30 Haziran 2011
Efendim, Anayasa’nın 76’ncı maddesi orda dururken, 90’ıncı maddeye atıfta bulunmak 82’nci maddeyle bağdaşmaz, YSK’nın dayandığı 2839 sayılı kanunun 39’uncu maddesinin 4’üncü fıkrası ve 35’inci maddesinin c bendindeki esaslar gereğince, Anayasa’nın 84’üncü ve 85’inci maddelerine başvurulabilir, ancak, 78’inci madde gayet açık olduğuna göre, 14’üncü madde çerçevesinde CMK’nın 100’üncü maddesine fıkra ekleyip, iç tüzüğün büzüğü filan... Hikâye.
Minik fare, duvardaki çatlaktan mutfağa bakarken, çiftçi ve eşinin paket açtıklarını görür. Ambalajı yırtarlar ki, kapan... Telaşla bahçeye fırlar, ilk gördüğü tavuğa “evde kapan var” der. Tavuk omuz silker, bana ne birader der, seni kümese alırsam başıma iş alırım. Fare panikle ağıla koşar, koyuna yalvarır, evde kapan var... Koyun, kusura bakma senin problemin der, el âlemin derdiyle huzurumuzu kaçıramayız. Son çare ahıra dalar fare, çırpınır adeta, evde kapan var... İnek bön bön bakar, çevirir kafasını öte tarafa, duymamak için yalağa yürür.
Farecik yapayalnızdır. Kurda kuşa yem olmamak için mecburen evin yolunu tutar, yüreği ağzında, parmak uçlarına basa basa duvardaki çatlağa sığınır, gün döner, gece zifiri, çıtankkk, ölüm sessizliği... Peşinden çığlık. Yanlışlıkla bastılar galiba diye düşünürken, bi de ne görsün, mutfağa süzülen yılan kuyruğu kaptırmış iyi mi, üstelik, kör karanlıkta yatağından fırlayıp uyku sersemi kapana uzanan çiftçiyi sokuvermiş elinden can havliyle.
Çiftçi yaygarayı basınca, eşi uyanmış, apar topar doktora... Sarıp sarmalatıp eve dönmüşler ama, ateş fırlamış 40 dereceye... E hastaya çorba. Tavuk suyu. Kadın bıçağı kapıp kümese.
Ertesi gün, konu komşu duymuş, gelmişler geçmiş olsuna, ikram ister, kadın bıçağı kapıp doooğru ağıla, pilav üstü tandır... Maalesef, ateş 40, 42 derken, çiftçi sizlere ömür... Bütün köy doluşmuş cenaze evine, taziyeye, ikramın büyüğü ister haliyle, büyükbaş da sizlere ömür.
Kadın çocuklarına taşınmış.
Ocak sönmüş, ev harabe.
Kümes-ağıl mezbele, ahır çökmüş.
Diyeceksiniz ki:
Farenin akıbeti n’oolmuş?
“Arkadaş, iş işten geçtikten sonra benim akıbetimi merak etmeniz de, enteresan yani” demiş.
Yazının Devamını Oku 29 Haziran 2011
CHP yemin etti... *
Üniversite sınavındaki şifre utanmazlığıyla ilgili araştırma önergesi reddedildi. Tekel işçilerinin dramıyla ilgili araştırma önergesi reddedildi. Adli Tıp skandallarıyla ilgili araştırma önergesi reddedildi. Telekulak araştırma önergesi reddedildi. Gözaltındaki kayıplar hakkındaki araştırma önergesi reddedildi. Ha eve tüp bağlatmışsın, ha memlekete nükleer santral’la ilgili araştırma önergesi reddedildi. Taşımalı eğitim ayıbıyla ilgili araştırma önergesi reddedildi. Basın’a basınçla ilgili araştırma önergesi reddedildi. Yeşil sermaye ayaklarıyla ahaliyi dolandırıyorlar’ın araştırma önergesi reddedildi. Dünyanın en pahalı benzinini niye biz kullanıyoruz’un araştırma önergesi reddedildi. Memur sınavındaki ahlaksızlıkla ilgili genel görüşme önerisi reddedildi. Irak’a kara harekâtı niye zart diye durduruldu’nun genel görüşme önerisi reddedildi. Ermenistan’la gizli gizli neler imzaladınız’ın genel görüşme önerisi reddedildi. KKTC’de ne dümenler çeviriyorsunuz’un genel görüşme önerisi reddedildi. Başbakan hakkındaki gensoru önergesi reddedildi. Uruguay’dan