Yasemin Fatih Amato

Yorgunluğunuzun nedenini biliyor musunuz?

18 Nisan 2021
Çoğumuz bir şekilde yorgunluğun baskısı altında yaşıyoruz. İşten çıktığımızda kendimizi bitkin hissediyorsak, bunu anlamak kolay.

Fakat bazen izah edilmesi güç durumlarla karşılarız. Örneğin her birimizin enerjik ya da yorgun olduğu saatler farklıdır. Kimileri tam bir “gece kuşu”dur, gece yarısından sonra açılır; bazıları sabahları verimlidir, akşamları durgunlaşır. Bunlar bir ölçüye kadar yapısal sayılabilir ancak bazen farklı sorunların belirtisi olabilir.

Enerji ile hormon arasında nasıl bir ilişki var?

Yorgunluğun tek nedeni yoktur. Yaşadığınız sıkıntılar; beslenme sorunlarından hareketsizliğe, kan şekerinden kabızlığa, adet sorunlarından cinsel tatminsizliğe, strese, dolaşım bozuklukları, tansiyon veya kalp sorunlarına, su kaybından mineral eksikliklerine ve hormon dengelerine kadar uzanan sayısız nedene bağlı olabilir.
Yorgunluğun hormonlarla ilişkisini sorgulamak gerekir. Çünkü üzerinde en az durulan konu bu. Her hormon farklı bir enerji yaratır. Bir veya birden fazla hormonda yetersizlik baş gösterdiğinde, yorgunluğun değişik şekilleriyle karşılaşırız.

Östrojen-testosteron eksikliği

Yorgunluğunuz gün boyunca devam eder. Özellikle fiziksel olarak aktif olduğunuz saatlerde artar. Ne yemek yemenin, ne yapılan esprilerin size yararı olmaz. Hele hareketli bir gün geçirmek zorundaysanız, bu size işkence gibi gelir. Gün boyunca sadece yatağa girip uzanacağınız zamanı hayal ederseniz.

Tiroid hormonu yetersizliği

En derin uykudan uyandığınızda bile yataktan çıkmak size zor gelir. Ancak ilginç olan, siz çalışmaya başlayınca, hareket ettikçe, bu yorgunluğun yavaş yavaş kaybolmasıdır. Yani sabahları “afyonu geç patlayan” insanlardan biriyseniz, bu ihtimali düşünmenizde fayda var.

Yazının Devamını Oku

Sinirinizi bozan uçuklar ile nasıl başa çıkılır?

11 Nisan 2021
Hiç haberiniz yokken, aynaya şöyle göz ucuyla bakınca bir anda gözünüze takılandır uçuklar! Size bir kez gelince ayrılmak istemezler. Dudağınızın kenarında her bahane ile yeniden çıkarlar.

Biraz heyecanlanınca, üzülünce, sevinince, uykusuz kalınca, yorgunsanız, kırıklığınız varsa, yolculuk yaptıysanız, hava soğuksa, sıcaksa, rüzgar varsa ve sayamadıklarım nedeniyle… Uçukların nedeni, zayıf zamanlarımızı kollayan, “Herpes Simplex” virüsüdür.

"Herpes Simplex" virüsü

Herpes simplex virüsünün en yaygın türü (%90) genellikle dudakta uçuk çıkmasına neden olur. Nadiren yüzümüzün başka yerlerinde veya vücudumuzda oluşabilir. Yüz cildinde çıkan uçuklar lekelenmeye neden olabilir. Dudaklarda ise zamanla dudak kontürü bozulur. Uçuk çıkaran bir bünyeniz varsa ve günün birinde gözleriniz ağrımaya, ışıktan rahatsız olmaya başlarsa hemen doktora gidin. Çünkü uçuklar göze bulaşabilir ve görme yeteneğine zarar verebilir. Bazen diş etlerinde ve damaklarda da uçuk çıkabilir. Aynı virüsün farklı bir türü genital organlara yerleşir ve oldukça sıkıntılı uçuklara neden olur. Cinsel ilişki ile bulaşır. Tedavi eşlerin ikisine birden uygulanır ve prezervatifle korunmak gerekir.

Sürekli uçuk çıkıyorsa başka sebeplere bakmak gerekir

Uçuk sık sık tekrar ediyorsa, vücut direncinin düşmüş olduğu anlaşılır. Doktorlar bu durumda vitamin takviyesi önerebilir. Herpes simplex virüsünün, yani uçuk sorununun, henüz kesin bir tedavisi bulunamamıştır. Aşı araştırmaları yapılmakta, lazer ve ozon terapileri denenmektedir. Bazı tedavi şekilleri de fayda sağlamaktadır.

