Zeynel Balcı

Gözler Merkez'de

14 Temmuz 2019
Faiz indirim beklentileri güç kazandıkça dış piyasalardaki iyimserlik de arttı.

Öyle ki ABD borsaları (Dow Jones ve S&P 500 Endeksleri) tarihi zirvelerini geçti. ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Powell’den gelen faiz indirimine vurgu yapan “güvercin” tonda açıklamalar beklentileri kuvvetlendirdi. Fed tutanaklarında da bazı üyeler başkanı destekler görüş verdiler. ABD Başkanı Trump’ın “ekonomide rakamlar çok iyi” açıklamasını da not etmek lazım. Enflasyon yükselişte, istihdam artışı ve işsizlik oranları çok iyi, ekonomik büyüme güçlü o zaman faiz indirimine ne gerek var, diye çok haklı bir soru akla geliyor. Bu noktada beklentiler devreye giriyor. Fed Başkanı Powell, “ABD büyümesi 2. çeyrekte ılımlı görünüyor, son aylarda önde gelen bazı yabancı ekonomilerde ivme yavaşladı. Zayıf enflasyon riski Fed’in mevcut beklentilerinden daha kalıcı olabilir” açıklamasını dikkate almak gerekir.

İNDİRİM SİNYALİ

Kaygının mevcut görünüm ile değil gelecekle ilgili olduğu anlaşılıyor. Ayrıca parasal genişleme programı uygulayan Avrupa Merkez Bankası’ndan yeni faiz indirimine ilişkin söylemler geliyor. Bu iş kur savaşlarına gider mi soruları gelmeye başladı. 31 Temmuz Fed toplantısında çeyrek puan da olsa bir faiz indirimi bekleniyor. Dış dünyadaki faiz konusundaki bu gelişmeler Türkiye gibi finansman ihtiyacındaki ülkeler için önemli ve olumlu. İç gündeme dönersek Rusya’dan teslimatı fiilen başlayan S-400 füze sistemlerine odaklı Türkiye-ABD ilişkileri ilk sırada. Bir diğeri Merkez Bankası Başkan değişikliği sonrası 25 Temmuz’da ne kadar faiz indirimi olacağı konusu var. Faiz konusunda tartışmalar indirim olup olmayacağından çok, ne oranda olacağına kaymış durumda. Enflasyon ve Merkez Bankası faiz oranı arasındaki makasın oldukça açılması, Fed ve Avrupa merkez bankalarının faiz indirim söylemleriyle birlikte piyasalar zaten Çetinkaya yönetiminden faiz indirimi bekliyordu. Bir puanlık indirim beklentileri başkan değişikliğiyle 2 ile 4 puana kadar yükseldi. Bakalım 25 Temmuz’da sonuçları göreceğiz. Sert faiz indirimi olursa tahvil ve bonoda kâr satışı olasılığını dikkate almak gerekir.

YABANCI ALIMDA

S-400 füze sistemlerinin cuma günü teslimatının başlaması, iç piyasaların dışarıdan olumsuz ayrışmasını da beraberinde getirdi. Faiz indirim beklentisi S-400 olayına rağmen iç piyasaları taşıyamadı. ABD’den henüz bir sinyal yok, bu aşamada piyasalar ihtiyatlı davranmak adına gardını alıyor görüntüsü hakim. Ancak Japonya’da G-20 toplantısındaki Trump’ın söylemlerinin aksine ABD’den farklı bir tavır görülürse piyasalara olumsuz yansımaları sürebilir. Bu durumda Merkez Bankası faiz kararında zorlanabilir. Ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak mayısta cari açık yıllık bazda 2.3 milyar dolara kadar gerildi. Önümüzdeki aylarda fazlaya geçme olasılığı çok yüksek. Dış açıktaki düşüşe karşılık iç açık yani bütçe açığı yüksek seyrini koruyor. Bu çerçevede kamu zamları dışında Merkez Bankası yedek akçe konusundaki düzenlemeler devreye girmiş görülüyor. Ancak bütçe gelirlerinde en önemli kalem vergi hatta KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler. Bu açıdan zayıflayan ekonomik aktiviteye ivme kazandırmak için de faiz indirimi akla gelen ilk önlemlerden biri olabilir. Alternatif piyasalar olması açısından düşük faiz borsalar için olumlu bir referans. Yabancı yatırımcılar Borsa İstanbul’da büyük montanlı olmasa da son altı haftadır alımdalar. Cuma akşamı Fitch’ten gelen takvim dışı ama sürpriz olmayan not indiriminin piyasalar üzerindeki etkisi sınırlı kalabilir. Dışarından gelen iyimserlik dalgasına karşılık iç gündemin etkisiyle daha temkinli bir görünüm öne çıkabilir.

BORSADA 96.000 DESTEĞİ ÖNEMLİ

Yazının Devamını Oku

Borsaya yabancı desteği

7 Temmuz 2019
Son günlerde borsada yabancı takas saklama oranının yüzde 65 seviyesinin üzerine çıkması ve yabancı yatırımcıların banka ağırlıklı olmak üzere haziranda alımda olmaları olumlu bir sinyal olarak kabul edilebilir. İyimserliğin devamı için özellikle ABD-Çin ve Türkiye-ABD ilişkileri başta olmak üzere haber akışı önemli.

