Zeynel Balcı

Düşük faiz olumlu etkiledi

10 Kasım 2019
Düşük faiz ortamının para ve sermaye piyasalarına olumlu yansımaları devam ediyor. Otomotiv satışlarındaki artış da reel sektöre bu olumlu etkinin bir göstergesi. Bu haftanın en önemli gündemlerinden biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti olacak. Piyasalar Erdoğan-Trump görüşmesine kilitlendi, gözler 13 Kasım’da.

PİYASALARDA olumlu hava sürüyor. İç piyasalar dışarıya uyum sağlamaya başladı. Dışarıdan gelen iyimser rüzgâra, Fitch’den gelen görünüm değişimi, Türkiye’nin CDS (risk primi) oranlarındaki gerileme (310 seviyelerine çekildi), ekonomideki toparlanma sinyalleri, gelişen ülke piyasalarına artan ilgi, Suriye konusundaki gerilimin azalması ve 13 Kasım’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye yapacağı ziyaretin netlik kazanması eklendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti ve sonuçları önümüzdeki haftanın en önemli gündemlerinden biri olacak. Suriye konusunda ABD ile yapılan anlaşma şartlarının yerine gelmediğine dair Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Milli ve Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın birbirini teyit eden açıklamaları mevcut. Ayrıca ABD Temsilciler Meclis’inden Türkiye aleyhine geçen kararlar var. Bu açıdan bakılınca ABD ziyareti daha da önem kazanıyor.

ETKİLER GÖRÜLMEYE BAŞLANDI

Düşük faiz ortamının para ve sermaye piyasalarına olumlu etkileri sürüyor. Reel sektörde ise ciddi bir toparlanmadan söz etmek için erken. Ancak bu faiz durumun reel ekonomiye etkileri de görülmeye başlandı. Ekim ayında yüzde 138 artan otomobil satışları bu yöndeki gelişmelerden biri. Ekonomik aktivitenin arttığı yönünde benzer durum konut ve beyaz eşya gibi öncü sektörler için de geçerli. Gerek Borsa İstanbul gerekse dış borsalar yükselişte. Ancak son dönemdeki olumlu gelişmeler belli ölçüde fiyatlara yansıtıldı. Bundan sonraki aşamalar gelişmelerin seyrine göre daha kontrollü olabilir. Uzadıkça uzayan ABD-Çin ticari görüşmelerinde kısmen de olsa imza aşamasına gelinmesi önemli. Fakat tarih konusunda bir ertelemeden söz edilmesi ve ABD tarafında bazı itirazların olduğu yönündeki haberler bu aşamada pek rahatsızlık getirmedi.

BEKLE GÖR ORTAMI

Türkiye’de düşen faiz oranları dış dünyadaki faiz oranlarına göre hala çok yüksek. Bu da yüksek bütçe açığı ve borçlanma ihtiyacındaki Türkiye için daha rahat borçlanma açısından bir avantajı beraberinde getiriyor. Geçen hafta Hazine’nin dış piyasalarda gerçekleştirdiği 5 Yıl Vadeli 2.5 milyar dolarlık tahvil ihracına üç katından fazla talep geldi. Yüksek getiri cazibesi nedeniyle Türk tahvillerine yönelik ilginin arttığı yönünde de dış finans çevrelerinde bazı değerlendirmeler geçmeye başladı. Zira kasımdan itibaren baz etkisi tersine döneceği için enflasyon düşüşü durup yıllıkta yukarı yönlü eğilimin başlaması bekleniyor. Bu açıdan TCMB’nin bir süre faiz indirimlerine ara vereceği beklentisi hakim. Bekle gör anlayışı öne çıkabilir. Türkiye gibi dış finansman ihtiyacındaki ülkeler için her ne kadar avantaj olarak görülse de Avrupa’da ekonomiyi büyütmek için kullanılan negatif faizin özellikle finans ve bankacılık sektörüne olumsuz etkileri artık daha yüksek sesle dillendirilmeye başladı.

CARİ FAZLA BEKLENTİSİ

Bu aşamada ABD-Çin ticaret görüşmelerinde anlaşma beklentileri ve düşük faiz ortamının borsalara katkısı sürüyor. ABD-Çin görüşmelerine bağlı olarak risk iştahının azalmasıyla altın fiyatlarında düşüş, uzun dönem ABD bono faiz oranlarında yükseliş ve ABD dolarında hafif değerlenme görüldü. Bu görünüm daha ne kadar korunur, onu zamanla göreceğiz. Ancak ABD ve Avrupa merkez bankalarının mevcut düşük faiz ve parasal genişleme politikalarında henüz değişim sinyali görülmüyor. Önümüzdeki hafta son aylarda daha da önem kazanan bütçe verileriyle 2 milyar dolar civarında cari fazla beklenen ödemeler dengesi açıklanacak. Yabancıların Türk mali piyasalarına bakışlarında çok ciddi değişim bu aşamada görülmüyor. Yapılan işlemlere bakılınca daha çok işin trade (al-sat) tarafındalar. Piyasalarda olumlu hava korunmakla birlikte daha temkinli bir görünüm öne çıkabilir.

