21 Haziran 2011
Çöp ithal ediyoruz.<br><br>Bursa’ya. El âlemin çöpüyle leğen yapan
çöp ithalatçısı, vatandaşın çöpünü
çöpe atmasından şikâyetçi.
*
Eşek ithal ediyoruz.
Mardin’e.
Belediye’deki 48 kadrolu eşeğin
10’u emekli oldu, çöp toplama işi aksadı, Belediye Başkanı kendisini ziyaret eden İtalya’nın Ankara Büyükelçisi’ne sipariş
etti, Sicilya’dan 15 eşek gelecek. İthal eşekler, Fen İşleri Müdürlüğü’nde bir
hafta kurs görüp, kadroya alınacak.
*
Böcek ithal ediyoruz.
Uğurböceği...
Hani “uç uç böcecik, annen sana terlik pabuç alacak” var ya, işte o...
İspanya’dan geliyor. İthal tarım
ilaçlarıyla bizdeki neslini yok ettik,
halbuki, tarımdaki zararlıları o yok ediyor.
*
Bakteri ithal ediyoruz.
Hollanda’dan...
Türk yoğurdu için.
*
Koyun güdemez bunlar...
Kaz güdemez bunlar...
Memleketin adı, Turkey.
Hindi ithal ediyoruz.
*
Hamsiyi duymuşsunuzdur...
Fare ithal ediyoruz.
Malum, bizimkiler cahil, laboratuvarda deney yapmak için diplomalı fare lazım.
*
Antepfıstığı...
Gazitahran’dan.
*
Kabuk ithal ediyoruz.
Limon kabuğu...
Elde kalan malı ineğin önüne döküyoruz, sonra, ilaç üretimi için kabuğunu ithal ediyoruz.
*
Limonun kilosu 10 kuruş.
Kabuğun kilosu 4 lira...
Ki, 10 kuruşa satmaktansa yesin diye
önüne döktüğümüz inek de Uruguaylı zaten.
*
Bas bas bağırsak, hikâye.
Bağırsak ithal ediyoruz.
Brezilya’dan, kokoreç için.
*
Tahta bıçak ithal ediyoruz.
Bambu...
“Salata yaparken sebzelerin vitaminini kesmeyin” sloganıyla
piyasaya sürüldü. Aman diim yani,
metal bıçakla kesince vitamini kaçıyormuş...
Ki, marul Çin’den.
*
Bildiğin taş ithal ediyoruz.
İsveç’ten, bahçe süsü için.
Toprak ithal ediyoruz.
Almanya’dan, saksı için.
*
Kafamızı nereye çevirsek, keresteye rastlıyoruz ama, az bile demek ki...
İthal ediyoruz.
*
Ekonomisi iflas etmiş Yunanistan bizden banka aldı, biz onlardan babayı aldık desek, yanlış olmaz... Sperm ithal ediyoruz.
*
Hal böyleyken...
*
57 adet “ters lale”yi yurtdışına çıkarmaya çalışan iki turist... Tarım Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Adalet
Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı, Jandarma Genel Komutanlığı, Gümrük Muhafaza Müdürlüğü ve Doğa Koruma Genel Müdürlüğü’nün nefes kesici operasyonuyla, Kapıkule Sınır Kapısı’nda suçüstü enselendi. Dört-beş üniversite, TÜBİTAK filan devreye girdi.
*
Çünkü, lale tersine...
*
Burası Türkiye.
Yok öyle!
Yazının Devamını Oku 19 Haziran 2011
Ancelina Coli’yle birlikte çadırda yemek yiyen kadınların, Suriyeli mülteci ayaklarıyla sofraya oturtulan torpilli bürokrat eşleri olduğu ortaya çıktı sayın seyirciler, azzz sonra...
Ancelina Coli’ye mahcup olmamak için mülteci mönüsüne havyar ekledikleri iddia edilen Kızılay yetkilileri “hepsi yalan, birazcık dana carpaccio koyduk, hepsi o” dedi, azzz sonra...