PİYASALARDA iyimserlik hakim Fed ve Avrupa merkez bankalarından gelen faiz indirim söylemlerine Japonya’da toplanan G-20 zirvesinin sonuçları eklenince iç ve dış piyasalar olumlu seyrini sürdürdü. G-20 zirvesinden gerek Türkiye-ABD ilişkilerinde gerilime neden olan S-400 konusunda ABD Başkanı Trump’tan gelen uzlaşmacı ve Türkiye’yi haklı gören söylemler, gerekse uzun bir süredir küresel ekonomi açısından önemli bir kriz noktası olarak görülen ABD-Çin ticaret savaşına ilişkin görüşmelerin başlaması doping etkisi yaptı. Piyasalar “fiyatlama önden gider, olaylar sonra gelir” anlayışı gereği beklentileri olumlu fiyatladı. Önümüzdeki dönemde artık gerçekleşmeler önem kazanacak. Bakalım Japonya’da neredeyse ağzından bal damlayan Trump’ın söylemleri ne kadar gerçeklik kazanacak.

TİCARET ANLAŞMASI

Rusya’nın temmuzda S-400 füze sistemlerini Türkiye’ye teslim etmesi bekleniyor. Yaptırım olacak mı olmayacak mı noktasında ABD’nin gerçek tavrı o zaman netleşecek. Diğer yandan ABD-Çin arasında devam eden ticaret görüşmelerinde henüz sonuç yok. Beyaz Saray Danışmanı Navarro, “Çin ile müzakereler iyi gidiyor ancak ticaret anlaşması zaman alacak” dedi. Dış piyasalardaki iyimserlik cuma günü ABD tarım dışı istihdam verileri sonrası biraz zayıfladı. Beklentilerin oldukça üzerinde gelen ABD tarım dışı istihdam verileri (164 bin beklenirken 224 bin açıklandı) Fed’in 31 Temmuz’daki faiz indirim olasılığını azaltınca ABD ekonomisinin güçlü görünümünün sürdüğü izlenimine bağlı olarak dolar değer kazandı, borsalara kâr satışları geldi, ABD tahvil faiz oranları yükseldi, altının ons fiyatı geriledi.

GÖZLER 25 TEMMUZ’DA

Avrupa Merkez Bankası için sonbaharda, Türkiye Merkez Bankası için ise 25 Temmuz’daki toplantıda faiz indirim beklentileri korunuyor. TCMB’nin faiz indirim beklentisini arttıran sebeplere göz attığımızda, enflasyon düşüşünün sürmesi ve TCMB faizi ile makasın açılması, dış dünyada faiz düşecek beklentisi, piyasa faizindeki (gösterge faiz) düşüş, ekonomiye ivme kazandırmak, Türkiye’nin ülke risk puanındaki (CDS) gerilme ve döviz kurlarının gevşemesinin faiz düşüşüne imkan sağlayacak seviyelere çekilmesi gibi bazı gelişmeleri saymak mümkün.

Faiz kararı başta olmak üzere başkan değişikliğinin Merkez Bankası politikalarına nasıl yansıyacağını 25 Temmuz’daki toplantıda göreceğiz.

ABD’li ünlü yatırımcı Mark Mobius’un da “Gelişen ülke tahvillerine giriş olabilir” açıklaması kayda değer. Son günlerde borsada yabancı takas saklama oranının yüzde 65 seviyesinin üzerine çıkması ve yabancı yatırımcıların banka ağırlıklı olmak üzere Haziran’da alımda olmaları bu yönde olumlu bir sinyal olarak kabul edilebilir. Borsada kısa sürede oluşan prim ve döviz kurlarındaki düşüşü dikkate aldığımızda olumlu gelişmelerin belli ölçüde fiyatlandığını söylemek mümkün. Bu açıdan piyasalarda yorgunluk ve daha temkinli görünüm öne çıkabilir. İç ve dış piyasalarda önümüzdeki dönemde iyimserliğin devamı için Türkiye-ABD ilişkileri başta olmak haber akışı önem kazanacak.

Yazının Devamını Oku

Altın parlıyor

30 Haziran 2019
Yoğun ve gergin gündeme rağmen piyasalarda iyimserlik sürüyor.

İçeride döviz sakin seyrederken borsada tepki yükselişi, tahvil bono faiz oranlarında ise düşüş vardı. Dışarıda da iç piyasalara göre daha belirgin bir iyimserlik hakim. Bu görünümde gerek ABD gerekse Avrupa merkez bankalarından gelen faiz indirim sinyallerinin etkileri büyük. Ayrıca Japonya’da yapılan G-20 zirvesinden bir anlaşma çıkabilir mi fiyatlamasının da payı vardı. Liderler arasında yapılacak görüşmelerden ABD-Çin arasında uzun zamandır devam eden ticaret savaşı, iç piyasalar açısından da Türkiye-ABD arasındaki S-400 konu başlıklarında bir orta yol, bir anlaşma çıkabilir mi bekleyişi hakimdi. ABD tahvil faiz düşüşü, ABD dolarının değer kaybına jeopolitik risklere bağlı olarak artan güveli liman ihtiyacı da eklenince altın parladı ve altının ons fiyatı 1.400 doların üzerine çıktı. Önümüzdeki hafta G-20 zirvesinin sonuçları fiyatlanacak. Sonrasında iç ve dış piyasalarda yeni dengeler gündeme gelebilir.