Yazının Devamını Oku

Piyasalarda ‘iyimserlik’ hakim

3 Kasım 2019
Piyasalarda kısa süreli dalgalanmalara rağmen iyimserlik korunuyor.

Merkez bankalarından gelen faiz indirimleri, Suriye kaynaklı jeopolitik risklerin azalması, ABD-Çin ticaret görüşmelerinde anlaşma beklentilerinin artması iyimserliğin kaynakları. Temsilciler Meclisi’nden geçmesiyle ABD Başkanı Trump’ın azil sürecinin başlaması ve Türkiye aleyhine yine ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen yaptırımlar bu aşamada çok fiyatlamaya dahil edilmiş değil. Ancak olumlu gelişmelerin belli ölçüde fiyatlanması nedeniyle piyasalarda daha temkinli bir görünüm öne çıkmaya başlamış durumda. Piyasa diliyle ‘düzeltme’ tabiri daha yerinde olacak. Ancak olumsuz haber akışı olması durumunda farklı bir değerlendirme yapmak gerekebilir.

DÜŞÜK FAİZ POLİTİKASI

Dikkat çeken diğer nokta gerek Türkiye gerekse ABD ve Avrupa merkez bankaları söylemlerinin birbirleriyle çok benzeşmeye başlaması. Ayrıca düşük faiz politikası uyguluyorlar. TCMB Başkanı Murat Uysal ve ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Powell’in son açıklamalardan çıkan piyasa algısı ‘aralık ayında faiz indirimlerine ara verilebileceği’ yönünde. TCMB Başkanı Uysal, daha önceki faiz indirimleri için “önden yüklemeli” söylemine ilave olarak bu defa “gevşeme yönündeki alanın önemli bir bölümünü kullandık” derken, 2019 yılı için enflasyon tahminini yüzde 12 olarak açıkladı. Her ne kadar 2020 için enflasyon tahminini 8.2 olarak söylese de, bu aşamada TCMB faizinin yüzde 14 olduğunu dikkate alırsak reel faiz hesaplamaları açısından aradaki band oldukça daralmış görülüyor. Türkiye’nin borç çevirme oranları ve CDS (risk primi) gibi bazı kıstasları dikkate aldığımızda reel faizde belli bir marjı korumak durumunda. Fed Başkanı Powell ise “Fed, mevcut politika duruşunun muhtemel uygunluğunu sürdüreceğini düşünüyor” dedi. Bu açıklama sonrası benzer algılar Fed için de oluştu. Avrupa Merkez Bankası’nın düşük faiz ve parasal genişlemeden yana tavrı zaten biliniyor. Düşük faiz hem reel ekonomiler hem de borsalar için iyi bir gelişme elbette. Her ne kadar genele yaygın bir hareketten söz etmek zor olsa da reel ekonomideki hareketlenmede payı var.

DÜZELTME SÜRECİ

Geçen hafta açıklanan Türkiye dış ticaret verileri bu açıdan önemli. Ağustos ve eylüldeki yüzde 1.5 ve 1’lik ithalat artışları dikkate değer. Temmuzda yüzde 8.5, haziranda 22.7 düşüşler vardı. Buna karşılık Eylül ihracat artışı ise 0.3’de kaldı. Ağustos ve temmuz için bu rakamlar yüzde 1.6 ve 7.9 artış şeklinde idi. Gittikçe ihracatta azalan bir ivme var. Bunu da özellikle Euro Bölgesi ekonomileri başta olmak üzere küresel ekonomideki yavaşlamaya ve bir miktar da TL’deki değerlemeye vermek gerekir. TÜFE bazlı reel kur endeksinde son aylarda bir artış söz konusu. 69 seviyesinden 76 seviyesinin üzerine taşındı. Olumlu havanın sürdüğü dış piyasalarda ise çok fazla dalgalanma görülmüyor. Ancak altın fiyatında (ons/dolar) düşük faizin süreceği beklentileri ve biraz da Trump etkisiyle (azil süreci) tekrar yükseliş görüldü, 1.500 doları geçti. Dolar zayıfladı, Euro hafif değer kazandı. TÜİK tarafından pazartesi açıklanacak ekim enflasyonunda yaklaşık olarak aylık yüzde 2, yıllıkta ise yüzde 8.50 beklentileri hakim. Baz etkisi kasım ayında azalacak. Diğer gündemler arasında ABD’deki 5 Kasım Halkbank davası ve 13 Kasım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye gidip gitmeyeceği konuları sayılabilir. Suriye konusunda varılan mutabakatlar sonrası 25 Ekim haftasında tahvil bono ve hisse senetlerinde yabancı alımları 329 milyon doları tahvil bono olmak üzere 345 milyon doları buldu. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in cuma akşamı yaptığı ‘negatif’ten ‘durağan’a görünüm düzeltmesi, o cenahtan uzun süredir gelen ilk olumlu haber. Ancak bu değişikliğin etkisi sınırlı kalabilir. Piyasalarda mevcut trendler korunmakla birlikte düzeltme süreci bir süre daha etkili olabilir.

