*
Sıfır Scoville, dolmalık biber.
100 Scoville, sivribiber.
500 Scoville, kırmızı süs biberi.
2500 Scoville, Tabasco...
*
Dilini dokundurdun mu kabartan Meksika biberi, Serrano deniyor...
Mehmet Kılıç
Mehmet Ağgedik
Mehmet Çetin
Mehmet Tangüner
Mehmet Kaz
Mehmet Topraksüren
Mehmet Çakır
Çıkardı.
*
Habur rezaleti taptazeyken... Dersim isyanıyla PKK kalkışması arasında benzerlik kuran kendi genel başkan yardımcısı Onur Öymen’i infaz edip, toplum nazarında “soykırımcı” durumuna düşürüp, derhal istifaya çağırıp, Habur rezaletini unutturdu mu? Unutturdu.
*
CHP Genel Başkanı olur olmaz, bismillah ilk iş, Onur Öymen’in üstünü çizip, onun yerine “Dersim soykırımdır” diyen Hüseyin Aygün’ü milletvekili yaptı mı? Yaptı.
*
Hüseyin Aygün, CHP milletvekili olur olmaz, bismillah ilk iş, “Dersim soykırımdır, insanlık suçudur, sorumlusu CHP’dir, İsmet İnönü’dür, Atatürk de haberdardır” dedi mi? Dedi.
*
Aslı’nda...
Rol model bi özelliği daha var.
Çakır, babasından.
Alptekin, kocasından.
Eşinin soyadıyla birlikte, gururla,
kızlık soyadını da taşıyan ender kadınlarımızdan biri o.
Malum...
Simide gevrek deriz biz.
Çekirdeğe çiğdem.
Kordon elektrik aleti değildir.
Kumru da kuş değildir.
Yengen’i yeriz.
Sen sigorta dersin...
Biz asfalya deriz.
Küçücük, yamru yumru tenis topu kadar bi şey haline gelecektir.
İşte o, Hakkâri’dir.
*
Şimdi o kâğıt topunu açın, yamru yumru dağlarını elinizle ütüleyin, düzeltin, yayın. Küçücük bilinen Hakkâri yüzölçümü, girintili çıkıntılı, aslında o kadar devasadır...
En zor coğrafyadır.
*
Devlet büyüklerimizin üç dakkalığına uğrayıp, ilgileniyormuş ayaklarıyla siperdeki çocuğa hal hatır sorması değildir yani marifet... 365 gün, 24 saat orada yaşamaktır, maharet.
*
Tunuslu yaralı muhalifler, özel uçakla Türkiye’ye getirildi. Özel hastanelere götürülmek üzere, İstanbul Sağlık
Müdürlüğü tarafından özel olarak karşılandı. Ancak, çok ayıp edildi... Çünkü, aprona, 9 yaralı için sadece 8 özel ambulans getirilmişti. 2 yaralı sıkış tepiş gitti.
*
Yemenli yaralı muhalifler, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı koordinasyonunda, özel uçakla Türkiye’ye getirildi. Tunus rezaletinden ders alınmıştı... Bu sefer, 10 yaralı için 11 özel ambulans getirildi.
*
Atletimiz takozda kaldı, yarışamadan elendi, çok iyi durumdaydım, kesin ilk üçe girerdim diyor. Çekiççimiz, idmanda fırlattığından anca 10 metre aşağısına fırlatabildi, halbuki müthiş hazırlanmıştım diyor. Yüzmede bırak finali, yarı finalimiz yok, Yüzme Federasyonu Başkanımız, çok başarılı olduğumuzu, en başarılı olimpiyatlarımızdan birini yaşadığımızı söyledi, ki, aslında haklı, en azından hiçbir yüzücümüz boğulmadı, sağ salim dönüyorlar. Beş bin metrecimiz sonuncu oldu, çok iyi çalışmıştım, madalyayı hak etmiştim, galiba yemekten zehirlendim dedi. Bi başka koşucumuz onuncu oldu, Türkçe bilmiyor, Kenyalıymış, ne dediğini anlamadım ama, elendiğine göre çok iyi hazırlanmıştım dediğini tahmin ediyorum. Yelkencilerimiz rüzgârsızlıktan şikâyet ediyor, sanırsın, öbürleri yelkenleri vantilatörle şişirdi. Okçularımız ise, neredeyse hedef yerine hakemi vuracaklardı, karşı yönden esen rüzgârdan yakınıyorlar. Voleybolcularımıza göre, maçlar çok geç saatte oynandı, ondan... Gerçi, sabah oynadıkları maçı da kaybettiler ama, öğlen oynansaydı banko altın madalyaydı yani... Londra’nın serin ve yağışlı havasından etkilenen güreşçimiz bile var. Bilseydik romatizmalı güreşçi göndereceğimizi, bunu pas geçer,
Rio’daki olimpiyata gönderirdik. Haltercilerimiz desen, halter kaldırmayı boşver, pazar torbası taşıyamayacak vaziyette, kiminin beli ağrıyor, kiminin dirseği uf oldu, kimi enfeksiyon kaptı, talihsizlik işte, yoksa çok iyi hazırlanmışlardı.
*
Sonra bi başkası çıktı...
“Çok iyi mücadele ediyoruz.Çok iyi gidiyoruz” dedi.
*
Aha bu da “milli atıcımız” herhalde diye düşündüm. Meğer, siyasi haberlere geçmişler, Milli Savunma Bakanımızmış...