ENFLASYON AÇIKLANACAK

Cumartesi tamamlanan zirvede, hem S-400 bağlamında Türkiye-ABD ilişkilerine yönelik hem de ticaret savaşı konusunda ABD-Çin ilişkilerinde olumlu ve yapıcı açıklamalara rağmen önümüzdeki döneme ilişkin uygulamalar önem kazanacak. İç piyasalar açısından makro ekonomik veriler güncelliğini koruyor. Cuma günü açıklanan mayıs dış ticaret verilerine bakıldığında ihracattaki artışa karşılık ithalattaki daha yüksek orandaki düşüşü ekonomideki küçülmenin yansımaları olarak görmek gerekecek. Ekonomik güven endeksi haziran için 83.4 olurken 77.5 olan mayısa göre toparlanma görülüyor. 3 Temmuz Çarşamba günü haziran enflasyonu açıklanacak. Baz etkisiyle yıllık bazda düşüş eğilimi sürüyor. Ancak son günlerde gelen kamu zamlarının önümüzdeki aylar için enflasyona etkileri yakından izlenecek bir konu. Ayrıca haziran sonu itibariyle beyaz eşya, mobilya ve otomobilde vergi indirimleri bitecek. Enflasyon düşüşü durursa Merkez Bankası’nın faiz indirim beklentisi de zayıflayabilir. Zamların gerekçesi malum, son aylarda artan ve mayıs ayında 66 milyar TL’ye ulaşan bütçe açığı. Ayrıca Merkez Bankası’nın yedek akçe oranının düşürülerek Hazine’ye daha fazla kaynak aktarılması da aynı gerekçeye dayanıyor. Ekonomide dengeleme süreci devam ederken dış bakışı göstermesi açısından hala yüksek kabul edilmekle birlikte Türkiye’nin 5 yıllık CDS’lerinin (risk primi) uzun bir aradan sonra 400 seviyesinin altına inmesi olumlu. TCMB’nin açıkladığı 21 Haziran verilerine göre, gerek hisse senetleri gerekse tahvil bonoda Haziran ayında yabancı yatırımcıların genelde alımda olması önemli. Bu bağlamda ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley’nin ‘gelişen piyasa paralarında alım vakti açıklaması’ kayda değer.

BEKLENTİLER KORUNUYOR

BDDK verilerine göre, 19 Haziran itibariyle toplam banka kredilerinin mayıs ve nisan seviyelerinin altına gerilemesi buna karşılık takipteki alacaklardaki artışının sürmesi dikkatle izlenmesi gereken bir durum. Ayrıca mazot tüketimin yıllık bazda mayısta yüzde 7.3 düşüş göstermesi ekonomik aktivite hakkında bir görüş veriyor olması lazım. Gösterge niteliğindeki bu verileri yan yana koyduğumuzda toparlanma ve bir dengelenme süreci yaşayan ekonomide dipten dönüş gerçekleşti demek için daha fazla zamana ve veriye ihtiyaç olduğu görülüyor. Bu noktada ticaret savaşları, küresel ekonominin seyri, merkez bankalarının faiz indirim söylemelerinin gerçeklik kazanması da içerideki ekonominin seyri için oldukça önemli olacak. Faiz indirim konusunda gelen açıklamalar biraz muğlak bir hal almaya başlasa da Fed için 31 Temmuz, Avrupa Merkez Bankası için eylülde faiz indirim beklentileri henüz korunuyor. Seçim sürecini atlatan ve dışarıya uyum sağlamaya çalışan piyasalarda toparlanma sürüyor.

Borsada 97.300 direncine dikkat

Yazının Devamını Oku

Faizde iniş sinyalleri

23 Haziran 2019
DIŞ piyasalarda belirgin bir iyimserlik var. Olumlu havanın kaynağında dünyanın en önemli iki merkez bankasından ardı ardına gelen faiz indirim sinyalleri var.

Önce Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, “Daha fazla faiz indirimi Avrupa Merkez Bankası’nın araç setinin bir parçası” dedi. Ardından Fed Başkanı Jerome Powell’in “Federal Açık Piyasa Komitesi’nde birçok üye faiz indiriminin uygun olduğunu düşünüyor” açıklaması geldi. Bu iki açıklama piyasalar için sanki işaret fişeği oldu. Borsalar yükseldi, Draghi’nin açıklamalarıyla değer kazanan dolar Fed kaynaklı açıklamalarla değer kaybedince altın ve petrol fiyatları başta olmak üzere emtia fiyatları yükseldi, tahvil bono faiz oranları düştü. Ardından önümüzdeki hafta Japonya’da yapılacak G-20 toplantısında ABD-Çin devlet başkanlarının buluşmasından uzun süredir devam eden ABD-Çin ticaret savaşına yönelik anlaşma çıkabilir türünden bir haber iyimserliği daha da artırdı.