BORSA 100 BİNİN ÜZERİNDE KALAMADI

Yazının Devamını Oku

Bankalardan faiz indirimi beklentisi kuvvetlendi

27 Ekim 2019
Piyasalarda olumlu seyir sürüyor. Suriye konusunda ABD ve Rusya ile yapılan anlaşmalar, Merkez Bankası’ndan beklentilerin üzerinde gelen faiz indirimi, dış piyasalardaki iyimserlik iç piyasaları da etkisi altına aldı.

İç piyasalar bir süredir Suriye gündemi nedeniyle dış piyasalardan olumsuz yönde ayrışmıştı. Merkez Bankası’ndan 1-1.5 puan beklenirken, 2.5 puanlık indirim ile faiz oranı yüzde 14.00 seviyesine çekildi. Merkez Bankası geçtiğimiz aylarda hatırlanırsa beklentileri aşan faiz indirimleri yapmış ve Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal da ‘önden yüklemeli davrandık’ diye izah etmişti. Merkez Bankası enflasyondaki iyileşmenin devamını beklemekle birlikte piyasa beklentisi de ekim enflasyonunun yıllıkta tek hanede kalacağı yönünde. Suriye konusunda varılan mutabakat ile jeopolitik risklerin zayıflaması ve enflasyon dışında ekonomideki toparlanmaya katkı ve dış dünyadaki düşük faiz politikaları Merkez Bankası’nı faiz indirim konusunda agresifleştirmiş görünüyor. Ayrıca dış bakışı göstermesi açısından yakından izlenen Türkiye’nin CDS oranı (risk primi) düşmeye devam ediyor.

İYİLEŞMEYE BAŞLADI

Merkez Bankası faiz indirimi sonrası döviz kurlarında hafif bir yukarı hareketlenme görüldü. Bankalardaki döviz mevduatı üzerinde bir etkisinin olup olmayacağını ayrıca izlemek gerekecek. Bütçe açığı ve kamu borçlanma gereği yüksek seyrederken düşük faizin borçlanmalara ve sıcak para hareketlerine etkilerini de zamanla göreceğiz. Ancak dış dünyada faiz oranlarının çok düşük olması bu açıdan önemli bir avantaj. Merkez Bankası faiz indirimlerinin reel ekonomiye yansımaları da sürüyor. Konut, otomobil satışlarından sonra beyaz eşya satışları da eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7 arttı. Ayrıca gerek iç gerekse dış finans çevrelerinde ekonomik büyüme ile ilgili tahminler geçtiğimiz aylara göre iyileşmeye başladı. Merkez Bankası’ndan gelen son faiz düşüşü bankaların kredi ve mevduat faizlerini aşağıya çekme beklentisini yükseltti. Bu yönde adımlar görürsek hiç de sürpriz olmaz. Bu gelişme ekonomideki toparlanmaya katkı sağlayacaktır.

İçerdeki bu gelişemeye ilaveten dış piyasalarda ise olumlu hava sürüyor. İyimserliğin nedenlerine baktığımızda geçen haftalarda çokça vurgu yaptığımız gibi, ABD-Çin arasındaki ticari görüşmelerde anlaşma beklentileri ve merkez bankalarından gelen faiz indirimleriyle parasal genişleme politikaları. Küresel ekonomilerdeki durgunluk beklentileri, merkez bankalarını düşük faiz ve piyasaya para pompalamaya itince bu gelişmeden doğal olarak piyasalar olumlu etkileniyor. Geçen hafta Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi, son kez başkanlık yaptığı toplantı sonrası aşağı yönlü riskler, zayıf büyüme ve düşük enflasyondan söz ederek “Önemli ölçüde parasal teşviklere hala ihtiyaç var” dedi. Draghi ayrıca negatif faizin olumsuz etkilerini dikkate aldıklarını belirtirken uzun vadede likidite tuzağı riskini mi görüyor bilemiyoruz. Bunca yıldır uygulanan düşük faiz ve parasal genişleme politikasına rağmen hala çözüm konusunda umutlu değil. Başka çözüm önerisi de yok gibi. Avrupa Merkez Bankası’nda politika faizi sıfır, mevduat faizi yüzde -0.50. Daha ne olacak, nereye kadar düşecek, düşüş nereye kadar devam edecek? Ekonomiler yavaşlayınca en esaslı çözüm faizi düşürüp, piyasaya para vermek. Ama bazen onun da yeterince çare olamadığı anlaşılıyor. Sorun biraz da gelir tarafında sanki. Gelir ayağında yani efektif talepte iyileşme olmayınca faiz indirimleri de bir ölçüye kadar etkili olabiliyor. Aynı şeyler tasarruflar için de geçerli. Tasarruf gelirin bir türevidir. Gelir zayıfsa tasarruf da zayıf kalıyor.

