DÖVİZ kurlarında yükseliş, borsada ise düşüş eğilimim devam ettiği bir haftayı daha geride bıraktık. Döviz kurlarındaki yükseliş ile ilgili Merkez Bankası’nın gereken önlemler alınacak duyurusunun ardından ile kısa bir duraksama oldu. Herhangi bir hamle gelmeyince de mevcut eğilimiler devam etti. Ancak bu yöndeki beklentiler azalsa da 7 Haziran toplantısı öncesi Merkez Bankası’nın bir hamle yapacağı düşüncesinde olanlar hala yok değil. Zaman uzadıkça piyasanın faiz artış beklentisi azalsa da oran ile ilgili beklenti artıyor. Faiz artışı olursa diye başlayan görüşler yüzde 3 seviyesine kadar yükselmiş durumda. Piyasada bir görüş, kısa dönemde faizi yükseltip, döviz kurunu baskı altına alarak enflasyonu aşağı çekip, enflasyon düşünce de faizi indirmek yönünde. Bir diğer görüş ise düşük faiz ile enflasyonu aşağı çekmek tarafında. Diğer yandan faiz mi, enflasyon mu sonuç tartışması devam ediyor. Bildik yumurta tavuk tartışması gibi. Bir an önce karar verilse iyi olacak. Çünkü kararlar geciktikçe kurlar da piyasa faizi de yükseliyor. Doğal olarak bunların enflasyona yansımaları olacak.
YABANCI AĞIRLIĞIGeçmiş tecrübelere dayanarak söylenirse faizin döviz kurlarındaki etkisi kısa süreli. Kalıcı etkiler için daha geniş ölçekte cari açık ve enflasyonun düşürülmesi gibi yapısal önlemler gerekiyor. Piyasalarda dövizin referans ve güvenli liman işlevi sürüyor. Cari açık, enflasyon, bütçe açığı, petrol fiyatlarındaki yükseliş, dış dünyada artan faiz oranları, Ortadoğu kaynaklı jeopolitik gelişmeler gibi sorunların üzerine ayrıca seçim belirsizliği eklendi. Yabancı yatırımcılar bizim gibi gelişen ülkelere yatırım yaparken ilk baktıkları kriterlerin başında döviz dengesi ve siyasi görünüm gibi bazı konu başlıkları gelir. Malum döviz dengesi kırılgan. Her ne kadar seçim sonuçlarına ilişkin pozisyon almak isteyen bazı yabancı yatırımcılar ihtimal dahilinde olsa da ciddi yatırım kararları için 24 Haziran seçim sonuçlarını görmek isteyebilirler. Gerek borsa, gerekse para piyasalarında yön konusunda yabancı yatırımcıların ağırlığı bilinen bir durum.
TEMKİNLİ GÖRÜNÜMDiğer yandan yüksek kur, yüksek faiz ve düşen borsa seçim sonrası net bir tablo ortaya çıkarsa sıcak para girişi ve yabancı yatırımcı için iyi bir ortam sunuyor aslında. Bir diğer konu kredi derecelendirme kuruluşları Moody’s ve Fitch’den gelen uyarı niteliğindeki açıklamalardı. Piyasalar üzerinde çok etkili olmadılar ama puslu havada can sıktılar. Diğer gündem konularına baktığımızda, ABD’de görülen Hakan Atilla davasında verilen 32 aylık cezanın piyasalar üzerindeki etkisinin sınırlı kaldı. Piyasalar şimdi de Halkbank ile ilgili gelişme olabilir mi diye beklemeye başladı. Önümüzdeki hafta 21 mayısta milletvekili listeleri ve Mehmet Şimşek’in durumu netleşmiş olacak. Mart-Nisan aylarında gözde sektörlerden konutta fiyat artışı ve satışlardaki yavaşlama dikkat çekici. Vergi ve faiz indirimlerinin etkisinin önümüzdeki aylarda görebileceğiz. Dışarıda ise ABD uzun dönem tahvil faiz oranlarının yükseliş ve dolardaki değerlenme sürüyor. Gelişen ülkeler ve Türk ekonomisi için de olumsuzluk içeren bu durum dış piyasalarda altının ons fiyatın düşüş olarak yansımış durumda. Diğer yandan arzdaki kesinti, Ortadoğu kaynaklı jeopolitik gelişmeler gibi gelişmelerden beslenen petrolde değerlenen dolara rağmen fiyat artışı sürüyor. Zor gündemin baskısı altındaki piyasalarda temkinli görünüm korunuyor.