Antiviral kremler

Yazının Devamını Oku

“Altın Oran” diye bir şey var mı?

2 Nisan 2021
Son yıllarda estetik o kadar çok gelişti ki önceleri sağlık için kullanılan bir alanken artık güzellik sektörüne hizmet eder hale geldi. Filmlerden, şarkıcılardan, sanatçılardan etkilenen kadın sayısı arttıkça onlar daha fazla kendini geliştirir oldu.

Güzellik nedir?

Yüzyıllardır bazı bilim insanları buna cevap aramak için uğraştılar. Döneminin en bilgili ve ilerici aydınlarından Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa tablosu üzerinde bilim insanları yaptıkları çalışmada “Altın Oran”a ulaştıklarını iddia ediyorlar. Göze hoş gelen orantılı yüzün sırrı ile bugün estetik dünyası tabir yerindeyse birlikte çalışıyorlar. Biz de bu yazıda Leonardo da Vinci ve “Altın Oran”dan bahsedeceğiz.

Güzellik ölçülebilir mi?

Güzellik ölçülemeyen bir kavram olmasına karşın, güzellikle bağlantılı olan uyum, formüllerle açıklanabilir. Yapılan araştırmalar yüz oranları dengeli olmadığında dikkatin orantısızlığın olduğu alana yoğunlaştığını göstermektedir. Örneğin sıralı ve düzgün olmayan dişler, fazla aralıklar, dudakların yüzünüze göre büyük ya da küçük olması, kulaklarınızın olduğundan küçük olması vb. Aslında güzellik konsepti uyum ve uyumsuzlukla ilgili bir durumdur. Zaten oran dediğimiz andan itibaren matematiksel hesaplamaların içerisine girmiş oluruz.

Leonardo da Vinci’nin “Altın Oran”ı

“Altın Oran” kavramı matematiksel bir kavramı açıklamasına rağmen aslında denge yasalarına ilişkin bir durumdur. Buna kısaca göz nizamının oranı diyebiliriz. Yüzyıllar boyunca sanatla uğraşanlar bunu açıklayamasalar da aslında bunun bir orana sahip olduğunu biliyorlardır. Örneğin Mona Lisa tablosunun boyunun enine oranı altın oranı verir. Mona Lisa'nın başının etrafına bir dikdörtgen çizdiğinizde ortaya çıkan dört kenar bir altın dikdörtgendir. Bu dikdörtgeni, göz hizasında çizeceğiniz bir çizgiyle ikiye ayırdığımızda yine bir altın oran elde edersiniz. Resmin boyutları da altın oran oluşturmaktadır. Rakamsal olarak karşılığına bakarsak, bilim insanları 1,618 olarak “Altın Oran”ı ifade ederler.

Bilimin elinde güzellik...

Yazının Devamını Oku

Sigara bırakma günü yarın değil bugündür

19 Mart 2021
Sigarayı bıraktıktan bir süre sonra, azalan dopamin salınımına vücudunuz tepki vermeye başlayacaktır. Bu da sizin sigara krizine girmenize sebep olacaktır. İlk aşamada bu sorunu gidermek için doktorunuzdan size uygun bir ilaç önermesini isteyebilirsiniz.

İlaç tedavisi devam ederken de uygulayabileceğiniz bazı öneriler ile işleri daha kolay hale getirebilirsiniz.

- Her gün en az 30 dakika yürüyün.

- Kendinize sigara içmeyen ya da bırakmaya çalışan bir arkadaş bulun. Bu arkadaşınızla her gün irtibata geçerek yaptığınız yürüyüşleri ve diğer olumlu hareketlerinizi paylaşın.

- Çevrenizde sigara içilmeyen bir alan oluşturun. Vaktinizin çoğunu sigara içen kişilerle geçirirseniz alışkanlıktan kurtulmakta zorlanırsınız. Çevrenizdekileri de sigarayı bırakmaya davet edin, bu önerinizle ilgilenmezlerse kibarca yanınızda ya da evinizde sigara içmemelerini talep edin.

- Bir taahhütte bulunun hatta eşinizin, çocuğunuz ya da yakın arkadaşlarınızın da imzalayacağı bir sözleşme hazırlayın. Başkalarının önünde sigarayı bırakacağınız ve kimsenin sizi bu kararınızdan vazgeçiremeyeceği sözünü vermeniz motivasyonunuzu artıracaktır.

- El veya ağız alışkanlıklarını özleyebilirsiniz. Şekersiz sakız ya da kereviz sapını ağız alışkanlığınız için kullanabilirsiniz. Parmaklarınızı meşgul etmek için bileğiniz etrafına lastik bir bant takın ve onunla oynayın.