Başkan Draghi’nin açıklamaları sonrası Euro biraz değer kaybetti. Avrupa’daki parasal genişlemeye devam politikasına 30 Ekim Fed toplantısından faiz indirim beklentileri eklenince altın (ons/dolar) fiyatında yükseliş görüldü haliyle. Türkiye’nin CDS oranları düşse de yabancı yatırımcıların 18 Ekim haftasında hisse senetleri ve tahvil bonoda toplamda 960 milyon dolar satışta olmaları dikkat çekici. Ancak Suriye konusundaki anlaşmaların etkisini gelecek hafta perşembe günü görebileceğiz. Borsadaki yabancı takas saklama oranı tekrar yüzde 64’ün altına geriledi. Önümüzdeki Cuma günü Fitch’in Türkiye değerlendirmeleri var ama kredi notu konusunda olumsuz bir rapor beklenmiyor. İyimserlik korunmakla birlikte son gelişmelerin belli ölçüde fiyatlanması nedeniyle daha temkinli bir piyasa görülebilir.

BORSADA DİRENÇLERE DİKKAT

Yazının Devamını Oku

Kayıplar geri alınıyor

20 Ekim 2019
PİYASALARDA Suriye konusuna bağlı türbülans, Türkiye ile ABD arasındaki anlaşmaya bağlı olarak yerini toparlanmaya bıraktı ve kayıplar geri alınmaya başlandı.

Borsa yükseldi, döviz kurları ve gösterge faiz geriledi. Türkiye’nin risk primi (CDS) tekrar 400 seviyesinin altına 370 seviyelerine kadar çekildi. İlk olumlu ve sert tepkinin ardından yine de anlaşmanın fiilen işlerlik kazanması için salı günü beklenecek. Aksi yönde yeni bir gelişme olmaz ise piyasalar diğer gündem konularına dönüp farklı fiyatlama moduna geçebilir. İlk aşamada 24 Ekim Perşembe günkü Merkez Bankası toplantısı var. Suriye gündemi nedeniyle faiz indirim beklentileri zayıflamış ve bir tereddüt oluşmuştu. Döviz kurlarındaki düşüş ve piyasalarda rahatlama ile faiz indirim beklentisi tekrar güç kazandı. Piyasalar bir puanlık indirim bekliyor. Aynı gün yine Avrupa Merkez Bankası toplantısı var. Uzun bir süredir Avrupa Merkez Bankası’nın tavrı parasal genişleme ve düşük faizden yana. Son yayınlanan toplantı tutanaklarında da bu beklentiyi teyit eden ifadeler mevcut. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) para politikası da benzer yönde. Fed Başkanı Powell’ın hem faiz indirimi hem de her ne kadar parasal genişleme olarak görülmemesi yönünde uyarılar yapılsa da aylık 60 milyar dolarlık tahvil alımlarına ilişkin açıklamaları malum.

BREXIT SÜRPRİZİ

Diğer bir gelişme de ABD-Çin arasındaki ticaret görüşmelerinde belli konularda anlaşma sağlanması. Ayrıca Avrupa Birliği ve İngiltere arasında Brexit konusunda anlaşma sağlanması dış piyasalardaki iyimserliği artırdı. Faiz indirim beklentileri ve ABD-Çin anlaşmasının bir önceki haftanın bakiyesi olarak kabul edersek geçen haftanın sürprizi Brexit oldu. Brexit konusundaki mutabakat ile Euro ve sterlin değer kazanırken ABD doları zayıfladı. Doların değer kaybı ise altın (ons/dolar) fiyatına yükseliş olarak yansıdı. Ancak altındaki kısa süreli yükseliş hamlesi zayıf kaldı. Bunu ABD uzun dönem bono faiz oranlarındaki tepki yükselişinin korunması, güvenli liman ihtiyacındaki zayıflama ve artan risk iştahı gibi bazı nedenlere de bağlamak mümkün. ABD-Çin, Brexit ve Suriye konusundaki anlaşmayı da dahil edersek piyasaların bir süredir etkisinde kaldığı jeopolitik risklerin oldukça azaldığı söylenebilir. Önümüzdeki günlerde piyasa fiyatlaması açısından gündem daha çok ekonomi ağırlıklı olacaktır. Yine aksi yönde bir gelişme olmaz ise diye eklemek lazım, çünkü piyasaların ne diyeceği kestirilemeyen Trump gibi bir riski var.

BEKLENTİLER OLUMLU

Ekonomi noktasında küresel ekonomideki yavaşlama en temel problem. Çin üçüncü çeyrek büyümesi yüzde 6 olarak gerçekleşti ki son 30 yılın en düşük rakamı. Gerçi son yıllarda Çin ekonomisindeki soğuma biliniyordu ama ticaret savaşlarının bu gelişmede payı olduğunu da tahmin etmek zor değil. Bakalım küresel ekonomideki yavaşlamaya faiz indirimleri ve parasal genişleme politikaları ne ölçüde çare olacak? Türkiye ölçeğinde faizlerdeki düşüşün emareleri az çok ortaya çıkmaya başladı. Özellikle bunu eylül ayına ait öncü göstergelerden konutta biraz da otomobil satışlarında görmek mümkün. Ancak işsizlik ve sanayi verilerinde henüz görmedik. Düşen faizlerin etkisini ölçmek açısından her iki veri için eylül ve sonraki aylara ilişkin sonuçlara bakmak gerekecek. Fakat Türk ekonomisi için büyüme ve toparlanma ile ilgili beklentilerin olumlu yönde değiştiğini IMF ve yabancı yatırım beklentilerinde de görmek mümkün. Bütçe ve Hazine nakit dengesi açıklarındaki artış dikkat çekici ve borçlanma gereğini artıran bir durum. Piyasalarda olumsuz bir haber akışı olmaz ise toparlanma çabaları sürebilir.

