Yasemin Fatih Amato

Dinamik dolgu ile doğal görünmek mümkün mü?

4 Aralık 2020
Cildin duyarlı elastikiyeti sayesinde yüzünüz sürekli hareket halindedir. Gülümsemeniz ve diğer yüz ifadeleriniz duygularınızı yansıtır ve karakterinizi dışa vurur.

Kişisel cazibenizi yaratan ve sizi benzersiz kılan bu ince farklar, zaman geçtikçe derin izler bırakır. Dinamik dolgu ile doğal mimik hareketleri özgürlüğünü korurken mükemmel bir görünüm kazanılması da cabası olur.

Dinamik dolgu nedir?

Dinamik dolgu, herhangi bir yüz hareketi yapılmadan dahi görülebilen statik kırışıklıklar yanı sıra, mimik hareketlerine bağlı olarak oluşan dinamik kırışıklıkların giderilmesine uygun olarak geliştirilmiş̧ ilk patentli hyaluronik asit dolgudur. Özel patentli üretim tekniği sayesinde yüz hareketlerine bağlı germe veya sıkılaştırma esnasında ortama en hassas şekilde uyum sağlar ve performansı korur.

Çeşitleri var mıdır?

Yüzeysel-ince, orta, derin ve genişleyen alanlar olarak cildin bölge ve kırışıklık durumuna göre 1, 2, 3 ve 4 tipi olan dolgu, cildi her hareketinde desteklemek ve aynı zamanda yüzünüzün canlılığını ve yumuşaklığını korumaya yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır. Perioral bölge, yanaklar, nazolabiyal kıvrımlar, alın, kaz ayağı bölgesi gibi cildinizin en hareketli bölgelerinde mükemmel sonuç verir.

Dinamik dolgu sonrası hemen normal hayata dönmek mümkün müdür?

İşlemin tamamı mimik çizgilerinin durumuna göre 10 ila 20 dakika arasında sürer. Ödem ve şişlik açısından oldukça güvenlidir. Hastalar uygulamadan hemen sonra sosyal yaşamlarına rahatlıkla dönebilirler.

İşlem sonrası yan etki görülme durumu var mıdır?

Yazının Devamını Oku

Maskenizin yüzünüze zarar vermesini 9 adımda önleyin

10 Kasım 2020
Maskelerin rolünü pandemi süreciyle daha da fazla anlar olduk. Özellikle koronavirüsün yayılmasını azaltmada hayati bir öneme sahip. Ama aynı şekilde cildimizde akneden, kızarıklık ve kaşıntıya kadar birçok nedenin de başrolüne sahip.

Peki maske kaynaklı sorunları nasıl önleriz? İşte o dokuz öneri...

1 - Yüzünüzü her gün temizleyin ve nemlendirin
Nazik bir cilt bakımı problemleri önleyebilir. Yüzünüzü yıkarken, hafif, kokusuz bir temizleyici kullanın. Kuru bir cilt, yaygın yüz maskesi cilt problemlerinden biridir. Nemlendirici sürerek kuruluğu azaltabilirsiniz. Cilt tipinize göre formüle edilmiş bir nemlendirici kullanmak önemlidir.
- Yağlı ciltler: Jel nemlendirici
- Normal veya karma ciltler: Losyon
- Kuru ve çok kuru ciltler için ise: Krem.

Yazının Devamını Oku

Sivilceden uzak kalabilmek mümkün müdür?

3 Kasım 2020
Bu soruya bir çırpıda evet demek de mümkündür, hayır demek de! Belki de en kolay olanı bazı alacağımız tedbir ve yaşam kalitemizdeki düzen ile bu süreci minumuma indirmektir.

Uykunuza dikkat edin!

Cilde en iyi gelen güzellik sırrı uykudur. Sakin, stressiz bir uykuyla yeterince dinlenmek cildinize çok iyi gelecektir. Gecede en az 7-8 saat uyumaya çalışın.

Beslenmeye dikkat!

Beslenme tarzı ve yediklerimiz, vücuttaki yağ ve iltihaplanmayı düzeyinde etkilidir. Dolayısıyla iltihaplanmayı önleyen bir beslenme ile kortizon düzeyini düşürerek sivilce oluşumunu önleyebiliriz. Sivilce ve akne sorunu olanlar öncelikle hayvansal yağlardan uzak durması gerek. Yağ ve şeker miktarı fazla olan hazır yiyecekler de sivilce ve akneleri besleme özelliğine sahip.

