SERMAYA piyasalarının zayıfladığı buna karşılık para piyasalarının daha hareketli göründüğü bir hafta yaşadık. Borsadaki toparlanma çabalarına karşılık, döviz kurları hareketlendi. Gündem biraz zorlaşınca “güvenli liman” gibi görülüp dövize sığınılıyor. Dolar/TL kurundaki yükselişe, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırım ve bilanço küçültme beklentileri nedeniyle doların değer kazanması, K.Irak ve jeopolitik riskler ile iç siyasi gelişmeler destek verdi. Dolardaki değerlenme ve ABD uzun dönem tahvil faizlerinin yükselmesi diğer yandan dış piyasalarda altın fiyatlarını aşağıya çekti. Ama dolar/TL’deki artış nedeniyle altının gram/TL fiyatına yansımadı.
321 MİLYON DOLAR SATTI
Dip not olarak vermek gerekirse, Şubat 2018 tarihinde görev süresi dolacak olan Fed başkanı Yellen’in yerine dillendirilen yeni adaylar konusundaki fiyatlamalar için henüz çok erken. Dip notlara, İspanya’da Katalonya’nın bağımsızlık referandumunun Euro’ya bir miktar güç kaybettirmesini ekleyebiliriz.
Tepki alımlarına rağmen borsa tarafında zayıf görünüm korunuyor. Ancak son aylarda küçük yatırımcıların ilgisi artmış durumda. Ağustos sonrası on bine yakın yeni hesap açılmış. “Ucuz malın alıcısı çok” olur sözünün aksine borsada fiyatlar yükselince yeni alıcılar gelmiş. Tipik borsa hareketi. Genelde böyle olur, fiyatlar yükseldikçe ilgi artar. Ama sonrası malum. Siyasetteki son gelişmeleri bazı çevreler erken seçim hazırlığı olarak yorumlarken bu iddia iktidar partisi tarafından yalanlandı. İç gündem ve bulunduğumuz coğrafyadaki gelişmeler nedeniyle Borsa İstanbul uyum sağlamasa da Dow Jones (ABD) başta olmak üzere dış borsalarda yükseliş hareketleri sürüyor. Zaten bu zayıflık yabancı işlemlerine yansımış durumda. Yılbaşından bu yana alımlarına alışık olduğumuz yabancı yatırımcılar Borsa İstanbul’da eylül ayında 321 milyon dolarlık hisse senedi satmışlar. Bu satışlar eylülde borsadaki düşüşü izah ediyor. 321 milyon dolar önemli sayılabilecek bir tutar. Ama devamının gelip gelmeyeceği daha önemli. Devamı gelirse yabancı yatırımcı için bir tavır değişikliğinden söz edebileceğiz ve kâr satışları olarak görülebilir.
PİYASADA ETKİSİ AZALDI
Türkiye’nin de içinde bulunduğu “gelişen ülke” piyasalarının geneline bakıldığında ise eylül ayında giriş ve teveccüh borçlanma senetlerine (14.5 milyar dolar). Hisse senetlerinden küçük bir miktar çıkış var. Bu durum Borsa İstanbul’a da aynı ölçüde yansımış. Daha önceki yazılarımızda rakam olarak da yer verdiğimiz üzere yüksek faiz etkisiyle yabancı girişlerinde ağırlık tahvil ve bonolarında olmuştu. K.Irak konusunun piyasalar üzerindeki etkileri azalmaya başladı. Türkiye, Irak ve İran tarafından kısmen hayata geçirilen yaptırımlarla referandumun iptali için yapılan telkin ve baskılar henüz sonuç vermiş değil. Yaptırımların bu aşamada ekonomik düzeyde olması, diplomasinin öne çıkarılması piyasalar üzerindeki etkisinin zayıflamasına neden oldu. Ancak yeni bir gelişme olması halinde piyasaların duyarlılık tekrar artacaktır. Zorlaşan gündem zayıf piyasa koşullarını beraberinde getirdi. Bu görünüm bir süre daha korunabilir.