TÜRKİYE’YE YARAYACAK

Her iki öncü merkez bankasından gelen faiz indirimini yan yana koyduğumuzda akla gelen ilk sorular küresel ekonomideki durgunluk beklentisinin tahminlerden daha derin mi, bir diğeri de acaba faiz indirimleri bir kur savaşını beraberinde getirir mi oldu. Hatırlanırsa düşük kur konusunda ABD başkanı Trump’ın, Çin ve Avrupa’yı hedef alan açıklamaları vardı. 31 Temmuz’daki Fed toplantısında faiz indirim olasılığı artsa da güçlü ekonomik görünümünü sürdüren ABD için birbirini takip eden ciddi faiz indirimlerinin olması bu yıl için çok zor. 2020 ve sonraki yıllar için daha olası görünüyor. Dış dünyadaki bu gelişmelerden en fazla yaralanacak ülkelerden biri de dış finansman ihtiyacındaki Türkiye olacak. Daha rahat ve düşük faizle borçlanma, yüksek faiz ve ucuz borsa nedeniyle tekrar carry trade uygulamaları ve sıcak para akışında artış gibi olasılılıklar akla geldi.

FAİZ İNDİRİMİNİ DESTEKLİYOR

Son açıklanan Merkez Bankası verilerine göre önümüzdeki bir yıl içinde ödenecek dış borç yüzde 79’u özel sektöre ait olmak üzere 175 milyar dolar. Türkiye son dönemde oldukça yüksek faiz ile borçlanıyor. Dış piyasalarda faiz indirimi bu aşamada söylem ve beklenti düzeyinde. Bu açıdan olasılık olarak görmek daha doğru. Piyasalar şimdilerde “beklentiler alınır, gerçeklere satılır” anlayışı gereği bu beklentiyi fiyatlıyor. Ancak dışarıdaki olumlu hava özel gündem nedeniyle iç piyasalara daha sınırlı yansıyor. Özellikle Türkiye-ABD ilişkileri ve S-400 olayı ilk sıralardaki yerini koruyor. Türkiye’nin bu konudaki tavrı net. Temmuzda Rusya’dan S-400 sevkiyatı başlayacak. Bu durumda ABD’nin tavrı ne olacak sorusu güncelliğini sürdürüyor. Burada da yine Japonya’daki G-20 zirvesinde Türkiye ve ABD devlet başkanları orta yol bulabilir mi soruları dillendiriliyor. Bakalım, bekleyip göreceğiz, temmuz ayında bu yönde bir şekilde netleşme sağlanacaktır. Bugün yapılacak İstanbul belediye başkanlığı seçimi sonrası dört yıl seçimsiz bir sürecin olması nedeniyle dış ekonomik gündem rahatlamışken ekonomide ağırlaşan sorunlara daha belirgin hamleler görme olasılığımız mümkün. İkiz açıklardan ekonomideki küçülmeye bağlı olarak cari açık düşse de bütçe açığı artmaya devam ediyor. Enflasyondaki düşüş Merkez Bankası’nın önümüzdeki aylarda faiz indirim olasılığını destekliyor. Ancak döviz kurlarının seyri ve yüksek kamu borçlanma gereği faiz konusunda önemli parametreler. ABD-İran arasında arta gerilim nedeniyle jeopolitik riskleri de önemli gündem konuları arasında saymak gerekecek. Dışarıda esen iyimserlik rüzgarına karşı önümüzdeki hafta dalgalı bir piyasa bizi bekliyor.

BORSA DİRENÇLERE TAKILDI

Yazının Devamını Oku

Cari açık daralmaya devam ediyor... Adım adım cari fazlaya

16 Haziran 2019
Cari açık verileri Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, “Haziranda cari fazla görebiliriz” sözlerine yaklaşıldığını gösteriyor. Ekonomideki yavaşlama ve ithalattaki gerilemeye bağlı olarak nisan ayında cari açık 1.3 milyar dolar, yıllıkta ise 8.6 milyar dolar olarak gerçekleşti.

GEÇTİĞİMİZ günlerde ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’in faiz indirim olasılığından bahsetmesi dış ve iç piyasalara olumlu yansımıştı. Ancak geçen hafta itibariyle iyimserlik zayıflamaya başladı. Enflasyon düşüşü ve istihdam verileri desteklese de 18-19 Haziran’da yapılacak toplantıda Fed’in faiz indirimi olasılığı zayıf. Beklentiler daha çok sonraki toplantılar için. ABD Doları (dolar endeksi) düşüşün ardından tekrar toparlanmaya başladı. ABD-Çin ticaret savaşı, ABD-İran gerilimi, küresel ekonomiye ilişkin yavaşlama emareleri, iyimserliği sınırlayan gelişmeler. ABD-Çin ticaret savaşı için umutlar Japonya’da gerçekleşecek 28-29 Haziran G-20 liderler zirvesinde.