Sivilce düşmanı yiyecekler

Baklagillerle zenginleştirilmiş, meyve ve sebze açısından zengin sağlıklı beslenme cilde çok iyi geliyor. Sivilcesiz, sağlıklı bir cilt için yenmesi gerekenler: Elma, enginar, badem, fındık, tatlı kavun, barbunya, mercimek, kuşkonmaz, fasulye, armut, yoğurt, domates, ıspanak, ay çekirdeği, kiraz, vişne, kabak, kereviz, brokoli, Brüksel lahanası, mantar, zeytin, zeytinyağı, istiridye, karnabahar, nohut, balık - kabuklu deniz ürünleri, somon, nar, hindi. Ayrıca, kahve yerine yeşil çay içmek, günde 8-10 bardak su tüketmek, ıhlamur ve rezene gibi bitki çayları içmek de sivilce oluşmasını engeller.

Sivilce yapan yiyecekler

Çikolata, dondurma, sosis ve dondurulmuş hazır et yemekleri, Muz, ekmek, kek, şekerleme, kurabiye, mısır, patates kızartması, sosisli sandviç, pirinç, pizza, makarna, margarin, meyve suları, puding, krakerler-cipsler, pasta, krem peynir, kızarmış yiyecekler, tatlı içkiler sivilce oluşumunu hızlandırır.

Yazının Devamını Oku

Hepimizin bugünlerde biraz daha güneş ışığına ihtiyacı var

23 Ekim 2020
İnsan vücudunda D vitamini, ultraviyole ışığın (güneş ışığı) cilt üzerindeki etkisiyle üretilir veya takviye gıda kaynakları yoluyla alınır. En iyi bilinen işlevi vücuttaki kalsiyum konsantrasyonlarını düzenlemektir. Ancak son zamanlarda yapılan araştırmalarda özellikle bağışıklık sisteminde de çok büyük ve önemli bir rol oynadığı görülmeye başlanmıştır. Özellikle Covid-19 enfeksiyonunun önlenmesinde de rolü tartışılır hale gelmiştir.

D vitamininin bağışıklık sistemi ile nasıl etkileşime girebileceğine dair araştırmalar, üç konu üzerinde yoğunlaşmaktadır.

D vitamini ve Covid-19 arasında nasıl bir ilişki olabilir?

Aralarındaki ilişki hala tam olarak ortaya konulamamış olsa da araştırmacıların Covid-19 artış hızında güneş ışınlarının yetersizliğinin payı olduğu inancı korunuyor. Salgın başlangıcının kuzey yarımkürede kış aylarına denk gelmesi; insanların daha az güneş ışığına maruz kaldığı bir döneme işaret ediyor. D vitamini seviyelerinin istatiksel olarak en düşük olduğu zamanlar. Yine aynı şekilde Avrupa ülkelerindeki hastalık yüküne ve buna bağlı ölüm oranlarına bakıldığında, kuzey ülkelerinin en fazla etkilenenler arasında olduğu görülüyor. Üzerine bir de D vitamini yönünden eksik beslenme alışkanlığı sonuçların daha da kötüleşmesinin kaynağı olabilir.

Covid-19'a karşı koruyucu bir mekanizma olarak hareket eden D vitamini teorisini destekleyen ikinci derecede kanıt da farklı etnik kökenlere bakıldığında ortaya çıkıyor. Örneğin, Birleşik Krallık Ulusal İstatistik Ofisi, Birleşik Krallık'ta yaşayan siyah bireylerin, Kafkasyalılara kıyasla ciddi bir Covid-19 vakasına sahip olma olasılığının dört kat daha fazla olduğunu söylüyor. Bu ilişkiyi açıklayabilecek çok sayıda faktör olmasına rağmen, daha koyu tenli olanların daha düşük serum D vitamini seviyelerine sahip olma eğilimindedir görüşü, hakimiyetini koruyor.

Bağışıklık sistemimiz nasıl çalışıyor? Bağışıklık sisteminde D vitamininin nasıl çalıştığını tekrar düşünürsek, aslında daha inandırıcı kanıtlar bulmamız mümkün hale gelebilir. D vitamini, antimikrobiyal ve immün peptitlerin üretimini teşvik ederek, Covid-19 enfeksiyonun görülme olasılığını azaltıyor olabilir. Daha açıkça ifade etmek gerekirse bu enfeksiyonun zararlı etkileri, D vitamininin de etkileştiği bilinen ACE-2 yolu ile engellenmesi mümkün gibi görünüyor. ACE-2, damar daraltıcı olan anjiyotensin II hormonunun anjiyotensin'ye hidrolizini hızlandırarak kan basıncının düşmesini sağlar.

Peki, ne yapabiliriz?