Flaş... Flaş... Flaş... Entivi’nin canlı yayınında “Ancelina Coli künefeme bayıldı” şeklinde reklam yapan künefeci, Birleşmiş Milletler’in “Ancelina Coli künefe yemedi” şeklindeki resmi açıklamasından sonra, rakip künefecilerin taşlı saldırısına uğradı, azzz sonra...
Mastırşef Batuhan’dan Hollywood usulü künefe tarifleri, birazzzdan...
Ancelina Coli’nin Kamboçyalı evlatlığı diye siyenen’e çıkarılan çocuğun, Türkçe Olimpiyatları için Sri Lanka’dan gelen çocuk olduğu anlaşıldı sevgili seyirciler.
Flaş... Flaş... Flaş... Hangi ünlü manken Bret Pit’ten hamile kaldım dedi?
Ancelina Coli’ye göz kırparken objektiflere yakalanan muhtar, “yanlış anlaşıldı, benim tikim var, asıl o beni bakışlarıyla taciz etti” dedi, çadırkentte seks skandalı, birazzzdan...
Ancelina Coli için botoks yaptırmış dediği öne sürülen Hülya Avşar ana haberde...
Ancelina Coli, Nihat Doğan’ın klibinde oynayacak mısınız sorusuna ne cevap
Yazının Devamını Oku 18 Haziran 2011
Aslında her şey, İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında, 1942’de, ABD Başkanı Roosevelt’in dört Oscar’lı Hollywood yönetmeni John Ford’u Beyaz Saray’a davet etmesiyle başladı. Bilahare, Hollywood’da Beyaz Saray’ın, Pentagon’da Hollywood’un irtibat bürosu kuruldu. O güne kadar, Kızılderililer düşmandı...
İyi kalpli John Wayne mıhlıyor, kötü kalpli Apaçiler ölüyor, dünya keyifle seyrediyordu. O günden sonra, düşman rolü Almanlara ve Japonlara verildi.
*
70’lere gelindiğinde düşman coğrafyası değişti. Aptal ve suratsız KGB ajanları yeniliyor, zeki ve yakışıklı CIA ajanları hem yeniyor, hem de, Doğu Alman Polonyalı Macar, komünist kızların alayını yatağa atıp, çatır çatır götürüyordu... 90’ların başına kadar.
*
O sırada, Rocky ringe fırladı, Rus yarması Ivan Drago’nun ağzını burnunu kırdı, yere serdi ayıyı... Soyunma odasına gidip, eldivenleri çıkardı, başına bandana bağlayıp, Rambo olarak çekik gözlülere daldı, Vietnam’ı tek başına haşat etti, hepsini bıçakladı. Baktı ki, dünya alkışlıyor, bu sefer Afganistan’a daldı, gariban Afgan ahalisini “işgalci” Rusların elinden kurtardı.
*
Afganlar alkışladı.
*
Artis Rambo’yu sinemada alkışlayan Afgan ahalisine, sinema çıkışında kim daldı?
*
Harbi Rambo.
*
Çünkü, 2000’lere gelinmişti, sıra bize gelmişti. Hollywood’un yeni düşmanı, Müslümanlardı. Kızılderililer, beyaz tenli gomünistler, çekik gözlüler filan demode...
Kara kaşlılar modaydı.
*
Ve, bi başka moda başladı... Hollywood’un beyazperdedeki rolü kesmemiş, gerçek hayatta rol üstlenmeleri istenmişti.
*
İyi Niyet Elçisi rolü.
*
En önce Brooke Shields, Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi oldu, iyi niyetini göstermek için Basra’daki Amerikan uçak gemisine geldi, iyi niyetle bahriyelilere aç aç yaptı. Brooke gemiden ayrılır ayrılmaz, bu sefer bahriyeliler iyi niyetini gösterdi, Saddam’ın kafasına füze fırlattı.