inek getirten Tarım Bakanı hakkındaki gensoru önergesi reddedildi. Habur’daki teslim’iyet töreniyle ilgili olarak İçişleri Bakanı hakkında verdiği gensoru önergesi reddedildi. Uçak düştü, Ulaştırma Bakanı hakkındaki gensoru önergesi reddedildi, hızlı tren uçtu, Ulaştırma Bakanı hakkındaki gensoru önergesi reddedildi. Telekulak ve Deniz Feneri için Adalet Bakanı hakkında verdiği gensoru önergesi reddedildi. Maliye Bakanı, Enerji Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı hakkındaki gensoru önergesi reddedildi. Madenciler diri diri toprağa gömüldü, Çalışma Bakanı hakkındaki gensoru önergesi, CHP değil MHP mi vermişti yoksa, neyse, reddedildi. İzmir’de açılan yeni üniversiteye Atatürk’ün annesinin adını verelim teklifi reddedildi. PKK’yla ilgili açılım görüşmesi başka gün kalmamış gibi 10 Kasım’da görüşülmesin, inadına yapmayın, hiç olmazsa bir gün erteleyelim, 11 Kasım’da görüşelim önerisi, reddedildi. Dokunulmazlıklar kaldırılsın teklifi reddedildi. 100 değil, 300 değil, 1600 soru önergesi verdi,
ya reddedildi, ya cevap vermeye
tenezzül bile edilmedi. Ne yasa çıkarabildi, ne de çıkmasını önleyebildi.
*
Yemin etmedi...
*
Milli iradeye kuru kalabalık muamelesi yapıldığı için, CHP açısından değişen bi şey yoktur.
*
Tek başına oynanmaz tahterevalli.
İki kişiden biri düşünsün gari.
Yazının Devamını Oku 28 Haziran 2011
Osmanlı döneminde Meclis-i Mebusan üyeleri “zat-ı hazret-i padişahiye ve vatana sadakat” üzerine yemin ediyordu. *
Hem vatanı sattılar.
Hem zat-ı hazret-i.
*
Mustafa Kemal bu tür müsamerelerle ilgilenmedi, 23 Nisan 1920’de yemin edilmedi... 1921’de çıkarılan ve ilk anayasamız kabul edilen Teşkilatı Esasiye’de de yemin filan yoktu.
*
1924’te Bilecik mebusu Fikret Bey “illa yemin etmemiz lazım azizim” dedi, öneri sundu, “haklısın muhterem” deyip, alkışladılar. Böylece, 1924 Anayasası’na yemin monte edildi: “Vatan ve milletin saadet ve selametine ve milletin bila kaydüşart hâkimiyetine mugayir gaye takip etmeyeceğime ve Cumhuriyet esaslarına sadakattan ayrılmayacağıma vallahi.”
*
1928’de “vallahi” çıkarıldı.
“Namusum üzerine söz veririm”e dönüştürüldü...
1961 Anayasası’nda yemin uzadı, “bağımsızlık, bütünlük, laiklik” üzerine namus sözü verildi.
*
1982 Anayasası’nda yemin biraz daha uzadı, “hukuk, Atatürk devrimleri, Anayasa’ya sadakat” üzerine, namus sözü yetmedi, “namus ve şeref” üzerine “ant” içildi... Üstelik, daha önce sanki Japon milletine yemin ediliyormuş gibi, “Türk milleti önünde” kelimeleri ilave edildi.
*
Görüldüğü gibi, her şey, Bilecik mebusu Fikret Bey’in başının altından çıktı...
*
Peki, kimdir Fikret Bey?
*
Memleketin üç tarafı denizlerle çevrili olduğu için, 1924’te Denizcilik Bakanlığı kuruldu. Başbakan Fethi Bey, Osmaniye mebusu İhsan Bey’i Denizcilik Bakanı yaptı. İhsan Bey, ilk icraat olarak, Yavuz zırhlısının onarım ihalesini Fransız şirketine verdi. Bilahare... Denizcilik Bakanı İhsan Bey’le “vallahi diye yemin etmemiz lazım” diyen Bilecik mebusu Fikret Bey’in çaktırmadan ortak şirket kurup, ihaleyi verdikleri Fransız şirketinden “avanta” aldıkları ortaya çıktı!
*
Meclis soruşturması açıldı, Fikret Bey indiragandi’yi itiraf etti. Yüce Divan’da yargılandılar. Dokunulmazlıkları kaldırıldı. İhsan Bey’e 2 sene, Fikret Bey’e 4 ay hapis cezası verildi.
*
Yani?