DÜŞÜŞ TRENDİ SÜRÜYOR
PİYASALARDA toparlanma çabası görülse de henüz ciddi bir iyileşmeden söz etmek zor. Hareketlenmeler daha çok tepki ve düzeltme boyutunda, trendler korunuyor. Piyasalardaki gerilimin yumuşamasında ekonomi yönetiminin toplantıların önemli etkisi vardı. Toplantılar bir bakıma “sözlü yönlendirme” işlevi gördü. Ancak toplantı sonrası yapılan genel bir açıklamanın dışında piyasalar somut hamleler bekledi. Döviz kurlarındaki yükselişin hızını kesmek adına faiz artırımı bekleyenler çoğunlukta idi. Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz enflasyonun sebebidir, faizi aşağı çekmemiz lazım” açıklaması bu yöndeki beklentileri azalttı.
Yine de Merkez Bankası’nın tavrını bir görmek gerekecek. Faiz artışı döviz kurlarına set vurmak için akla ilk gelen önlemlerden. Yani faiz mi kur mu ikilemi tekrar gündemde. Her ikisi de maliyet ve finansman gideri. Özel sektörünün döviz borçları ve reel sektörün 223 milyar doları bulan döviz açığı malum. Yılbaşından bu yana 3.79-4.30 TL kur farkı üzerinden yapılacak kaba bir hesapla 223 milyar doların ek maliyeti 113 milyar TL olarak hesaplanıyor.
KAMUDA FAİZ İNDİRİMİ
Diğer yandan ekonomi yönetiminin ekonomiyi canlı tutmak için faizi düşürme düşüncesini çok açık eden gelişme kamu bankalarının konut kredilerindeki faiz indirimi oldu. İnşaat ana sektörlerden. Konuttaki stokları eritmek dışında bir çok sektöre de hitap ettiği için inşaat sektöründeki durgunluğu aşarak ekonomideki büyüme temposunu korumak amacı taşıyor. Ekonomide büyüme korunuyor ama enflasyon, döviz kurları, cari açık sorun olmaya devam ediyor. Geçen hafta dış piyasaların desteği de önemliydi. ABD enflasyon ve istihdam verileri beklentilerin altında gelince dolardaki değerlenme ve tahvil faizindeki yükseliş ivme kaybetti. Bu durum içeriye ilaç gibi geldi. ABD Başkanı Trump’ın İran ile ilgili nükleer anlaşmadan çekilmesi petrol ve altın fiyatları dışında piyasalarda pek etkili olmadı. Trump’ın çıkışları kanıksadı artık. Fakat Trump’ın açıklamaları sonrası İran ve İsrail’in Suriye üzerinden füzeleşmesi Ortadoğu’yu yine ısıtmaya yetti. Zayıf ABD enflasyon verisi altın fiyatlarını biraz daha destekledi. Önümüzdeki hafta pazartesi ödemeler dengesi tablosu, çarşamba ABD’de Halkbank eski genel müdür yardımcısı Hakan Atilla’nın cezası dışında 21 Mayıs’ta milletvekilleri listeleri açıklanacak. Şubattaki çıkışlar sonrası ödemeler dengesi tablosunda doğrudan sermaye giriş çıkışları ilk bakılacak kalemlerden biri olacak. Piyasa bir süredir spekülasyonlara konu olan Mehmet Şimşek’in durumunu da merak ediyor. Her ne kadar seçim öncesi piyasaları canlı tutuma isteği ve seçim sonuçlarına ilişkin fiyatlamalar olabileceği hafiften dillendirilse de piyasalarda yeni bir hikaye oluşması ve mevcut eğilimlerin değişmesi için en azından seçim sonuçlarının bir netlik kazanması gerekecek. Bu açıdan dalgalı seyrin devamı beklenebilir.
DOLAR/TL KURU DESTEKLERİNDE TUTUNDU
YOĞUN gündem ile birlikte piyasalarda can sıkıcı iç ve dış kaynaklı gelişmeler ardı ardına gelmeye devam ediyor. Son olarak sürpriz bir açıklama ile S&P Türkiye’nin kredi notunu düşürürken nisan enflasyonu beklentilerin üzerinde geldi. Döviz kurları ve petrol fiyatındaki yükselişleri dikkate alırsak beklentileri aşan enflasyonda sürpriz sayılmaz. Tek hane enflasyon hedefi şimdilik zor.