*
Peşinden, Julia Roberts, George Clooney, Andy Garcia, Brad Pitt ve Matt Damon, iyi niyetlerini göstermek için Adana İncirlik’e geldiler... Ki, İncirlik’teki pilotlar kısa süre önce iyi niyetlerini gösterip Saddam’ı bombalamıştı.
*
Irak’ı yok ettiler...
Terminatör geldi Bağdat’a.
İyi niyetini gösterdi.
*
Nicole Kidman, Edward Norton, Orlando Bloom, Drew Barrymore, Liam Neeson, Charlize Theron, Antonio Banderas, Susan Sarandon, Forest Whitaker, hep iyi niyet elçileri.
*
Ortak özellikleri?
*
Bi yere gidiyorlar...
ABD orayı vuruyor.
Veya, önce ABD vuruyor.
Sonra bunlar gidiyor.
*
En ünlüleri, Angelina Jolie...
*
Afganistan’a gitti.
Pakistan’a, Sudan’a gitti.
Libya sınırına...
Tunus sınırına gitti.
*
Dün, Suriye sınırındaydı.
*
Düne kadar bazı tereddütlerim vardı, dün itibariyle kalmadı... Bunlar seni vuracak.
*
Ondan sonra İran sınırına Denzel Washington mı gelir, Reese Witherspoon mu, orasını bilemem. Ancak, biz popcorn’lar elimizde, Angelina’nın çevirdiği filmi seyrederken... Işıklar yanmadan, ufak ufak araziye uymanda fayda var. “The End” yazmak üzere.
Çocukları öptüm, yengeye selam.
Yılmaz
Yazının Devamını Oku 17 Haziran 2011
Sevgili Ancelina...<br><br>Oradaki durum hakikaten vahim.
*
25 bin kişi çadırda yaşıyor. Öyle üç gün, beş gün değil, bir aydır... Yağmur yağıyor. Dün mesela, sabaha kadar yağdı mübarek. Zeminden su alıyor. Rutubet had safhada. Gece ayaz. Çoğu romatizma oldu. Kamboçya’dan Etiyopya’dan Vietnam’dan evlat edindin, üç tane de doğurdun, annelik nedir bilirsin... Bebeler var. Yer yatağında. Ateşleniyorlar. Hamileler var. Babalar desen, bir erkeğin hissedebileceği en mahvedici duyguyu... Çaresizliği yaşıyor.
*
Çadırlarda elektrik yok.
Gün döndü mü, zifiri karanlık.
Elektrik verilebilir aslında ama, yangın tehlikesi var. E ocak da yok haliyle. Tencere kaynamıyor. İki lokma ekmek için ellerinde çukur kâseler, Kızılay çadırında kuyruğa giriyorlar. Güya sıcak çorba, alıp getirene kadar, buz.
*
Yazının Devamını Oku 16 Haziran 2011
Mebuslarımız nereli?<br><br>Doğum yerlerine baktım... *
Karadeniz iktidar.
*
109’u Karadenizli.
92’si İç Anadolulu.
87’si Doğu Anadolu.
81’i Marmara.
73’ü Güneydoğulu.
55’i Akdenizli.
Ege figüran...
Sadece 53’ü.
*
32 mebus İstanbullu. Ancak, nüfusa vurunca, komik bi rakam. Konyalıları, Kayserilileri toplayınca, İstanbulluları geçiyor. Kahramanmaraşlılar Edirnelilerin 5 katı. Şanlıurfalılar, Eskişehirlilerin 3 katı. Diyarbakırlılar, 11 Bursalıdan fazla. 18 Trabzonlu var, Antalyalıların 3 katı. 6 Şırnaklı var, İzmirliler kadar. Karamanlı İzmitliye
eşit. Muşlular Ispartalıdan çok.