*
“Vallahi diye yemin etmemiz lazım” diyerek, bu yemin işini memleketin başına saran Fikret Bey... Cumhuriyet tarihimizde “yeminini çiğnediği için” Yüce Divan’da mahkûm olan ilk mebustur azizim!
*
Dolayısıyla, cümleten hayırlı yeminler diliyorum... Ve, ilk Anayasa değişikliğinde bi daha değiştirilip, “yemin etsem başım ağrımaz” haline getirilmesini öneriyorum.
Yazının Devamını Oku 26 Haziran 2011
6 BDP mebusu kilitli.<br><br>2 CHP mebusu kilitli.<br><br>1 MHP mebusu kilitli.
Meclis, açılmadan kilit.
Çünkü... Mazbatalarını alıp, YSK’ya göre resmen mebus olan mebuslar, henüz yemin etmedikleri için yasama faaliyetlerine katılamaz. Ancak, hem yemin etmelerine izin vermeyip, hem yemin etmediler denemez. Dolayısıyla, yemin edip, aday olma ve oy verme hakları ellerinden alındığı için, meclis başkanı, meclis başkanlık divanı
seçilemez, komisyonlar oluşturulamaz. Ben yaptım oldu dersin, dava açar,
alınan tüm kararlar mahkemelik olur.
Çünkü... Herkes papağan gibi Sebahat Tuncel örneğini anlatıyor ama, Osman Bölükbaşı örneği var. Cızzz olduğu için kimse anlatmıyor. 1954’te aday oldu, Kırşehir’den tulum çıkardı, mebus seçildi. Bugün ahaliye demokrasi feriştahı
olarak kakalanan Demokrat Parti, Kırşehir’i ilçe yaptı! Üç sene sonra,
seçim geldi, Kırşehir’i kafaladık zannettiler, gene il yaptılar, bu sefer Bölükbaşı’nı hapse tıktılar! Gene Kırşehir’den aday oldu, haşırt, gene seçildi. Milli irade,
Yazının Devamını Oku 25 Haziran 2011
AKP’liler “yargı milli iradeyi yok sayamaz, hangi demokraside atanmışlar seçilmişlerin önüne geçebilir, milletin iradesini mahkemelik yapmak anca CHP’ye yakışır, hâkimler siyaset yapmak istiyorsa cüppesini çıkarsın siyasete atılsın, yargıçlar hangi hakla kendisini yasamayla eşit görüyor, hangi cüretle TBMM’ye hiza vermeye çalışıyorsunuz, hangi vasfınızla milletten daha iyi biliyorsunuz, millet yanılıyor da yargıçlar mı en doğruyu biliyor, milletin vasisi misiniz, milletin temsil makamına yönelik hazımsızlık ve tahammülsüzlük hiç bu kadar ileri gitmemişti, bu millet kendi kaderini belirleme hakkını sadece milletvekiline vermiştir, buradan milletimize bir kez daha ifade etmek istiyoruz ki, Türkiye yargıçlar devleti değil, demokratik hukuk devletidir” derken... CHP’liler ne diyordu?
“Hukuka müdahale edilmesin.”
*
CHP’liler “yargı milli iradeyi yok sayamaz, hangi demokraside atanmışlar seçilmişlerin önüne geçebilir, milletin iradesini mahkemelik yapmak anca AKP’ye yakışır, hâkimler siyaset yapmak istiyorsa cüppesini çıkarsın siyasete atılsın, yargıçlar hangi hakla kendisini yasamayla eşit görüyor, hangi cüretle TBMM’ye hiza vermeye çalışıyorsunuz, hangi vasfınızla milletten daha iyi biliyorsunuz, millet yanılıyor da yargıçlar mı en doğruyu biliyor, milletin vasisi misiniz, milletin temsil makamına yönelik hazımsızlık ve tahammülsüzlük hiç bu kadar ileri gitmemişti, bu millet kendi kaderini belirleme hakkını sadece milletvekiline vermiştir, buradan milletimize bir kez daha ifade etmek istiyoruz ki, Türkiye yargıçlar devleti değil, demokratik hukuk devletidir” derken...
AKP’liler ne diyor?
“Hukuka müdahale edilmesin.”
*
“İzafiyet teorisi ispatlanırsa, Almanya benim Alman olduğumu iddia edecek, Fransa ise dünya vatandaşı olduğumu açıklayacaktır. Yok eğer, izafiyet teorisi ispatlanamazsa, Fransa derhal Alman olduğumu söyleyecek, Almanya ise Yahudi olduğumu açıklayacaktır” demişti Einstein.
*
Alman’ı Fransız’ı bilmem...
Einstein olsa olsa Türk’tür.