ABD-İran gerilimi Umman Körfez’inde patlayan petrol tankerleriyle daha da tırmandı. Petrol fiyatlarında yükselişe neden olan bu gelişme artan jeopolitik riskler nedeniyle altına da yansıdı. Altının ons/dolar fiyatı, güvenli liman ihtiyacı, ABD-Çin ticaret savaşı, ABD tahvil faiz düşüşü ve Fed’in faiz indirim beklentilerinden besleniyordu. Bu da bonusu oldu. Ancak olaylar tırmanmaz ise küresel ekonomideki yavaşlama nedeniyle petrol fiyatlarındaki çıkış sınırlı kalabilir. Petrol fiyatlarındaki yükseliş petrol ithalatçısı Türkiye için enflasyon ve artacak petrol faturası açısından olumsuz bir durum olacak haliyle. İç gündem de pek rahat değil. İlk sırada Türkiye-ABD ilişkileri var. S-400 gerginliği sürüyor. Diğer yandan haftaya İstanbul’da seçim var. Seçim sonrası ekonomideki sorunlara ilişkin daha kalıcı adımlar atılmasını bekleyenler de yok değil.

DUYARLILIK FAZLA

Ekonomideki yavaşlama ve ithalattaki gerilmeye bağlı olarak cari açık daralmaya devam ediyor. Nisanda 1.3 milyar dolar, yıllıkta ise 8.6 milyar dolar olan cari açığın, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, “Haziran’da cari fazla görebiliriz” noktasına biraz daha yaklaştığı görülüyor. Cari açıktaki gerilemenin şimdiye kadar döviz kurları üzerinde olumlu bir etkisi hissedilmedi. Hem kur artışı hem de bankalardaki döviz mevduat artışı sürüyor. 7 Haziran haftasında döviz mevduatı 185 milyar dolara yükselerek toplam mevduatın yüzde 55 seviyelerine ulaştı. Dış borç ödemeleri, güvenli liman ihtiyacı gibi gerekçeler dövize talebi canlı tutan önemli etkenler. Altın, gayrimenkul, döviz Türk halkının geleneksel yatırım araçlarından. 2018-2019 mayıs döneminde yaklaşık yüzde 30’luk bir getiri sağlayan döviz, enflasyona karşı koruma sağlamış görülüyor. TCMB toplantısından sonra önümüzdeki aylar için faiz indirim beklentisi arttı. Hatırlanırsa 5 Mayıs tarihli yazımızda bu olasılığın güçlendiğinden bahsetmiştik. Düşüş sürecine giren enflasyon ve dışarıdaki faiz düşüş eğilimi bu beklentiyi destekliyor. Ancak ekonomik veriler ve dışarıdaki iyimserliğe karşılık bu aşamada, içeride Türkiye-ABD ilişkilerine duyarlılık daha fazla. Türkiye-ABD ilişkilerinin gerildiği bir dönemde Moody’s’ten gelen sürpriz not indirimi piyasalar üzerinde olumsuz ve sınırlı bir etki yapabilir. Piyasalarda kısa bir iyimserliğin ardından tekrar temkinli görünüm öne çıkmaya başladı.

BORSADA TUTUNMA ÇABASI

BORSADA tepki çıkışı sonrası düşüş görüldü. İlk destekler 90.000-89.000 bandında. Endeksin bu seviyelerin üzerinde tutunamaması durumunda sonraki ve daha önemli destekler noktaları 87.500-86.500 ve 83.500 seviyelerinde. Tepki çıkışlarının ilk dirençleri ise 92.500-94.500 seviyelerinde. Çıkışın devamı için 94.500 seviyesinin geçilmesi gerekecek. Sonraki dirençler 96.500-97.500 seviyelerinde. Destek noktalarında görülecek tepki alımlarının güç kazanması olasılığı zayıf.

DOLAR/TL’DE TEPKİ ÇIKIŞI

DOLAR/TL kurunda kâr satışları sonrası tepki yükselişi görüldü. 5.87 ve 5.82 ilk destek noktaları olarak görülürken 5.75 ve 5.66 sonraki destek seviyeleri. İlk dirençler ise 5.95-6.02 seviyelerinde. Bu seviyelerde satışlar görülebilir. Tepki çıkışının devamı için bu seviyelerin geçilmesi önemli.  Sonraki dirençler 6.15-6.25 seviyelerinde bulunuyor. Direnç seviyelerinde satışlar görülse de tepki çıkışı gücünü koruyabilir.