MANİDAR BULUNDUS&P’nin Türkiye’nin kredi notu açıklama tarihi kurum takvimine göre 17 Ağustos’tu. Bu açıdan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, yaklaşan seçimler nedeniyle manidar buldu. Türkiye uzun bir süredir yatırım yapılabilir seviyenin altında nota sahip. Bu nedenle S&P’nin son açıklaması çok önem atfedilmese de zor piyasa koşullarında gelmesi nedeniyle piyasa üzerinde etkisi hissediliyor. Yüksek cari açık ve enflasyon, not indirimi, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırım süreci, seçim sonuçlarına ilişkin belirsizlik gibi iç ve dış bir çok gelişmeye piyasa tepkisi doğal olarak olumsuz oldu. Borsada tepki çıkışları satış, döviz kurlarında ise düşüşler alım fırsatı olarak görüldü. Gerçekleşmeler bir yana bu aşamada piyasalar son gelişmelerin ne kadarını fiyatladı sorusu önem kazanıyor. Olumsuz fiyatlamanın belli ölçüde yapıldığı kabul edilebilir. Ancak tamamlandığını söylemek zor. Borsada dip, döviz kurlarında zirve demek için erken. Seçim sonuçlarına ilişkin belirsizlik ve 16 Mayıs’ta ABD’de karara bağlanacak Hakan Atilla’nın davası gibi gündemler var. Makro ekonomik verilerde kısa sürede iyileşme beklemek fazlaca iyimserlik olacak. Ayrıca piyasaları taşıyacak yeni beklenti ve hikaye henüz oluşturulmuş değil.
YATIRIM ARACIDış piyasalarda içeriye destek olacak görünüm pek yok. Diğer yandan yabancı bakışı göstermesi açısından önemli görülen Türkiye’nin 5 yıllık CDS oranı (risk primi) son bir yılın zirvesini geçmiş durumda. Cuma günü 238’i gördü. Ancak yabancı yatırımcının Türkiye pozisyonunda çok belirgin bir değişim yok. Yüksek faiz nedeniyle tahvil bono tercih sebebi olmaya devam ediyor. Merkez Bankası verilerine göre nisan ayında hisse senedinde 389 milyon dolarlık satış, tahvil bonoda 441 milyon dolarlık alımdalar. Değişim yatırım aracı bazında daha çok. Euro Bölgesi’nde parasal genişlemenin devamına karşılık Fed’in faiz artırımının sürecek olmasına bağlı olarak dolarda değerlenme, Euro’da ise zayıflama sürüyor. Bu durum altın fiyatlarına düşüş olarak yansıdı. Dolar/TL kurundaki artış nedeniyle içeride gram/TL fiyatında ise yükseliş söz konusu. Ancak son günlerde ABD uzun vadeli tahvil faiz oranlarındaki gevşeme altının dışarıdaki fiyatında düşüşün hızını kesmiş durumda. Diğer yandan cuma günü beklentilerin altında gelen ABD tarım dışı istihdam verilerinin piyasalara olumlu etkisi sınırlı kalabilir. Borsadaki değer kayıplarıyla birlikte piyasa değerlemesi konusunda önemli görülen fiyat kazanç oranları oldukça geriledi. Borsada 8, öncü bankalarda 4-5 gibi fiyat kazanç oranları söz konusu. Eski bir borsacı sözü “hisse fiyatı yükselecek diye alınır” der. Ucuz olması tek ölçü değil elbette. Temkinli görünümün korunduğu piyasalarda borsada tepki, yüksek faiz ve döviz kurlarında düzeltme için zemin oluştuğu söylenebilir.
BORSADA DESTEK ARTIŞI DEVAM EDİYORBorsa düşüş trendi devam ediyor. İlk destekler 101.500 ve 100.000-99.000 seviyelerinde. Bu seviyelerin üzerinde sert düşüşten kaynaklanan tepki alımları görülebilir. 99.000 seviyesinin altında ise düşüşün devamıyla birlikte sonraki destek noktaları 95.000-93.500 seviyelerinde. Olası tepki alımlarının ilk dirençleri ise 105.000-106.000 seviyelerinde. Sonraki dirençler 109.000-110.000 olarak görülüyor. Destek seviyelerinde tepki alımları görülse de direnç seviyelerini geçmekte zorlanılabilir.
DOLAR/TL KURUNDA YENİ ZİRVE DENEMELERİDolar/TL kurunda çıkış hareketi yeni zirve denemeleriyle devam ediyor. İlk destek 4.19 olarak görülürken bu seviyenin üzerinde çıkış hareketi gücünü koruyacak. Sonraki destekler 4.12-4.08 seviyelerinde. İlk dirençler ise 4.30 ve 4.35-4.40 seviyelerinde. Kısa dönem 4.30-4.40 bandı önem kazanmış durumda. Bu seviyelerde kâr satışları görülebilir. Sonraki dirençler 4.50-4.60 seviyelerinde. Yükseliş denemeleri satışla karşılaşabilir.