*
Hatta, eşi Elsa da Türk’tür.
“Kocamın izafiyet teorisini anlamıyorum” demişti ama...
Ölene kadar onunla yattı kadıncağız.
Yazının Devamını Oku 24 Haziran 2011
Lisans istedi. Lisansı verdin.
Sahaya çıkardın.
Tribünler doldu.
Bijitürk’ten naklen yayınlandı...
90’a taktı.
Maç bitti.
*
Sonra?
Lisansı veren diyor ki:
“Kırmızı kart cezan var.
Forma giyemezsin.”
*
Halbuki...
Ön elemeleri kazandığımız halde
AB Ligi’ne alınmadığımız zaman,
futbolcu başbakanımız ne demişti?
*
“Maç başladıktan sonra kurallar değiştirilmez. Gol nasıl olur, penaltı nasıl olur, hepsi önceden belli... Dürüst olun, tarafsız olun. Yarın öbür gün yüz yüze bakacağız, birbirimize çalım atmayalım.”
*
Üstelik...
Pozisyonda alenen hakem hatası olmasına rağmen, maçı tekrar edeceğine, hükmen mağlup kabul edip, averajı da değiştiriyor, adamın attığı buz gibi golü siliyor, götürüp rakip takımın hanesine yazıyor. Utanmasa, Leyla Zana’yla Emine Ayna’ya ofsayt kaldırıp, 3-0 diyecek.
*
Netice itibariyle...
İmam şampiyon.
Hatip kümeye!
*
Holiganspor ligden çekildi haliyle.
*
N’oolacak bu işin sonu dersen?
UEFA’ya uymadığına göre...
Ulema’ya sor istersen.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
90 artı 3 NOTU:
Santrforuyla kalecisi oyundan atılan Hizipspor, hâlâ frikiğe sen vurucan
ben vurucam kavgası yapıyor. Flaş transferinin bonservisini alamayan Kımızspor desen, yenildik ama ezilmedik’e razı... Bunların değil puanını silmek, amatöre düşürsen çıkmaz gıkları.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
BİTİRİCİ VURUŞ NOTU:
Dün uçakla Milano deplasmanından dönen ve VIP salonu çıkışında gazetecilere açıklama yapan AKP İstanbul mebusu Hakan Şükür, “milletimizin teveccühüyle Meclis’e gidiyoruz, en büyük projemiz yeni anayasa, bütün insanları kucaklayan yeni bir anayasa yapacağız” dedi. “BDP’nin meclise gitmeme kararını nasıl değerlendiriyorsunuz”
sorusuna ise, “Gündemi pek
takip edemedim” cevabını verdi.
Yazının Devamını Oku 23 Haziran 2011
HEP’in Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılması üzerine açılan ÖZDEP’in Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılması üzerine açılan DEP’in Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılması üzerine açılan HADEP’in Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılması üzerine açılan DEHAP hakkında Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılma davası açılması üzerine feshedilip, yerine açılan DTP’nin Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılması üzerine açılan BDP’den bağımsız milletvekili seçilen Hatip Dicle’ye önce aday olamazsın diyen YSK, sonra aday olabilirsin dedi ama, aday olup seçilmesinden sonra, bu sefer milletvekili olamazsın dedi, ki, aynı YSK’nın önce aday olamazsınız deyip, sonra aday olabilirsiniz dediği, aynı BDP’nin hapisteki bağımsız milletvekillerinin durumuna, önce milletvekillerini milletvekili olmadan önce tutuklayan mahkemenin, sonra da milletvekili adayı olmalarına izin veren YSK’nın karar vermesinin gerekeceği gibi, CHP adıyla kurulup, darbeyle kapatıldıktan sonra, HP, SODEP ve SHP maceralarının ardından, yeniden darbe öncesindeki adına geri dönen, bi ara DSP’yle ittifak yapan CHP’nin hapisteki milletvekillerinin durumuyla, CKMP adıyla kurulup, MHP’ye dönüşen, darbeyle kapatıldıktan sonra, MÇP adıyla açılan ve yeniden darbe öncesindeki adını alan MHP’nin hapisteki milletvekilinin durumuna da, önce milletvekillerini milletvekili olmadan önce tutuklayan mahkemenin, sonra milletvekili adayı olmalarına izin veren YSK’nın karar vermesi gerekecek, ancak, MNP’nin Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılması üzerine açılan MSP’nin darbeyle kapatılması üzerine açılan RP’nin Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılması üzerine açılan