İlk imzalı manşetim, cinayetti. Zordu. Bi kadını, annesini, iki çocuğunu öldürmüşlerdi. Vesikalık fotoğraflarını alabilmek için, sivil polis ayaklarına yatarak girmiştim içeri, yatak odasındaki çekmecelerden albümleri yürütmüştüm. Başka çare yoktu. Çünkü, gazeteci falan giremezdi matem evlerine... Hatta mahalleye giremezdi.
*
Diri’ye olmasa bile...
Ölü’ye saygı vardı en azından.
*
Sonra?
Sonra bi haller oldu bize.
*
Kerizlikte nirvana.
*
Aslında...
Lahmacun 38 lira.
12 lirası ayran’a.
*
Ne o öyle ayran mayran, biz köylü müyüz şekerim dersen, limonata iç... 27 lira.
*
Öğretmenlik sınavında cevapların sızdırıldığı, iki kere ikiyi denk getiremeyen lavukların, imkânsız skora ulaşıp, 120’de 120 doğru yaptığı tespit edilmişse... Üniversite sınavının şıklarına kabak gibi şifre konulmuşsa... Ve, o şifre, büyüsünler de “badem” olsunlar diye “çağla badem”lere ezberletilmişse... Her üniversite sınavından sonra, şöyle şampiyonuz böyle birinciyiz filan diye, çarşaf çarşaf ilan veren takunyalı dershaneler, şifreli sınavdan sonra, gene çok başarılı olmalarına rağmen, her nedense, tek sütun bile ilan vermediyse... Polis Akademisi’ne giriş sınavında, soruların zimmete geçirildiği, hırsızların polis olmaya çalıştığı anlaşılmışsa... Daha bu ay, aynı Polis Akademisi’nde, bütünlemeye kalıp, çakmalarına rağmen, yönerge değişikliği katakullisiyle, 100 üzerinden 18 alanlar bile sınıfı geçtiyse... Polis Akademisi’nde öğretim üyesi olan ve sınıfta bıraktıkları tiplerin sınıfı geçtiğini öğrenen hukuk profesörleri “insaf, ayıptır, utançtır, böyle rezalet görmedik” dediyse... Kamu bankasına müfettişlik sınavı açıp, en az 80 puan gerektiği halde, 70’likler doldurulduysa... Güya sahtekârları yakalayacak olan müfettişlerin sınavında sahtekârlık yapıldığı anlaşılınca, ay çok pardon, bilgisayar hata yapmış deniyorsa... Soruları özel üniversite tarafından hazırlanan, bi başka kamu bankasının sınavı, daha önce, aynı özel üniversite tarafından, bi başka kamu sınavında, tıpatıp sorulmuşsa... Sağlık Bakanlığı’nın unvan sınavında, 20 sorunun iptal edilmesine, 17 sorunun cevap şıklarının değiştirilmesine, zaten alt tarafı 50 soru sorulmasına rağmen, unvanı yükseltilmek istenen süper zekâ’ların gene de beceremediği görülüyorsa... Bir üniversitenin yetenek sınavında, kazananlar açıklanıyor, sonra o liste indiriliyor, başka liste asılıyor, kazananlara siz kazanamadınız deniyor, namuslu bi savcı çıkıp, oha artık birader diyor ve sınavı iptal ettiriyorsa... Eğitim Kurumu Müdürlüğü sınavındaki soruların, yandaş sendikanın çalıştayında belirlenen sorular olduğu ve tesadüfe bak, o sendikadan olanların kazandığı belirleniyorsa... Diyanet İşleri’nde olmayacak duaya amin deniyor, müezzinlik-vaizlik sınavında başarılı olan adayların, sanırım uygun tarikattan olmadıkları için, başarısız ilan edildikleri ortaya çıkıyorsa... Üniversite, hatta iki üniversite mezunu gençler, devlette odacı olmak için bile 150 tane sınava girerken, ataması yapılmayan öğretmenler pazarda limon satarken, Türkçe okuryazar oldukları şüpheli molla’lar, sözlüsüz-yazılısız, devlette kadrolu oluyorsa... TRT’de sınav açıp, sonuçları internetten yayınlıyor, ancak, torpil taleplerini silmeyi unutuyorlar ve böylece, kazanan isimlerin yanında, şu müdür tanıyor, bu müdür kefil gibi notların düşüldüğü enseleniyorsa... İtfaiyeye alınacak üç personel için sınav yapılıyor, yüzlerce aday, belgen eksik diye sınava sokulmuyor, sonuçlar açıklanınca, belediye başkanının oğlu ve kayınbiraderiyle, zabıta müdürünün oğlunun kazandığı ortaya çıkıyorsa... 4 artı 4 artı 4 ayağıyla, bu seneki üniversite sınavına son dakka kala, yerleştirme hesabı değiştiriliyor, okulların başarısı dikkate alınmıyor, okumak için maça isteyen Anadolu ve Fen liseleri cezalandırılıp, bol keseden not dağıtan dandik okullar ödüllendiriliyorsa...
*
Özetle...
“Namuslu yurttaş ol, kurallara uy” diye büyüttüğümüz çocuklarımızın geleceğiyle alakalı her sınav “düzgün”se... Sorularının çalındığı iddia edilen son kapesese “yamuk” mudur?
*
a, haşa
b, külliyen iftira
Çete’lesini yazayım bari.
İzmir Büyükşehir’in en büyük harcama kalemi, metro... 80 küsur müfettiş, aylarca inceledi. En küçük bi suiistimal bulundu mu? Bulunmadı. Suçlamalar arasında var mı metro? Yok.
Banliyo sistemi için 600 milyon lira harcandı. Tüneller, yeraltı istasyonları, geçitler filan... İhalelerinde yamuk
tespit edildi mi? Edilmedi. Yok mu
yani suçlamalar arasında? Yok.
Körfez trafiği için 15 adet katamaran tipi, hızlı vapur alınıyor, imzaları
atıldı, 115 milyon Euro... Komisyon momisyon, malı götürmek için iyi bi fırsat... Var mı iddianamede? Yok.
Kadifekale civarındaki kentsel dönüşümün maliyeti, 200 milyon lira... Akraba, eş, dost’u kollayıp, al takke
Direksiyondasın.
Canhıraş bi siren...
Dikiz aynana bakıyorsun.
Ambulans geliyor.
Kenara yanaşıyorsun hemen.
Yol veriyorsun.
vaaaiiiiİİİİİUUUuuuuv...
*
Dışardan...
Dışişleri bakanı yapıldı.
*
Hariciyeci’dir yani.
Hep hariç’ten geldi.
*
İç politikayı “hiç” politikaya çeviren AKP’nin “düş politika” mimarı oldu.
*
Yağmur yağdı.
9 insanımız boğuldu.
5’i çocuk.
*
Toki...
“Dere yatağına bina yaparsak, derenin intikamı ağır olur” diyen Başbakanımızın toki’si.
*
Belediye başkanı...
Yuttun mu...
Leyla gibi olursun.
*
Uyuşturur.
Kütük gibi uyutur.