GÜNDEME bağlı olarak gerilen piyasalarda yeni denge arayışı sürüyor. Son günlerde gelen satışlarla çıkış trendini kaybeden ve her gün yeni bir gelişme ile neredeyse kum torbasına dönen borsa haftanın son günlerinde toparlanmaya çalıştı. Dolar/TL kuru ise yükselişin ardından biraz sakinleşirken gösterge tahvil bono faiz oranlarında yukarı yönlü hareketlenmeler görüldü. Borsada çıkış, dolar/TL kurunda düşüş trendi kırıldı, başka bir tanımla makas değişimi yaşandı. Ocak ayından bu yana düşüş gösteren Türkiye’nin CDS oranları (kredi risk primi) yükseldi. Zorlaşan gündem ile birlikte piyasaları taşıyacak, olumlu fiyatlamaya konu olabilecek beklenti ihtiyacı sürüyor. Bu açıdan gerek sermaye gerekse para piyasalarında yeni denge arayışları gündeme geldi. Borsada destekler, döviz kurlarında direnç noktaları konuşulmaya başladı.
BASKIYA NASIL TEPKİ VERECEK
Piyasaları tedirgin eden gelişmelerin başında K.Irak ve ABD merkez bankası (Fed) geliyor. K.Irak’ta Türkiye ve bölge ülkelerinin ısrarlı iptal çağrılarına rağmen referandum gerçekleşti. Türkiye, İran ve Irak doğal olarak karşı tedbirler almaya başladı. Bu bağlamda Rusya Devlet Başkanı Putin’in Türkiye ziyareti ve Irak’ın toprak bütünlüğünden yana tavır koyması önemli görüldü. Şimdi baskıya K.Irak yönetiminin nasıl tepki vereceği konusu izleniyor. Geri adım olmazsa ki bu yönde şu ana kadar bir sinyal yok, bölgede ve piyasalarda tedirginlik etkileri azalsa da devam eder.
PROGRAMIN ÖNÜNE GEÇTİ
Dış kaynaklı önemli gelişme ise Fed Başkanı Yellen’ın faiz artışı konusundaki vurgu yapan açıklamasıydı. Bu gelişme dolara biraz değer kazandırdı. Bir diğer önemli konu başlığı ise “orta vadeli program” oldu. Programdan çok vergi artışları tartışıldı dense, yeridir. Özellikle finans şirketlerine vergi artışı borsada banka hisselerine satış olarak yansıdı. Vergi konusunun motorlu taşıtlar vergisi, şirketlerin geçmiş yıl kârlarına vergi gibi alt başlıklar içermesi orta vadeli programın önüne geçti. Ayrıca bütçe açığı, ekonomik büyüme ve enflasyon gibi hedeflere temkinli yaklaşıldı. Programdan piyasalara beklenti ihtiyacına cevap verecek malzeme çıkmadı. Zaten programın açıklanmasının ardından borsaya gelen satışlar ile döviz kurlarındaki yukarı hareketlenmeler piyasaların tepkisini göstermesi açısından dikkate değer. Borsa İstanbul’un dış borsalardan bir süredir devam eden olumsuz yönde ayrışması sürüyor.
POLİTİKALARIN DEĞİŞMESİ ZOR
ABD Başkanı Trump’ın açıkladığı vergi reformu (indirimleri) gerek Dow Jones endeksine, gerekse doların dış piyasalardaki değerlenmesine sınırlı da olsa katkı yaptı. Piyasaların bir diğer sorunu Kuzey Kore. Bu yöndeki gelişmelere daha çok altın fiyatları duyarlılık gösteriyor. Önümüzdeki hafta Türkiye eylül enflasyonu ve ABD tarım dışı istihdam verileri var. Sonuçlarına göre önemli olabilir. Ancak gerek Türkiye, gerekse ABD merkez bankalarının para politikalarını değiştirmeleri zor. Olumsuz fiyatlamanın belli ölçüde fiyatlanması nedeniyle borsada tepki alım denemeleri, döviz ve faiz tarafında kısa süreli sakin seyir görülse de zor gündeme bağlı olarak temkinli görünümün devam ettiğini söylemek mümkün.
GÜNDEME bağlı olarak gerilen piyasalarda borsada satışlar görülürken döviz kurları ve gösterge faiz oranlarında yükseliş vardı. Trendler piyasadaki yatırımcı eğilimini ve gücü göstermesi açısından yakından izlenir. Borsanın teknik açıdan primli görünümü korunsa da 11.5-12 bandında hareket eden fiyat kazanç oranı gibi temel veriler yönünden pahalı olduğunu söylemek zor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülke borsalarında bu oranlar ortalama 15-20 gibi bir aralıkta seyrediyor. Ancak borsada olağan fiyatlamaya dönmek için gündemin rahatlaması gerekecek. Yoksa borsacıların böyle durumlar için kullandığı “ucuz etin yahnisi yavan olur” söylemi işlerlik kazanacak.