*
CHP’ye damgasını vuran şehir, İstanbul... 14 İstanbullu var. Sonra,
5’er Ankaralı ve Mersinli geliyor. İzmir’den 13 mebus çıkardı, sadece 3’ü İzmirli. Tuncelililer İzmirliler kadar. Ordulular Uşaklıların 3 katı. Tokatlı Afyonlu kadar. Diyarbakırlı Muğlalı kadar. Rizeli Tekirdağlı kadar. Bursalı Denizliliden çok. Pek çok şehirden mebus çıkaramadığı için, hemşeri haritası net değil, ancak, bu durumda bile Trakyalılar Güneydoğululardan az.
*
MHP’ye damgasını vuran şehir, yok... Belki Adanalı diyebiliriz, 4 Adanalı var. İstanbul’da sadece 1 İstanbullu var, Ankara’da Ankaralı yok, İzmir’de İzmirli yok. Ancak, çok az mebus çıkarmasına rağmen, nüfus kayıtları itibariyle yedi bölgemize en dengeli dağılan parti
MHP görünüyor. Ispartalı da var, Diyarbakırlı da var. Muğlalı da var, Iğdırlı da. Konya-Trabzon 2-2.
*
BDP’ye damgasını vuran şehir, sürpriz, Bursa... Oradan hiç mebus çıkarmadı ama, 2 mebusu Bursalı... Ankaralı 1; İstanbullu, İzmirli yok. Diyarbakırlı 4. Elazığ, Şanlıurfa 3’er.
*
AKP’ye damgasını vuran şehir, Trabzon... 15 Trabzonlu var. İstanbullu da 15 ama, Ordulu ve Rizelileri yan yana getirince, İstanbul’a basıyor. Mardinliler İzmirlilerden fazla, Giresunlular 2 katı, Kayserililer 4 katı, sadece 2 İzmirli var. Konyalı, Ankaralıdan çok. 10 Ankaralı var, bunların sadece 2’si Ankara mebusu. Muşlu Denizlili kadar. Vanlı Çanakkaleliden çok. Diyarbakırlı Edirnelinin 6 katı. Bulgaristan doğumlu mebus, Uşaklılar kadar. Yunanistan doğumlu mebus, Aydınlılar kadar. Almanya, Belçika, Norveç doğumlu
mebus var. Amasyalı Niğdeliden, Çorumlu Mersinliden fazla. Karabüklü İzmitli kadar. Sinoplu Burdurludan çok.
*
Özetle...
Türkiye’yi Karadeniz yönetecek.
*
Bi çılgın proce daha patlatıp, Karadeniz’in adını Ak’deniz diye değiştirirlerse, şaşma... Yeni
anayasa ayaklarıyla Ege’yi de
haritadan silip, eskisi gibi Akdeniz yaptın mıydı, tamamdır bu iş.
Yazının Devamını Oku 15 Haziran 2011
Ayşenur “İslam”<br><br>Nesrin “Ulema” “İsrafil” Kışla
“Mehdi” Eker
“Azize” Gönül
“Mücahit” Fındıklı
“Cuma” İçten
Mehmet “Müezzin”oğlu
“Mevlüt” Akgün
“Ramazan” Can
“Bayram” Özçelik
“Hacı” Türkoğlu
Emin “Dindar”
Hangi partimizin mebuslarıdır sizce?
Hakan “Şükür” AKP.
*
Muammer “Güler” haliyle...
*
Ya Umut Oran?
E Gökhan “Günaydın” CHP.
*
Mesela, Erdoğan “Toprak” ve Binnaz “Toprak” CHP’de ama...
Hakkı “Köylü”
Fatih “Çiftçi”
Mehdi “Eker”
Halil “Ürün”
Nurettin “Nebati”
Vahit “Kiler” hep AKP’de.
*
Bu nevi ihtiyaçları Egemen “Bağış”layınca Muzaffer “Yurttaş”ın kararı ne olmuş oluyor?
*
Yüzde 50 sefer...
