Medyanın bazı Don Kişot'ları vardır. Düzeltilemez yanlışların üzerine, bıkıp usanmadan saldırırlar. Onlar kötü değirmenciye saldırırken, değirmenin için göremeyenler tarafından değirmene saldıran deli diye alaya alınırlar. Sevilmezler, 50. yıl davetlerine çağrılmazlar, dışlanırlar, hatta dokuz köyden kovulurlar.Atılgan Bayar da, yeni kuşak tutunamayanların genç temsilcilerinden. Atılgan Bayar bir yazar. Bayan bir yazar. Entel mafyasının içini bayan, sapına kadar erkek bir yazar. Kimilerine göre Bay Arsız. Kimilerine göre fazlasıyla alıngan. Belki bazılarınca haklı nedenlerle, ancak çoğunluğukla entelizm temellerine tehdit oluşturduğu için sevilmeyen bir yazar.Bu sinir, gıcık adam çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanan, yayınlandığında entellerin huzurunu kaçıran, okurlarının keyfini cilalayan yazılarını bir kitapta toplamış. Bayar, Gendaş yayınevince yayınlanan ‘‘İki şehrin ve bazı kadınların tuhaf hikayeleri’’ isimli kitabıyla, ‘‘inadım inat, adım Kör Murat’’ dercesine anlamayanlara davul, zurna çalmakta ısrarlı olduğunu gösteriyor.Daha önce yayınlanan şiir kitaplarıyla son dönem Türk Şiiri'nde belirgin bir iz bırakan şair ruhlu yazarın, düz yazıdaki keskin diliyle tanışmayanlar için kitaptan birkaç alıntı yapalım:‘‘Ankaralıların zihniyet kalıpları ve alışkanlıkları İstanbullulardan çok farklı. Bakalım: (...) Genç olanları siyah plakalı arabalarına arkadaşlarını doldurup, Arjantin Caddesi'ndeki kafelere takılıyor. Konuyla ilgisi olmayan şoförlerin kapıda beklemesi adetten. İstanbul'da özel işlerde kullanılması görgüsüzlük sayılan resmi plakalı arabalar (Şahin, Renault gibi) Ankara'da statü sembolü.(...) Ankara'da milletvekilleri, işadamları, gazeteciler geceleri pavyonlara gidiyor. (...) Ağzına içki sürmeyen muhafazakar milletvekillerinden Ankaralı gazetecilere kadar hemen herkes gece oldu mu, soluğu pavyonda alıyordu.’’‘‘Türk devletinin en cahil bürokratları, cümle bile kuramayanları niçin Kültür Bakanlığı'nda çalışıyor? Siyasi bir irade böyle bir ironik düzenlemeyle mesaj mı vermeye çalışıyor?’’‘‘Ankara'da yeni moda İstanbullu taklidi yapmak. (...) Sonra Salih, ismi olmayan kızın hikayesini anlattı. Meğer İstanbul plakalı bir araba almak için galeri galeri dolaşmış.’’‘‘Zaman geçer, cam kırılır. Kırılan cam yapışmaz. Geçmiş sadece geçmiştir. Geçtiği için güzel değildir.’’‘‘Dört insandan uzak dur. Fakirden çünkü kıskanç ve içten pazarlıklı olur. Köylüden çünkü iltifatı anlamaz, küfür zanneder. İyi insandan çünkü yalancı olur. Sevgiden bunaltır. (...) Cahilden çünkü seni kendine denk tutar.’’‘‘Asıl savaş kadınlar arasında. (...) Peki biz erkekler, kendiliğinden ‘erkek' olduğu iddia edilen iktidarla ilişkimizi yeniden nasıl kuracağız? (...) Hepimizin bir sevgilisi, karısı, annesi, kızkardeşi var. Zor! Ama mesele de burada kilitli.’’‘‘Çevreme bir bakıyorum da, ne kadar normal insan varsa onların (sapkın yazarların) hayranı. (...) İş adamları, bilgisayar mühendisleri, sekreterler, hatta ev kadınları onları okuyor.’’Atılgan Bayar kitabını‘‘‘Teşekkürler benim ‘sayko' okurlarım’’ başlıklı yazısının şu son paragrafıyla bitirmiş; ‘‘Ey Serdar Turgut, Yurtsan Atakan, Perihan Mağden ve Ayşe Arman'ın sıradan okurları! Sizin gerçek yazarınız benim. Kendinize gelin.’’Hadi ne duruyorsunuz. Bırakın sapkın yazılarımı okumayı da, gidin Bayar'ın kitabını alın.yurtsan@hurriyet.com.tr
button