KAYIPLARI AZALTTI
ABD Merkez Bankası (Fed) son toplantısında, ekimde bilanço küçültmeye başlanması kararı ve aralıkta faiz artışı beklentisinin güç kazanması dolara gerek dış, gerekse iç piyasalarda değer kazandırdı. Bilanço küçültme için düğmeye basılmış olması, 2018 yılını da içine alacak şekildeki faiz öngörülerinin daha belirginleşmesi doların yukarı tepki vermesine neden oldu. Fed toplantısı sonrası dolardaki değerlenme ve ABD uzun dönem bono faiz oranlarının yükselmesi altın fiyatlarına düşüş olarak yansıdı haliyle. Fakat dolar/TL kurundaki yükseliş içeride altının gram/TL fiyatındaki kayıpları azalttı. İçeride piyasaları daha çok geren ve dolar/TL kurunu yukarı iten gelişme K.Irak’ta yapılacak referandum, yani jeopolitik riskler. Türkiye, Irak ve ABD başta olmak üzere referandumun iptali için yapılan uyarılar henüz sonuç vermiş değil.
ALMANYA VE AB
Türkiye’de cuma günkü Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) alınan kararların etkisi ne derece caydırıcı olacak göreceğiz ama buna rağmen referandum yapılırsa gerilim daha da artar. Ancak geri adım hem bölgeyi hem de piyasaları rahatlatacaktır. Türkiye ile Almanya arasında düşmeyen tansiyon ticarete de yansımış görülüyor. İki ülke arasında ticaretin sınırlandırılması ve ambargo gibi sözlerin telaffuz ediliyor olması durumun ciddiyetini gösteriyor. Bugünkü Almanya seçimleri sonrası Almanya ve AB ile ilişkiler nasıl bir şekil alacak bir görmek gerekecek. Gündemin Uzakdoğu tarafına bakacak olursak malum K.Kore’den yeni bir füze denemesi olup olmayacağı ile S&P’nin son dönemlerde düşen büyüme oranları ve yüksek borçluluk oranlarıyla gündeme gelen Çin’in kredi notunu düşürmesi var. Borsa İstanbul bir süredir dış piyasalardan negatif ayrışmasını sürdürüyor. Olumsuz gelişmeler belli ölçüde satıldı, fiyatlandı. Bu açıdan tepki hareketleri görülebilir. Ancak yön konusunda gündemin etkili olacağı dalgalı ve zor piyasa bizi bekliyor.
BORSA GÜÇ KAYBEDİYOR
DÖVİZ kurlarında tepki yükselişlerinin yanı sıra borsada kâr satışlarının görüldüğü bir hafta yaşandı. Ancak borsacıların ‘yatırımcının en iyi dostu trenddir’ sözünü hatırlayacak olursak mevcut trendler korundu, piyasa yatırım araçlarında makas değişimi anlamında bir değişim gerçekleşmedi. Fakat içeride ve dışarıda olmak üzere makro ekonomik veriler açısından yoğundu. Beklentilerin hafif altında fakat yüksek seyrini koruyan Türkiye’nin ikinci çeyrek büyümesi, merkez bankası faiz kararı, ödemeler dengesi, cari açık ve işsizlik oranlarının piyasalar üzerindeki etkisi sınırlı kaldı. K.Kore’den yeni füze denemesi, doların iç ve dış piyasalardaki seyri, K.Irak’ta 25 Eylül’de yapılması beklenen referandum, AB ile devam eden polemikler, Rusya’da füze alım anlaşmasının yansımaları, ABD’deki Halkbank ile ilgili dava, siyasi gelişmeler, dış borsaların seyri öne çıkan gündem konuları.