BAHAR gelmesine rağmen piyasalarda henüz hissedilemedi. Dışarıda ABD tahvil faiz oranları ve petrol fiyatındaki yükseliş, dış borsalardaki zayıflama, içeride erken seçim, yükselen döviz kurları sanki kendi aralarında sözleşmiş gibi bir biri ardına gelen haberler. ABD 10 yıllık bono faizinin kritik nokta olarak görülen yüzde 3 seviyesinin üzerini test etmesine bağlı olarak ABD doları değer kazanırken altın fiyatı düştü. Hafta sonuna doğru 3 seviyesinin altına gerileme ise biraz rahatlama sağladı. ABD dolarının değer kazanması, faiz artışı ve petrol fiyatında yükselişler Türkiye için can sıkıcı gelişmeler. Türkiye petrol ithalatçısı bir ülke. Petrol fiyatındaki yükselişin enerji faturasına, cari açık ve enflasyona olumsuz etkileri malum. Faiz artışı desek, Türkiye için ekonomisini çevirmede dış finansmanın önemi büyük. Daha yüksek faiz ile borçlanma, ek kaynak maliyeti demek. Ayrıca ABD dolarında değer kazanımı sürerse sıcak para akışı açısından carry trade uygulamalarına olumsuz yansıyacak bir durum.
ETKİYİ GÖRMEK MÜMKÜN
Bazı ekonomik kırılganlıkların üzerine içeride seçim havası ve borç yapılandırmaları gibi gelişmeler var. Yatırımcı önünü görmek ister. Bu açıdan Türk ekonomisine ilişkin yeni tavır oluşturma konusunda seçim sonuçlarını görmek istemelerini olağan karşılamak gerekir. İç ve dış piyasalarda tablo şimdilik pek iç açıcı görülmese de döviz kurlarındaki yükseliş, borsadaki düşüşleri dikkate alırsak bu gelişmelerin belli ölçüde fiyatlandığını söylemek mümkün.
Geçen hafta Türkiye Merkez Bankası’nın 75 baz puanlık faiz artırımının dış piyasalardaki olumsuz hava ve ABD uzun vadeli faiz oranlarının yükseldiği günlere denk gelmesi nedeniyle etkisi zayıf kaldı. Ancak Merkez Bankası’nın faiz konusunda gerektiğinde önümüzdeki dönemde de hamle yapabileceğini göstermesi ve elinin rahatlaması önemli. Merkez Bankası toplantı sonrası yaptığı açıklamada gerekirse ek sıkılaştırma yapabileceği vurgusunu yeniledi. Bazı yabancı yatırım bankası raporlarında haziran için yeni faiz artışı öngörüleri var. Faiz artırımı ve yeni artırım beklentisinin döviz kurları üzerinde baskısı hissedilebilir. Son günlerde ABD dolarının dışarıda değer kazanmasına rağmen içeride dolar/TL kurundaki zayıflamada bu etkiyi görmek mümkün.
İLK BİLANÇOLAR İYİ SAYILIR
Diğer yandan erken seçim kararının ardından önümüzdeki hafta cumhurbaşkanı adaylarının netleşmesi bekleniyor. Erken seçim ve siyasi gelişmelerin şimdilik piyasa üzerindeki etkisi zayıfladı. Seçim tarihi yaklaştıkça bu yöndeki duyarlılık tekrar artacaktır. Yine önümüzdeki hafta kur etkisiyle yüzde 1’in üzerinde beklenen nisan enflasyonu ve ABD tarım dışı istihdam verileri var. Bugünlerde 2018 ilk çeyrek bilançoları yayınlanmaya başladı. Henüz az sayıda bilanço yayınlanmasına rağmen başta bankalar ve bazı lokomotif sanayi şirketleri olmak üzere ilk bilançolar genelde iyi sayılır.
Enflasyon ile faiz arasındaki korelasyon son dönemde zayıfladı. Enflasyon düşerken hem gösterge faiz hem de Merkez Bankası faizi artışı gerekçeleri ne olabilir? Enflasyon artacak beklentisi? Döviz kurlarındaki yükselişi zayıflatma? Reel faiz artışıyla sıcak para girişlerine ivme kazandırmak? Hangisi veye hepsi.