Sefer “Üstün” AKP.
*
Çünkü, bu nevi ihtiyaçların yanında, Mehmet Ali “Susam”la anca yüzde 26 oluyor maalesef... Ki, üstüne soğuğundan bir bardak içmek için İsmet “Su” da AKP’de.
*
Recai “Berber” AKP
Tufan “Köse” CHP
İnanmıyorsan...
Derya “Bakbak” AKP’de
Emine “Ayna” BDP’de.
*
Ayna demişken...
AKP Ülker “Güzel”le, MHP ise, Şefik “Çirkin”le temsil ediliyor bu dönemde.
*
İktidar Muhyettin “Aksak”la yürüyecek ama, anamuhalefet de Ramis “Topal” birader.
Bu durumda...
Bilal “Uçar”
Sevde “Kaçar” AKP.
“Durdu” Özbolat CHP.
Yetişebiliyorsan...
Murtaza “Yetiş” AKP.
*
Üstelik...
Mustafa “Hamarat” AKP
Bülent “Didinmez” MHP
CHP desen...
Nerde trak
Orda Faik Öztrak.
*
Reşat “Doğru” MHP
Orhan “Düzgün” CHP
Böyle muhalefet hikaye...
Ruhi “Açıkgöz” AKP.
*
Örnek vermek gerekirse...
Ebubekir “Gizligider”
AKP saflarında.
Süha “Aldan” CHP.
*
Kamer “Genç”
71 yaşında.
Atilla “Kart” henüz 56.
*
Bahattin “Şeker” ve Faruk “Bal”lı MHP’nin, İlyas “Şeker” ve İdris “Bal”lı AKP’yle uyum içinde çalışacağını umuyorum... Ancak, AKP’li Adem “Tatlı”yla CHP’li Oktay “Ekşi”nin nasıl anlaşacağını merak ediyorum. Meclis idare amirlerini de şimdiden uyarıyorum... AKP’li Eşref “Taş”la CHP’li Yıldıray “Sapan”ın yan yana oturmamasında fayda var.
*
AKP’li Salih “Koca”, Belma “Satır” ve Fazilet “Çığlık”ın dönüşümlü olarak aileden sorumlu bakan olmasını bekliyorum... Maliye bakanımızın vergiler konusunda CHP’li Oğuz “Oyan”a danışacağını tahmin ediyorum. Adalet bakanı adayım, banko, Nesrin “Ulema...”
*
Hazır Ergenekon’dan içerde bulunan Engin Alan, Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay mebus seçilmişken, AKP’li “Oğuz Kaan” Köksal’ın TBMM Başkanı olmasını temenni ediyorum.
*
Ahmet “Türk”ün aslında Kürt olması, geçen yasama döneminin en enteresan hadisesiydi. Bu dönem daha enteresan bi hadise var... Tek devlete itiraz edip, memlekette iki devlet isteyen BDP mebusunun adı soyadı ne biliyor musunuz? “Mülkiye Birtane” iyi mi...
Yazının Devamını Oku 14 Haziran 2011
“Benden söylemesi” demiştik.<br><br>Sıra geldi “e söyledik size”ye... *
AKP’nin 2002’den beri yaptığı en vahim taktik hata, Habur’du. Belki tasarlayarak, belki mecburen ama, vahim hataydı. Subayların içeri tıkıldığı dönemde, PKK’lıların resmi üniformalarıyla Kandil’den inip, adeta kırmızı halıyla karşılanması... AKP’ye oy verenlerin zihninde “ilk kez” tereddütler yaratıyor, “tufaya mı geliyoruz” endişesi hâkim oluyordu.
*
Seçim sonuçlarını noktasıyla virgülüyle bilen Adil Gür, dün açıkladı... Habur’dan sonra, AKP erimiş, yüzde 32’ye inmişti. Buna mukabil, CHP aniden 28’e, MHP 18’e fırlamıştı.