ETKİSİZ KALABİLİR
Türkiye merkez bankası beklendiği üzere faiz değişimine gitmedi. Yüksek enflasyon ve merkez bankasının sıkılaştırma politikası nedeniyle bir değişim beklenmiyordu zaten. Merkez bankasının faiz oranlarını koruduğu bir süreçte, bankalara faiz düşürülmesi yönünde yapılacak telkinler etkisiz kalabilir. Büyüme ve maliyetlerin aşağıya çekilmesi açısından faiz oranları keşke düşebilse. Ancak aynı ligde yer aldığımız gelişen ülkeler ve de gelişmiş ülkelere göre yüksek seyreden faiz oranının Türkiye’ye sıcak para çekmekte bir işlevi olduğu kabul gören bir durum. Faiz düşüşü ile Türkiye’nin bu yöndeki gardının zayıflaması ve döviz kurlarının tekrar yukarı hareketlenmesi gibi olasılıkları dikkate almak gerekecek. Bu durumda kur mu faiz mi, diğer anlatımla ‘kırk satır mı, kırk katır mı’ ikileminin tekrar gündeme gelmesi söz konusu olacak.
CİDDİ RAKAMLAR DEĞİL
K.Irak’ta 25 Eylül’de yapılması beklenen referandum ile ilgili erteleme veya iptal önerisinin Barzani tarafından reddedildiğine dair haberler geçti. Buna rağmen erteleme olursa bölgedeki gerilim bir süreliğine düşer ve olumlu algıya neden olabilir. Ancak referandum yapılırsa o zaman bölge ve Türkiye için farklı senaryoların gündeme gelmesi olasıdır. K.Kore’nin yaptığı füze denemeleri denize düştüğü sürece piyasalar tarafından kanıksanan bir gelişme olarak görüldüğü için eski duyarlılık yok. Yabancı işlemelerinde Eylül’ün ilk haftası itibariyle hisse senetlerinde 134, tahvil bonoda 49 milyon dolarlık satış gerçekleşti. Ocak ayından bu yana sıcak para girişlerini dikkate aldığımızda ciddi bir rakam değil. Satışların devamının gelip gelmeyeceği piyasaların seyri açısından önemli olacak. Borsa İstanbul iç gündeme bağlı olarak dış borsalara göre son günlerde biraz daha zayıf. Dış borsalar önemli referanslardan biriydi. En sıkı takip edilen yatırım araçlarının başında dolar geliyor. Doların dış piyasalarda hafif değer kazanması ve ABD uzun dönem tahvil faizlerindeki yükseliş iç piyasalarda dolar/TL kuruna da yansıdı. Fakat son aylardaki düşüş hareketine tepki olarak kaldı.
Piyasalarda para girişlerine bağlı iyimserlik devam ediyor. Eski borsacıların “büyük para haklıdır“ sözünü hatırlatan gelişmeler söz konusu. Dışarıdan portföy yatırımları geldikçe, borsada yükseliş, döviz kurlarında ise düşüş eğilimi devam etti. Gösterge faiz oranlarına ise yüksek bütçe açığı ve enflasyondan dolayı yansımaları zayıf kaldı, faizler nispeten yüksek kaldı. Yüksek faizin portföy yatırımlarını diğer anlatımla sıcak parayı çekmekte cazibe oluşturduğu söylenebilir. Ağustos ayında borsada yabancı yatırımcılar 280 milyon dolarlık alım yaptı. Ocak ayından bu yana yabancı girişleri sürüyor. Sıcak paranın belli bir getiri elde ettikten sonra ileriki bir tarihte çıkışı da muhtemeldir. Ocak ayında 3.90’lı dolar/TL kuru nasıl Türkiye’ye giriş için iyi bir zemin oluşturdu ise düşük kurun da çıkış için uygun şartları barındırabileceği konusunu hatırda tutmak gerekir. Zamanlama konusunda ise merkez bankası politikaları ve dış piyasaların seyri ile iç gündem belirleyici olacak. Dolar/TL kurunun düşüşünde, sıcak para girişleri kadar Trump’a olan güvenin azalması ve ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırım konusundaki tereddütlerine bağlı olarak doların değer kaybının etkisi var. Tereddütlerin kaynağında ise yükselemeyen enflasyon var. Bilanço küçültme konusunda aynı tereddüt pek görülmüyor. Diğer yandan dolardaki değer kaybı altın fiyatlarına yükseliş olarak yansıdı.