BORSADA SERT DALGALANMA

BORSADA sert düşüş aynı şekilde tepki alımlarıyla karşılaştı. İlk dirençler 99.400-101.000 seviyelerinde. Bu seviyelerde satışlar görülebilir. Sonraki dirençler 103.000 ve 105.000-106.000 seviyelerinde. İlk destekler ise 98.000 ve 96.000-95.000 seviyelerinde. Boşluk (gap) açısından 96.000-95.000 daha önemli. Endekste sert yükselişe bağlı olarak direnç seviyelerinde satış denemeleri görülebilir.

Yazının Devamını Oku

Suriye etkisi ‘sınırlı’

13 Ekim 2019
Suriye’ye yönelik Barış Pınarı harekâtının piyasalara yansıması bu aşamada kontrollü ve sınırlı oldu. Askeri harekâtın seyri önümüzdeki günler için önemini korurken, dış piyasalar ve 24 Ekim’deki Merkez Bankası toplantısı öne çıkıyor.

PİYASALARDA Türkiye tarafından Suriye’ye gerçekleştirilen askeri harekât gündemin ilk sırasına oturdu. Doğal olarak piyasalara olumsuz yansıdı. Ancak bu aşamada borsadaki düşüş ve döviz kurlarındaki yükselişe bakınca kontrollü ve sınırlı bir hareketten söz etmek mümkün. Piyasalar üzerindeki etkileri açısından askeri harekâtın seyri önemli olacak. Ayrıca ABD Başkanı Trump’ın birbiriyle çelişen açıklamalarına duyarlılık azalsa da Türkiye-ABD ilişkileri de önemini koruyacak. Bu çerçevede Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ‘Türkiye’nin kınanması’ teklifine, ABD ve Rusya’nın onay vermemesi kayda değer bir gelişme. Dış bakışı göstermesi açısından 350 seviyelerine kadar çekilen Türkiye’nin CDS oranları (risk primi) Suriye harekâtı ile birlikte 400 seviyesinin üzerinde taşınsa da cuma günü itibariyle yükseliş ivme kaybetmeye başladı.

24 EKİM TOPLANTISI

İç gündemden devam edecek olursak, 24 Ekim Merkez Bankası toplantısı öne çıkıyor. Suriye olayına kadar düşen enflasyon etkisiyle piyasada faiz indiriminin gelebileceği konusunda hakim bir görüş vardı. Piyasaların biraz gerilmesi ve döviz kurlarındaki yükselişi dikkate aldığımızda, Merkez Bankası faiz indirim beklentileri konusunda bazı tereddütler oluşmadı değil. O tarihe kadar döviz kurlarında agresif bir yükseliş olmazsa düşüş eğilimindeki enflasyon önemli bir referans olarak görülebilir. Yine de kararı görmek gerekecek. Ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak yıllık cari fazla 5 milyar doları geçti. Ödemeler dengesi tablosuna bakıldığında portföy yatırımları (sıcak para) ve dış borç geri ödemelerine bağlı çıkışlar dikkat çekici.

Bankalarda geçen hafta bir miktar azalsa da son aylarda artışını sürdüren döviz mevduatına bağlı talep de kurlar açısından önemli. Salı günü bütçe verileri takip edilecek. Bir diğer dikkat çeken veri ise bankacılıkla ilgili. Faiz düşüşü sonrası bir miktar kredi büyümesi gerçekleşmişti. 10 Ekim haftası kredilerdeki büyüme durmuş görülüyor. Buna karşılık 127 milyar TL tutarındaki takipteki kredilerin 132 milyar TL’ye yükselmesi oldukça dikkat çekti. Bir haftada 5 milyar TL’lik artış, BDDK’nın izlemedeki kredilerle ilgili bankalara son bildiriminin işlerlik kazandığını gösteriyor. İç gündem ile ezcümle, her ne kadar ekonomik veriler önemli görülse de piyasaların Suriye fiyatlaması gelişmelerin seyrine göre dozu artıp azalmakla birlikte bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.