FP’nin Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılması üzerine açılan SP’ye geçmek yerine, FP’den ayrılan ve Anayasa’ya aykırı bulunduğu için hakkında kapatılma davası açılıp, neticede laiklik karşıtı fiillerin odağı ilan edilen ve bilahare, kendisinin aykırı bulunduğu Anayasa’yı ve kararı veren Anayasa Mahkemesi’ni referandum marifetiyle değiştiren AKP’nin ne diyeceği merak ediliyor, zira, milletvekillerini milletvekili olmadan önce tutuklayan mahkemelerin, milletvekili seçilen milletvekillerini serbest bırakmaması durumunda, PKK’nın hadise çıkarması bir yana, BDP’nin meclise gitmemesi, sine-i millete dönme ihtimali doğarken, bi taraftan mazbatalarını aldıkları için milletvekili kabul edilebilecekleri gibi, öbür taraftan henüz yemin etmedikleri için milletvekilleri kabul edilmemeleri ihtimali doğacak, böylece, bi yandan milletvekili sayılıp sayılmayacaklarına YSK’nın nasıl karar verebileceği tartışılırken, beri yandan Meclis’in sine-i millet kararı alıp alamayacağı tartışılacak, çünkü, BDP’nin sine-i millete dönmesi neticesinde, Anayasa gereği üç ay içinde ara seçim mecburi olacak ama, ara seçimde yüzde 10’luk baraj, ülke genelinde değil, sadece ara seçim yapılan şehirlerde uygulanacağı için, BDP’nin bağımsız adaylar yerine, yekpare BDP olarak seçime katılma ihtimali doğacak, ki, BDP’nin ara seçim yapılacak şehirlerimizde barajı aşması şöyle dursun, yüzde 70’lere 80’lere vurup, Hatip Dicle’yi milletvekili yapamıyor sanılırken, toplam milletvekili sayısını katlama ihtimali doğacak, dolayısıyla, daha üç gün önce yüzde 50 alan AKP’nin üç gün sonra 8-10 milletvekili kaybedip havasının bozulması ihtimalini boş ver, yekpare memleket YSK’nın Anayasa gereği tesciliyle demokratik olarak bölünmüş olacakken, Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılan RP saflarından milletvekili seçilip, hemen peşinden RP’nin Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılması üzerine açılan FP’ye geçip, genel başkan adayı olan, ancak genel başkan olamayınca, FP’nin Anayasa’ya aykırı olduğu için kapatılması üzerine açılan SP’ye geçmek yerine, ayrılıp AKP’yi açan ve Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla kapatılma davası açılan AKP’nin oylarıyla Anayasa gereği Çankaya’ya çıkan Cumhurbaşkanımız, bugün Mahmud Abbas’la görüşüp, El Fetih’le Hamas’ın arasını bulacak, ki, aman diim Filistin bölünmesin diye nokta koyup bitireyim derken, PKK sekiz on satır önceki hadise çıkarma ihtimalini vicahiye çevirip, iki şehitli mayını baskıya yetiştirdiğine göre, şimdilik en iyisi virgül
Yazının Devamını Oku 22 Haziran 2011
Nerde çokluk, orda...<br><br>Alışmış kudurmuştan beterdir. Adaaam sen de...
Böyle başa böyle tarak.
Tencere kapak.
Al takke ver külah.
Dibek dövücünün hınnk deyicisi...
Gelene ağam gidene paşam.
Köprüyü geçene kadar ayıya dayı.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
Altta kalanın canı çıksın.
Bal tutan parmağını yalar.
Parayı veren düdüğü çalar.
İstemem yan cebime koy.
Beleş atın dişine bakılmaz.
Bedava sirke baldan tatlıdır.
Devlet malı deniz, yemeyen domuz.
Üzümünü ye bağını sorma.
Atın ölümü arpadan olsun.
Deveyi havuduyla götür.
Öküzün trene baktığı gibi bakma.
Her koyun kendi bacağından asılır.
İmam n’aparsa cemaat n’apar?
Minareyi çalan kılıfını hazırlar.
Türk’ün aklı ya kaçarken...
Kaçanın anası ağlamaz.
Neme lazım.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
Yalandan kim ölmüş.
Ciğeri beş para etmez.
İpiyle kuyuya inilmez.
Yaralı parmağa işemez.
İti an çomağı hazırla.
İt ürür kervan yürür.
*
Birbirimize hep böyle iltifat ederiz.
*
“Stockholm” denince, gücümüze gitti.
*
Kopenhag dense...
Maazallah demek ki.
“Asıl sen Oslosun” filan...
- Konuşma lan Helsinki!
- Allah’ın Reykjavik’i...
Yazının Devamını Oku