GÜVENLİ LİMAN
Altının yükselmesinde diğer etkenler K.Kore füze tehditleri nedeniyle “güvenli liman” özelliğinin tekrar hatırlanması ve 2011 yılındaki fiyatının 1.905 dolar olduğu hatırlanırsa uzun dönem primsiz bir meta olması sayılabilir. Dolar/TL kurundaki düşüş nedeniyle iç piyasalarda altının gram/TL fiyatına dışarıdaki yükseliş aynı ölçüde yansımıyor. Pazartesi günü Türkiye’nin ikinci çeyrekte büyüme verisi açıklanacak. Kredi garanti fonu, küresel ekonomilerdeki büyüme ve ihracat artışlarının etkisiyle yine yüksek büyüme bekleniyor. Piyasalar üzerindeki etkisi diğer gündem nedeniyle sınırlı kalabilir. Avrupa Merkez Bankası toplantısı, enflasyon, 24 Eylül seçimleri öncesi gerilen Türkiye Almanya ilişkileri, ABD’de devam eden Halkbank ile ilgili dava, dış borsaların seyri, geriye düşse de K.Kore gündemin satır başlıkları. Geçen hafta Avrupa Merkez Bankası beklendiği üzere faiz oranını değiştirmedi. Ardından açıklama yapan başkan Draghi, ekonomik büyümenin iyi, enflasyonun düşük kaldığını ve varlık alımlarının tutarı konusunda kararın Ekim’de verileceğini söyledi.
DÜŞÜK ENFLASYON
Avrupa’nın derdi de düşük enflasyon. Değerlenen Euro nedeniyle bir süre daha düşük beklense de ekonomideki büyüme ve yükselen enerji fiyatları enflasyon artışı konusunda umutları biraz canlı tutuyor. Türkiye’de ise gıda fiyatlarında ve kurlardaki düşüşe rağmen Ağustos enflasyonu tekrar çift haneye yükseldi. Bu durum ekonomideki ısınma ve talep artışına bağlandı. Diğer önemli ayrıntı ise yüksek faiz ve merkez bankasının sıkılaştırma politikasına rağmen enflasyonun yükselmesi. Yüksek enflasyon olası faiz düşüşleri için engel teşkil eden bir görünüm. Piyasalarda olumlu hava korunmakla birlikte, dış borsalardaki çıkış hareketlerindeki zayıflama, yeni beklenti ihtiyacı ve olumlu gelişmelerin önemli ölçüde fiyatlanması nedenleriyle daha temkinli bir görünüm var.
BORSADA DESTEKLERE DİKKAT ETMELİ
Borsaya gündeme bağlı olarak kâr satışları gelse de karşılanıyor ve geri çekilmeler alım yönünde kullanılıyor. Teknik analiz deyişiyle “yatırımcı dostu trend” korunuyor. Ancak daha sıklaşan kâr satışlarını endeksin önemli direnç bölgesinde olmasına ve biraz da yılbaşından bu yana oluşan primlerin etkisiyle yükseklik korkusuna vermek lazım. Kağıt üzerindeki primler realize edilmedi veya cebe atılmadı henüz. Bu açıdan yine borsacı tabiriyle “kapıya yakın durma” konumunda olanlar az değil, bunu da olağan karşılamak gerekir.
Borsaİstanbul, dış borsalara göre pozitif ayrışmasını sürdürüyor. Dış piyasalar yön konusunda en önemli çapalardan biri. Bu noktada ileriye dönük projeksiyonlar daha çok önem kazanıyor. Avrupa ve ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere merkez bankalarının para politikası, Kuzey Kore’nin füze tehditleri ile Kuzey Irak ve Suriye bağlamında jeopolitik gelişmeler daha öncelikli gündemler olarak öne çıkıyor. Sonbahar gündemi biraz daha zorlaşacak gibi görünüyor.