Yazının Devamını Oku

Piyasalara Fed morali

9 Haziran 2019
Piyasalarda iyimserlik devam ediyor. Borsada yükseliş, faiz ve döviz kurlarında ise düşüş görüldü.

Olumlu havanın kaynağında ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’dan gelen açıklamalar var. Türkiye-ABD ilişkileri, ABD-Çin ticaret savaşı, Avrupa Merkez Bankası toplantı sonuçları, beklentilerin altında gelen mayıs enflasyon verileri, ABD tarım dışı istihdam verileri, dış borsalar, ABD-İran ilişkileri, siyaset ve makroekonomik veriler öne çıkan diğer konu başlıkları. İç piyasalar bayram tatili nedeniyle kapalıyken Fed Başkanı Powell’in olası bir faiz indirimini ima etmesi piyasalara olumlu yansıdı.

KÜRESEL DURGUNLUK

Powell, “Enflasyon gelecek aylarda aşağı yönlü sürpriz yapmayı sürdürürse merkez bankası bu duruma yanıt verecek” dedi. Diğer yandan Avrupa Merkez Bankası geçen haftaki toplantıda faiz değişimine gitmezken başkan Draghi de “Artan korumacılık tehdidi ve diğer faktörler mevduat faiz oranlarında herhangi bir artışa imkan vermiyor” dedi. Dünyanın en önemli iki merkez bankası başkanı da gevşek para politikasına vurgu yaparken endişeleri küresel durgunluk ve ABD-Çin ticaret savaşı oldu. Yakın zamana kadar faiz değişimi konusunda sabır diyen ve bekle gör politikası güden Fed’in sürpriz sayılabilecek son söylemleri, düşüş eğilimindeki dış borsalarda tepki yükselişi, ABD dolarında değer kaybı, altında ise yükselişe neden oldu. ABD Doları (dolar endeksi) 98 seviyesinden 97’nin altına gerilerken altının ons fiyatı 1.350 seviyesine yaklaştı. ABD tahvil bono faizlerindeki düşüş de devam ediyor. Düşüş kısa vadeli bonolarda daha bariz. 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 2.00 sınırına geldi. Altındaki yükselişte faiz düşüşü ve doların değer kaybı kadar artmaya başlayan jeopolitik risklerin ve güvenli liman ihtiyacının da payı var. ABD-İran, ABD-Meksika, ABD-Çin, dikkat edilirse gerilimlerin merkezinde hep ABD daha doğrusu Trump var. Fed artık gardını almaya ve piyasaları olası bir politika değişikliğine karşı hazırlamaya başlamış görülüyor.

TOPARLANMA EĞİLİMİ

Avrupa tarafında değişiklik yok, gevşek para politikasına devam. Fed’den olası bir faiz indirimi en fazla Türkiye gibi dış finansman ihtiyacındaki ülkelerin işine gelir. Son birkaç haftadır vurguladığımız Türk mali varlıklarının gerek hisse senetleri gerek tahvil bono olarak oldukça ucuzladığı konusu geçen günlerdeki prime rağmen geçerliliğini koruyor. Fed söylemleri gerçeklik kazanırsa carry trade uygulamalarının ve sıcak para akışının artması gibi bir olasılığı gündeme getirebilir. Ayrıca daha düşük kaynak maliyeti ve daha ucuz borçlanma demek. Bu aşamada sadece olasılık olarak bahsediyoruz. Zira söylemler ve para politikaları değişkenlik gösterebiliyor. Fed düne kadar önce faiz artırımı, sonra faiz değişimi için sabırlı olacağızdan şimdi faiz indirim ihtimalini dillendirmeye başladı. Cuma günü beklentilerin altında gelen ABD tarım dışı istihdam verilerine rağmen ABD ekonomisi güçlü büyümesini sürdürüyor. İlk çeyrek büyüme yüzde 3.2 açıklanmıştı. Bu görünüm sürerse faiz indirimi için uzun bir süre bekleyebilir. Dışarıdaki iyimserliğin iç piyasalara daha belirgin yansıması için Türkiye-ABD ilişkilerinde gerilime neden olan S-400 olayı ve İstanbul belediye başkanlığı seçiminin geçilmesi önemli. Önümüzdeki hafta çarşamba TCMB faiz kararı, cuma günü ise cari denge var. Dışarıdan esen rüzgarla iç piyasalarda toparlanma eğilimi sürebilir.

BORSADA GÜÇLÜ TEPKİ

Yazının Devamını Oku

Piyasalarda bayram iyimserliği

2 Haziran 2019
Türkiye Ramazan Bayramı’na hazırlanırken, piyasalarda da bayram iyimserliği yaşandı. Döviz kurlarında düşüş, borsada yükseliş görüldü. S-400 konusunda ABD ile ortak çalışma grubu oluşturulması beklentisi, Türk mali varlıklarının ucuz ve primsiz olmasının da piyasalardaki iyileşme üzerindeki etkisi büyüktü.