D vitamini iki şekilde elde edilebilir: Güneş ışığı veya takviye (nutrasötikler veya güçlendirilmiş gıdalar yoluyla). Birçok kişi takviye gıdalara başvurarak almayı tercih ediyor, özellikle kış ayları için bu düşünce doğru olabilir. Eğer vücudunuzun influenza benzeri virüslerle mücadele etmesini sağlamak istiyorsanız bu takviyeleri kış ayından en az 2-3 ay önce başlamanız faydanıza olacaktır.

Aynı zamanda çalışmalar ortaya koyuyor ki, D vitamininin koruyucu yönlerinin 20-30 nm / mL'lik serum konsantrasyonlarında görüldüğü, ancak geleneksel standartlara göre normal aralığın 25 ile 80 ng / mL arasında olması gerektiğidir. Kandaki konsantrasyonlar arttıkça, bağışıklık fonksiyonuyla ilgili koruyucu ilişki de artıyor. Araştırmalarda görünen o ki bağışıklığı düşürücü virüsler için en uygun aralık 40 ila 60 ng / mL arasında olduğudur. Bu orana kuzey yarımkürede yaşayanlarının çoğunun ulaşması çok zor görünmektedir. Çünkü bireylerin günde 2000 ila 5000 IU D3 vitamini takviyesi alması gerekmektedir.

Yazının Devamını Oku

BB, CC ve DD kremler hakkında merak edilenler

16 Ekim 2020
BB krem 1967 yılında Almanya’da bir Alman kozmetikçi tarafından üretilmiştir. BB kremin açılımı Blemish Balm veya Beauty Balm’dır.

Üretim amacı ameliyat sonrasında yaraları iyileştirmek ve ameliyat izlerinin kötü görüntüsünü kapatmaktı. Bu krem daha sonra Kore’de herkesin kullanabileceği bir hale getirildi ve tüm Asya’da, ardından da yenileyici cilt özelliği sebebiyle Avrupa’da popüler olmaya başladı. BB kremleri, ciltte anında pürüzsüz bir görünüm elde ederken aynı zamanda cildi içsel ve çevresel zararlı etkenlere karşı korur. BB kremin en belirgin özelliği cilt rengini düzenlemektir. BB krem parlamayan “makyaj altı bazı” olarak etki sağlar. İçeriğinde hafif fondöten ve güneş koruyucu vardır. Ayrıca kusur kapatıcı, nemlendirici ve cilt bakım özelliği olan renklendiriciler içeren kremlerdir. Fondöten kullanmak istemeyen genç ve problemsiz ciltler BB kremi rahatlıkla kullanabilirler. BB krem daha doğal bir görünüm sağlarken aynı zamanda cildinizi pürüzsüzleştirir. Yaşlanma karşıtı ürünler olup SPF 30, UVA /UVB ışınlarına ve diğer çevresel etkenlere karşı koruma sağlayarak ilk yaşlanma belirtilerini önlemeye yardımcı olurlar. Diğer en güçlü özelliği ise cildinize uygun renk seçeneklerinin bulunması ve cildinizdeki kusurları kapatmaya yardımcı olması. Cildin yağ dengesini kurmaya ve parlamasını kontrol altına almayı hedefleyen bu yeni nesil kremler sayesinde üzerine uygulayacağınız fondöteniniz çok daha kalıcı oluyor.

CC krem nedir?

Color Control cream olarak da bilinen (renk düzenleyici) CC krem, Kore’de formüle edilip geliştirilen ve açılımı Blemish Balm ya da Beauty Balm olan BB kremin geliştirilmiş ve inceltilmiş halidir. CC kremin en belirgin özelliği yüzdeki farklı renk tonlarını eşitlemektir. Ayrıca cilt kızarıklığı (burun ve alın bölgesinde), nemlendirici, güneş koruyucu, renklendirici, cilde faydalı özellikler ve bazı markalarda yaşlanmayı geciktirici olarak anti-aging özelliği olanları da vardır. CC kremin asıl özelliği tek tüp içerisinde güneş koruyucusu, fondöten, anti-aging, kapatıcı, pudra ve nemlendirici bulundurmasıdır. Kozmetik firmaları CC krem üretirken bu özelliklerin hepsini tek tüpte toplamayı hedeflemişlerdir. Bu saydığım ürünleri tek tek sürmek yerine sadece CC krem kullanarak hepsinin etkisini yüzünüzde hisseder ve amacınıza ulaşırsınız.

DD krem nedir?