- Dikkatinizi başka şeylere verin. Canınız çok sigara çektiğinde, sigara içemediğinizi düşünmeyin. Hemen yerinizden kalkın ve kafanızı dağıtacak başka bir konuya yönelin. Sizi sigaradan uzak tutacak herhangi bir şeyle ilgilenmeye çalışın.

Sigarayı bırakmaya karar verdiğinizde vücudunuzda neler değişmeye başlayacak?

Yazının Devamını Oku

Bakım programı size özel olmalıdır

12 Mart 2021
Televizyonlarda, gazetelerde, dergilerde ve internette her gün yeni bir güzellik yöntemi tanıtılıyor. Biri diğerini tahtından indiriyor, bir başkası mucizeler yaratıyor! Eminim aklınız karışıyordur.

Esasında bunların her birisinin olanakları, kullanım amaçları farklıdır. Her yöntem herkese uygun değildir. Çoğu zaman bu işlemler birbirini tamamlamak üzere kullanılır.

Yüzü, boynu ve cildi gençleştirmek için en yaygın olarak kullanılan kozmetik yöntemleri şöyle sıralayabiliriz:

- Estetik ameliyatlar,
- Botoks,
- Dolgu maddeleri,
- Mezoterapi,

Yazının Devamını Oku

Kalsiyum almak için süt tüketmekten başka çaremiz yok mu?

4 Mart 2021
Çocuklarımıza, yaşlı yakınlarımıza fazladan süt içirmek için elimizden geleni yaparız. Dondurmalarımız sütlüdür, soslarımız, tatlılarımız, çorbalarımız… Süt ve süt ürünlerini genel olarak gayet masum ve sağlıklı gıdalar olarak kabul ederiz. Bu neredeyse genlerimize kodlanmış bir bilgidir. Hatta fazla süt, yoğurt, peynir tüketirsek o kadar iyi beslendiğimizi düşünürüz. Oysa ki açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan insanlar için süt kurtarıcı olabilir ama bu kadar verimli toprakları olan, 3 yanı denizlerle çevrilmiş ve her türlü gıdayı bulabildiğimiz bir ülkenin insanları olarak aynı şeyi söyleyebilir miyiz!

İnek sütü içinde neler bulunur?

İnek sütü, esas olarak üç nedenle bolca övülmektedir.

Doymuş yağ sağlıklı mıdır?

Son yıllarda hayvansal doymuş yağların başımıza ne işler açtığını hep birlikte görüyoruz. Doğal inek sütünde yağ oranı ortalama olarak yüzde 55’dir. Light sütlerde bu oran aşağı yukarı %’35’e düşer. Peynirler, yoğurtlar da çok yağlıdır. Tereyağ ise zaten yüzde 100 saf yağdır. Bu nedenle light sütleri ve light yoğurtları ürettik. Ama gördüğünüz gibi, sütün içindeki doymuş yağların ne kadarını azaltabildiğimiz kuşkulu!

Proteinin fazlası yarar mı, zarar mı?

Fazla protein kalsiyum kaybına yol açan en önemli etkenlerden biridir. Hayvansal proteinlerin fazlası, idrarda kalsiyum kaybına neden olur. Eskimolar dünyada en fazla protein tüketen insanlar arasındadır. Ama temel besinleri balıktır. Hatta balıkların bazılarını kılçıklarıyla birlikte yerler. Yani aynı zamanda yüksek protein ve yüksek kalsiyumu birlikte alırlar. Gel gör ki sonuç hiç umulduğu gibi değildir. Dünyadaki en yüksek kemik erimesi oranı Eskimolardadır.

Aynı şekilde birçok uzak doğu ülkesinde ve Afrika’nın bazı bölgelerinde düşük hayvansal protein alımı vardır, süt ürünleri hiç kullanmazlar. Örneğin, Çinliler ve Japonlar sütü kesinlikle sindiremezler. Ama ilginçtir ki en düşük kemik erimesi oranı bu ülkelerdedir.

Yüksek kolesterol kaynağı olabilir mi?

Yazının Devamını Oku

Aynalara küsmeyin, selülite karşı harekete geçmek için geç değil

25 Şubat 2021
Pantolonlar, çoraplar, tunikler, şallar ve kabanlar. Onlar üzerimizdeyken selülitlerimiz bizden çok uzakta görünüyor. Hatta gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor.