Dış piyasalar ise içeriye göre son günlerde daha iyimser. ABD-Çin ticari görüşmelerinde kısmen anlaşma çıkması, ABD Merkez Bankası (Fed) faiz indirim beklentileri ve Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemenin devamı yönündeki söylemler öne çıkıyor. Fed Başkanı Powell’ın Fed’in faiz indirimine açık olduğu ve tahvil alımlarından söz etmesini saymak da gerekir. Parasal genişleme değil ama para piyasalarının düzgün şekilde çalışmasına yönelik olarak Fed’in tahvil alımlarının aylık 60 milyar dolar olacağı ve 2020 ikinci çeyreğine kadar süreceği açıklandı. Ancak piyasaların bir bölümü parasal genişleme olarak algılamaya başladı bile. Dış piyasalarda haftanın kapak sözü ABD’li ünlü spekülatör Jim Rogers’dan geldi. Rogers, ABD tarihinin en büyük borç yükü altında ama dolara talep devam ediyor, aklı başında kimse dolar almaz, dedi. Dışarıdan ayrışan iç piyasalar-da temkinli görünüm korunuyor.

Yazının Devamını Oku

Faiz indiriminin yolu açık

6 Ekim 2019
Yıllık enflasyonun tek haneye düşmesi Merkez Bankası’nın elini daha da rahatlattı. 24 Ekim’deki Para Politikaları Kurulu toplantısı için faiz indirimi olasılığı yükseldi. Sadece Türkiye değil dünya merkez bankalarında da gündem faiz indirimleri. Fed’in 30 Ekim toplantısında 25 baz puanlık indirime gitmesi yüzde 75 olasılık olarak değerlendiriliyor.

PİYASALARDA merkez bankaları faiz kararları yine öne çıkmaya başladı. İç piyasalarda eylül enflasyonun beklentilerin altında kalması ve baz etkisiyle yıllık enflasyonun tek haneye düşmesi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 24 Ekim toplantısı için faiz indirim olasılığı artırdı. Ancak öncekilere göre daha sınırlı bir faiz indirimi beklentisi hakim. Dış piyasalarda ise ABD-Çin ticaret savaşına şimdi de ABD-Avrupa Birliği’nin yeni bir cephe olarak eklenmesi, zayıflayan ABD imalat, hizmet ve istihdam verileri, Euro Bölgesi’nde gerileyen enflasyon ve PMI (satın alma yöneticileri endeksi) yeni faiz indirimleri olasılığını artırdı.

Piyasalar 30 Ekim toplantısında ABD Merkez Bankası’nın (Fed) üçüncü kez 25 baz puan faiz indirimine gitmesini yüzde 75 olasılık olarak değerlendiriyor. İçerinde ve dışarıda yeni faiz indirimlerinin reel ekonomiye ve para piyasalarına yansımaları olacaktır. Ancak geçmişe kıyasla daha sınırlı bir etki bekleyenler çoğunlukta. Alternatif olması açısından beklentilerin önceden fiyatlanması nedeniyle para ve sermaye piyasalarına yansımalar belli ölçüde hissedildi.

Küresel ekonomide yavaşlama olunca borsalar daha seçici davrandı. İç piyasalarda TCMB faiz indirimleri kredi ve mevduat oranlarını aşağıya çekince konut satışları başta olmak üzere reel ekonomide canlanma gözleniyor. Otomobil satışlarında da eylülde bir artış var. Yine baz etkisinin katkısıyla eylülde otomobil pazarı yüzde 101, hafif ticari araç pazarı yüzde 23 arttı. 2019 dokuz aylık dönemde ise yıllık yüzde 39’luk azalma var. Bu rakam geçen aylarda yüzde 50 azalma şeklinde idi. Ekonomik aktivitedeki artışı PMI verileri ve biraz da bankaların kredi artışlarında görmek mümkün. Enflasyon ve büyümede yıl sonu tahminleri de iyileşmeye başladı. Faiz düşünce para “su akar yolunu bulur” hesabı yeni limanlar bulacaktır.

Bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 193 milyar doları geçti, toplam mevduatın yüzde 54’üne ulaştı. Haftada ortalama bir milyar dolar artıyor. Borsadaki yabancı payında hafif artış görülürken tahvil bono ve hisse senetlerine haftalık yabancı giriş çıkışları 50-100 milyon dolar söz konusu. Bu verilerden anlaşılan yabancılar da bu dönem işin daha çok trade (al-sat) tarafındalar. Faiz düşüşleri sürecek ise önümüzdeki dönemde borsalar zor iç ve dış ekonomik gündemin rahatlamasıyla daha fazla pay alabilir

BORSADA 106 BİN GEÇİLMEDİ

Yazının Devamını Oku

Borsada banka çıkışı sürüyor

29 Eylül 2019
Piyasalarda iyimserlik devam ediyor. Borsada banka hisseleri öncülüğünde çıkış hareketi sürüyor. Hisse bazlı hareketlilik de yoğunluk kazanmaya başladı.