İYİMSERLİK SÜRÜYOR
Geçen çarşamba güçlü gelen ABD ikinci çeyrek büyüme ile ADP özel sektör istihdam verileri Fed’in faiz artırım ve bilanço küçültme konusunda elini güçlendirmişti. Cuma günü beklentilerin altında gelen ABD tarım dışı istihdam bu algıyı zayıflattı. Verilerin net mesaj vermemesine rağmen son aylarda düşüş eğilimindeki dolar bir parça değer kazanırken altında ise Kuzey Kore gerilimine bağlı kazançların bir kısmının geri verilmesine yol açmıştı. Ancak dolardaki değerlenmenin devamı gelmeyince altının dış piyasalardaki ons/dolar fiyatında yükseliş devam etti. Bu gelişme dolar/TL kurundaki düşüşün sürmesine bağlı olarak iç piyasalarda altının gram/TL fiyatına daha zayıf yansıdı. Ama Kuzey Kore konusunda piyasaların yakın takibi sürüyor. Dolar/TL kuru ise dışarıdaki zayıf dolar ve sıcak para girişinin etkisinde gevşemeye devam ediyor. Diğer yandan içeride makro ekonomik veriler izleniyor. Altın ithalatındaki artışın etkisiyle beklentilerin üzerinde gelen dış ticaret açığından sonra bayram dönüşü ağustos enflasyon verileri var. Geçen ay tek haneye inen enflasyonda kur ve gıda etkisiyle yine beklentiler düşük. Bu durumun merkez bankasının sıkılaştırma politikasına ve faiz kararına bu aşamada etkisi beklenmiyor. Geçen haftayı bayram tatillerinin etkisinde geçiren piyasalarda iyimserlik sürüyor.
BORSADA 110 BİNİN ÜZERİNDE TUTUNMA ÇABASI
Borsada çıkış trendi devam ediyor. Çıkışın devamı açısından 110.000 seviyesinin üzerinde tutunması önemli Bu durumda 112.500-113.000 sonraki dirençler seviyeleri. Geri çekilmelerde ise 107.000 ve 105.000 ilk önemli destek noktaları. Bu seviyeye kadar geri çekilmeleri teknik düzeltme olarak görmek gerekir. Endekste direnç seviyelerinde görülen kâr satışlarına rağmen çıkış hareketi gücünü koruyor.
PİYASALARDA olumlu hava korunmakla birlikte bir süredir 3.50’nin üzerinde kalmakta ısrar eden dolar/TL kurunun bu seviyenin altına salınım göstermesi önemli bir gelişme. Gerekçe olarak birçok etken görülürken daha ağırlıklı ve öne çıkan görüş, yüksek faiz nedeniyle dışarıdan artan sıcak para girişleri.
Bir diğer bakışla, sermaye piyasalarındaki iyimserlik dolar/TL kuruna nihayet yansıdı. Ancak Merkez Bankası’nın sıkılaştırma politikası, bütçe açığı ve henüz hedeflenen seviyelere çekilmeyen enflasyon faktörünün de etkisiyle faiz ise düşmüyor ya da düşemiyor.
YATAY HAREKET SÜREBİLİR
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) genişlemeci para politikasını sıkılaştırmaya başlaması ve diğer öncü merkez bankalarının da mevcut para politikalarını sorgulamaları, bu aşamada çok hissedilemese de bölgedeki jeopolitik riskler (K.Irak, Suriye), ekonomideki büyüme ile artan cari açık, Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye girişlerinin zayıflaması, bu yılki artışlara rağmen turizmdeki kayıpların telafi edilmekte zorlanılması gibi bazı etkenler döviz kurlarındaki yükselişi besleyebilecek gelişmeler. Buna karşılık içeride yüksek faiz ve Fed’in faiz artırımının devamı konusundaki tereddütler ile Trump’a olan güven kaybına bağlı olarak doların dışarıda değer kaybı dolar/TL kurunu zayıflatan etkenler olarak geçerliliğini koruyor. Bu açıdan özellikle sonbahar gündemine bakınca 3.50’nin altında bir süre daha işlem görse de kalıcı olması zor olasılık olarak görülüyor.
İçeride ve dışarıda zayıflayan dolar altının gram/TL fiyatını da aşağıya çekti. Altında yükselişlerin ciddiyet kazanması için ons fiyatının 1.300 doları geçmesi ve dolar/TL kurunun yükselmesi gerekecek. Yoksa yatay hareket 139-147 TL bandında bir süre daha devam edebilir.
