansiyelde. Hükümetten ‘bankaların yanındayız’ açıklaması gelse de davanın sonuçlarını görmek gerekecek. Fitch’den Cuma günü bu yönde uyarı niteliğinde bazı açıklamalar da geldi.
PİYASALAR İYİMSER
Dış gündeme ise Ortadoğu’da yeterince dert yokmuş gibi ABD başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı yerleşti. Piyasalar üzerindeki etkisi bu aşamada oldukça sınırlı görülürken hem Ortadoğu’da hem de Türkiye-ABD arasındaki gerilimi daha da artıracak bir gelişme. Petrol fiyatları da geçen ay Ortadoğu’da baş gösteren gerilim ve OPEC’in üretim kesintisini uzatma kararıyla yükselen fiyatlar ABD’nin üretim ve stok artışıyla gevşedi. 13 Aralık Fed toplantısında faiz artırım olasılığı beklentiler dahilinde olduğu için etkisi zayıf kalacaktır. Ancak toplantı sonrası açıklamalar daha önemli olacak. 2018 yılı faiz artırımlarına ilişkin sinyaller aranacak. ABD kasım tarım dışı istihdam verisi, Fed faiz artırım beklentisi, ABD vergi reformu ve bütçe tasarısının onaylanmasının olumlu etkileri dolara bir miktar güç kazandırdı. Bu da altın fiyatlarına düşüş olarak yansıdı. Dışarıda altın fiyatlarındaki gerileme içeride dolar/TL kurdaki düşüşle birleşince altının gram/TL fiyatındaki değer kaybı hızlandı. Borsada 10 Kasım haftasında yabancı yatırımcıların yaptığı 513 milyon dolarlık satışın 352 milyon dolarlık kısmı sonraki üç haftada geri alındı. Borsanın toparlanmasında bu alımların etkisi var kuşkusuz. Tahvil bono da ise alımlar daha zayıf. Zor gündeme rağmen piyasalar geçtiğimiz günlere göre daha iyimser.
TEPKİ YÜKSELİŞİ
BORSADA 115.000 seviyesinden başlayan düşüş hareketi tepki alımlarıyla karşılaştı ve düşüş trendi kırıldı. İlk destekler 107.000-106.000 seviyelerinde görülürken 106.000 seviyesinin üzerinde yükselişin devamı beklenebilir. Sonraki destekler 105.000-103.000 seviyelerinde. Dirençler ise 108.500 ve 110.000-110.500 seviyelerinde bulunuyor. Direnç seviyelerinde satış denemeleri görülse de tepki çıkışı gücünü koruyabilir.