GÜNDEMİN çok hızlı değiştiği günlerden geçiyoruz. Geçen haftaya kadar Suriye eksenli ABD-Rusya gerilimini, ABD-Çin ticaret savaşlarını konuşurken gündem birden iç siyasete döndü. MHP lideri Bahçeli 26 Ağustos için erken seçim teklifi yaptı. Bu gelişmeyi seçim belirsizliği olarak yorumlayıp piyasalar olumsuz yönde değerlendirip sattı. Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından seçim tarihinin 24 Haziran olarak açıklanması bu defa olumlu fiyatlandı. Aynı konu üzerinde bir gün ara ile iki farklı algı ve fiyatlama. Erkenin de erkeni bir tarihte seçim yapılacak olmasını piyasalar belirsizliğin çok kısa sürede kalkacak olmasına bağladı ve borsada sert yükseliş, döviz kurlarında düşüş görüldü. Ancak MHP lideri Bahçeli’nin salı günü grup toplantısı öncesi piyasalarda olumsuz yönde herhangi bir seçim fiyatlaması yoktu ki. Gündem dahi değildi. Diğer yandan seçim sonuçlarına ilişkin bu aşamada henüz herhangi bir tahmin de yok. Bu açıdan seçime yönelik belirsizliğin ortadan kalkmasından çok seçime kadar piyasalar canlı olabilir olasılığının fiyatlanması daha uygun tanım olsa gerek. Bunun da tek başına piyasaları taşıyacak güçlü bir beklenti oluşturması zor.
Makro ekonomik veriler, yabancı girişlerinin tekrar artması ve dış piyasaların desteği gibi bazı argümanların katkısı gerekecek. Bununla birlikte borsada çıkış trendinin tekrar yakalanması veya döviz kurlarında önemli destek noktalarında aşağıya doğru bir kırılma olursa durum tekrar değerlendirilebilir. Piyasaların yönü konusunda en önemli referanslardan biri olan döviz kurlarında yaşanan geri çekilme siyasi gelişmeler dışında 25 Nisan’daki merkez bankası toplantısında olası bir faiz artırımına bağlandı. Seçime giderken TL’nin değer kaybının önüne geçmek için merkez bankasının faiz artışına ekonomi yönetimin sıcak bakabileceği değerlendirmeleri yapıldı. Piyasa beklentisi daha çok 50 veya 75 puan artırım yönünde. Artırım olursa uzun bir aradan sonra merkez bankası TL’nin değer kaybına karşı bir hamle yapmış olacak.
DIŞARIDA DURUM SAKİNDışarıda ise hava geçtiğimiz günlere göre çok daha sakin. ABD-Rusya, ABD-Çin arasındaki gerilim en azından şimdilik azalmış durumda. Bu durum dış borsalara da olumlu etki etti. ABD’nin Çin ve Rusya ile son günlerde yaşadığı gerilime rağmen altın sükunetini pek bozmadı. Hatta ABD tahvil faiz oranlarındaki artışın etkisiyle hafif de bir gerileme söz konusu. Halbuki jeopolitik riskler arttı mı ilk tepki altından beklenirdi. İç piyasalarda altının gram/TL fiyatındaki fiyat düşüşü ise dışarıda ons/dolar fiyatından daha fazla. Bu noktada dolar/TL kurundaki geri çekilme etkili oldu. Fakat petrol fiyatlarında devam eden yükselişte petrol ihraç eden ülkelerin üretim kesintisinin uzatabileceği beklentisi dışında jeopolitik gelişmelerin de payının olduğunu söylemek mümkün. ABD’nin Rusya ve Çin ile yaşadığı 13 Nisan haftasında yabancı yatırımcıların Türkiye’de hisse senedi ve tahvil bonoda 206 milyon dolar alımda olmaları büyük para haklıdır sözünü hatırlattı. İç piyasalar paniklerken onlar soğukkanlı davranmışlar. Demek ki dışarıda olanları içerideki yatırımcı daha fazla dert etmiş. Piyasalarda geçtiğimiz günlerdeki karamsarlık azalmakla birlikte henüz olumlu havanın güç kazandığını söylemek için erken.
BORSADA DALGALI SEYİR SÜREBİLİRBORSADA dalgalı seyir devam ediyor Sert düşüş sonrası görülen tepki alımlarında ilk dirençler 112.500 ve 113.500-114.000 seviyelerinde. Tepki çıkışının devamı ve çıkış trendinin tekrar yakalanması için 114.000 seviyesinin geçilmesi gerekecek. İlk destek ise 110.000 seviyesinde. Tepki çıkışı bu seviyenin üzerinde gücünü koruyabilir. Aksi takdirde geri çekilme ile birlikte sonraki destekler 107.300-106.600 seviyelerinde. Yükseliş denemeleri satışlar karşılaşabilir.