 Döviz kurları ve gösterge faiz oranlarında ise düşüş eğilimi hakim. TCMB ve öncü merkez bankalarından gelen faiz indirimleri borsalardaki yükselişin ana nedenlerinden biri. İç piyasalara yönelik olarak ise ABD büyükelçisi tarafından sözlü olarak Türkiye’ye iletildiği söylenen “Türkiye-ABD ticaret hacminin 100 milyar dolara yükseltilmesi ve alüminyum ile çelikte gümrük vergisi indirimi” içeren teklifin olumlu etkisi ayrıca önemli. Ancak teklif henüz resmiyet kazanmış değil. Yazılı hale gelir, resmiyet kazanır ve kabul görürse piyasalar üzerindeki olumlu yansımaları sürebilir. Detaylar sonra önem kazanır. Geçen yıl Türkiye-ABD dış ticaret hacmi 20 milyar dolar seviyelerinde idi. Bunun 5’e katlanması nasıl olacak, altı nasıl doldurulacak konusu sonraki mesele.

UMUTLARI ARTTIRDI

İç piyasalar için diğer önemli konu başlığı ise merkez bankası faiz indirimlerinin reel ekonomiye daha doğrusu ekonomik büyümeye katkılarının nasıl olacağı, konusu. Mevduat ve kredi faiz düşüşü ile konut sektöründe ilk yansımalar görüldü. Üç kamu bankasının düşük faiz uygulamasını Türkiye’de üretilen otomobiller için de getirmesi otomotiv sektöründe umutları artırdı. Daha önce de vurguladığımız üzere, satın alma gücündeki zayıflama ve hane halkı yüksek borç yapısının faiz indirimlerinin ekonomiye yansımalarını nasıl etkileyeceğini zaman içinde görebileceğiz. Bu noktada merkez bankasının faiz indirimlerine devam edip etmeyeceği konusu ayrıca önemli olacak tabi ki.

Geçen hafta TCMB Başkanı Uysal, enflasyonda düşüşün devamını beklediklerini söylerken “para politikasındaki alanı önden yüklemeli kullandık” dedi. Yani enflasyon düşüş beklentilerini faizlere yansıtmakla birlikte bundan sonraki faiz indirimleri artık daha sınırlı olabilecek veya enflasyondaki gerçekleşmeler referans olacak mesajını verdi. Bu açıdan 3 Ekim’de açıklanacak eylül enflasyonu önem kazanıyor. Beklentiler eylülde % 1.30-1.40, yıllıkta ise % 14 civarında. Ağustos enflasyonu % 0.86 gerçekleşmişti. Yaz mevsimsellik etkisinin azalması, döviz kurlarındaki düşüşün durması ve bazı kamu zamları dikkate alındığında eylülde beklentiler biraz yükselmiş görülüyor. Bu açıdan merkez bankası faizi indirimleri en azından biraz soluklanabilir. Bu da faiz düşüşlerinin ekonomik aktiviteye katkısını zayıflatabilir. Dış piyasalarda ise ABD-Çin ticaret görüşmeleri (savaşı) ve başta ABD Merkez Bankası (Fed) olmak üzere öncü merkez bankalarının para politikası temel parametreler olarak görülüyor. Fed, son toplantının ardından ileriye dönük faiz kararları hakkında net bir mesaj vermedi. Onlar da ekonomide önünü görüp ona göre karar verme tarafındalar. ABD-Çin ticaret görüşmeleri 10 Ekim’de tekrar başlayacak. Trump’ın “anlaşma yakın” açıklaması olumlu algıya neden oldu. Pek bir şey çıkmaz diye beklenen ABD’de Trump’ın azline yönelik soruşturma, İran’a yönelik ABD yaptırımı, Suriye konusu, bankalarda artışını sürdüren ve 192 milyar doları aşan yurt içi yerleşik döviz mevduatı, Türkiye’nin risk primlerindeki (CDS) gerileme, İstanbul’da tedirginliğe yol açan deprem diğer önemli konu başlıkları. Borsaistanbul, banka hisselerinin katkısıyla dış borsalardan olumlu ayrışmaya başladı. Piyasalarda mevcut trendler ve iyimserlik korunuyor.

BORSADA 106 BİN SEVİYESİ ÖNEMLİ

Borsada yükseliş sürüyor. 106.000 ilk direnç seviyesi. Bu seviyelerde satışlar görülebilir. 106.000 seviyesinin geçilmesi durumunda çıkışın devamıyla birlikte sonraki dirençler 108.000 ve 110.000 seviyelerinde. Ayrıca 106.000 seviyesinin üzerinde çıkış formasyonlarından “ters omuz baş omuz” formasyonu işlerlik kazanabilir. İlk destekler 103.500 ve 101.000 seviyelerinde bulunuyor. Direnç seviyelerinde satış denemeleri görülse de çıkış hareketi gücünü koruyabilir.