UZUN Ramazan Bayramı tatili öncesinde piyasalarda iyimserliğin hakim olduğu bir dönem yaşadık. Borsada tepki yükselişi, döviz kurlarında ise düşüş görüldü. İyimserliğin detayında Cumhurbaş-kanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptığı telefon görüşmesinden sonra S-400 konusunda ABD ile orta yol bulunacağı (ortak çalışma grubu oluşturulacağı) beklentisi, bireysel emeklilik sistemine yönelik değişikliklerle borsaya fon girişinin (yaklaşık 1.2 milyar TL) önünün açılması, bir süredir 500 seviyesinin üzerinde seyreden Türkiye’nin 5 yıllık CDS oranının (risk primi) 500’ün altına gerilemesi, son dönemde Türk varlıklarının oldukça ucuzlaması ve borsa özelinde kısmen de bayram tatili nedeniyle takas avantajını saymak mümkün. Ancak ABD ile ilişkilerde yumuşama olasılığı ile Türk mali varlıklarının ucuz ve primsiz oluşunun etkisi daha fazla. Hatırlanırsa geçtiğimiz yazılarımızda Türk mali varlıklarının ucuz olduğu konusuna birkaç kez vurgu yapmıştık. TL’nin diğer gelişen ülke para birimlerinden, Borsa İstanbul’un ise dış borsalardan olumlu ayrışması kalıcı olur mu? Zira son aylarda dış piyasalardan ve diğer para birimlerinden olumsuz ayrışma söz konusu idi. Para ve sermaye piyasalarındaki iyileşmenin kalıcı olması için zor gündemin rahatlaması ve olumlu haber akışının sürmesi gerekecek. Borsada son günlerdeki tepki yükselişi ve TL’deki değer kazanımına rağmen Türk varlıkları için genel görünümün çok değiştiğini, primli ve pahalı hale geldiğini söylemek pek mümkün değil. Ancak olumsuz ayrışma nedenlerinden biri olan Türkiye-ABD ilişkilerindeki belirsizlik henüz giderilmiş değil. Anlaşıldığı yönündeki spekülasyonların netleşmesi gerekecek.

MEKSİKA TAKINTISI

Ekonomik verilerde kötüye gidiş bu aşamada durmuş görülse de iyileşme demek için erken. 2019 ilk çeyrekte yüzde 2.6 oranındaki küçülme buna örnek olabilir. 2018 son çeyrekte yüzde 3 küçülen Türkiye ekonomisi bu yıla da iyi başlamadı. Olumlu fiyatlamaya konu olabilecek hikaye veya beklenti ihtiyacı sürüyor. Dış dünya da hiç rahat değil. Öncü dış borsalarda (Dow Jones, Dax) düşüş formasyonları oluşmaya başladı. ABD-Çin ticaret savaşı sürüyor. Artık ABD’nin ataklarına artık Çin de tepki vermeye başladı. Çin’in ABD’den soya alımını durdurması ve ABD’nin nadir elementler ithalatına kısıtlamadan söz etmesi kayda değer. Anlaşma yönünde beklentiler Haziran sonunda Japonya’daki G-20 toplantısında. ABD-İran arasındaki yüksek tansiyon karşılıklı açıklamalarla güncelliğini koruyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “İran’a uygulanan yaptırımlardan hiçbir ülkenin muaf tutulmayacağını ve politikalarının İran’ın petrol satışının sıfıra indirmek” olduğunu söyledi. Piyasaların öngörülemeyen riski Trump’ın şimdi de Meksika takıntısı depreşti. Yasadışı göçü önlemek için Meksika’dan ithalata 10 Haziran’dan itibaren yüzde 5 tarife getirdi. Ekim’e kadar göç tablosu düzelmezse vergi 25’e çıkıp orada kalacak dedi. Küresel ekonomiyle ilgili durgunluk beklentisi korunuyor. Fed faiz değişimi konusunda ‘sabır’ derken ABD 10 yıllık bono faiz oranındaki düşüş ve kısa dönemli bono faiz oranlarının altında kalması bunun göstergelerinden biri. Bu durum artan ABD odaklı jeopolitik risklerle birleşince altın fiyatlarına yükseliş olarak yansırken altının ons fiyatı tekrar 1.300 dolar seviyesine yükseldi. İç gündeme pazartesi mayıs enflasyon verisi eklenecek. Piyasa beklentisi aylık yüzde 1.3, yıllık yüzde 19 civarında bir artış yönünde. Bayrama daha umutlu giren piyasalarda iyimserliğin devamı olumlu haber akışına bağlı olacak. 

BORSADA TEPKİ YÜKSELİŞİ

BORSADA uzun dönem trend desteklerinden başlayan tepki çıkışı sürüyor. İlk destek 88.500 seviyesinde. Bu seviyenin üzerinde çıkışın devamı beklenebilir. Sonraki destekler 85.000 ve 83.500 seviyelerinde. İlk dirençler ise 92.000-93.000 seviyelerinde. Bu seviyelerde satışlar görülebilir. Sonraki direnç 95.000 seviyesinde. Direnç seviyelerinde satış denemeleri görülse de tepki yükselişi gücünü koruyor. 

Yazının Devamını Oku

Japonya umudu... ABD-Çin geriliminin çözümü için hazirandaki G-20 bekleniyor

26 Mayıs 2019
PİYASALARDA toparlanma çabaları görülüyor. Borsalarda sert düşüş sonrası gelen tepki alımları henüz güç kazanmış değil. Döviz kurlarında ise kâr satışlarına rağmen yükseliş eğilimi korunuyor.