DD kremler, BB ve CC kremlerin bir karışımı olarak düşünülse de, kozmetik endüstrisi DD krem olarak, vücut ve ayaklar için de kullanılabilecek tamamen farklı kremler üretiyor. Daily Defense ya da Double Defense olarak adlandırılan bu kremler vitamin içeriyor. Yoğun ve derinlemesine nemlendirme özelliğiyle cildi yaşlanma ve dış etkenlere karşı koruyor. İçeriğinde; cilt sıkılaştırıcılar, bitkisel maddeler, aydınlatıcı ve canlandırıcı içerikler, anti aging içerikli antioksidanlar, matlaştırıcı ve sivilcelere karşı anti bakteriyel içerikler de mevcut.

Özelliklerini özetlersek:

- Yaşlanma karşıtı içerik (anti aging),

- Yüksek güneş koruma faktörlü (SPF),

Yazının Devamını Oku

Hangi cilt tipleri daha kolay yaşlanır?

7 Ekim 2020
Kalıtımla belirlenen cilt yapısı birçok etken ile değişebilir. Acı bir gerçek olan yaşlanma kırışıklara sebep olur. Peki ya hangi cilt tipleri daha kolay kırışır?

Cildimizin yapısı, büyük ölçüde kalıtımla belirlenir. Buna rağmen birçok etken cildin değişmesine yol açar. Örneğin; havanın soğuk veya sıcak olması, nemi veya kuruluğu öte yandan stres, uykusuzluk, kullanılan ilaçlar, hormonsal değişimler veya cilt bakımı yöntemleri, cildinizi değiştirebilir. Bunun dışında insanın değiştiremediği acı gerçek yaşlanma var ki, kırışıklıkların en büyük sebebidir. Yaşlanmanın birinci sebebi, cilt hücrelerinin sıvısını kaybetmesi ve kurumasıdır. Buna ultraviyole ışınlar ve sigara neden olur. (Serbest radikal teorisi) İkinci neden ise yer çekimidir. Yer çekimi, vücudumuzdaki bütün dokuları olduğu gibi yüzümüzdeki dokuları da aşağı doğru çeker. Bu iki sebebe hücrelerin yaşlanması, eskimesi ve kuruması eklenince yaşlanmanın belirtileri ortaya çıkar.

Cildinizdeki yaşlanma nasıl anlaşılır?

Ciltteki yaşlanmayı 4 şekilde tespit ederiz. Kişiden kişiye değişmekle birlikte kimi hastalarımızda bir tanesi, kimlerinde ise birden fazlası görülebilir.

Bunlar;

Bu dört ana bulgunun derecesine göre tedavi şekillerini belirleriz. Kişinin yaşı, cilt şekli ve çeşidi tedavi öncesi bize yol gösterici olur.

Cildimiz gün içinde bile farklılıklar gösterebilir

Cildi çok yağlı olan bazı insanlar, yüzlerini acımasız bir şekilde sabunlayıp fırçalarlar, alkollü tıraş losyonları ile kurutmaya çalışırlar. Sonunda cilt nemini kaybeder. Bazen bunun tersi olur, cildi çok kuru olanlar, yazın sıcak günlerinde bile yağlı nemlendiriciler kullanmaya devam ederler. Böyleleri de aniden siyah noktalarla karşılaşabilirler. Öte yandan cilt aynı gün içinde bile farklı özellikler gösterebilir. Örneğin duştan çıktığınızda veya soğukta kaldığınızda daha kuru olur. Hormonsal dönemler de cildi etkiler. Bu nedenle cildinizi herhangi bir zamanda inceleyen bir uzman, onu yeteri kadar tanıyamayabilir. Cildinizi en iyi kendiniz takip edebilirsiniz.

Cilt tiplerinin yaşlanmaya etkisi

Yazının Devamını Oku

Maske takarken cilt bakımı nasıl yapılır?

29 Eylül 2020
Sağlık kuruluşları Covid-19 virüsünün yayılmasını yavaşlatmaya yardımcı olmak için 2 yaşın üzerindeki herkesin halka açık yerlerde maske takmasını tavsiye ediyor. Ancak uzun süre maske takmak yüzünüzde ve kulaklarınızda rahatsızlığa veya ciltte tahrişe neden olabilir.

İşte cildinizi sağlıklı tutmak için bazı ipuçları...

Maskelerin cilt üzerindeki etkisi

Yüz maskeleri, cildinizin nem miktarını artıran kapalı bir ortam oluşturur. Bu aşırı nem, market alışverişi sırasında veya tıbbi bir randevu sırasında olduğu gibi kısa bir süre için maske takıyorsanız bir sorun yaşatmaz. Ancak saatlerce maske takıldığında, aşırı nem burun köprüsü, çene veya yanaklarda çatlamalara ve tahrişe neden olabilir.