220 MİLYON DOLAR
YOĞUN gündeme bağlı olarak borsada dalgalı seyir gözleniyor. Buna karşılık para piyasaları yani döviz ve faiz cephesi çok daha sakin. Birbirine alternatif iki piyasa arasında işleyiş gereği “ters korelasyon” beklenirdi. Bazı dönemler bu tür kısa süreli uyumsuzluklar olabiliyor. Olasılık olarak, borsadaki düşüşe döviz kurları tepki vermediğine göre bir süre sonra borsa toparlanacak. Veya borsadaki gerginlik, döviz kurlarına da yansıyacak. Bir üçüncü şık, şu an için daha mümkün görülen mevcut görünüm en azından bir süre daha sürdürülecek. Bir diğer dikkat çeken konu, borsadaki düşüşte yabancı takas saklama oranlarında gerileme görülmemesi. Bu durum döviz kurlarının sakin seyrini de dikkate aldığımızda satışların yabancı kaynaklı olması olasılığını azaltıyor. Bu durum borsada çıkış trendinin korunması açısından dikkate değer. Borsanın yönü konusunda hisse takasının yüzde 65’ine sahip yabancı yatırımcıların tavrı önemli. Kesin bilgiyi önümüzdeki perşembe günü merkez bankasının açıklayacağı “yurtdışı yerleşiklerin hisse senedi ve tahvil bonodaki haftalık işlemleri” verecek. Borsada düşüşle birlikte işlem hacmin artması ki sert düşüşün gerçekleştiği salı günü işlem miktarı rekoru ve 7 milyar TL’yi aşkın işlem hacmi, borsacı deyimi ile mal dağıtımının başladığı şeklinde yorumlandı. Özetle piyasa dengeleri konusunda daha hassas bir döneme girildiği anlaşılıyor.
GÜNDEMDE ÖNE ÇIKANLAR
Gündeme baktığımızda Barcelona’daki terör saldırısı, Almanya ile bu defa da gümrük birliği üzerinden devam eden tatsız diyaloglar, siyasi gelişmeler, ABD merkez bankası (Fed) tutanakları, ABD-K.Kore gerilimi, merkez bankası kaynaklı gelişmeler, dış borsalar, makro ekonomik veriler, 21 Ağustos’ta yayımı tamamlanacak olan ilk yarı bilançoları, ABD doları ve bazı gelişen ülke para birimlerinin seyri öne çıkan gündem konuları. ABD-Kore konusu gündemde geriye düştü. Yeni bir gelişme olursa ancak bu yönde duyarlılık tekrar oluşabilir. Dış borsalarda çıkış tekrar zayıflamaya başlarken Barcelona’daki terör saldırısı dış piyasaları biraz gerdi. Son açıklanan Fed tutanaklarının piyasalar üzerindeki etkisi sınırlı kaldı. Tutanaklarda, üyelerin Fed’in faiz artırım ve bilanço küçültme operasyonları için çapa olarak kullanılan enflasyondaki zayıflamanın kalıcı mı, geçici mi olacağı konusunda tereddüt yaşandığı görülüyor.
Bilanço küçültme konusunda mutabakat görülürken faiz artırımı konusunda ikilem var. Bu durum doların bir daha zayıflamasına neden olurken asıl zafiyet başkan Trump’a olan güven kaybı. Dolardaki zayıflama, ABD uzun dönem bono faiz oranlarındaki gevşeme, ABD-K.Kore gerilimi ve Barcelona’daki terör saldırısı gibi gelişmelerle birleşince “güvenli liman” özelliği tekrar hatırlanan altın fiyatlarına yükseliş olarak yansıdı. Ons fiyatı bu yıl ilk defa 1.300 doları test etti. Dolardaki değer kaybına karşılık Euro’daki değerlenmeden duyulan rahatsızlık Avrupa tarafından dillendirilmeye başladı. Euro/dolar paritesi 1.20 seviyelerini aşarsa daha yüksek tonda yakınmalar gelebilir. Ancak gerçekleşmelere göre söyleyecek olursak ihracat verilerinin kur değişimlerine karşı duyarsızlaştığı söylenebilir. Reel ekonomiler ve dış ticaret verileri için döviz kurları tek parametre değil, başka değişkenler de var elbette. Dünyadaki genel ticaretin seyri, teknoloji, ihraç ürün yapısı gibi. Geçen haftaki düşüşe rağmen primli görünümünü koruyan borsada zorlaşan gündem ve yeni beklenti ihtiyacının sürüyor olması daha temkinli bir görünümü beraberinde getiriyor.
DOLAR/TL KURUNDA 3.50 ÖNEMİNİ KORUYOR