Yazının Devamını Oku

Borsada olumlu hava korunuyor

22 Eylül 2019
GEÇEN hafta piyasalarda dalgalı seyir hakimdi.

Borsada yükseliş denemeleri kâr satışlarıyla karşılaşırken döviz kurlarında hafif yukarı yönlü hareket vardı. Gösterge faiz oranında ise düşüş ivme kaybetti. İç ve dış borsalarda merkez bankalarından gelen faiz indirimlerinin yansımaları azalmakla birlikte olumlu etkilerinin sürdüğünü söylemek mümkün. Ancak Borsa İstanbul’da bankacılık sektörüne ilişkin gelişmelere bağlı olarak biraz daha zayıf bir görünüm hakim. BDDK’nın bankalara yarısı inşaat ve enerji sektörüne ait olmak üzere “46 milyar TL’lik kredinin takip hesaplarına ayrılması ve kredi zarar karşılıklarının ayrılması” yönünde bildirimde bulunması borsadaki banka hisselerine satış olarak yansıma gösterdi. Takipteki krediler/toplam krediler oranını 6.3 seviyesine yükselmesi dışında bu yıl için banka kârlarını azaltıcı yönde bir etki olacağından banka hisselerine gelen satışları olağan karşılamak gerekir. Ancak orta ve uzun dönem şeffaflaşma açısından olumlu değerlendirmeler de geldi. Ardından İş Bankası ve Akbank’tan yüzde 55’lik Türk Telekomünikasyon AŞ paylarının satışı amacıyla Morgan Stanley satış danışmanı olarak yetkilendirilmesi haberi geldi. Bu gelişmeleri art arda koyduğumuzda bankacılık sektöründe bir bilanço temizleme operasyonu gibi de görmek mümkün.

35-40 MİLYAR TL KÂR

Geçen yılki ağustos ayından sonra sorunlu kredilerde artış olduğu bilinen bir durum. Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, bankaların bu yılı 35-40 milyar TL arası bir kârla kapatabileceklerini söyledi. Hatırlanacağı üzere geçen yıl bu rakam 53 milyar TL idi. Bankacılık sektöründe artacak kredi takiplerinin borçlu şirketlere yansımalarını zaman içinde görebileceğiz. TCMB’den gelen faiz indirimlerinin yansıması olarak kredi faizlerindeki düşüş bir avantaj sunuyor. Ama yine de uygulamaları ve gerçekleşmeleri görmek gerekir. TCMB’den gelen faiz indiriminin ekonomiye yansımaları merak edilen bir konu idi. Geçen hafta açıklanan Ağustos konut satışlarındaki artış bu açıdan önemli bir işaret sayılabilir. Konut sektöründen verilen görüşlere göre beklentiler önümüzdeki aylarda artışın sürebileceği yönünde. Benzer görüşler henüz rakamlara yansımadı ama otomotiv sektöründen de geliyor. Yüksek işsizlik, hane halkı borç yapısı ve gelir kayıpları faiz düşüşünün ekonomiye olumlu etkilerini zayıflatabilecek gelişmeler.

GÖRÜŞMELER TEKRAR BAŞLADI

Dış piyasalarda ise Suudi Arabistan’da iki petrol tesisine yapılan saldırılar nedeniyle yaşanan petrol şoku, birkaç hafta içinde üretimin normale döneceği yönündeki açıklamalarla kısa sürdü. ABD Başkanı Trump’ın İran’ı sorumlu göstermesi ve gerekirse savaşı telaffuz etmesi gerginliği sıcak tutuyor ama piyasada bu yönde duyarlılık şimdilik azalmış görülüyor. Diğer gelişme ise ABD Merkez Bankası (Fed) faiz kararı oldu. Beklendiği üzere Fed 25 baz puan faiz indirimine gitti ancak sonraki toplantılar için net bir sinyal vermeyince piyasalar üzerindeki etkisi sınırlı kaldı. ABD ekonomisi bu aşamada güçlü konumunu koruyor. ABD-Çin ticaret görüşmeleri tekrar başladı, henüz bir anlaşmaya dair bir açıklama gelmedi. Bir sonuç çıkar mı bilen yok. Borsa İstanbul’da yabancı payı hafif gerilerken faiz düşüşüne rağmen yabancıların tahvil bono tarafında az da olsa satışta olmaları, biraz da faiz düşüşünün etkisi olsa gerek bankalardaki döviz mevduat artışının sürmesi ve 191 milyar doları aşması, petrol fiyatının yükselişine paralel içerideki akaryakıt zammı, Eylül’de tüketici güven endeksinin 55’e gerilmesi ve Suriye konusu diğer satır başlıkları. Borsada olumlu hava korunmakla birlikte daha temkinli bir görünümden söz etmek mümkün.

BORSA ÇIKIŞ HAREKETİ ZAYIFLIYOR

- BORSADA çıkış hareketinin ardından gelen kâr satışlarıyla kısa dönem çıkış trend desteğinin altına salınım gerçekleşti. 100.000 ilk destek olarak görülürken bu seviyenin altında verilecek sonraki destek noktaları 98.500-97.500 seviyelerinde bulunuyor. İlk dirençler ise 102.000-102.500 seviyelerinde bulunuyor. Tepki çıkışının devamı ve güç kazanması için bu seviyelerin geçilmesi gerekecek. Sonraki dirençler 104.150 ve 106.000 seviyelerinde. 102.500 seviyesinin geçemeyen çıkış denemeleri satışla karşılaşabilir. 

Yazının Devamını Oku