*
Bir ay sonra... A-aaa?
*
Kılıçdaroğlu durup dururken “Dersim krizi” çıkardı. Kendi yöneticisi Onur Öymen’i kameralar önünde infaz etti. Toplum nazarında “soykırımcı” durumuna düşürüp, derhal istifaya çağırdı. O güne kadar sanki suçmuş gibi Kılıçdaroğlu’nun Alevi ve Kürt olduğunu yazan tetikçiler, ayakta alkışladı.
*
Şak... Kaset patladı.
*
Basın’ç uygulandı.
*
CHP’nin yedi sülalesine dümdüz giden borazanlar, CHP’ye akıl vermeye başladı. Oyların çığ gibi yuvarlanacağını, sandıklara sığmayacağını, tek başına iktidar olacağını yazdılar. Faili meçhul anketler ekranlarda parlatıldı, “şu anda bile yüzde 35’e ulaştı, bu gidişle yüzde 45’i rahat rahat bulur” denildi. CHP’liler yedi. Hep birlikte 10’uncu Yıl Marşı söylendi.
*
“Aman ha kardeş, benden söylemesi” dedim. Vay sen misin... “Baykal’ın köpeğisin” diyen zarif mesajlar aldım. İnternet hadi neyse de, suratıma tükürülmesi için cep telefonumun numarası dağıtıldı, hakikaten ayıptı. Basına özgürlükten bahseden CHP örgütlerinde yazılarım yasaklandı. Kafası kurcalanan Atatürkçü gençlere “cemaatin örtülü ajanı” olduğum söylendi. Hatta şöhretli bi CHP’li AKP’den para aldığımı iddia etti.
Ki, adını yazsam şoke olursunuz.
*
Bilahare...
Eski genel başkanı satıp, yeni genel başkanı omuzlara alanlar, boş şişe gibi kapının önüne konuldu. CHP’nin üyesi bile olmamış tipler, paraşütle indirildi, CHP’de genel başkan yardımcısı yapıldı.
*
Boş şişeler utanmadan arıyor, arkamdan savurdukları küfürler için “özür” diliyorlardı. Canınız sağ olsun filan diyerek, eşşeği Niğde’ye doğru sürmelerini tavsiye ettim.
*
Ve, seçim dönemi geldi...
Ne özerklik kaldı, ne anadilde eğitim, askerlik yapmıycaz dedi, açılımın feriştahını yaptı, Anayasa’daki Türk kelimesini bile silmeyi vaat etti “yeni” CHP.
*
“Süpersin” dediler.
*
Başbakan’ın bırak gülümsemeyi, gülmekten yerlere yattığını tahmin ediyorum... Bi anda dümeni kırdı. Milliyetçi oldu. Hazır MHP’de de kasetler servis edilmişken... Bayrak dedi, şehit aileleri dedi, “Apo’yu asardım” bile dedi. Habur unutuldu. “Yeni CHP” sayesinde.
*
Aslında çok matraktır...
Ha bire konuşan Bülent Arınç yanlışlıkla ağzından kaçırdı, “Bunlar ne yapıyor böyle, CHP’nin kurumsal kimliğiyle oynuyorlar” dedi... Gene uyanan olmadı.
*
Netice?
Ampul, avize oldu.
*
Testi kırılmadan önce, okurları küstürüp, kariyerimizi riske atma pahasına, “benden söylemesi” dediğimiz için müsterihiz. Ancak, doğruları konuşmak için, en az iki kişi gerekir, biri doğru söyleyen, biri doğru anlayan... Lafı poposundan anladığın zaman, kıymeti yok.
Yazının Devamını Oku 12 Haziran 2011
En çok seçim günlerinde yorum yazmayı sevi’yorum. Çünkü, seçim günü milli iradeye müdahale etmeyelim ayaklarıyla yazmı’yorum... Cümleten hayırlı iradeler dili’yorum.
Yazının Devamını Oku