Benzer görünüm öncü piyasalar olması açısından ABD ve Almanya için de geçerli sayılır. Dow Jones ve Dax Endekslerinde düşüş sonrası zayıf tepki alımları, düşüş eğilimindeki ABD tahvil bono faiz oranlarında hafif yükselişler var. Dış gündemin ilk sırasında ABD-Çin ticaret savaşı var. Karşılıklı hamle ve açıklamalarla çözüm konusundaki belirsizlik devam ediyor. Anlaşma için umutlar haziran sonunda Japonya’da yapılacak G-20 zirvesine kalmış görünüyor. İç gündemde ise Türkiye-ABD ilişkilerinde Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze sistemleri alımı konusu öne çıkıyor. ABD alınmaması için telkinde bulunurken, Türkiye ve Rusya bu olayı bitmiş bir anlaşma olarak görüyor. Haziran veya temmuz gibi netleşme bekleniyor.

CARİ FAZLA MÜMKÜN

İç gündemin diğer satır başlıklarına bakacak olursak ekonomik veriler ve siyasete değinmek gerekecek. 23 Haziran İstanbul seçimine yönelik bekleyiş sürüyor. Bu aşamada siyasetin piyasalar üzerindeki etkisini ‘nötr’ olarak görmek mümkün. Ancak seçim tarihi yaklaştıkça bu yöndeki duyarlılık artabilir. Ekonomideki gidişata yönelik veriler tarafında ise bazı toparlanma sinyalleri henüz güç kazanmadı. Tartışmalar daha çok en kötünün görülüp görülmediği konusunda yoğunlaşıyor. Bu açıdan 31 Mayıs’ta açıklanacak 2019 yılı ilk çeyrek büyüme verisi merakla bekleniyor. Piyasa beklentisi yüzde 2 veya biraz üzerinde bir küçülmenin olacağı yönünde. Ancak yine de gerçekleşmeleri görmek gerekecek. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından perşembe günü açıklanan ‘ivme finansman paketi’ sunumunda işsizlikte en kötünün geride kaldığı ve yaz aylarında cari fazla görülebileceği açıklamaları dikkat çekti. Yaz aylarında mevsimsellik etkisiyle işsizlik verilerinin gerilemesi olağan bir gelişme. Ekonomideki yavaşlamayı dikkate alırsak çok fazla bir düşüş beklememek gerekir. Yine ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak cari fazla mümkün görülüyor. İdeali cari fazlanın ekonomik aktivitelerin azalmasından değil, dış ticaret verilerinden kaynaklanıyor olması.

ALTINDA YÜKSELİŞ

Cari fazlanın döviz kurları üzerinde olumlu bir etkisi olur mu sorusu akla gelebilir. Dış borç ödemeleri, jeopolitik gelişmeler, yüksek seyrini koruyan Türkiye’nin CDS oranı (risk primi) ve güvenli liman arayışı dikkate alındığında bu katkının zayıf kalması muhtemeldir. Zira bankalardaki döviz mevduat hesaplarındaki artış sürüyor. ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı, jeopolitik riskleri artırıp risk iştahını azaltınca altın fiyatlarında yükseliş görüldü. ABD tahvil faiz oranlarının son dönemde düşüş eğiliminde olması ve ABD dolarının hafif değer kaybı da altındaki yükselişe katkı yaptı. Petrol fiyatlarındaki düşüşte ise dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticaret savaşı ve bir parça da olsa artan ABD petrol stoklarının etkisi var. Borsa İstanbul’da olumsuz gelişmelerin belli ölçüde fiyatlanmasına bağlı tepki alımları görülüyor. Hisse senetleri fiyat kazanç oranları ve tahvil faiz oranları gibi bazı kriterler baz alındığında Türk mali varlıklarının ucuz kaldığı yönünde kabul gören bir görüş var. Eski bir borsacı sözü “Hisse fiyatı yükselecek diye alınır” der. Bu açıdan olağan fiyatlamaya geçebilmek için piyasaların beklenti ihtiyacının karşılanması veya zor gündemin rahatlaması önemli olacak. Temkinli görünümün dağıldığını söylemek için erken.

BORSA TREND DESTEĞİNDE TEPKİ VERDİ 

BORSA son dönemdeki düşüşle birlikte uzun dönemli trend desteğini test edince tepki alımlarıyla karşılaştı. Tepki alımlarının ilk dirençleri 87.400 ve 88.600 olarak görülürken tepki çıkışının devamı için bu seviyelerin geçilmesi gerekecek. Sonraki dirençler 90.500 ve 92.000 seviyelerinde. Destekler ise 84.600-83.500 seviyelerinde. Kısa ve uzun dönem için önemli görülen bu seviyelere geri çekilmelerde tekrar tepki alımları görülebilir. Aksi takdirde düşüşün devamıyla yeni destek arayışı gündeme gelebilir. Tepki yükselişi direnç seviyelerini geçmekte zorlanabilir.

Yazının Devamını Oku