KRİTİK SEVİYE YİNE 4.00
PİYASALAR Suriye kaynaklı gelişmelerle dalgalanıyor. Beklenen oldu, ABD ve müttefikleri Suriye’yi vurdu. Saldırının ilk işaretlerini ABD Başkanı Donald Trump geçen hafta içinde vermiş ve piyasaları çok fazla germişti. Cumartesi sabah gerçekleşen saldırı sonrası şimdi saldırının devam edip etmeyeceği ve Rusya’nın tavrı izlenecek. Saldırılar devam etmez ve Rusya kınama ile geçiştirirse piyasalara etkisi sınırlı kalır. Ancak saldırılar sürer ve Rusya askeri cevap verirse etkileri derin olur, sonuçlarını tahmin etmek zorlaşır.
ETKİLERİ HİSSEDİLDİDiğer bir gelişme ABD’nin bazı Rus şirketlerine yaptırım getirmesi oldu. Rusya borsası sert düşerken Rus Rublesi ciddi bir değer kaybı yaşadı. Ardından İran’da benzer etkiler görüldü. İran döviz kurlarını sabitledi. Bütün bunlar olurken komşuda pişti bize de düştü haliyle. Gelişen ülke piyasalarında da etkileri hissedildi. Türkiye’nin Suriye’de Rusya ve İran ile ittifakta olması ve gelişen ülkeler içinde yer alması Rusya ile ilgili yaptırımları hissetmesine neden oldu.
SICAK SAVAŞ ENDİŞESİDiğer taraftan ABD-Çin ticaret savaşında Çin tarafından yapılan açıklamalarla ortam şimdilik yumuşamış görülüyor. Ancak söz konusu Trump olunca yine de bu konunun tamamen gündemden kalktığını söylemek çok zor. Piyasalar ticaret savaşlarını konuşurken şimdi sıcak savaş endişesi taşımaya başladı ve jeopolitik risklerin etkisine girdi. İçeride ise dış borsalardan olumsuz ayrışan Borsa İstanbul’da Ocak 2017’den bu yana devam eden yükseliş trendi yerini düşüşe bıraktı. Bir nevi makas değişimi. Teknik analizde trend güç demek. Hemen herkesi ilgilendiren döviz kurlarındaki yükseliş daha yakından izleniyor. Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya, tedbir olarak ilave sıkılaştırma yapılabileceğini söylerken 25 Nisan merkez bankası toplantısında bir kısmı yabancı yatırım bankaları olmak üzere faiz artışı bekleyenler arttı. Ancak faiz indirim telkinleri yapılırken merkez bankasının faiz artırması kolay değil. Döviz kurları ve enflasyon yüksek seyrini korurken faiz indirimi de zor. Bu ağırlıklı olarak yüksek faize rağbet eden sıcak para akışını da etkileyebilir. Olası bir faiz artışı ise ekonomideki büyüme hızını zayıflatıp finansman giderlerini artıracak bir hamle olacak. Bu açıdan faiz kararı zor bir ikilem. Son günlerde ülkenin bazı önemli sermaye grupları bankalarla borç yapılandırmasına gidiyor. Özel sektörün yüksek borçluluğu uzun bir süredir uyarı alan bir durumdu. Demek ki uyarılar boşuna değilmiş. Dövize müdahalede bir diğer yol, merkez bankasının döviz satışı. Tecrübelerle sabit, bu yöntem sonuç vermiyor ya da etkisi sınırlı kalıyor. Merkez bankasının eli bu yönden çok rahat değil. 6 Nisan itibariyle merkez bankası döviz rezervi son zamanların en düşük seviyesi olan 83 milyar dolara geriledi. Net döviz pozisyonu (net rezerv) ise 30 milyar doların biraz üzerinde. Diğer yandan uzun süredir görülmeyen ve dikkat çeken bir gelişme Şubat ayında doğrudan sermaye çıkışları ilk defa girişlerden fazla gerçekleşti. Devam edip etmeyeceği önümüzdeki aylarda izlenmesi gereken bir durum. Geniş perspektifte faiz ve kur artışında kalıcı çözümler, bütçe ve cari açık, enflasyon gibi kırılganlıkların giderilmesi ile yerli ve yabancı yatırımcıya güven verilmesinden geçiyor. Jeopolitik riskler ve dış kaynaklı gelişmelerin baskısı altındaki piyasalarda temkinli görünüm korunuyor.
DOLAR/TL KURUNDA ÇIKIŞ HIZ KESTİDOLAR/TL kurunda sert yükseliş sonrası kâr satışları görüldü. İlk destekler 4.07 ve 4.00-3.98 seviyelerinde. İlk dirençler ise 4.15-4.20 seviyelerinde. Bu seviyelere hareketlenmelerde tekrar satışlar görülebilir. Sonraki dirençler 4.30-4.40 seviyelerinde bulunuyor. Satış denemelerine rağmen çıkış hareketi gücünü koruyor.