Özellikle de akne, rozasea, perioral dermatit, egzama veya alerjik kontakt dermatit geçmişiniz varsa, uzun süreli yüz maskesi taktığınızda durumunuzun kötüleştiğini fark edersiniz. Yine bazı kişilerde maskenin elastik bantlarından kaynaklı kulaklık arkasında tahriş veya sürtünme gelişebilir.

Doğru maske seçmelisiniz

Maske alırken uygunluk ve malzeme önemlidir. Burnunuzdan kaymaması ve konuşurken çenenizde kalması için yeterince sıkı olmalıdır. Ayarlanabilir kulak bantları daha rahat olabilir ve kulaklarınızın arkasındaki tahrişi azaltabilir.

Cilt sorunlarını önleme

Çatlakları ve tahrişi önlemek için yapabileceğiniz en önemli şey, cildinizi temiz ve nemli tutmaktır. Maskenizi takmadan önce ve sonra, yüzünüzün pH dengesini sağlamak için uygun bir temizleyiciyle; yağı, kiri ve makyajı nazikçe temizleyin. Ardından cildinize nazik, kokusuz, komedojenik olmayan bir nemlendirici uygulayın. Sizin için doğru seçeneği bulmak için etikette noncomedogenic, nonclogging veya nonacnegenic kelimelerini kontrol edin. Maskelerden kaynaklanan tahrişi önlemek için cilt bariyerini onarmaya yardımcı olabilecek bileşen olarak dimetikon veya seramid içeren nemlendiricileri de özellikle arayın.

Yazının Devamını Oku

Acının panzehiri ‘’endorfin hormonu’’ olabilir mi?

18 Eylül 2020
Özellikle hormonlarımız, hormon seviyelerimiz ve onların dengesi o kadar önemli ki! Bütün yaşamımızı, huyumuzu, suyumuzu, cildimizi, sivilcelerimizi, selülitlerimizi, vücut şeklimizi, yüz şeklimizi, neremizin ne zaman ve ne kadar yağlanacağını veya kırışıp sarkacağını, saçımızın dökülmesini, kıllanmayı, yaşam sevincimizi hatta bazen giyimimize özen gösterip göstermediğimizi bile onlar belirliyor.

Peki endorfin hormonu ne yapıyor?

Endorfinler beyninizdeki kimyasal mesaj taşıyıcılarıdır. Hisleriniz ve ruh hâlinizden sorumludurlar. Stres, korku ve acı gibi uyarılara cevap verirler. Endorfin genelde hazla ilişkilendirilse de, endorfinin birincil tetikleyicileri stres ve acıdır. Hipotalamus olarak bilinen beyin bölgesi cinsel fonksiyonlar, nefes alma, açlık ve duygular gibi birçok fonksiyondan sorumludur. Eğer endorfin bu bölgeye erişirse, haz ve mutluluk hissi ortaya çıkar. Bununla birlikte, çok fazla endorfin salgısı öfkeye, çok nadir olmakla birlikte obsesif-kompulsif bozukluğa sebep olur.

Endorfin hormonu nasıl artar? 1 - Acıyı bal eyleyince

Acı nörotransmiterlerin salgılanmasının yaygın bir nedenidir. Amaçları hissettiğiniz acının algısını değiştirmektir. Doğum sırasında kadınlar bunu hissetmiyor gibi görünse de, bu kimyasal mesaj taşıyıcıları olmadan acı çok daha artardı. En güzel tarafı da endorfinden dilediğinizce yararlanırken, bunun kötü bir bağımlılığa dönüşmemesi. 

2 - Oksitosin hormonunun en büyük ekürisi

Başlangıçtan bitişe kadar, cinsel aktivite bu nörotransmiterlerin salgılanmasında önemli bir rol oynar. Devam eden fiziksel temas sürecin bir parçası olsa da, asıl bağlantı orgazmda yatar. Sadece endorfin salgılanmaz, oksitosin hormonu da salgılanır. İkisi birlikte yoğun şekilde mutluluk ve iyi hissetme hali aşamasına ulaştırır.

3 - Egzersiz ile doğru oranda artış

Egzersizin endorfin salgısını artırdığı birçok araştırmayla kanıtlanmıştır. Maraton koşucularının yarışın sonlarına doğru hissettikleri yoğun mutluluk hali de buna delil olarak sunulmaktadır. Özellikle yürümek, koşmak, yüzmek gibi aeorobik egzersizler endorfin düzeyini yükseltmektedir.

Yazının Devamını Oku