7 sene oldu, unutmadı, unutmuyor okurlarım.
Geçen hafta arka arkaya “Neden yine yapmıyorsun?” diye sorulunca, verecek cevap bulamadım.
En iyi yaptığım şey başkalarına iyi gelmek. Başkalarına iyi gelen bir şeyi yaparken bir bakmışım kendime de faydam olmuş.
Benim de çok çok çok ihtiyacım var sihirlere, gerçekleşen dileklere.
Yılın kalan son günlerinde köşemi “Sihirli Dilek Kutusu”na çeviriyorum
ben de!
Olay nedir ve nasıl yapacağız?
Ben ağzım iki karış açık ekrana bakarken buluyorum kendimi.
“E alamayacağız tabii ya domates, zaten almamalıyız!” diye kendi kendime ekrana konuşuyorum.
Kimsecikler mevsim meyve ve sebzeleri tüketelim, keseye de bünyeye de fayda demiyor.
Domatesin mevsimi değil kardeşlerim.
Eskiden meyve ve sebzenin bir mevsimi vardı ve yokluğunu kimse yadırgamazdı. Şimdi Ankara’da karda kışta “Ay ama aşkolsun neden mango çok pahalıııı?” cinsinden nur topu gibi bir krizimiz oldu!
Can erik örneğini vereyim, en sevdiğim.
Tam bu kelimenin içine düştüğüm, uzundur da kalkamadığım bir yerdeyim.
Tam kalkacağım, hooop bir tane daha çelme takıyor bana. “Ama aşk olsun bi dur!” diyorum, duymuyor. Sesim kısık kalıyor galiba.
Hayalperest insan olduğunda, herkes sanıyor ki, gerçeklerle hayalleri karıştırabilirsin.
Oysa, kendi adıma konuşuyorum pek tabii, hayalperest bir insanım ama; asla gerçeklerle hayalleri karıştırmadım.
Ayaklarımı yerden kesecek hayaller kurmakta üstüme yok, doğru.
Ve ben, bir o kadar da ayakları yere sağlam basan, neyse ne onu çırılçıplak gerçekliğiyle gören bir insanım.
Ve bazen gördüğüm gerçek çok incitici.
Hani nasıl bir şey yazsam da herkes su içmek ne kadar önemli bir farkına varsa diye...
Bu sene en çok dikkatimi çeken 2 şey şuydu:
1- Ne kadar su içmediğimiz
2- Suyu ne kadar ziyan ettiğimiz
Suyu içmediğimiz kadar kıymetini de bilmeyen; bu yüzden feci ziyan eden bir toplumuz.
Koşmak, düzenli türlü çeşit spor, özellikle ultra maratonlar, Dr. Nurhayat Gül’le olan sonsuz mesaim, spor hocalarım, farklı zamanlarda çocuklarım için gittiğim doktorlar... Her birinin bana öğrettiği ortak doğru, su içmenin önemi oldu.
Benim sporun her türlüsüyle ilgili olduğumu ve tabii yoga da yaptığımı bildiğinden, “Bak böyle ilginç birisi var bu sene Marka Konferansı’nda” diye bana kısacık bir bilgi yollamış.
Banu bir şey ilginç dediği zaman insan bir duruyor.
Çünkü Banu’ya saygım var. Ben de bir araştırayım dedim...
Başladım.
Julie Montagu, Flexi Foodie diye bir akademinin kurucusuymuş.
Gündelik hayatın bize yaşattığı onlarca stres içinde, beslenmeden yogaya, sağlıklı ve faydalı yemek tariflerinden bunları uygulamaya kadar, hayatımızı nasıl daha kolay sağlıklı kılabiliriz diye e-eğitimler düzenliyormuş.
Acaba Julie’yi diğerlerinden farklı ve bu kadar başarılı kılan nedir diye düşünüp hakkında azıcık daha okumaya karar verince, vardığım bir yerde kalakaldım.
“Bize yasak yoktur” diye cevap verdi bana.
Gülümsedim.
Yoktur tabii ya!
O “Al beni”si, pek güzel acı/tatlı/ekşi/tuzlu hatta umami bir tatla müptela etti beni kendine. İlk dinlediğimde yaş gelmişti gözümden. Şimdilerde yaş gelmiyor, dudaklarımı ısırıyorum sadece.
Eylül, ekim, kasım inletti be arkadaş beni. Bakmayın çocukluktan edindiğim en şahane alışkanlıkla sürekli gülmek için kendimi ittirdiğime.
Ve fakat ama... İnsan çabalamalı her daim, Sonsuza Kadar!
Zeytin ve zeytinyağına dair çok basit, çok özel, çok önemli birkaç şey var ki bilinse çok iyi olur.
Farkındalık olur.
Şenlik sırasında eş dostla bunları tartışırken, aklıma bir fikir geldi.
“Neden bir hareket başlatmıyoruz?” dedim, “Neden zeytin hakkında çok basit üç-beş bilgiyi söylediğimiz bir kısa videoyu sosyal medyada yaymıyoruz?”
O dakika hemen kısa kısa notlar çıkardık Zeytin Dostu Derneği’nden arkadaşlarımla.
7 madde oldu.
Milas’ın civarında hasat için bir bahçedeydim, hemen bir zeytin ağacının dibinde aşağıda okuyacağınız 7 maddelik bilgileri okuduğum videoyu çektik, Instagram’da paylaştım. Bütün zeytin dostları başladık teker teker video çekip aynı bilgi notunu paylaşmaya.
Cumartesi-pazar, yani iki gün sürecek, ben de ikinci kez orada olacağım.
İlk defa geçen sene katılmıştım, yaşadığım en bilgilendirici, bilinçlendirici, eğlenceli zeytin hasadı ve şenliğiydi.
Çocuklardan büyüklere herkese zeytini, tarihini, tadını, değerini anlatmak için özenle çalışılmış iki gün yaşamıştım.
Bu sene ilk defa yapılacak olan Sağlık Yürüyüşü öncesi, hem çocuklara hem de büyüklere spor, doğa, arılar ve tabii zeytin tadında bir konuşma yapacağım.
Zeytin meyvesini ve zeytinin yağını iyi tanımak, doğru kullanmak konularında paneller olacak. Zeytin Dostları sayesinde, zeytinyağına dair ne kadar çok şey öğrendiğimi, ne kadar çok doğru bilinen yanlışı fark ettiğimi anlatamam.
Instagram’dan canlı yayın da yapar, yine tüm öğrendiklerimi paylaşırım sizinle.