YOĞUN gündeme bağlı olarak yön bulmaya çalışan borsaya karşılık gösterge faiz oranı ve döviz kurlarında yükseliş sürüyor. Para ve sermaye piyasaları arasındaki uyumsuzluklar son dönemde sıkça tekrarlanır oldu. Faiz ve dövizdeki yükseliş ile dış borsalardaki düşüşlere karşı Borsaistanbul biraz daha dirençli. Bu noktada borsa üzerinde etkili bazı lokomotif hisselerin katkısını göz ardı etmemek lazım. Dış piyasaların gündemi ise daha çok ABD başkanı Trump’ın icraat ve söylemleri. Adeta düelloya dönen ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşında son hamle yine Trump’dan geldi. Çin’in 50 milyar dolarlık bir düzenleme ile ABD’ye cevap vermesine Trump bu defa 100 milyar dolarlık yeni bir hamle ile karşılık verdi. ABD ve Çin yetkililerinin diyalog ve müzakere kapısının açık olduğu söylemleri gerçeklik kazanırsa yumuşamaya neden olabilir. Frene basma veya savaş baltalarının gömülmesi durumu piyasalara olumlu yansıyacaktır.
Hatırlanırsa son birkaç haftadır yazılarımızda, ABD’nin Çin’e karşı çelik ve alüminyum için getirdiği ek gümrük vergisinin diğer ürünlere sıçrama olasılığından bahsetmiştik. Sonraki aşama olarak da Çin tahvil silahını çeker mi olasılığını dillendirmiştik. Henüz uygulama olmazsa da ilk aşama gerçekleşti ve diğer ürünleri içine aldı. İkinci aşama yani Çin’in elinde ABD tahvillerini azaltma gibi bir yola girmesi yönünde şimdilik herhangi bir işaret yok. Ancak karşılıklı düello devam ederse bu olasılık daha ciddi olarak gündeme gelebilir. Bu arada Çin sakın en etkili silahını en sona saklıyor olmasın. Şüyuu, vukuundan beter, sözünden hareketle söylemi dahi piyasaları gerecektir. O zaman çarşı iyice bir karışır.
DALGALI SEYİR
İç gündemde neler var diye baktığımızda ise beklentilerin biraz üzerinde gelen mart enflasyonu, Ekonominden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in istifası yönündeki spekülasyonların yalanlanması, 11 Nisan’da ABD’deki Halkbank eski genel müdür yardımcısı Hakan Atilla’nın cezasının netleşmesi, pazartesi açıklanması beklenen 128 milyar TL’lik yatırım teşvik paketi ve yine hazırlığı devam eden 40 milyar TL olacağı söylenen faiz indirim paketi ilk sıralardaki yerini koruyor. Hemen herkesin en fazla yakındığı konuların başında gelen yüksek faiz nedeniyle faiz indirim paketi veya ‘tek hazine hesabı’ para ve sermaye piyasaları tarafından merakla bekleniyor. Kamunun ödeme ve tahsilat işlemelerinde daha etkin ve verimli bir uygulama ile borçlanma ihtiyacının azaltılması faiz üzerindeki baskıyı azaltacaktır. Bunun döviz kurları ve borsa üzerindeki etkileriyle birlikte daha doğru analizler için paketin içeriğini görmek gerekecek. Türkiye’nin 2018 bütçe açığı 65 milyar TL öngörülüyor. 2017’de 47 milyar TL’ydi. İç borçlar 2016’dan 2017’ye 468 milyar TL’den 538 milyar TL’ye kamunun dış borcu 123 milyar dolardan 136 milyar dolara yükseldi. Yani kamunun kaynak ihtiyacı malum. Faiz düşüşünde daha kalıcı çözümler için bütçe açığı ve enflasyonun aşağıya çekilmesi konusu ayrıca önemli. Temkinli görünümün korunduğu piyasalarda dalgalı bir seyir bizi bekliyor.
DOLAR/TL KURU YENİ ZİRVELER DENİYOR
DOLAR/TL kurunda bir süredir teknik ve psikolojik direnç olan 4.00 seviyesi geçildi. Ara dirençlere rağmen sonraki önemli dirençler 4.15 ve 4.25-4.30 seviyelerinde. 4.00 seviyesini artık destek olarak görmek gerekecek. Bu seviyenin altında ise sonraki destekler 3.93-3.90 seviyelerinde. 4.00 seviyesinin üzerinde çıkış hareketi gücünü koruyabilir.