Aslında selülitlerimizle baş etmek o kadar da zor değil. Tabii ki, onları kışın boş verip, yazın hatırlarsak bir yere varamayız. Selülitlerden kurtulmak, yaşam boyunca istikrarlı olarak uygulanacak tedbirleri gerektirir.

Beslenme ve diyet

Selülit temelde bir yağ hücresidir ama yapısı bozulduğu için erimesi kolay değildir. Yani kilo verip incelseniz bile, selülitler yerli yerinde kalabilir. Selülit diyetlerinde, kilo vermekten ziyade, vücudun su tutmasını önleyen ve genelde kan dolaşımını düzelten bir beslenme şekli önerilir.

Her gün düzenli olarak 3 öğün yemek, tuz, şeker ve yağ tüketimini azaltmak çok önemlidir. Başta balık olmak üzere, proteinlerden yana zengin beslenme, vücutta tuz tutulmasını ve ödem oluşmasını önler. Turp, maydanoz, kereviz, çilek ve kabuklu pirinç, vücuttaki fazla suyun atılmasına yardımcı olur. Kahve, çay, kola, soda gibi kafeinli ve gazlı içecekler ise, sıvı birikimini arttırır. Daima sıvı bitkisel yağları tercih edin. En iyisi zeytinyağıdır. Diyetinizi A ve E vitaminleri, magnezyum, fosfor ve silisyum tabletleriyle destekleyin. Bunlar cildi düzgünleştirir, metabolizmayı canlandırır ve dokuları kuvvetlendirir.

Yaşam boyu spor ve hareket

Yürüyüş, merdiven çıkmak, yüzmek ve bisiklete binmek son derece yararlıdır. Her gün, 1 saat süreyle, yavaş ama tempolu bir yürüyüş yapmak bile size yardımcı olabilir.

Masajı ihmal etmeyin

Yazının Devamını Oku

Dermatit (egzama) neden olur? Tedavisi var mıdır?

17 Şubat 2021
Egzama (dermatit) sandığımızdan çok daha yaygın ve günlük hayatımızın içinde olan bir cilt sorunudur. Bu alerjik hastalık kendini; cildin şişmesi, kızarması, ağrı ve kaşıntı ile gösterir. En sık görülen tipleri; kontakt dermatit, atopik dermatit ve seboreik dermatit’tir.

Takılar ve aksesuarlar

Takılar tekin sayılmazlar. Örneğin alerji kulak memesinde ise, aklımıza küpe ve küpenin yapıldığı metal gelir. Kolye takmayı seviyorsanız ve boyunda alerji baş göstermişse, bundan kullandığınız kolyenin sorumlu olduğuna emin olabilirsiniz. Bazen bel çevresinde alerji görülür. Bu durumda bele temas eden maddelerin ne olduğu sorgulanır. Bu kemerde olabilir, kullanılıyorsa lastikli pantolonlar da düşündürebilir. Kimi saat kayışları el bileğinde alerjiye yol açar. Bu kayışların, deri, metal veya plastik oluşuna göre, alerjen malzeme hakkında, bir yorum yapılabilir.

Kontakt dermatit

Kontakt dermatit, cildin herhangi bir tahrişe veya kullanılan bir maddeye karşı gösterdiği alerjik reaksiyondur. Cilt kızarır, şişer, kabarıklıklar, yaralar ve kabuklar oluşur. Bu belirtiler bir hafta içinde geçmezse, bir cilt doktoruna başvurmak gerekir. Kontakt dermatite neden olabilen maddelerin en başında, evlerde kullanılan temizlik malzemeleri ve deterjanlar bulunur. Konsantre temizlik malzemeleri, pek çok insanda alerjik reaksiyona yol açar.

Kontakt dermatit’in anlaşılması bazen çok güçtür En iyisi, evdeki kimyasal ürünleri, temizlik malzemelerini mercek altına almaktır. Bunlara kullandığımız sabunlar, saç boyaları veya kozmetik ürünler dahildir. Biraz dikkat ve deneme ile tepki yaratan ürünü bulabiliriz.

Kontakt dermatit teşhisi konulduğunda; tedavinin ilk basamağı, alerji yapan maddeyi bulmak ve ondan uzak durmaktır. Ne yazık ki hastalar alışkanlıklarına toz kondurmazlar. Bulaşık yıkarken ve temizlik yaparken eldiven giymektense, kentteki tüm dermatologları ziyaret etmeyi tercih ederler. Bol köpüklü, güzel kokulu veya damladığı yeri anında ağartan deterjanlarından; kendilerine iyi geldiği kuşkulu olan kozmetik ürünlerden veya sabunlardan, kuşkulanmazlar!

Yazının Devamını Oku