GEREK iç gerekse dış piyasalarda oldukça dalgalı bir seyir izleniyor. Borsa düşüş sonrası tekrar toparlanmaya çalışırken faiz ve dövizde yükselişin ardından gevşeme görüldü. İç ekonomik gündemde beklentilere uygun gerçekleşen 2017 ekonomi büyümesi vardı. Dış gündemde ise dozajı düşen ABD-Çin ticaret savaşı tartışmaları, ABD’de Facebook’un sahibi Zuckerberg’in ifadeye çağrılmasına şimdi de ABD başkanı Trump’ın çok düşük vergi verdiği söylemleriyle perakende devi Amazon’a sataşması eklendi. 2017 yılı büyümesinin yüzde 7.4 ile beklenen düzeyde olması piyasalar üzerindeki etkisini sınırladı. Büyüme konusunda Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in kredi garanti fonunun büyümeye katkısını vurgulayan açıklamaları kayda değer. Dış dünyada ticaretin canlanması ve ihracat artışını da dikkate almak gerekecek. Büyümenin bu yıl da sürdürebilirliği tartışmaları yanında enflasyonu, cari açık ve bütçe açıklarını yukarı çekmesi “her nimetin bir külfeti olur” sözünü hatırlattı. Bu çerçevede büyümenin sürdürülebilirliği açısından piyasa 128 milyar TL’lik teşvik paketini bekliyor.
GÖZLER KURLARDA
Sadece piyasaları değil hemen her kesimi ilgilendirdiği için gözler yeni rekorlar deneyen döviz kurlarında. Döviz kurlarının yükselmesi enflasyon, finansman giderleri, döviz cinsi borçların TL karşılığının yükselmesi, satın alma gücünün zayıflaması gibi bir çok olumsuz etkiyi barındırıyor. Örneğin 2017 milli geliri geçen yıla göre TL bazında 2.6 trilyon TL’den 3.1 trilyon TL’ye çıkarken 7.4’lik büyümeye rağmen döviz kurlarındaki yükselişe bağlı olarak 862 milyar dolardan 851 milyar dolara geriledi. Sanılanın aksine döviz kurlarındaki artışın ihracata olumlu yansıyacağı varsayımının gerçekleşmelere bakıldığında doğru olmadığı görülecektir. TL’nin geçen hafta sonuna doğru hafif değer kazanmasında dış piyasalardaki gerilimin azalması, diğer gelişen ülke para birimlerinin dolara karşı değer kazanımı, kâr satışları, Türkiye’nin CDS oranlarında (risk primi) gerileme, dolar/TL kurunun psikolojik seviye olan 4 TL’ye ulaşmasıyla Merkez Bankası’ndan hamle gelebilir beklentisi, hisse senetleri ve tahvilde yabancı yatırımcıların satışlarının yerini alıma bırakması etkisi var. Ancak yükseliş trendleri korunuyor.
Dövizdeki gevşeme mart sonu ilk çeyrek bilanço bağlama dönemi olması nedeniyle dövizde açık pozisyon taşıyan banka ve şirketler için de bir ölçüde fena olmadı. Dolar/TL kurundaki gerileme ve ABD dolarının dış piyasalarda değer kazanımı altın fiyatlarına (ons/dolar ve gram/TL) düşüş olarak yansıdı haliyle. Bir çoğu ABD başkanı Trump’a bağlı olmak üzere her gün sanki yeni bir gündem oluşuyor. Önümüzdeki hafta yine döviz kurları ve dış piyasaların seyriyle ek gündem olarak yüzde 0.60 civarı beklenen mart enflasyonu ve ABD tarım dışı istihdam izlenecek. Dış piyasalardaki yumuşamaya rağmen bu aşamada henüz ciddi bir toplanmadan söz etmek zor. Ancak borsalardaki son tepki alımlarını dikkate aldığımızda olumsuz gelişmelerin belli ölçüde fiyatlandığı kabul edilebilir. Piyasalarda olumlu havayı tekrar yakalama çabasına karşılık temkinli görünümün dağıldığını söylemek için henüz erken.
BORSADA TEPKİ YÜKSELİŞİ
BORSADA yükselişin güç kazanması için 118.000 seviyenin aşılması önemli olacak. 119.300 ve 121.500 sonraki direnç noktaları. İlk destek son tepki alımlarının geldiği 113.400 seviyesinde görülürken sonraki destek noktaları 112.500-111.000 seviyelerinde. Destek seviyelerinde tepki alımları görülse de direnç seviyelerinde satışla karşılaşma olasılığı yüksek.